Bir Noel şarkısı

Sezin Morkaya Slaats

2011 yılının şu son günlerinde aklım ve yüreğim bir türlü teknik konulara ve maddi meselelere gitmiyor. Kalemim de aynı şekilde. Özellikle pek çoğumuz bir türlü ateşi sönmeyen dolar’ın daha ne kadar yükselebileceğine kitlenmişken ve bir yandan da Avrupa Birliği’nin toplantılarında liderler para denkleştirmeye çalışırken içimden önlenemez bir dürtü, “Tamam bu meseleler elzemdir, 2012 yılında kaldığımız yerden kafa yormaya devam etsek ama şimdilik en azından şu 2011 yılının son günlerini huzurla geçirip, bir yılın bitişinin ve yepyeni bir yılın başlangıcının sebep olduğu doğal romantizme kendimizi bırakmaya birazcık da olsa izin versek” diyor. İşte tam bu noktada yardımıma Avrupa’nın Noel pazarları ve Charles Dickens’ın her aralık sonu mutlaka okuduğum hatta en son sinema uyarlamasını seyrettiğim ‘A Christmas Carol’ adlı romanı yetişiyor.
‘Bir Noel şarkısı’ olarak Türkçeleştirilmiş ‘A Christmas Carol’ (diğer yaygın olmayan adları: A Christmas Carol in Prose, Being a Ghost Story of Christmas) Charles Dickens’ın 1843’te yayımlanan popüler eseridir ve sinema uyarlamalarıyla Avrupa’da keyifle izlenen yaygın bir Noel filmidir de aynı zamanda. Malum ardı arkası kesilmeyen borç krizleriyle Avrupa bu sene çok zor bir yılı geride bıraktı. Bu bağlamda belki de Dickens’ın ‘Bir Noel Şarkısı’ Avrupalıların noel süsleriyle ışıldayan evlerinde izlenirken bu yıl daha da bir anlam kazanacak. Bu muhteşem romana aşina olanlar romanın baş kahramanı olan yaşlı Scrooge’un ne kadar çok zengin ama bir o kadar da -hatta   inanılmaz derecede- cimri ve huysuz bir adam olduğunu bilir. Bilmeyenler için konuyu kısaca özetlersek: malum Noel akşamında Scrooge yapayalnızdır ve üç hayalet ziyaretine gelir. Bu hayaletler geçmişten, gelecekten ve şimdiki zamandan kesitler sunarlar. Geçmişi temsil eden hayalet, Scrooge’un cimriliğinin neden olduğu acıları ve hayatta neler kaçırmış olduğunu gösterir. Geleceği temsil eden hayalet, Scrooge’un geleceğinin, aynı şekilde devam ederse ne kadar hazin olacağını anlatır. Şimdiki zamanı temsil eden hayalet ise Scrooge’un neden Noel yemeğine davet edilmediğini ve böyle özel bir gecede neden yapayalnız olduğunu gözler önüne serer. Neyse ki sonunda Ebenezer Scrooge gereken aydınlanmayı yaşar; keyifli,cömert ve mutlu bir insana dönüşür.
Charles Dickens çoğu zaman bana göre acımasız bir şekilde insanları gerçeklerden kopartan bir romantizme sahip olmakla suçlanır. Aksine bence Dickens insanları gerçeklikle yüzleştirir, belki romantik bir şekilde yüzleştirir ama bu aydınlatıcı, çarpıcı ve kökten bir yüzleşme olur her zaman. Dünyanın da -özellikle şu sıralar; belki de uzun zamandır hiç olmadığı kadar- tıpkı üzerinde yaşayan her bir bireyi gibi kendisiyle yüzleşmeye ihtiyacı var. Herbirimiz için içimizdeki ‘Ebenezer Scrooge’larla, onların cimriliğiyle yüzleşme ve onları dönüştürme vakti… Yoksa bu önemli mesele tekrar önümüzdeki yılın sonuna kalacak ve türlü türlü sevimsizliklerle karşılaşacak yine dünya ve hayatlar…
Avrupa’nın Noel Pazarları ve ‘Bir Noel Şarkısı’ bulunduğumuz ezici gerçeklikten biraz olsun daha kalp ısıtıcı mekanlara doğru götürürken ruhlarımızı, bu 2011 yılının son günleri içimizdeki ‘Ebenezer Scrooge’larla hesaplaşabilmek için de önemli fırsatlar sunuyor belki de… Öyle ki mutlu bir yeni yıla göz kırptığımız şu son değerli günler, içimizdeki ‘Ebenezer Scrooge’ları aydınlatma, onları cömert kılma vakti de aynı zamanda…

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın