Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Aralık 2023’te Türkiye Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konferansı kapsamında Atina’ya yaptığı ziyaret esnasında Başbakan Mitsotakis ile görüşmesinde iki ülke arasında ilişkileri geliştirmek amacıyla bazı önlemler alınması konusunda mutabakata varılmıştır.
Söz konusu önlemler arasında Türk vatandaşlarının kimi doğu Ege adalarına vizesiz seyahat etmelerinin sağlanması da bulunmaktadır.
Başbakan Mitsotakis bu mutabakata uygun olarak Türk vatandaşlarının mart ayı başından itibaren aşağıdaki adalara bir hafta süre ile vizesiz seyahat edeceklerini, vizenin adalara girişte uygulanacağın açıkladı:
1. Sakız
2. Midilli
3. Rodos
4. Sisam
5. İstanköy
6. Meis (veya Kızılhisar)
7. Batnoz
8. İleryoz
9. Kilimli
10. Sömbeki
Özellikle 8-15 Mayıs tarihleri arasındaki bayram tatilinde yurttaşlarımız bu seyahatlere yoğun ilgi gösterdiler.
Değerlendirme:
Mitsotakis’in bir jest gibi vizesiz seyahat yapılacağını açıkladığı bazı adalar iki bakımdan bizim adalarımızdır. Bu adalara Türk vatandaşlarının pasaportla girmeleri Türkiye aleyhine bir durum yaratmayı amaçlamaktadır.
1. Biz On İki Ada olarak isimlendirilen adaları İtalyanlara Gayri Askerî statü ile (askersiz/silâhsız) şartlı verdik, Yunanistan’a değil. Yunanistan bu şarta uymamaktadır.
2. Lozan Antlaşması ile ismen Yunanistan’a devrettiğimiz adalar hariç bazı adalar egemenliği anlaşmalarla Yunanistan’a ismen devredilmemiş adalardır (EGAYDAAK). Daha önce Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğindeki bu adalar hiçbir anlaşma ile Yunanistan’a devredilmediğinden Osmanlı İmparatorluğu’nun halefi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliğine geçmiştir.
3. İkinci gruptaki adalar karasularımız içindeki adalardır. Lozan Barış Antlaşması’nın 12’nci Maddesi Asya kıyılarından 3 milden daha yakındaki adaların Türk egemenliğinde olduğunu belirtmektedir. 3 mil sınırlamasının nedeni Lozan imzalandığı zaman her iki ülkenin karasularının 3’er mil olmasıdır.
Türkiye Lozan’a galip devlet statüsünde gitmiş ve Antlaşmaya Türkiye’nin güvenlik çıkarlarını gözeten hükümleri koydurmuştur. Bu kapsamda “Asya kıyısına 3 milden daha yakın adalar Türkiye’nindir” ifadesi Antlaşma’nın maksadına uygun olarak yorumlanırsa “Türk karasuları içindeki adalar Türkiye’nindir.” sonucu çıkmaktadır.
Türkiye uluslararası alanda geçerliliği olan enstrümanlarla açık bir biçimde Yunanistan’a ismen bırakılmış adalar, adacıklar üzerinde bir hak iddia etmemektedir. Ancak Ege Denizi’nde egemenliği açık olarak Yunanistan’a bırakılmayan birçok adacık ve coğrafi formasyon olduğu da tartışmasız bir gerçektir.
Lozan’a göre ismen Yunanistan’a devrettiğimiz adalara turist olarak gitmemizde bir beis yok, gidebiliriz ancak ismen Yunanistan’a devretmediğimiz adalara bugün veya gelecekte pasaportsuz giriş yapmamız hukuki ve doğal olduğundan pasaportla giriş yapmamalıyız. Mitsotakis’in, “7 gün vizesiz” çağrısı içine yakın gelecekte veya şimdi “7 gün vizesiz” dediği adalara üstte belirttiğimiz statüdeki adaları katarak Türk vatandaşlarının vizeyle girmeleri yönünde bir yönlendirme yapma ihtimâline karşı Türk vatandaşlarını bu tuzağa düşmemeleri konusunda bilgilendirmeli, bilinçlendirmeli ve topyekûn teyakkuzda olmalıyız. Türk vatandaşları üstte ismen açıklanan adalardan başkaca adalara gitmemelidir. Zira Mitsotakis’in bu yönde yapacağı olası çağrı (jest değil) siyasi maksatlı olup Yunanistan lehine yasal zemin oluşturmak gayesini içerir, aynı Yunanistan’ın Türkiye’nin aleyhine olan “çevre koruma maksatlı diyerek NATURA 20001 ve İyon ve Ege Denizi’ne deniz parklar oluşturması” projeleri gibi. (Dışişleri Bakanlığımız bu iki çevre projeleri için Yunanistan’a gerekli uyarıları resmî olarak yapmıştır.)
Yunanistan geleneksel Türkiye aleyhine genişleme politikasının bir parçası olarak hukuken bize ait adalara sahip çıkmakta, buraları iskana açmakta, asker konuşlandırmakta ve yönetim örgütleri kurmaktadır. Adalara vizesiz gitme kolaylığı(!) bu politikasının bir ön uygulaması olarak değerlendirilebilir.
Kimi Türk seyahat firmaları bizim adalarımızı da kapsayan Ege turlarının reklamlarında “Yunan adaları” ifadesini kullanarak Yunan tezlerini güçlendirmektedir. Bu gibi ifadelerin kullanımlarına dikkat edilmelidir.
Yunanistan kimi Ege adalarına Türk yurttaşlarının vizesiz girmesine kolaylık sağlarken bir taşla üç kuş vurmayı amaçlamaktadır:
1. Hukuken (de jure) Türkiye’ye ait olan ve kendisinin haksız olarak sahip çıktığı adalardaki fiili (de facto) durumu Türkiye’ye kabul ettirmek,
2. Türk-Yunan ilişkilerinin iyileştirilmesi yönünde olumlu bir adım attığı imajını vermek,
3. Söz konusu adalarda turizme canlılık kazandırarak oralara haksız olarak yerleşen nüfusun (dolayısı ile ülkesinin) turizm gelirlerini artırmak.
Sonuç
Ege’de hukuken Türkiye’ye ait adaları Yunanistan’ın sahiplenmesine tepkisiz kalındığı takdirde uzun vadede söz konusu adaların Yunanistan tarafından “ilhakı” riski bulunmaktadır.
İktidar gerek adalarımıza sahip çıkılmasına gerekse askersiz statüdeki adaların askerli hâle getirilmesine tepkisiz kalmaktadır.
Tepkisizlik politikası ilgili kurum ve kuruluşlar ile uzmanların görüşleri alınarak ve devlet aklı kullanılarak yararları ve riskleri dikkate alınarak gözden geçirilmelidir.
Bize ait olduğu için esasen pasaportsuz gitmemiz gereken adalara “pasaportla fakat kapıda vize ile girme kolaylığı” bir jest olarak algılanmamalıdır.
Kimi turizm firmalarının Türk adalarını Yunan adası olarak pazarlamaları önlenmelidir.
Konu hakkında kamuoyu bilinçlendirilerek farkındalık oluşturulmalıdır.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.