Limanlarımızın kan damarları “demiryollarımız”

Atilla Yıldıztekin

Deniz taşımacılığını tarih kitapları “ilk uzak mesafe taşıma şekli” olarak tanımlar. Karayollarının olmadığı dönemlerde, dünya ticaretinin deniz yollarıyla yapıldığını görüyoruz. Limanları daha sonra karayolları birbirine bağlamış. Deniz taşımacılığının gelişmesine de limanlara bağlanan demiryolları önayak olmuş. Sonunda dünya üzerinde içinden tren geçmeyen liman kalmamış. (Türkiye hariç)
Avrupa’da yük taşımacılığının yüzde 11’lik kısmı demiryollarıyla yapılıyor. Bu oran Avrupa Birliği ülkelerine yetmemiş ve yeni hazırlanan ulaştırma  raporlarında karayolu üzerinde yapılan yüzde 80 oranındaki taşımacılığın miktarının, en azından oransal olarak azaltılmasını hedeflemişler. Demir, deniz, su yolları taşımacılığı ve bunlara ait projeler milyonlarca dolarlık karşılıksız fonlarla destekleniyor. Hedef tüm Avrupa’da karayolu taşımacılığını azaltmak, maliyetleri düşürmek, doğal çevreyi korumak ve saatte 300 km’nin üzerinde hız yapabilen trenlerle yük  taşımak. Bunun da ancak limanlarda biriken yükleri demir yolları ile kara içine en hızlı şekilde taşıyarak yapabileceğiz.
Demiryolları gelişmiş ülkelerde yük taşınmasında, ulaşım mesafesi 400-500 km’nin ötesinde olan mesafeler için büyük ölçüde kullanılan bir taşıma şekli. Uzak mesafe karayolu  taşımacılığının yarattığı çevre kirlenmesi, trafik sıkışıklığı, trafik kazaları, günlük araç kullanma süresinin getirdiği kısıtlamalar nedenleriyle demiryolları Asya ve Avrupa ülkelerinde ciddi yatırımların yapılacağı, teknik gelişmelerin çalışıldığı bir sektör olmuş. Lokomotif, vagon, ray ölçülerinin küresel anlamda standartlaşması, hızlarının arttırılması, elleçleme ekipmanlarının geliştirilmesi, fabrikalara ray sistemlerinin bağlanması ile orta mesafelerde de kullanımı artmış.
Yıllardan beri yük taşımacılığında  çok küçük oranda kullanılmakta olan demiryolları, Avrupa Birliğinin yönlendirmesi, Ulaştırma Bakanlığımız’ın özel ilgileri ve TCDD çalışanlarının  büyük çabaları ile uyuma dönemini tamalamış ve pazara çıkartılmış. Doğru bir karar. Gecikmiş bir karar. Demiryolu taşımacılığımızın yıllardan beri ihmal edilmiş alt yapısının büyütülmesi ile ilgili bir kaynak olmasa bile, mevcutların ekonomi yaratacak ve verimli bir şekilde kullanılması, demir yollarının nakliye içindeki payının arttırılmasını sağlayacak. Her şeyde olduğu gibi demir yollarımızın da tekel olmaktan çıkartılması kısmen özeleştirilmesi gündeme gelecek.
Limanlarımız daha verimli çalışması, lojistik maliyetlerimizin azalması, demir yolları taşımacılığının genel taşımacılık içindeki yüzdesinin arttırılması için demiryolu ağırlıklı taşımacılığa destek verilmesi gerekiyor.
Demir yollarının hızlı tren, ekspres servisler gibi yatırımlarla sadece yolcu taşıması için değil yük taşımacılığına da uygun bir hale getirilmesi gerekmekte. Birbirinden tamamen farklı sistemlerle çalışılan yolcu ve yük taşımasının artık birbirinden ayrılması gerekiyor. Yolcu istasyonlarının şehir merkezine yakın, istasyona ulaşımının kolay olduğu noktalarda olması gerekirken, yük elleçleme istasyonlarının limanlarda, üretim ve tüketimin fazla olduğu trafiğin rahat hareket edebildiği, otoyollara yakın,  sehir dışına kurulacak olan lojistik merkezlerde “Lojistik Köylerde” oluşturulması gerekecektir.

Bunu Paylaşın