ARMERKOM Eski Komutanı Albay (E) Mustafa Civelek: Geleceğin Deniz Savaş Sistemleri yeteneklerinin ihtiyaçlar yönünde, etkinlikle ve milli imkânlar ile geliştirilmesini sağlamak için, bir başlangıç çalışması olarak bu makaleyi hazırladı
Bu yazı, geleceğin Deniz Savaş Sistemleri alanında oyunu değiştirecek teknolojilere (İng. Game Changers) ilişkin olarak bugünden doğru kestirimlerde bulunabilmek amacıyla bir başlangıç çalışması olarak hazırlandı.
Özellikle halen batı bloğunda sürdürülmekte olan benzer çalışmalar hakkında kısa bir inceleme yaparak, bu çalışmalara referansla ülkemizde yürütülen benzer faaliyetlerin (yetenek yol haritalarının belirlenmesi, tanımlanması ve gerçekleştirilmeleri bakımlarından) yerinin konumlanabilmesi, etkinliğinin değerlendirilebilmesi için okurların zihinlerinde sadece istendik bir merak uyandırmak hedeflendi. Amaç; ülkemizdeki benzer çalışmaların gelişmiş ülkelere göre nerede olduğunu somut ölçüler ile ortaya koymak değildir.
Öncelikle; ülkemizde bu konuda karşılaşılan kısıtlar her ne ise bu kısıtları aşmak üzere ihtiyaç olabileceği değerlendirilen iyileştirmeler için, konuyla ilintili tüm paydaşların ortak aklının etkinlikle kullanabilmesi için somut bir yaklaşımın müzakereye açılabilmesi gereklidir.
Oyun değiştiren teknoloji
Bir problem sahasına uygulandığında, taraflar arasındaki güç dengesini radikal olarak değiştiren bir teknoloji veya teknolojiler grubudur. (Fitzgerald B., Sayler K. ve Brimley S., 2013, p. 11). Aynı kaynağa göre bu teknolojilerin iki temel özelliği vardır. Bunlardan ilki, bu tür bir teknolojinin kullanımı; tüm aktörlerin politikalarını, doktrinlerini ve organizasyonlarını anında modası geçmiş hale getirir (bu yönüyle yıkıcıdır). İkinci özellik ise, hüküm süren kuramsal çerçeveden, değerler dizisinden (İng., Paradigm) tamamen ayrı ve yeni bir yol çizmesi olarak ifade edilmiştir.
Oyun değiştiren teknolojiler bugünkü hayallerin dışından çıkabileceği gibi bugün var olan ancak oyun değiştirici olarak görülmeyen alanlardan da çıkabilir. Bu ifadeyi birkaç örnekle güçlendirmek faydalı olacaktır.
İnsansız araçlar gerçek operasyonlarda kullanıma girdiğinde kendilerinden beklenen etkiler yaygın olarak görülmediler. Başka bir deyişle ilk kullanımları oyunun kurallarını değiştirmedi. Oyunun kuralları bu platformların geniş bir spektrumda taşımaya başladıkları faydalı yükler gelişince değişti. Özellikle insansız araçlar silah platformları olmaya başlaması ile birlikte bu noktaya ulaşıldı demek çok yanlış olmayacaktır. Bugün için insansız araçlar özelinde oyunun kuralları tam ve açık olarak tanımlandı ve kullanım kavramları oturdu diyebilir miyiz? Hayır. Mümkün değil. Ne kurallar ne standartlar ne de iş modelleri oluştu demek mümkün değil. Şimdiye kadar oluşanlar ise yakında yeniden yıkılmak durumundadır. Neden mi? Çünkü yeni bir değerler dizisi geldi. Artık insansız araçların sürü (İng.,Swarm) halinde kullanımı gündemimizi meşgul ediyor.
Referans verilen rapora göre (Fitzgerald B., Sayler K. ve Brimley S., 2013) 2’nci Dünya Savaşı sonrasında teknolojik üstünlüğün, ABD askeri stratejisinin ayrılmaz bir parçası olduğuna dikkat çekilmekte ve savunma alanında araştırma, geliştirmeye ayrılan payların azalmasının yanlış olacağı ifade edilmektedir.
Raporda geleceğin oyun değiştirici teknolojilerine örnek oluşturmak üzere aşağıdaki liste sunulmuştur.
– Eklemeli üretim,
– İnsansız sistemler,
– Yönlendirilmiş enerji,
– İnsan performans değiştiricileri ve
– Siber yetenekler.
