Sigortanın hangi rizikoları teminata aldığını soracak olursak basitçe bahse konu servetin, her ne kadar tabiatında olsa da, kazara, “birdenbire” ve “beklenmedik” bir şekilde oluşan değer kaybını teminat altına alır. Bu prensibi cebe koyarak sigortacı zat bir zar atar ve şansının yaver gitmesini diler ve masadan topladığı gelirle başka yatırım alanlarını da kullanarak kâr etmeye çalışır
Uzmanı değilim ama hasbelkader bir süre denizde çalıştım; elektrik, yara savunma ve en son ikinci çarkçılık… Ama olsun, en azından makine dairesi kokusunu bilirim. Sigortacılıktan da biraz anlarım, son zamanlarda sosyal platformlarda yapılan tartışmalara bakarak ben de kendi lombozumdan sigorta açısından biraz yazma gereği duydum.
Uzun zamandır gündemi meşgul eden düşük sülfürlü yakıt kullanma mecburiyeti hususunda son zamanlarda sigortacıların aktif şekilde sektörü bilgilendirme ve yönlendirme yapmadığı yönünde eleştiriler var. Her ne kadar bu eleştiriler sigortacıların yakıt üreticilerini hızlı ve kaliteli üretim yapmaya zorlayıcı olması beklense de aslında sigortacı zar atan şahıstır. Armatörün gemisini nasıl ideal bir şekilde işleteceğini veya yakıt üreticisinin nasıl ideal yakıt üreteceğini zorlayıcı bir görevi olamaz.
Evet, yakıt kalitesinden kaynaklı makina çıkışlı hasarlar kapsama altına alınır ama yine de basit prensibi unutmamak gerekir, teminat sağlanması için birdenbire ve beklenmedik bir şekilde oluşması gerekir. Normal şartlar altında alınan her yakıtın numunesi alınır ama gemiler sonuçta laboratuvar değil, burada sigortacı haklarının sigortalı tarafından korumaya alınmasını bekler ki yarın dönüp yakıt üreticisinden sigortalı için de kaybın telafisine gidebilsin. Özellikle popülaritesini artık kaybetmeye başlayan ve süpürücü (scrubber) takılı gemileri limanlarına kabul etmemeye başlayan devletler olsa da bir süre daha düzgün yakıt tedariği zinciri kurulamazsa, bir süre daha süpürücü kullanılmaya devam edilecek. Hâlen eldeki verilerden görüldüğü kadarıyla piyasada yeterli yakıt bulunmamaktadır.
P&I kulüpleri açısından bakacak olursak otomatik kapsam verdiği söylenemez. Çevreye verilen zararlar nedeni ile kesilecek cezaların büyüteç altında incelenmesi gerekecek. Sigortalının müdebbir davrandığına ikna olması gerekecek. En açık deyişle ancak bir kaza neticesinde süpürücü kaynaklı çevre kirliliği oluşursa ancak zararları teminat altına alabilecektir.
FD&D sigortaları çerçevesinde bakacak olursak ihtilafların ve dolayısı ile davaların ve masraflarının artacağını görmek için kristal küreye bakmaya gerek yok. Her ne kadar primleri artacak olsa da işletme giderlerinin içinde eritilebilecek bir primi bulunmaktadır. İster zaman kirasına ister sefer kirasına gemi verilmiş veya alınmış olsun, kısaca ihtilafların çözümünde ortaya çıkacak masrafları teminat altına alan bir sigorta türü olan FD&D sigortasının alınması 2020 senesi için en azından ihtiyaçtır.
Tekne makina sigortaları çerçevesinde bakacak olursak yukarıda anılan rizikonun teminat alınmasının yanında öncelikli olarak müşterek avarya meseleleri karşımıza çıkacaktır. Süpürücünün yanlış kurulumundan kaynaklı yüklü halde sürüklenme ve kurtarma durumlarında seferin terkedilmesi hem tekne makina, hem P&I hem de yük sigortacılarını karşı karşıya getirecektir.
Yük sigortacıları demişken, yukarıda anılan problemin yanında yük sigortası primlerinin dramatik artış getirmesi yüksek navlunlarla birleşerek dünyadaki emtia fiyatlarının yukarıya çekilmesine sebebiyet verecektir. Bu arada belirtmem gerekir yeni yakıt kullanılması rejiminden en çok dertlenenler yine yük sigortacıları olmaktadır.
Evet, piyasa çok hazır değil. Çoğunluğumuz bekle gör politikası güttü. Hatta erteleneceği beklentisi vardı. Sigorta açısından sonuçlarını görmek için en azından teknik olarak üç sene kadar beklenmesi gerekecek. Sıkıntılar olacak belki ama en azından dünyamız biraz nefes alacak. Bir de asıl şu et üreticiliği işine çözüm bulunsa…