‘Türkiye denizcilikte tamamen kapalı bir ülke haline gelebilir’

Yeşim Yeliz Egeli

Zenith Gemi İşletmeciliği Genel Müdürü Enver Bilgi ile denizci olmaya karar verme süreci, Dünya Denizcilik’te geçen yılları, Scorpio ile tanışması ve Zenith’in kuruluşu hakkında bir sohbet gerçekleştirdik ve Türkiye’nin denizcileşme yolunda gördüğü eksikleri ve önerilerini konuştuk

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Ben 1983 yılında o zamanki adıyla Yüksek Denizcilik Okulu şimdiki adıyla İTÜ Denizcilik Fakültesi Güverte Bölümü’nden mezun oldum. Daha sonra 7-8 yıl kadar bir deniz hayatım oldu. Denizde çalıştığım bu süre içerisinde kaptanlığa kadar yükseldim. Daha sonra 2 yıl kadar Londra’da yaşadım ve 1 yıl Shipbrooking eğitimi aldım. Bu süre içerisinde aynı zamanda da part time olarak ofiste çalıştım.

Buradaki eğitimim boyunca Londra’nın ünlü ‘shipbroker’lik firmalarında 15-20 günlük stajlar görerek ihtisasımı tamamladım. Burada geçtiğim bir prosesten sonra shipbroking ve operasyon konusunda uzmanlaşmış bir şekilde Türkiye’ye dönerek Dünya Denizcilik’in ofisinde çalışmaya başladım.

Dünya Denizcilik’te enspektör olarak işe başladım ve çeşitli kademelerde ilerledikten sonra gemi operasyonları ve chartering (kiralama) üzerine çalıştım. In-House Broker olarak çalıştım. Sale and purchase, charter veya spot charter işlerinde görev aldım.

Kaç gemilik bir filoyu yönetmiştiniz?

Dünya Denizcilik o zamanlar 10-15 arası bir gemi filosuna sahipti. Hepsi tanker olmak üzere 13-15 arası geminin operasyonlarını yönettim. Türkiye’de chartering’e geçmem 2004 senesi ve sonrasını kapsar. Londra ofisi kapandıktan sonra chartering işleri de Türkiye’de devam etti. Dünya Denizcilik’in kapandığı 2013 yılına kadar önce 4 yıl Genel Müdür Yardımcılığı yaptım. Daha sonrasında da Genel Müdür olarak çalıştım. Ama ana görevim hep sale and purchase, yeni inşa kontratı ve geminin dokümanter işlerinden contract operation’a kadar bütün aşamalarında tecrübe sahibi oldum.

Nerede doğdunuz ve denizci olmaya nasıl karar verdiniz?

Ankara. Ben denizci olmaya orta okul-lise çağında karar vermiştim. Orta okuldayken iki dersten ikmale kaldım ki o zamana kadar ikmale kalmayan bir öğrenciydim. Babam o dönemde Ulaştırma Bakanlığı’nda görevliydi. Ben babamın yanına gide gele Deniz Ulaştırması Genel Müdürlüğü’nde çalışan bir arkadaşıyla tanıştım. O bana ders konusunda yardımcı oldu. Onun sayesinde benim en iyi derslerim fizik ve matematik oldu. Derslerin sonrasında ise asıl güzel kısım başlıyordu. Eski denizciler ve eski kaptanlar bir araya gelip kendi aralarında sohbet ediyorlardı. O zamanlar demir perde döneminde yurtdışına çıkmak, pasaport almak bir yana yabancı diş macunu bulmanın bile zor olduğu bir dönemde benim için inanılmaz bir tecrübeydi. Romanya’da nasıl yaşadıklarını, Amerika’da neler yaptıklarını veya dünyanın herhangi bir yerine gittiklerinde oralarla ilgili konuştukları zaman ben ağzı açık dinliyordum. Herhalde bu sohbetler beni çok etkiledi ve denizci olmaya karar verdim.

Her denizci birer kaşiftir değil mi?

Eskiden diyebiliriz bunu. Şimdi denizciler teknolojinin bu işin içine tam anlamıyla girmesiyle birlikte mevcut şartlarda gerçek denizciliği yapma imkânı bulamıyorlar. Süreç otomasyona doğru gidiyor. Artık kaptanlar bazı limanlarda gemideki yüklerin elleçlenmesine dahi karışmıyorlar. Bu da denizciliğin geleneksel yapısının değişmesine yol açtı.

O büyükleriniz sizin ilham kaynağınız mı oldular?