Askeri Yetenek:
ABD Savunma Bakanlığınca “belirli bir muharebe amacına ulaşabilmek için gereken yeterlik” olarak tanımlanmış ve dört ana bileşenden söz edilmiştir. Bu bileşenler Kuvvet Yapısı, Modernizasyon, Hazırlık Seviyesi ve İdamedir.
Avustralya Savunma Bakanlığınca “belirli bir harekat ortamında arzu edilen etkiye ulaşabilmek için gereken yeterlik” olarak tanımlanmıştır.
İngiltere Savunma Bakanlığınca “Arzu edilen harekat sonucunu veya etkisini oluşturabilmek için gereken sürekli yeterliktir”. Askeri yetenek tehditten, fiziksel ortamdan ve ittifak katkısından etkilenir. Müşterek komutanlar tarafından yetenek paketleri halinde uyarlanarak kullanılan kuvvet unsurlarından oluşur. Kuvvet unsurlarından her birisi sekiz farklı gelişime açık alan içerir. Bu alanlar; eğitim, malzeme, personel, bilgi, lojistik, altyapı, teşkilat, konseptler ve doktrinlerdir. Başka bir ifade ile tek başına malzemenin yeteneği oluşturmasının imkansız olduğu, malzemenin anılan sekiz alan ile birlikte bir anlam taşıdığı ifade edilmektedir.
RAND düşünce kuruluşu dökümanlarında askeri yetenek “ulusal gücün çıktı seviyesi” olarak tanımlanmıştır. Askeri organizasyonlar ülkenin stratejik kaynaklarını alarak onları savaşma yeteneğine dönüştürürler.
Farklı bakış açıları
Avrupa açık kaynaklarında fazla veri bulunmamaktadır. Ancak Mayıs 2016’da İngiltere’de düzenlenen “Deniz Savaş Sistemleri Konferansı’nda” uygulanan bir anketin sonuçları Avrupa’da konuya ilişkin yapılan çalışmalar ve yol haritaları bakımlarından önemli ipuçları sunmaktadır.
Bahse konu ankete katılan 300’den fazla katılımcının yarıya yakını savunma sanayi çalışanları, üçte biri askeri kanat geriye kalanları ise savunmaya ilişkin kamu kurumlarında görevli personel, akademik personel ve savunma sanayi medyasının temsilcilerinden oluşmaktadır. Ankette 3 soru sorulmuştur.
İlk soru, “Gelecekte Deniz Savaş Sistemleri alanında oyun değiştirici teknolojilerin uygulama alanları nelerdir?” sorusuna katılımcılar ilgili grafikte gösterilen yanıtları vermişlerdir.
Birden fazla seçeneğin yanıt olarak sunulmasına izin verilen ankette ilk soruya alınan yanıtlardan elde edilen ve önemli olduğu değerlendirilen sonuçlar şöyle sıralanmıştır:
– Deniz harbinde oyunun kurallarını değiştirecek en önemli alan olarak sualtı insansız araçları görülmektedir.
– Bu öngörü, gelecekte deniz harplerinin kaderinin suyun altında belirleneceği tezlerini desteklemektedir.
– Katılımcıların yaklaşık yarısı hem açık sistemleri hem de yönlendirilmiş enerji silahlarını geleceğin kritik teknoloji alanlarında görmektedirler.
– Güdümlü mermilerin toplardan daha önemli olmaya devam edeceği öngörülmektedir. Bu değerlendirme, akıllı ve ucuz top mermileri mi yoksa pahalı güdümlü mermiler mi sorusunu soran karar vericiler için önemli bir ipucu olabilir.
– Sensörler alanında sualtı sensörlerinin daha büyük önem taşıyacağını ifade eden katılımcılar aslında sualtının önemini vurgulamaya devam etmektedirler.
İkinci soru, “Önünüzdeki 10 yılda öncelikli Deniz Savaş Sistemleri nelerdir?” sorusuna katılımcılar ilgili grafikte gösterilen yanıtları vermişlerdir.
Yine birden fazla seçeneğin yanıt olarak sunulmasına izin verilen ankette ikinci soruya alınan yanıtlardan elde edilen ve önemli olduğu değerlendirilen sonuçlar şöyle sıralanmıştır:
– Keşif Gözetleme Sistemleri ile Siber Savunma Sistemleri öncelikli alanlar olarak öngörülmüştür.
