Bir ‘an’

Yeşim Yeliz Egeli

yesimegeli@marinedealnews.com

Bu başlığı atınca ironik bir şekilde ardından, ‘yine mi güzeliz’ demek geldi. Zihnimin iç sesi konuştu ‘ben’imle. Öyle ya besin kaynağımız o. Belleklerimiz ne de olsa hatırlamamaya kodlu. O da hükümranlığı güzel güzel sürüp gidiyor…
Yine bir düzensizlik hali var. İyi de herşey rayında güzel gitmesi gerekmiyor mu? Türkiye ekonomisi üzerine içeriden dışarıdan göğsünü gere gere görüş beyan eden kanaat önderleri, uzmanlar; sürekli yazıp çiziyor, tatlı matlı konuşuyor da konuşuyor…
Peki güzel yurdumun insanı neden bıkkın ve yorgun? Neden umutsuz ve kaygılı?
Pekii, milletimi üzen, yüreklerini hoplatıp sokaklara döken kısacası düzensizliği yaymak isteyen bu görünmez güç nerede? Hey Kaos, nerdeysen çık ortaya. Korkma, bizden sana zarar gelmez. Sen ne yaparsan yap benim kadim milletim seni anlar, yine bize öğretildiği gibi hoşgörüyle karşılar. Canımıza okusan da beylik lafları edip, karnını doyurup tekrar görüşmeyi dileyip bir de sırtını sıvazlar yolcu ederken! Yahu Korkma! Çık ortaya, delikıza, delikanlıya yakışır gibi, anlat derdin ne, ne diye huzurumuzdan huzursuz oluyorsun, bir anlat? Biz de, Binbir Gece Masalları’ndaki Şehrazat gibi ardı arkası kesilmeyen uydurma hikayelerle, komplo teorileriyle, gündemi zehir eden mahrem konularımızla, cümle alemin diline düşmeyelim… Var git kendi yoluna biz de işimize bakalım, geçmişimizdeki ata, dede yadigârı şanımızı sürdürelim hakkıyla, bırak bize yaraşır Ata’mızın çizdiği aydın yolumuza gidelim.
Bak daha köyümde yapılacak bir düğün, planlı(!) doğurulması gereken 3 çocuk hayalim, sonra onları organik besleyip büyütmek için yerli malını yeşertmek, evlatlarımın iyi bir eğitim alması için çok ama çok çalışmak, vatana millete faydalı olsun, senin bilinmeyen oyunlarından etkilenmesin diye onları ahlaklı, bilinçli ve sorumlu yetiştirmek gerekiyor. Aaa bir dakka, bu arada yaşamdan da keyif falan almak gerekiyor. Bu benlikte bir kere geliyoruz cennete… Elbette, sen cehenneme çevirmezsen. Onumurumuzla, haysiyetimizle yaşayıp, zürriyetimizin de geleceğini güvence altına aldıktan sonra, biz de biliyoruz nasıl yaşanır, ama fırsat mı veriyorsun, güzel ‘kardeşim’. Hem bu felsefe bizim mayamızda var; gereğinden fazlasında gözümüz yok, dünya malı dünyada kalacak, tabii senin hırsın onu başımıza geçirmezse! Ama bir rahat durmuyorsun ki; bir önüme bakıp, kaynaklarımın farkına varıp, zenginliklerimin tadına vardırmıyorsun ki! Tam tersine unut diyorsun… Ama yok öyle yağma…
Düşünsene, hırsından her seferinde bir kılıf bulup istenmediğin halde sözde barış yayıyorsun, ne hazindir ki, söz sahibi olmadığın topraklarda gönüller yerine canlar alıyorsun. Ama unutuyorsun, her bireyin gelişimindeki ilk yirmi senesini baz alalım, baskı ve bu baskıların yarattığı korkular, yeniden inşa ediyorum dediğin o geleceğe nasıl yansır? Bu bireyin geleceğinde sevgiden söz edebilir misin? Sana sevgi dolu bir yaklaşımını bekleyebilir misin! Elbette her aile bütünüyle ‘insan’ yetiştiremiyor. Kendileri de bütün olmadığından…
Haylaz, uslanmaz, afacan bir çocuk musun, nesin anlamadım ki! İn misin cin misin, var mısın, yok musun? Çok musun yoksa koca bir hiç misin!
Ben ‘hiç’ olmaya çalışıyorum ancak senin kurduğun sistemden arınmak müsadenle biraz zaman alıyor, bunu dedim diye de kusura kalma sakın. Niyetim; seni üzmek, gücendirmek değil, sadece dost(!) bildiğimin yüreğine acı söz dökmek. Bir tutam ailevi, bir tutam sosyal, bir tutam da siyasi. Buna biz de dürüstlük diyorlar. İşte içim dışım ‘bir’. Yaşam kalitem, sahip olduğum maddi değerle ölçülmez beni yetiştiren kültürde. Ne de olsa buraya misafiriz hepimiz. Doğayla uyumlu, özümüzle ilişkide, her türlü duyguyu yaşayabildiğimiz, müteşekkir hissettiğimiz, kendimizi ve çevremizi sevgiyle kabul edebildiğimiz bir farkındalık hali mi bıraktın oyunlarınla yaşattığın bu süreçte. Şu anda dünyanın birçok yerinde yaşanan politik kutuplaşmalar ve isyanlar benim toplumumun mu suçu? Ya da cesaret mi kaldı, paranın kölesi olan yüreklerde… Senin yarattığın kölelik, benim köleliğimden zengin değil inan. Senin yarattığın mutsuzluğa kapılanlara dertleniyor ve üzülüyorum. Savaş açtığın topraklarda büyüyecek zürriyetlerin yeşerecek dallarını koparmış olmana üzülüyorum.
Seni beni anlamak için zorlayamam. Kendin bir gün anlayacaksın. Umarım af dileyecek bir ‘an’lık fırsatın olur bu zamanda… Ve ölmez de sağ kalırsam aramıza geç de olsa katıldığın için o güzel parlak günü görür huzura ererim.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
yesimegeli@marinedealnews.com