Bir krizin anatomisi…

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com

Geçtiğimiz yıl sonunda kendini hissettirmeye başlayan, giderek etkisini artıran ve günümüzde de devam eden kriz ile 1973 – 74’te yaşanan kriz arasında denizcilik sektörü açısından acaba bir benzerlik var mı? Bu konuda objektif bir analiz yaparak krizden çıkıldığında ne gibi gelişmelerle karşılaşılabilir, bunu irdelemeye çalışacağım.
Kimi analizcilere göre 1973-74 krizi çok daha derindi. Bana göre, şimdilerde yaşanılan kriz çok daha etkili oldu, navlunlarda çok daha sert düşüş yaşandı. Bir orman yangını gibi önlenemez biçimde dünyayı saran “Finansal Kriz” hemen hemen her sektörü hazırlıksız yakaladı dersek abartmış olmayız.
Kriz öncesindeki zaman diliminde “danışman” etiketi taşıyan firmaların yayınladıkları analizlere bakıldığında, genel değerlendirmelerin yük hareketinin sürekli yükseleceği şeklinde yapıldığı görülüyor. Anladığımız kadarıyla; ekonomik verilerin iyi olduğu o tarihlerde sürekli tırmanan yük trafiği, yükselen navlunlar, gemi inşa bedellerinin cazibesi, doğru gözlemlerin yapılmasını engelledi. Bu iyimserlik öyle boyutlara ulaşmıştı ki, kriz öncesi kuzey limanlarındaki yük hareketi ivmesinde görülen düşüşü “ekonomik durgunluk yaklaşıyor” şeklinde yorumlamak, “kötümser yorumcu” sıfatı ile damgalanmak için yeterli oluyordu. Zira o dönemde Avrupa’daki genel kanı, yükselen navlunların “tarihi norm” olacağı şeklindeydi.
2009’un yarılandığı bugünlerde eldeki verilere baktığımızda, Avrupa Birliği sınırları içindeki endüstriyel üretimde düşüşün yüzde 20,2; tüm Avrupa Bölgesi’nde ise yüzde 18,8 olduğunu görüyoruz. Denizcilik sektöründe düşüşün daha büyük olduğunu biliyoruz. Dökme yük ve konteyner hareketlerindeki düşüş geçen yılın aynı dönemine göre sırasıyla yüzde 30 ve yüzde 22’lik değerlere ulaşmış durumda. Sadece bu açıdan bakarsak, limancılığın tek probleminin, endüstriyel üretimin azalışına paralel azalan yük trafiği olduğu sonucuna varırız. Öyle ki, konteyner ticaretinin doğuşundan beri ilk defa liman hareketlerinde düşme yaşanmaktadır. Kimi bölgelerde “konteyner hareketi yükseliyor” şeklindeki yorumlara cevabım; “konteynerin dökme yük pazarına penetrasyonu sayesinde bu değerlere erişildiğini unutmamak gerekir” olacaktır. Kısacası, bazı bölgelerdeki yükselişler dökme yükteki düşüş ile birlikte değerlendirildiğinde durumun hiç de iç açıcı olmadığı netleşecektir.

Liman hareketlerinde durum…
Günümüzde limancılık ikili bir sorun yaşamaktadır. Birincisi; düşen yük trafiği, ikincisi de indirim baskısı altında kalan “hizmet tarifesi”dir. Bunlara ek olarak, geçtiğimiz dönemde artan yük trafiğine yönelik yatırımların daha amorti bile edilemediğini hatırlatmak isterim.
Kriz öncesi dönemde taşıyıcı firmaların limanlarda daha az vakit kaybetmeleri, daha fazla sefer yapabilmeleri için limanlardaki vinç adetlerinin artırılması yönündeki girişimleri, bugün atıl vinç grupları olarak karşımızda durmaktadır. Üstüne üstlük yük hareketlerindeki düşüş vinçlerin ikinci el piyasasını da yok etmiş; vinçler gelir getirmediği gibi satılamaz malzeme durumuna da düşmüştür.

Yük hareketlerindeki beklentiler…
Önümüzdeki dönemde yük hareketlerindeki beklentiler nelerdir? Asya/Avrupa hattında büyüme beklenmemektedir. Trans-Pasifik hattında da yüzde 8,1 küçülme olacağı tahmin edilmektedir. Halbuki kriz dünya ekonomisini vurmadan önce “danışman” etiketli firmaların en kötümser senaryolarında bile 2008 – 2010 arası yük hareketlerindeki artış beklentisi ortalama yüzde 12’ydi.
Diğer taraftan, yeni inşa siparişlerinin iptal edilmemesi halinde 2009 sonunda dünya konteyner gemi filosunda 1,7 milyon TEU’luk bir artış beklenmektedir. İptaller olması halinde, artışın 1,3 milyon TEU’ya inmesi muhtemeldir. Kısacası, bir an olsun, krizin hiç yaşanmadığını düşünsek bile, “danışmanların” belirlediği kötümser senaryoda, konteyner gemi inşasının talebin üstünde olduğu görülmektedir.
Özetle, konteyner vinçleri ve gemiler atıl biçimde beklemektedir. Elbette ki yük trafiği zaman içinde artacaktır. Ancak, “danışman firmalara” göre; 2007 – 2008 yılındaki yüksek hareketin yakalanması için birkaç yıl daha beklemek gerekmektedir. Diğer bir deyişle, kriz hiç kimsenin beklemediği kadar ani ve sert başladığı gibi, yine kimsenin beklemediği şekilde iyimser bir çizgiye gelecektir.

Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com