– İnsansız Sistemler ve Elektronik Harp Sistemleri de yakın ve orta vadede gündemdeki yerlerini korumaya devam edeceklerdir.
– Haberleşme sistemlerinin öneminin özellikle ağ destekli yetenekler nedeniyle artacağı değerlendirilmiştir.
– Topların geliştirilmesinin en az öncelik olması beklenilmekteyken, top atış kontrol sistemlerinde hatırı sayılır çalışmalar yapılacağı değerlendirilmiştir. Bunu özellikle akıllı mühimmatlar ve balistik hesaplamalarının güncellenmesi için atış kontrol sistemlerinin adapte edilmesi veya yeniden geliştirilmesi gibi yorumlamak yerinde olacaktır.
Anketin son sorusu, “Deniz Savaş Sistemleri modernizasyonlarının önündeki engeller nelerdir?” sorusuna katılımcılar ilgili grafikte gösterilen yanıtları vermişlerdir.
Ankette son soruya alınan yanıtlardan elde edilen ve önemli olduğu değerlendirilen sonuçlar şöyle sıralanmıştır:
– Bütçe kısıtları her türlü modernizasyon kararında olduğu gibi açık ara en önemli engel olarak görülmektedir. Modernizasyon stratejilerinin etkinliği, yöntemlerinin doğruluğu, süreleri ve süreçlerinin sorgulanması yerine ankete katılanlar tarafından basitçe bütçe kısıtları en önemli etken olarak ifade edildiği değerlendirilmektedir.
– Teknolojideki hızlı gelişmeler, modernizasyon ve tedarik süreçlerindeki bürokratik yavaşlıklar nedeniyle demodelik de temel bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Burada enteresan bir problem ile karşılaşıyoruz. Biz demodeliğe çare olarak modernizasyon tasarlıyoruz ancak onu gerçekleştirene kadar tanımlanan yeni sistem de demode kalıyor. Bu durum içinden çıkılmaz bir sorun sahasını işaret etmektedir. Hem bürokratik süreçlerin etkinliği irdelenmelidir hem de tanımlama ve tedarik yöntemlerindeki usuller gözden geçirilmelidir.
– Önemli bir başka kısıt alanı ise modernize edilen ve edilecek sistemlerin mevcut ve edinilecek sistemler ile birlikte çalışabilirlik sorunlarıdır. Toplam olarak sistem tedarikleri ve geliştirme süreçleri merkezi olarak yönetilmedikleri sürece aşılabilecek bir sorun sahası değildir. Çok basit birkaç soru ile bu sorunun daha iyi irdelenmesini sağlamalıyız. Lütfen tüm savunma projelerinde kaç farklı çeşit işletim sistemi kullanıldığını inceleyiniz. Halen kullanımda bulunan veri link sistemlerinin çeşitliliğini ve sözleşmelerinin sayısını ve birbirleri ile uyumluluk konusunda harcanan çabaları ve gelinen noktayı irdeleyiniz.
– Yönlendirme eksikliği konusunun da dikkatle irdelenmesi gereken bir alan olduğu ankete katılanlar tarafından işaret edilmiştir.
ABD açık kaynaklarında konuyla ilgili olarak çok fazla veri bulunmaktadır. Bu konuda ABD Deniz Araştırma Merkezi Komutanlığı tarafından 2015 yılında yayınlanan “ABD Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Bilim ve Teknoloji Stratejisi Dokümanı” çalışmamız için en resmi ve doyurucu kaynak olarak seçilmiştir. Belirtilen kaynak dökümanda ABD Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın Bilim ve Teknoloji Stratejisi; önemli bilimsel araştırma, yenilikçi teknoloji ve yetkin insan gücü portföyüne dengeli yatırım yaparak, yakından uzun döneme belirleyici deniz yeteneklerini keşfetmek, geliştirmek ve sunmaktır. Kullanılan ARGE fonu toplam Deniz Kuvvetleri bütçesinin yüzde 10’unun üzerindedir (16 Milyar Dolar).
Aynı döküman aşağıda listelenen uygulama alanlarını gelecekte oyunun kurallarını değiştirecek yetenek alanları olarak listelemektedir:
– Muharebe sahasına kesintisiz erişim,
– Otonom insanız sistemler,
– Elektromanyetik harp,
– Özel birlikler ve asimetrik harp,
– Bilgi üstünlüğü ve siber savunma,
– Platform tasarımı ve idame,
– Güç ve enerji,
– Kuvvet intikali ve bütünleşik savunma.
