Osmanlı Bahriyesinin modern zamanlarında deniz hizmetinde olan gemi tiplerini açıkladığım yazı dizime, nisan ayında başlamıştım. Bu ay da hizmet vermiş olan gemi tiplerinin kalan kısmını arşiv belgelerinde adı geçen tiplerin isim sırasına göre anlatmaya devam edeceğim.1
Kotra: Kamûs-i Bahrî’de tanımlandığı üzere, “(Cutter)dan, …Nârin yapılı ve tulüne nispeten arzı ziyâde merâkib-i sagîre olup randa, pik ve flok ve bazıları bocurum yelkenleriyle mücehhezdir. Teknesine nispeten yelkenleri ziyadedir”.
Kruvazör: “Gerek hâl-i sulhta ve gerek hâl-i harpte mensup olduğu devletin her bir sınıf süfün-i harbiye ve ticâriyesini muhâfaza ve himâye etmek ve gücü yettiği düşman sefâinine îrâs-ı hasar eylemek üzere yapılan serîüsseyir beğlik sefâine denir ki bunun hafif kruzer, zırhlı kruzer, drednot kruzer gibi zırh ve top cihetiyle yekdiğerinden farklı envâi muhtelifesi vardır”. Çok çeşitli tiplere sahip olan kruvazörlerin ilk örnekleri yelkenli ve toplu idi. Teknolojinin ilerlemesiyle zırhlı olan bu gemilerin topları daha güçlü olurken manevra yeteneği ise daha da belirginleşti. En büyük zırhlı kruvazörler, dretnotlardan daha büyük ve hızlı idi. Zamanla ortaya çıkan muharebe kruvazörleri daha seri olmaya başladı. Bir başka kruvazör tipi olan torpido bot kruvazörü ise 20. yüzyılın ilk yıllarında önem kazanan bir gemi tipi oldu. Torpido bot avcısı olan bu gemi tipi, yeterli hıza ulaşamadığından başarısız tasarımlar arasında kaldı. Bu savaş gemileri Osmanlı Bahriyesinde büyük çaplı topları nedeniyle kara savaşlarında ateş desteği için kullanıldı.2 Daha hafif kruvazörlerler ise kıyı koruma ve keşif görevlerine destek verdi. Bu gemiler, fırkateyn ile kıyaslandığında daha hızlı ama daha az silâhlandırılmış gemilerdir. İngiltere’ye sipariş edilip 1903 yılında hizmete giren Hamîdiye, ABD’ye sipariş edilip 1904 yılında göreve başlayan Mecidiye isimli gemiler, bu tipin en bilinir örneklerindendir.
Mıstıka: II. Abdülhamid dönemi itibarıyla kayıtlarda bulunmayan eski bir gemi çeşididir. “İtalyanca “mistica”dan, uskunadan daha küçük olduğu halde tekne ve arması uskuna tarzında olup fakat direkleri uskunanın grandi direği gibi sübye olarak donanan lombarsız sefîneye denir”.
Navi: Bir başka adı barkobestiya “barko cesâmetinde ve fakat yalnız pruva direği kabasorta ve diğerleri sübye donanım olan üç direkli sefâin” olup, 1890’lı yılların sonunda dahi Osmanlı Donanması’nda yer alan bir gemi tipi olmuştu.
Römorkör: II. Meşrutiyet Dönemi’nden sonra kayıtlara alınan bu gemi tipi, yardımcı gemilerdendir. Gemileri çekerek ya da iterek gemi manevrasına destek olurdu.
Burada söz açılmışken, yardımcı gemilerin önemine değinmek gereklidir. Çünkü savaş gemilerine ikmal malzemeleri ve personel ulaştırması konusunda destek veren ve harp sırasında türlü ihtiyaçları karşılayan bu gemiler, ana savaş gemilerinin karaya bağımlılığını azaltarak deniz gücünün sağlanmasına destek olmuşlardır. Bu nedenle güçlü lojistik sistemi içinde yardımcı gemiler olmazsa olmazdır ve savaş gemilerine güç sağlayan önemli araçlar olarak dikkat çekerler. Yazımın sonunda bu deniz araçları hakkında biraz daha detay vereceğim.
