Singapur Limanı, Rotterdam’ı solladı

Aysın Önen

Malay dilinde “singa” aslan, “pura” ise şehir anlamına geliyor. Rivayete göre ülkeye bu adı XIV. yüzyılda, sahilinde aslan gören Sumatra Prensi Sang Nila Utama vermiş. Halbuki son araştırmalar Singapur’da hiç aslan yaşamadığını gösteriyor. Görülen yaratık belki de bir kaplandı. Ya da Sang Nila Utama “Aslan!” diyerek, XIII. yüzyıl sonunda kurulup XIV. yüzyıl Çin kaynaklarına limanlar arası rekabette kalite farkıyla damgasını vuran bu kentin insanlarını takdir etmek istemiştir, kim bilir!

Diğer Güneydoğu Asya limanlarında da bulunmasına rağmen pamuk, miğfer gibi ticari mallar Singapur’da kalitesiyle ön plana çıkıyor. Singapur rekabetçi olmak zorunda, çünkü her daim ticarete mecbur olmuş. Zira bu küçük ülkede hemen hemen hiçbir doğal kaynak, hatta su yok. Singapur su ihtiyacını yağmur depolama sistemiyle ve ithalatla karşılıyor.

Asya kıtasının güneyinde yer alan küçücük, su dahil her türlü doğal kaynaktan ve hatta topraktan yoksun bir ada-devlet olan Singapur için liman demek hayat demek

Asya Kaplanı
Fakat olumsuzluklar, dışa bağımlılık Singapur’un yoksul, acınası bir ülke olduğu yanılgısına yol açmamalı. Tam tersine, Hong Kong, Güney Kore ve Tayvan’la birlikte Asya Kaplanı olarak anılan dördüncü ülke. Yaşam standardı Batı Avrupa ülkelerine eşit, ortalama insan ömrü 70 yaş üzeri. 2006 verilerine göre 4,5 milyonluk nüfusa sahip olan ülkede okuma yazma oranı yaklaşık yüzde 96.
2007’nin ilk yarısında ekonomisi yüzde 7,6 büyüyen Singapur’un refahı sadece ticarete dayalı değil. Oldukça gelişmiş bir imalat sanayii söz konusu; elektronik, petrol işleme, kimya, mekanik mühendislik ve biyomedikal alanlar gibi çeşitlilik gösteriyor. Sınırları içinde sakız çiğnenmesi yasak olan bu ülkenin turizm geliri oldukça yüksek. Sağlık turizminde de iddialı. Yılda yaklaşık 200 000 yabancı tedavi amacıyla Singapur’a geliyor. Öte yandan, dünyanın “en işletme dostu” ülkesine bankacılık, sigortacılık, nakliye, ulaştırma, haberleşme, onarım ve depolama sektörleri de önemli ölçüde gelir kazandırıyor. Ticaretinin ve ekonomisinin bel kemiğini ise Singapur Limanı oluşturuyor. Ekonomik hareketlilik için doğal kaynakların ithal edilip işlendikten sonra ihraç edilmesinde limanın hayati önemi var.

Singapur Limanı
Singapur olarak bilinen yerleşim yeri XIII. yüzyıl sonunda Singapur Nehri’nin kuzey kıyısında kuruldu. “Eski Liman” olarak anılıyor. Ancak, merkez ile liman XVII. yüzyılda Açe Sultanlığı tarafından yerle bir edildikten sonra adada 1819’a kadar kayda değer bir yerleşim veya liman görülmedi. O yıl, Keppel Limanı’nın derin ve korunaklı sularını görüp hayran kalan İngiliz Sir Stamford Raffles burada Britanya için yeni bir yerleşim yeri ve uluslararası liman kurdurunca Singapur Limanı’nın kaderi yeniden yazıldı.
Singapur, kısa sürede bölgesel ve uluslararası ticaretin aktarma limanı haline gelip on yıl içinde İngiltere ticaretinin Güneydoğu Asya’daki merkezi olur. Çünkü Güneydoğu Asyalı tacirler Singapur’un serbest limanını elverişsiz koşullara sahip olan bölgedeki büyük limanlara tercih ederler. Singapur Limanı daha o zamandan rekabet gücünü sergilemeye başlar.
Ama asıl büyük sınavını, Britanya İmparatorluğu’nun bir parçası olmaktan vazgeçip Malezya’yla birleştiği 1963 yılından sonra vermesi gerekir. İç bölgelerle bağı  zayıflar, Malay Yarımadası’nın idari ve ekonomik merkezi olma özelliğini yitirir. 1965’te tam bağımsızlığını ilan ettikten sonra esas rekabet için kolları sıvar. Katma değer imalata dayalı, ihracata yönelik bir ekonomi geliştirir. Yerel ve küresel pazardan ham veya yarı işlenmiş ürünleri alır, katma değerli ürünler olarak yine aynı pazarlara satar.

Bunu Paylaşın