NATO:
NATO’nun yetenek geliştirme ve planlama konusunda çalışan geniş bir kadrosu ve bu süreci tanımlayan bir döküman seti mevcuttur. Çalışmamız kapsamında NATO’nun askeri yapısının, kuvvetlerinin, yeteneklerinin ve doktrinlerinin dönüşüm sürecini yürüten İttifak Dönüşüm Komutanlığı’nın (ACT) 2015 yılında yayınlamış olduğu Gelecek İttifak Harekatları Çerçevesi (Framework for Future Alliance Operations) (NATO ACT, 2015) dökümanından istifade edilmiştir.
NATO 2030 ve sonrasında sahip olmayı hedeflediği askeri yeteneklerini öncelikle aşağıda listelenen yedi başlık altında toplamıştır:
– Hazırlık ve Kuvvet Aktarımı
– Vuruş Gücün İdame
– Komuta Kontrol
– Kuvvet Koruma
– Bilgi Yönetimi
Bu yedi yetenek hedefinde belirtilen dönemde olması muhtemel oyun değiştirici teknolojilerin odak alanları ise aşağıda sunulan başlıklar ile tanımlanmıştır:
– Gelişmiş Atış Gücü
– Gelişmiş Elektromanyetik Koruma ve Destek
– Otonom ve İnsansız Sistemler ile Angajman
– Yeni Nesil Ağ Destekli Komuta Kontrol Sistemleri
– İleri Karar Destek ve Bilgi İşleme Sistemleri
– A2/AD Karşı Tedbirleri
– Siber Savunma
– Yönlendirilmiş Enerji
– Eklemeli Üretim
– Sürü Odaklı Sistemler
“Ana Vatanda Güvende Olmak İçin Denizde Güçlü Olmak; Dünyada Söz Sahibi Olmak İçin Tüm Denizlerde Var Olmak” hedefleri ile yayınlanan Türk Deniz Kuvvetleri Strateji Dokümanına göre (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, 2015) öncelikli olarak göz önünde bulunduracağı yetenek hedefleri ile bunlar için ihtiyaç duyulabilecek teknolojiler aşağıda sunulmuştur:
– Geniş Alan Keşif Gözetleme
– Sensör Ağları
– Yönlendirilmiş Enerji Silahları
– Elektromanyetik Savunma
– İnsansız Sistemlerin Tekil, Takım ve Sürüler Halinde Kullanılması
– Yeni Nesil Sonar Sistem ve Suitleri
– Siber Savunma
– Ağ Destekli Sistemler
– Sürpriz Tesirli Silahlar
Ortak paydalar
Farklı coğrafyalar ve bakış açılarına göre ülke ve ittifaklar tarafından yapılmakta olan çalışmalar sonucunda (yararlanılmış olan açık kaynak dokümanlarındaki bilgiler ile kısıtlı olarak) tüm bakış açılarında ortak olan beş önemli askeri yetenek/yetenek ve ilgili olabilecek teknoloji alanı tespit edilmiştir. Bu alanlar kısaca müteakip paragraflarda özetlenmiştir.
Otonom insansız araçlar tüm bakış açılarında ortak olarak görülen en yaygın kesişim kümesini oluşturmaktadır.
Farklı tanım ve ifadeler ile yazılmış olsa da tüm harekât ortamlarında tanımlanmış askeri resmin tesis ve idamesi, muhaberenin kesintisiz tesis ve idamesi ile muharebe sahasına tam hakimiyet önemli görülen bir başka ortak alandır.
Önemli bir başka ortak alan silah teknolojileridir. Deniz Muharebe Sahasına Kesintisiz Erişim, Toplar ve Güdümlü Silahlar, Gelişmiş Ateş Gücü gibi ifadeler altında yer alan bu çalışmalar farklı ihtiyaç hedefleri ile oldukça kapalı sürdürülen bir yetenek alanıdır.
Yönlendirilmiş enerji silahları ve bunlardan korunma alanı bir diğer yaygın çalışma alanıdır. Bu alan konvansiyel diğer silah çalışmalarından farklı bir başlık altında ayrı yetenek grupları tarafından sürdürülmekte ve ele alınmaktadır.
Son olarak çok geniş bir ortak çalışma alanı olarak da bilgi güvenliği ve siber teknolojiler alanı ortak bir yetenek alanı olarak ortaya çıkmaktadır.