Evet idolüm oldular. Hayran oldum. Böyle bir yaşantıya inanamadım. “Nasıl olabilir?” diye düşünüm. O dönemler yurt dışına gitmek bizim için bir hayâldi. Yurt dışına gitmeyi aklımızın ucundan geçiremezken, kimsenin pasaportla dahi gidemediği demir perde ülklerine gidiyorlar. Üstelik Ankara’da yaşıyorsunuz. Lunaparktan başka suyu göremediğim bir ortam.

Zenith nasıl kuruldu?

Scorpio ile aramızda Dünya Denizcilik zamanında, 2009 senesine dayanan hem tanışıklığımız hem o zamanlar aldığımız yeni gemileri kiraya vermek için görüşmelerimiz oluyordu. Bunların bir kısmını da Londra’da yapmıştık. O dönemden beri bir tanışıklığımız vardı. Sonrasında ben Posidonia Fuarı’nda tesadüf olarak Scorpio’nun şu anda şirket CEO’su ve en büyük ortağı olan Emanuele A. Lauro ile tanıştım. Bir broker tanışmamıza vesile oldu ve uzun uzun sohbet ettik. Bizim o sene gelecek bir gemimiz vardı. Hyundai Tersanesi’nde inşa edilmiş olan 50.000 tonluk bir MR tankeri kiraya vererek ilk iş ilişkimiz başlamış oldu. Gemiyi 5 yıllık bir time charter’a bağladık. Bu o zaman için çok çok iyi bir rate aldı. 5 yıllık bir charter için piyasanın en iyi rate’lerinden biri diyebilirim.

Geminin tesliminden 3 ay sonra maalesef dünya denizcilik çalışmalarını durdurma kararı aldı. Suay Bey (Umut) devam edemeyeceğini söyledi. Bize de kendi yolumuzu çizebileceğimizi söyledi. O dönemde benim Scorpio ile olan ilişkim ve bir geminin de Scorpio’nun ticari işletmesinde olması nedeniyle yaptığımız görüşmeler sırasında Emanuele bana kendi gemilerinin management işlerini yapmamı teklif etti. Beni Monaco’daki ofise davet etti ve burada yaptığımız görüşmelerde Scorpio’ya Türkiye’de bir ofis açma kararı aldık. Birkaç aylık çalışmanın ardından Zenith kuruldu. Bu röportajı da tam olarak Zenith’in 10’uncu yılında yapıyoruz.


Dünya Denizcilik size neler kattı?

Dünya Denizcilik’te edindiğim tecrübelerimin bana çok faydası oldu. Orada edindiğim çevre, Suay Bey’den öğrendiklerim. Suay Bey gerçekten de o dönem Türkiye’nin lokomotif denizcilik şirketinin sahibiydi. Türkiye’deki pek çok armatörün örnek aldığı, özellikle tanker armatörlerinin kendi şirketlerini büyütmek için projelerini birebir kopyaladığı, Türkiye’de ilklerin adamıydı. Geçmişte hayatımda önemli yeri olan bir insandı. Allah rahmet eylesin.

Biz Zenith’i kurarken de Dünya Denizcilik’ten 10 çalışma arkadaşı olarak geldik. 3 gemiyle başladığımız süreçte pandemi öncesi 37 gemiye çıktık. Pandemi süresinde gemilerin 8 tanesi satılınca bu sayı azalsa da şu anda 28 geminin işletmesini üstleniyoruz.

Hangi armatörlerle çalışıyorsunuz?

Zenith’in yapısı Türkiye’deki işletme yapan şirketlerin çoğundan farklı. Zenith dünyanın genelindeki gemileri işleten bir firma değil idi ama sıradan 3rd party management’a da açıldık. Biz Scorpio’nun gemilerini işletmek üzere kurulduk. Dünya Denizcilik ile Scorpio arasında oldukça benzerlikler var. Çalışma prensibi, çalışanlarla olan ilişkileri, aile yapıları.

Scorpio’nun filosunun yaş ortalaması kaç, yeni gemi almayı düşünüyorlar mı?

Yaş ortalamamız 6,3 ama dünyadaki tanker ortalaması 10 civarında. Scorpio’nun yeni gemi inşa projesi yok. Ancak ellerindeki bütün bulk gemileri sattılar. Bunların yerine offshore rüzgâr enerjisi çiftliklerindeki türbinleri monte eden gemilerden sipariş ettiler. Scorpio her zaman geleceğe yatırım yapan ve yenilikleri takip eden bir şirket. Bizim bütün gemilerimiz eko gemilerdir.

Personellerinize ne gibi eğitimler veriyorsunuz, denizcilik öğrencilerine nasıl imkânlar sağlıyorsunuz?