Tarak vapuru, tarak dubası ve dubalar: Dubalar, ulaştırma işi dâhil, çok çeşitli amaçlarla kullanılan ve genelde altı düz gemi tipidir. “Ka‘r-ı bahrı ta‘mik ve tathîr etmeye mahsus ve istim kuvvetiyle müteharrik dubalardır. Bunların envâ‘ vardır”. Bu gemi tipinde gerek inşa gerek ithalat söz konusu olmuştur. Örneğin tarak dubalarının zaman zaman İngiltere’den satın alındığı görülmektedir ki 1871 yılında limanlarının temizlenmesi için demonte olarak satın alınan iki gemi monte edilirken İngiliz mühendisler istihdam edilmişti. “Büyük ve ariz, altı düz ve direksiz bir nev‘ teknedir ki hamûle nakliyatında ve sa‘ir husûsatta kullanılır. Başı ve kıçı bâzen murabbâ ve bâzen müdevver ü’ş-şekil imâl olunup çamur dubası, top dubası, cephâne dubası, köprü dubası gibi isimler ile tahsis olundukları hizmetlere göre tefrik ve taksim olunurlar.” Vapur ifadesinin ise kazanlı buhar makinalarının kullanımıyla anlam kazandığını hatırlamakta fayda vardır. Önceleri çarklı daha sonra ise teknolojinin gelişmesiyle birlikte pervaneli olan vapur tipi savaş gemilerinde top bulunurken, dubaların da zamanla zırhlandırıldığı görülmektedir.
Torpido bot muhribi/distroyer: Kelime destroyer’dan dilimize yerleşmiştir. Torpido botlarını hedef almak üzere tasarlanmış bir gemi tipi olup, onlardan büyük ve hızlıdır. Bu gemi tipi kruvazörden küçük ve seri bir savaş gemisidir. 19’uncu yüzyılın son yıllarında tüm Avrupa devletlerine ait modern donanmalarda yer almaya başlamıştır. Hızı nedeniyle en önemli savaş araçlarından biri sayılmıştır. 20’nci yüzyıla gelindiğinde hızı ve deplasmanı iyileştirilmiş, silâh kabiliyetleri geliştirilmiştir.
Torpido bot: Kelime torpedo boat’tan dilimize yerleşmiştir. Bu gemi çeşidi, hafif tekneli olup seyyar torpidolarla donatılmış bir gemidir. Torpedo kelimesinden gelen torpido ise, Kamûs-i Bahri’de, “süfün-i harbiyeyi tahrip için kullanılan deniz lağımlarıdır ki umûmiyetle suyun nüfuzuna mukavim ve derunu mevâd-ı nâriye ile memlû sandıklardan ibaret olup vesâit-i muhtelife ile îsal olunarak patlatılır. Bu da ‘seyyar’ ve ‘sabit’ olarak iki neviye ayrılır” şeklinde tanımlanmaktadır. Küçük ama hızlı olan bu gemiler, büyük gemilere karşı kullanılırdı. Torpido botlar dönemin en ucuz gemilerindendi ve Osmanlı deniz politikasında önemli bir yeri vardı. Bu gemiler, sahil muhafaza, yabancı gemilerin gözetlenmesi, denizyollarında ulaşım yollarının güvenliği, kaçakçılıkla mücadele gibi amaçlar için kullanılmıştır. Antalya, Ankara, Demirhisar, Sultanhisar, Sivrihisar, Hamidabad, Ejder isimli gemiler, torpido bot tipinin en bilindik örneklerindendir. Osmanlı Devleti takip ettiği politikalar çerçevesinde, görece küçük fakat süratli ve seri ateş olanaklarına sahip küçük topları olan bu yeni gemilere donanmasında büyük yer ayırmıştır. Kamûs-i Bahrî’de bulunan yeni sınıf gemiler “dirednotlar ve süper dirednotlar ve dirednot kruzerleri, hatt-ı harbe dâhil olan zırhlılar, zırhlı kruzerler, hafif kruzerler, ganbotlar, torpido muhripleri, torpido, tahtelbahir” şeklinde listelenmiştir.3
Uskuna: “İngilizce “schooner”dan, pruva direği kabasorto (tekmil seren yelkenlerini hâvî) ve grandisi sübye donanım olan iki direkli yelken gemileri. Bunlardan pruvası yalnız gabya ve babafingo yelkenleriyle mücehhez olanlara ‘kabasorto uskuna’ ve her iki direği yan ve pik yelkenleriyle mücehhez olanlarına da ‘sübye uskuna’ denir”. Süleyman Nutkî Bey hatıratında uskunaların (Şahbaz) yavaş gemiler olduğu için feshedildiğini belirtmiştir.4
Vapur: Bu gemi tipi arşiv kayıtlarında en sık rastlanılan gemi tipidir. İstimbot veya stimbot olarak da yazılırdı. “İtalyanca “vapore”den, istim kuvvetiyle hareket eden gemiler gerek kıçtan ve gerek yanından çarklı olsun ‘vapur’ nâmıyla yâd olunurlar”.
Deniz lojistiğinde aktif olarak kullanılan deniz vasıtalarından biri, filikadır. Kamûs-i Bahrî’deki tanıma göre üç çeşidi vardır: “1-Lanc veya sandal nâmında olup sefâinde mevcut filikaların en büyüğü olmakla yüksek ve ariz ve karınlıdır. Bu sebeble ziyâde yüke mütehammildir. 2- Cesâmetçe ikincisi altı çifte veya kumandan beş çifteleridir ki nârin yapılı olup kumandan ve misafirlerin rükûbuna mahsusturlar. 3- Dört ve üç çifteler olup zâbitânın rükûbuna mahsustur. Küçük cesâmette olan gemilerde beş çifte hizmetlerinde kullanılırlar.”