Oyun değiştirici teknolojileri ortaya çıkartan farklı bakış açılarındaki ortak paydalar çok dikkat çekicidir. Bu durumda doğal etkileşimler dışında ihtiyaçların ortaklığı, bilinen teknolojik kısıtlar, kaynak optimizasyonu gibi birçok faktör olabilir. Ancak burada önemli olan bu alanlarda geliştirilecek yeteneğin önce geliştirenler lehine kuvvet çarpanı olacağıdır. Sürpriz teknolojilerin kendisinden çok ihtiyaç anında elde bulundurulması önem arz edecektir. Bu teknolojinin uygulanacağı problem sahasında askeri yetenek tanımı bölümünde de değinilen “Komutanlar tarafından yetenek paketleri halinde uyarlanarak kullanılan kuvvet unsurlarının her birisinde (eğitim, malzeme, personel, bilgi, lojistik, altyapı, teşkilat, konseptler ve doktrinler) ulaşılan seviyenin önemi çok büyük olacaktır. Başka bir ifade ile tek başına malzemenin yeteneği oluşturmasının imkansız olduğu, malzemenin bu sekiz alan ile birlikte bir anlam taşıdığının farkına varılması kritiktir.
Sonuç olarak; bizi ne kısıtlıyor?
Bu noktadan sonra yapılması gereken iki önemli çalışma vardır:
– Doğru işleri yapıyor muyuz? Dünya üzerinde yapılmakta olan çalışmalara ve bu çalışmaların etkinliği ve çapı ile ülkemizde yürütülen çalışmaların ihtiyaçlarımız ile orantılı olarak çapı yeterli midir? Ulaştığımız seviye nerededir? Bu çalışma alanında yazar kendini yetkili görmediğinden değerlendirmeleri okura ve görevli kurumlara bırakmayı tercih etmektedir.
– İşleri doğru yapıyor muyuz? Çalışma boyunca değinilen yetenek alanlarında ve bunlar ile ilgili teknolojilere (görevli kurumlar tarafından belirlenecek ihtiyaçlara uygun olarak) erişebilmek üzere izlenmesi gereken çalışma yöntemi ne olmalıdır? Bu çalışmaların etkinliğinde ülkemizde karşılaştığımız kısıtlar nelerdir?
İkinci sorunun yanıtlarının verilebilmesi ve çözüm yöntemlerine ilişkin önerilerin doğru olarak belirlenebilmesi için öncelikle aşağıda listelenen gelişimimizi yavaşlatan veya durduran kısıtlarımızın iyi anlaşılması ve bu kısıtların çözümü hakkında izlenecek yöntemlerin ilgili tüm paydaşların mutabakatı ile belirlenebilmesine ihtiyaç vardır.
– Savunma sektörü (Kurumlar ve Sanayi) tarafından geliştirilen yeteneklerin edinilmesi yerine, ihtiyaç duyulan yeteneklerin sektör tarafından geliştirilmesi sağlanmalıdır.
– İhtiyaç duyulan Deniz Savaş Sistemleri Yeteneklerimizin platform inşa projeleri ile birlikte geliştirilmesi yerine, platformlardan çok önce geliştirilmesi sağlanmalıdır.
– Geliştirilmiş en iyi yetenek yerine, henüz geliştirilmemiş,
sürpriz etkisi yaratacak yeteneklere sahip olunması için yöntem geliştirilmelidir.
Bu üç sorun sahasının iyi irdelenmesi neticesinde elde edilecek bulguların çözüm yöntemleri konusunda mutabakat zeminleri aramak çok daha etkin ve kolay olacaktır.
AR-GE (Uygulamalı veya Temel) çalışmalarında hedeflerin belirli hale gelmesi önceliklerin bulunması ve kaynak kullanımı etkinliği için vazgeçilmez bir unsurdur. Sözü edilen hedeflerin tanımlı, onaylı ve tanınan bir hale getirilebilmesi için, yukarıda sıralanan üç temel sorun sahasına ilişkin çözüm kümelerini oluşturmak için bu başlangıç çalışmasını takip eden ilave inceleme ve çalışmalara ihtiyaç vardır. En önemlisi de bu çalışmaların ortak bir platformda kurgulanması ve sentetik zaman kısıtlarından uzak olacak şekilde gerçekleştirilmesi uygun olacaktır.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.