İşlettiğimiz ve management hizmetleri sunduğumuz gemilerin personellerini sürekli eğitiyoruz. Sürekli stajyerler alıyoruz. 37 gemiyken senede 100 stajyere kadar çıkmıştık. Gemilere 2’den fazla stajyer almamaya çalışıyoruz. Tankerler tehlikeli gemiler olabildikleri için gemiye çıkartacağımız stajyerleri ciddi bir eğitimden geçiriyoruz. Öncelikle bizi isteyen stajyerleri, başarılı olan öğrencileri tercih ediyoruz. Ana kaynağımız İTÜ. Ayrıca, YTÜ, KATÜ, Pîrî Reis, ) Eylül Üniversitesi ve diğer üniversitelerden de başarılı öğrencilere kapımız açık.

Buraya gelen öğrenciler önce bir enspektörle görüşme yapıyorlar. Bu görüşmenin sonunda eğer kriterleri bizim için uygunsa hazırladığımız sınav sisteminden geçiyorlar. Sonrasında da gemilere çıkmadan önce son görüşmeyi ben yapıyorum.

Biz staj süresi olarak son 6 aylık süreleri kabul ediyoruz. Bizim teknik yönetimimizdeki gemilerin hepsi uzakta. Buradan bizim Japonya’ya, Amerika’ya gönderdiğimiz stajyerler var. Gemiler yıl içerisinde Türkiye’ye çok fazla gelmiyorlar. Senede en fazla 4-5 gemi geliyor. Bu nedenle stajyerlerimiz gemilere yurtdışından katılıp yine yurtdışından ayrılıyorlar. Ayrıca son senesinde şirketimizde başarılı olanlar bünyemizde devam edebiliyorlar.

Gençlerle olan görüşmeleriniz nasıl geçiyor?

Onları tanımaya çalışıyorum. Geçmişlerini, denizciliğe nasıl baktıklarını, denizden beklentilerini, denizle ilgili düşüncelerini soruyorum. Nasıl bir yerdeler? Bunları öğrenmeye çalışıyorum. Gemiye bindikten sonra eğitimler başlıyor. Gemide stajı bitirdikten sonra kendi hazırladığımız staj defterine bize özel ve okulun verdiğinin daha üzerinde belli kriterleri olan eğitimleri bulabilecekleri bir defter. Bu defteri tutmaları ve doldurmaları gerekiyor. Buraya her şeyi yazmaları lâzım. En sonunda kaptanlarının ya da başmühendisin önerileriyle tesise geliyorlar ve burada teste giriyorlar.

Zenith bütün ekibine dünyanın her yerinde eğitim verdiriyor. Hiçbir masraftan kaçınmıyoruz. Bünyemizde çalışan 55’e yakın arkadaşımız şirketimiz için gerekli bütün eğitimleri dünyanın neresinde olursa olsun alıyorlar. Kendi In-House eğitimlerimiz var, ortak grup seminerlerine katılıyoruz. Biz eğitime büyük bir bütçe ayırmış durumdayız. Ciddi bir çalışmamız var.

Öğrencilerin İngilizce seviyeleri ne durumda?

Bunu üzülerek söylüyorum. Teorik ve teknik olarak eğitimini alsalar da çoğunun pratikte İngilizce seviyeleri yeterli değil. Bu her okul için geçerli. Arada kendini yetiştiren ya da yabancı okullara gidip gelmiş öğrencilerin İngilizce seviyeleri iyi oluyor ama bu çok seyrek. Yüzde 10-15’i geçmez. Ayrıca bahsettiğim okullar dışında eğitim alan öğrenciler denizcilik kültürü açısından da yetersiz durumdalar.

İşlettiğiniz gemilerin tamir ve bakım süreçlerinde Türk tersanelerini tercih ediyor musunuz?

Türkiye’deki tersaneler dünya ile rekabetçi düzeyde. Scorpio’nun gemilerini getirtip tamir ettirdiğimiz de oldu ancak önemli olan geminin lokasyonu. Çin’den, Japonya’dan ya da ABD’den bir gemiyi alıp buraya getirirseniz 10-15 günlük balastlı ve 10-15 günlük bir yolculuk sonrası geminin buraya gelişi 500 bin doları hatta 1 milyon doları geçebiliyor. Bu nedenle pek fazla Türkiye’ye gelemiyoruz.

Yeni yatırımlarınız var mı?

Bu dönem gemi fiyatlarındaki aşırı artış nedeniyle yatırım için pek uygun bir zaman değil. Gemi fiyatları 2007’den beri ulaştığı en yüksek seviyelere geldi. Yatırım ve gemi satışı içinse doğru kararlar vermek gerekiyor.

