Avrupa’da bir jenerasyona ismini veren program: ERASMUS

Sezin Morkaya Slaats

Erasmus Programı, yükseköğretim kurumlarının kısa süreli öğrenci ve personel değişimi yapabilmeleri için mali destek sağlayan bir Avrupa Birliği programı. Bir süredir programa dahil olan Türkiye’de de, Erasmus olgusu yükseköğretim öğrencileri arasında hızla yayılmakta ve popüler hale gelmekte. Türk gençleri arasında oldukça yeni bir heyecan olmasına rağmen Erasmus, Avrupa’da neredeyse bir jenerasyona adını verebilecek nitelikte köklü ve önemli. Öyle ki, ekseni Erasmus Programı’na katılmış olmaktan geçen bir ‘Eurogeneration’ kimliği, Avrupa kamuoyunda sıkça dile getirilen ve tartışılan bir kavram.
Erasmus jenerasyonu olarak da algılanan ‘Eurogeneration’, genel olarak şu anki 20-35 yaş grubunu kapsamakta. Bu yaş grubunun bireylerinden oluşan ve Erasmus referanslı bir kimlikten doğan pek çok oluşumu Avrupa’da sıkça gözlemlemekteyiz. Bu tarz oluşumların içinde ilk akla gelenlerden biri de, kökeninde Erasmus öğrencilerinin girişim ruhu  yatan ‘cafebabel.com’. Bu site ‘Eurogeneration’ın bir nevi paylaşım alanı olup, Avrupa’daki gençler arasında katılımcı gazetecilik anlayışı ile yürümekte ve kendileri bu konseptte ilklerden. Çok dilli, on-line dergi şeklinde yürüyen cafebabel.com, Avrupa kamu alanı tartışmalarını özellikle gençler arasında şekillendirici nitelikte. Bünyesinde kendilerini post-Erasmus gazetecileri olarak da tanımlamayı seçen, yeni medya araçlarını ustalıkla kullanan, dünyayı bolca gezmiş, pek çok dil konuşan bir grup var ve network’leri İstanbul da dahil olmak üzere tüm Avrupa’yı kapsıyor.

Bu sene şubat ayında 10. yılını kutlarken, sembolize ettiği jenerasyonu sorgulamayı seçen cafebabel.com önemli soruları da gündeme getiriyor. Bunlar arasında, Erasmus kimliğinin de analizi söz konusu. Aslında şu anki 20-35 yaş grubunu bünyesinde barındıran jenerasyonu, gerek Avrupa’ da  gerekse Avrupa dışında tek bir kelimeyle tanımlamak çok zor.  Bu noktada Avrupa’nın yardımına bir nebze de olsa Erasmus olgusu yetişiyor, bir kimlik hizmetinde bulunuyor. Peki Erasmus neyi simgeliyor? Avrupalı gençlerin hareketliliğini, pasaportsuz kendi aralarında dolaşmalarını, en önemlisi de Avrupa’nın kendi içinde birbirini tanımasını ve genel bir Avrupalılığı keşfedişini. Bütün bunlar göz önüne alındığında, Erasmus jenerasyonu Avrupa’nın dolaşım sisteminde bir tür taze kan. Her ne kadar pasaportsuz dolaşamasalar da, Türk gençleri de artık bu dolaşım sisteminin içinde ve bu yapının bir parçası olmaya başladılar. Bu da mutlaka, daha gerçek  bir  Avrupa- Türkiye  yakınlaşmasının yolunu açacaktır. Avrupa mutlaka farkına varmalıdır ki, hem ‘Eurogeneration’ ı hem de aynı jenerasyonun Avrupa coğrafyasından olmayan bireylerini de tehdit eden ekonomik kriz, işsizlik, iklim değişikliği, sermayesizlik ve düşkırıklığı gibi sevimsiz ögelerle savaşabilmek için bahsettiğimiz Erasmus ruhu klasik Avrupa Birliği sınırlarını aşmalı, kendinin ötesine geçebilmeli. Bu bağlamda Türkiye’nin Erasmus Programı’na dahil edilmiş olması, Avrupa açısından önemli bir adım. Aynı şekilde, Türk gençleri de Erasmus değişim programlarına katılım konusunda cesaretlendirilmeli. Bu sadece gençlerimizin vizyonunun genişlemesi, kültürlerinin artması, Avrupa’yı erken keşfetmeleri bakımından önemli olmayıp; Avrupa Birliği’ne aday bir ülke olarak, gerçekte neye aday olduğumuzu ilk elden öğrenip deneyimlemek için de son derece önemli.

Bunu Paylaşın