Önce niyet sonra diyet

Aysın Önen

Saklanan borçların ortaya çıkmasıyla yaşanan kriz sonucu bütçesiyle birlikte güvenilirliği de yerle bir olan Yunanistan zor günler geçiriyor

17 Şubat’ta “9. Türkiye Ege Kıyıları ve Yunanistan Ege Adaları Ekonomi Zirvesi” Yunanistan’da yapıldı. Zirve sebebiyle yanında işadamlarıyla Atina’ya giden Devlet Bakanı Zafer Çağlayan hem “Halinizden anlarız, zor gününüzde yanınızdayız” iyi niyet mesajlarını iletti hem de bir çukurdan öbürüne düşmekten hacıyatmaza dönen bir ülkenin evladı olarak kemer sıkma tecrübelerini paylaştı. Yunanistan’ın nasihatlerimize kulak vermesi durumunda sonu kurtuluş mu olur gerçekten? Bizim gibi? Merak etmemek elde değil.

Hanımeli kokusu!
Geçtiğimiz günlerde patlak veren rezaletin başrollerinde Yunanistan’la birlikte ABD’nin en büyük bankalarından Goldman Sachs yer alıyor. 2001’de Yunanistan bütçe açığının gizlenmesi için Goldman’la döviz takas anlaşması yapmış. Borçların bir kısmı o esnada defter sayfalarında kalmış. Ardından Goldman Yunanistan için 15 milyar dolarlık tahvil ihracı gerçekleştirmiş. Bu katakulliden bankanın 300 milyon dolar kazandığı iddia ediliyor.
Yunan halkı kendisine mezeyi bile bıraktıracak kadar keyfini ve rahatını kaçıran bu derin krizden dolayı ilk günlerde yabancı banka ve kuruluşları suçladıysa da, son geliştirmeler bir Yunan parmağına işaret ediyor.
Operasyonun arkasından Avrupa yatırım bankacılığı biriminin eşbaşkanı Yunan asıllı Antigone Loudiadis’in bakımlı elleri çıkıyor. Yıllık geliri 12 milyon dolar dolaylarında seyreden Bayan Loudiadis, Batı Londra’da lüks bir mahallede yaşıyor ve şu anda Goldman’ın sahip olduğu sigorta şirketi Rothesay Life’ın CEO’luğunu yapıyor.

“Komşuya da bir operasyon” kampanyası!
Maske operasyonu, Avrupa Birliği’nin gayet iyi görünürken 2009’da yoğun sarsılan Yunan ekonomisini mercek altına alıp krizin nedenlerini araştırmasıyla ortaya çıktı.
2009 sonbaharında yeniden seçilen Başbakan Yorgo Papandreu (Pasok), ülkesinin varlığının söz konusu olduğu fikrinde. Ayrıca selefi Kostas Karamanlis iktidarı döneminde ülke ekonomisi hakkında AB Konseyi’ne sahte belge ve yanlış bilgi verildiğini belirterek sorumluların cezalandırılacağını söyledi. Bunun üzerine Karamanlis karşı atağa geçerek, incelemeye 2004’ten değil de 2001’den başlanılması halinde izin vereceğini açıkladı. Bu önerinin kabulü demek, Pasok iktidarı döneminin de incelemeye dahil edilmesi demek olacak.
Sıra son halkaya geldi, toplumsal kriz kapıyı çaldı. Keyifli Akdeniz insanları olan Yunanların iştahı kesildi. Kemer sıkma politikaları, kesintiler gündeme gelince hemen uyarı hazırlıklarına başlandı. Papandreu her ne kadar halkın desteğinin arkasında olduğunu söylese de, ilk tepki oldukça büyük çaplı oldu: Milyonlarca çalışan 24 saatlik genel greve gitti. En büyük iki sendika olan Devlet Memurları (ADEDY) ve İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) birlikte gerçekleştirdikleri eyleme devlet memurları, doktorlar, banka memurları, toplu taşıma araçlarında çalışanların büyük bölümü, KİT’lerde çalışanlar, belediye işçi ve memurları, öğretmenler ve özel sektörde çalışanlar katıldı.
Ekonomisinde turizm ve hizmet sektörüyle birlikte gemicilik de önemli yer tutan Yunanistan’da bu arada olumlu gelişmeler yaşanmıyor değil. Ocak ayı sonunda geçen yıl 796 milyon avro açık veren bütçe bu yıl 616 milyon avro fazla verirken, devlet sektörü harcamaları geçen yıl ocakta 5,5 milyar avrodan bu yıl 4,79 milyar avroya düştü.
Şimdi sıra Papandreu’nun ülke içinde politikaya ve ekonomiye; ülke dışındaysa Yunanistan’a duyulan güveni yeniden inşa etme çalışmalarını izlemeye; krizin AB’ye yayılıp yayılmayacağını görmeye ve bir zahmet komşudaki ahlak krizi ile sonuçlarının her anından ders çıkartmaya geldi.

Bunu Paylaşın