Scorpio’nun ve Zenith’in filo durumu nedir? Yeni yatırımları nasıl planlıyorsunuz?

Şu anda Scorpio’nun kendisine ait 120 küsür gemisi var. Toplam teknik management’te işlettiği 150 kadar gemi var. Ticari işletmesinde de 200’ün üzerinde gemi var. Bizim teknik yönetimimizde ise 1 milyon 360 bin dwt civarında bir tonajımız var.

Teknik yönetimimize gemi alma ve filoyu büyütme kararlarında genellikle piyasanın şartlarına göre hareket ediyoruz. Bugünkü talep nedir ve gelecekte nereye doğru gidiyor? Bir kere kaçınılmaz olarak dünya ticaret hacminin büyümesiyle birlikle gemi tonajı da her yıl ortalama yüzde 2-3 oranında büyüyor.

Pandemi sürecinde yaşanan konteyner gemileri ihtiyacı nedeniyle bütün piyasa Uzak Doğu’ya, Çin’e konteyner siparişi verdiği için bize tanker inşa ettirecek alan kalmıyor.

Dünyada ticaret hacminin büyümesine bağlı olarak dünya petrol ihtiyacının 2032 yılına kadar büyümeye devam edeceği ön görülüyor. Biz de bu anlamda tanker taşımacılığını devam etmek istiyoruz.

IMO öncelikle Greenhouse Gas (GHG)’ın düşürülmesi için çaba gösteriyor. Bu süreç kademeli olacağından zaman alabiliyor. Önümüzdeki süreçte amonyak, hidrojen ve LNG gibi yakıtlar piyasada yaygın olarak kullanılacak.

Şu anda bizim teknik yönetimimizdeki gemiler eko gemiler olduğundan biz bu nedenle yeni kurallara uymak için hiçbir çalışmada bulunmadık.

Türkiye’nin denizcileşme yolundaki eksikleri nelerdir? Yıllarını denizciliğe adamış bir sektör uzmanı olarak nasıl önerilerde bulunursunuz?

Her kürsüye çıkanın “8592 km sahil şeridimiz var” gibi yaptığı konuşmalardan ziyade denizciliğe gerçek anlamda yatırım yapılıp gerçek denizcilik eğitiminin verilmesi gerekiyor. Danimarka’ya veya İsveç’e gittiğinizde bir asansöre bindiğiniz zaman bile oradaki ekranlarda deniz kazaları, yelkenlilerle ilgili haberler yani gittiğiniz her yerde denizle ilgili bir şey görüyorsunuz. Herkesin denizi, denizdeki yaşantıyı bilmesi sağlanıyor. Ama bizde gidin bugün üniversitede denizcilik okuyacak öğrencilere sorun kaçı denizi gerçekten biliyor? Ancak tanıdığı olan varsa bu konudan haberdardır. Denizcilik maalesef bizim eğitim sistemiminiz içinde yer almıyor. Eğitim sisteminin üzerinde idare ve baktığınız zaman bir denizcilik bakanlığımız yok. Tüm bunların olması gerekir. Regülasyonlarımız da uygun değil. Türk gemi adamlarının Türk ve yabancı bayraklı gemilerde çalışırken rekabete girebilecek belli bir sisteme tabi olmaları gerekiyor. Türk bir gemi adamı yabancı bayraklı gemide çalıştığı zaman başta sigorta olmak üzere pek çok problemle karşılaşıyor. Bunlara hiçbir şekilde önem verilmiyor. İngilizce yok olmayacak şeyler oluyor. Türkiye’deki düzenlemeler maalesef Türk gemi adamlarının yabancı şirketlerde çalışması için çok uygun değil. Gelecekte de Türk gemi adamlarını tamamen iç piyasaya yüzde 75’i yabancı bayraklı olan Türk denizcilik filosunun küçük bir alanına kapatmış olacağız.

‘Neden kimse Türk bayrağında kalmak istemiyor?’

Ayrıca sorgulamamız gereken bir diğer konu daha var. Neden filomuzun yüzde 75’i yabancı bayraklı? Neden kimse Türk bayrağında kalmak istemiyor? Demek ki burada bir sıkıntı, bir sorun var. Yapısal bir problem var. Uygulamalarda problem var. Eskiden bayrak şahadetnamesi için gümrük geminin 2 sene içerisinde Türkiye’ye gelmesini isterdi. Düşünün Japonya’da çalışan bir gemiyi sırf bunun için Türkiye’ye getirmeniz gerekiyor. Çağ dışı bir uygulama.