Filika çeşitlerinden karakol filikası; “bir limanın veya sâhilin muhâfaza-i emn ve âsâyişi için süfün-i harbiye tarafından sevk olunan müsellah filikalardır ki sûret-i hareketleri, me’murlarına ita olunan tâlîmat-ı mahsûse ile tâyin ve tahdit olunur ve derûnlarında memurlarından gayri bir de polis me’muru bulundurulur”.
Filika çeşitlerinden su filikası; “gemiye lüzumu olan suyu nakle mahsus filikalardır ki bâzen derûnlarına mancanalar istif olunur ve ekseriya çamaşır için lüzumu olan su filikanın cesâmetine göre kalın yelken bezinden îmâl olunmuş torba dâhilinde olduğu halde gemiye getirilir”.
Filika çeşitlerinden olan sandal, levâzım işlerinde kullanılan bir deniz vasıtasıdır. “‘Ale’l-‘umum süfün-i harbiyede müstâmel yedi çifteden on iki çifteye kadar kürekle mürettep filikalara ‘sandal’ denilip bunlar gemilerin güvertesinde mahsûsen îmâl olunan kalastralar (iskemleler) üzerine ikat olunur. İşbu merâkib-i sagîre gemiye su almakta ve erzak ve mühimmat nakletmekte ve karaya asker sevkinde ve hidemât-ı mühimme-i sâirede kullanılır. Tüccar vapurlarından yolcu ve yük çıkaran büyük teknelere de ‘sandal’ denir”.
Lojistikte kullanılan diğer yardımcı gemiler çatana, işkampaviya, kömür gemisi ve hastane gemisi olarak örneklendirilebilir. Çatana “sefâinin mataforalarına tâlik olunan istimbotlardan büyük uskurlu vapurlardır ki donanmaya asker ve su ve erzak nakliyâtında kullanılır”. İşkampaviya, İtalyanca bir kelime olup scappavia’dan gelmektedir. “Süfün-i harbiyede asker nakli hususlarında müstâmel en büyük filikalar” olarak tanımlanır. Kömür gemisi ise adından da anlaşılacağı üzere kömür nakliyesinde kullanılan gemiydi. “Bunlara tüccar emtiası konulmak tecviz olunmaz. Nitekim gaz nakletmek için dahi ayrıca gemiler tahsis olunmakta ve bunlara başka yük tahmil olunmasına müsâade olunmamaktadır”. Hastane gemisi, seyyar hastane olup özellikle harp zamanlarında daha çok kullanımda olan yardımcı gemilerdendi. Mavna da taşımacılıkta kullanılan yardımcı gemi tiplerinden bir diğeriydi. Özellikle kömür yükleme sırasında kullanılan mavnalar, kömür ambarlarının olduğu bölgelerde bulunurdu. Çeşitli tip ve büyüklükteki nakliye gemileri donanma ve üslerde kullanım için 19’uncu yüzyıl boyunca inşa edilmiştir.
Burada tanımları verilmiş gemiler, farklı zamanlarda farklı önem derecesine sahip olmuş gemilerdir. Birinci Dünya Savaşı’na doğru gemi tiplerindeki çeşitlilik azalmaya başlamış ve gemiler silâh bakımından güçlendirilmiştir. Bu durum, Osmanlı’nın hizmete aldığı gemi tiplerini de etkilemiş, gemi sayısını ve her birinin önem derecesini zamanla değiştirmiştir.
Yazı dizimin gelecek bölümünde Modern Osmanlı Donanması’nı anlatmaya devam edeceğim.
11917 yılında Süleyman Nutkî tarafından yazılmış ve 2011 yılında Mustafa Pultar tarafından günümüz Türkçesiyle hazırlanmış olan Kamûs-i Bahrî isimli Denizcilik Terimleri Sözlüğü, gemi tiplerinin açıklanmasında kullanılan ana kaynaktır. Daha detaylı açıklamalar için: Funda Songur, Osmanlı Bahriyesinde Lojistik-İmkânlar, Kabiliyetler ve Üslerin Durumu (1867-1914). Timaş Akademi, 2022. ↩︎
2Ryan K. Noppen, Osmanlı Deniz Harekatı 1911-1918, Çev. Emir Yener, İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, 2016, s. 12.
↩︎
3Nutkî, Kamûs-i Bahrî, s. 219.
↩︎
4Süleyman Nutki Bey’in Hatıraları, Haz. Nurcan Bal, İstanbul: Deniz İkmal Grup Komutanlığı Basımevi, 2003, s. 83. ↩︎
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.