Taşıma güvenliği

Atilla Yıldıztekin

Tedarik zinciri süreci her cins ürün için geçerli. Tüm ürünlerin zincir üzerindeki hareketleri hammaddeden başlıyor, yarı mamul oluşuyor, ürün yaratılıyor ve kullanıma hazır son ürünün, son kullanıcıya tesliminden sonra devam edip satın alınarak tüketilmesiyle sonuçlanıyor. Bu süreçte malzeme hareketinin, malzemeye uygulanan işlemlerin daha hızlı, daha düzgün, planlı ve programlı şekilde yapılması ve bundan bir artı değer yaratılmasıdır lojistik. Taşıma da lojistiğin vazgeçilmez, olmazsa olmaz bir parçası olarak nitelendirilir.
Çok farklı malzemeler taşınır. Taşıma, tedarik zinciri süresinde ürünün bizden uzaklaştığı, görünmez olduğu, on-line kont-rolümüzün bittiği bir zaman süresi. Taşıyan araç ne olursa olsun malzemeler bizim gözümüzün önünden uzaklaşır ve teslim edileceği adrese varıncaya kadar geçen zamanda taşıyanın sorumluluğuna geçer. Taşıyan kanun karşısında taşıdığı malın güvenliğinden ve yerine hasarsız olarak ulaşmasından sorumlu tutulur.
Taşıma riskli bir işlemdir. Malzemeler bazen deniz, bazen ray, bazen bulutlar, genellikle de tekerler üzerinde taşınır. Taşıma sırasında araçların başına gelebilecek her türlü sorun, taşınan malzemeleri de etkiler. Batan bir gemi, devrilen bir tren, düşen bir uçak, çarpışan bir kamyon taşıdığı malın hasarlanmasına neden olur. Malların sahipleri taşıma sırasında aracın kaza geçirmesinden doğan riskleri sigorta ettirerek kendilerini güvence altına alırlar. Taşımanın sorumluluğunu üzerine alan, taşıtan şirketler de taşıma işlemini ayrıca sigorta ettiriler. Aracında malı taşıyanlar büyük şirketlerin yaptığı gibi, bir toplu taşıma sözleşmesi şemsiyesi altında değillerse; mallar sigorta edilmeden taşınıyor demektir. Bu durumda risk oluştuğu an malların gerçek sahibi sigortasından, taşıtan da kendi sigortasından malların bedelini alırken sorumluluk, içinde yaşadığı aracından başka mal varlığı olmayan, kamyon sahibi şoförlerde biter ve sigorta şirketleriyle karşı karşıya kalırlar. Sonuç üzüntü vericidir.
Kazalara karşı diyecek bir şey yok. Önlenmesi de zor. Ne kadar tedbir alırsak alalım olacaktır. Günümüzde en önemli sorun sigorta edilebilen, kaza karşılığı ortaya çıkan riskler değil ürün çalınmaları. Özellikle alkollü içecek, elektronik mazleme, boya, sigara gibi ürünlerin taşınmasında karşılaştığımız hırsızlık sorunu artarak büyüyor. Taşımada kullanılan aracın şirketin olması, aracı kullanan şoförün güvenlik kontrolünden geçmiş olması, şirket araçlarında uydu takip sistemi bulunması, araçlara güvenlik elemanı verilmesi, yol güzergâhında durak noktalarının baştan belli olması bu riskleri azaltıyor, ancak maliyetleri de artırıyor.
Sorun, şirketlerin kendi araçlarında değil  ihtiyaç anında kamyon pazarından temin edilen araçlarda yaşanıyor. Dışardan temin edilen araçların sürücülerinden ruhsatın kopyası, ehliyetlerinin fotokopisi, araçın yanında dijital resmi istenir, ev adresleri, ev telefonları kontrol edilir. Bütün bu tedbirler ne kadar önleyici olursa olsun zaman zaman yetersiz kalıyor ve kamyonlar dolusu ürün çalınıp serbest pazarda yarı fiyatına satılıyor.
Sahte ruhsatlarla, sahte ehliyetlerle, çalıntı araçlarla yapılan bu hırsızlık şekli halkın yaşam şartları zorlaştıkça artıyor. Polisin, jandarmanın araştırmaları, ihbarlar çoğu zaman çalınan malzemelerin bulunmasına yetmiyor ve sigorta şirketleri bu tip hırsızlık olaylarını kapsam dışı bırakıyor. Taşıyan şirketler sorumluluğu üzerine alıyor, ancak taşıdığı malın bedelinin yüzde 3-5’i tutarında para kazanmayı planlarken tüm malın bedelini ödemek zorunda kalıyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü web sitesinde bir plaka kontrol sistemi  bulunuyor, ancak verimli çalışmıyor. Hırsızlar genellikle temiz araçları sahte plakalarla kullanıyorlar. Merkezi bir sistem üzerinde güvenli taşıyıcıları listeleyen bir kayıt sistemi bulunmuyor. Problemle karşılaşanlar başlarına gelenleri saklıyorlar. Kol kırılır yen içinde kalır misali; bu da hırsızlara tekrar suç işleme olanağı veriyor.
Yeni uygulanacak olan Kara Taşıma Kanunu taşıyanların mesleki saygınlığa sahip olmalarını ve bunun kayıt altına alınmasını isteyerek bir ümit verdi. Koşulları belli olmasa da, taşımayı daha az riskli hale getirecek, sigorta masraflarını azaltacak, iş kayıplarına engel olacak bir uygulama olması nedeniyle yararlı olacak. Ülke sınırları içinde kullanılacak olan tüm araçlara taksiler gibi  uydu sitemi takılması, yönetmelik gereği yurt genelinde yüzlerce noktada kontrol istasyonları kurulması kayıp, çalıntı araç sorununu çözecek ve taşımacılık güven altına alınacak.
Şirketlerin kurumsallaşmasıyla, elektronik kontrol sistemlerinin devreye girmesi  ve ölçeklerin büyümesiyle bugün için sorun olarak gördüklerimiz ileride çözümlenecek ve taşıma güvenliğimiz artarak taşıma maliyetlerimiz düşürülecek. Bekliyoruz.

Bunu Paylaşın