Eğitimlerle ilgili problemler var. Düzenlemelerle ilgili problemler var. Gemi adamlarının eğitimlerinden, liman cüzdanlarına kadar çalışabilecekleri yapıya ve birlikte yürüyebilmelerine kadar geliştirilmesi ve eğitim verilmesi gereken pek çok konu var. Yoksa biz Türkiye’yi özellikle denizcilikte tamamen kapalı bir ülke haline getirebiliriz. Her şeyden önce Türk gemi adamları yabancı bayraklı gemilerde çalışabilecek durumda değil. Bir kere dilleri yok. Okullarda denizcilikle ilgili bilgilendirme yok. Salt kariyer günlerine gitmekle, derslerde yarım yamalak anlatmakla olmuyor.

Bugün Filipinler, Yunanistan, Japonya, Güney Kore gibi pek çok ülke en büyük gelirini denizcilikten sağlarken Türkiye neden bu ligde yer alamıyor?

“Dünya ile rekabette çok geri kalmış bir durumdayız”

Gemi adamlarında özellikle, Hindistan ve Filipinler’le rekabet etmek bir yana Litvanya, Letonya gibi ülkelerin bile gerisine düştük. Uluslararası piyasada sayı ve itibar anlamında geriledik. Oysa çok yetenekli zabitlerimiz var ve fitter’lerimiz dünyaca meşhur. Dünya üzerinde Türk gemi adamının çok ciddi bir yeri var ama tercih edilmiyor. Çünkü en başta dilleri yok. Zabitan sınıfında dil problemi çok olmamasına rağmen başka problemler yaşanıyor. Ben bu sorunun 20-30 yıl önce çözülmüş olması gerektiğini düşünüyorum. Çok geri kalmış bir durumdayız ancak denizcilik Türkiye’ye çok büyük döviz girişi sağlayabilecek bir sektör. Bunun üzerine gidilir ve gerekli düzenlemeler yapılırsa eminim Türk gemi adamları dünyada söz sahibi olur.

Peki, neler yapılmasını önerirsiniz?

Özel sektör bu durumların düzeltilmesi adına elinden geleni yapıyor ve ciddi bir çaba gösteriyor. İdare tarafı ise gerekli düzenlemeleri, yasal altyapının düzenlemesini bir an önce yapmalı. Gerekli düzenlemeler yapılırsa Türk denizciliği çok hızlı bir şekilde yükselecektir.

Türk armatörlerin yabancı bayrak tercihi hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

Benim tercihim Türk sahipliyse Türk bayraklı olması. Türk sahipli yabancı bayraklı olunca navlun başka ülkelere gidiyor. Türk personelin yabancı bayrakta çalışma probleminden dolayı yabancı personel tercih ediliyor. Bugün tankerler özelinde running cost’un yüzde 55-60’ını personel giderleri oluşturuyor. Siz bu giderlerin önemli bir kısmını yurtdışına yapmış oluyorsunuz. Türkiye’ye girebilecek ya da ülkede kalacak bir finanstan feragat etmiş oluyoruz.

Cumhuriyetin 100’üncü yılında gençlere yönelik önerilerinizi alabilir miyiz?

Ben gençlere mutlaka; çağdaş olmalarını, zihinlerini açık tutmalarını, kendilerini bir dünya insanı olarak görmelerini ve dünyada kendilerine yer edinmelerini tavsiye ediyorum. Sadece bunu kariyer değil, kendilerini dünyanın herhangi bir yerinde görev alabilecek ve çalışabilecek kapasiteye getirmelerini tavsiye ediyorum. Denizcilik özelinde bugün baktığımızda Birleşik Arap Emirlikleri’nde, Hollanda’da, İngiltere’de, ABD’de ve Singapur’da binlerce Türk denizci var. Bu arkadaşlarımızın sayısı zamanla artıyor ve tercih ediliyorlar. Dünyanın önde gelen şirketlerinde çalışan Türk sayısı ne kadar artarsa denizcilikte o kadar söz sahibi oluruz diye düşünüyorum. Tabii bunun için çağdaş bir eğitim sistemi gerekiyor. Gençlere özellikle denizci olmalarını çok öneriyorum. Dünya değişiyor, pek çok yeni sektör çıkıyor ama en eski mesleklerden olan denizcilik her zaman devam edecek. Bu mesleğin bir tarafında yer almalarını öneriyorum. Son olarak armatörlere de bir öneride bulunmak istiyorum; eğitim ve yatırım. İnsana yatırım bizim önceliğimiz. Tüm armatörlerin bunları yapmasını tavsiye ederim. İnsana yapılan yatırımın hiçbir zaman olumsuz dönüşü olduğunu görmedim.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın