“Tam”mı “Eksik”mi?

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com

Berlin Duvarı’nın yıkılmasından, Sovyetler Birliği’nin tarih sahnesinden silinmesinden bu yana geçen çeyrek yüzyılda tüm dünyayı bir dalga sardı. “Küreselleşme”… Düşünce ve de para tüm dünyada serbestçe dolaşacaktı, geçerli tek koşul rekabetti, her şeyi rekabet ortamı belirleyecekti… Acaba böyle oldu mu?

“Ekonominin Temel Prensipleri”, “Yeni Finans Enstrümanları”na karşı…
1990’lardan bu yana yıllık büyüme hızı yüzde 10’ların üzerinde gerçekleşen; bu yıl büyüme hızının tek rakamlara ineceği tahminlerinin birçok analisti “Dünya Ekonomisi negatif etkilenir” karamsarlığına iten bir ülke var. Çin… Bu yazıda Çin özelinde bazı saptamalar yaparak; hem dünya ekonomisinde neler oluyor konusunda bilgi vermeye çalışacağım, hem de gemi inşa sektörünün nasıl etkilendiği üzerinde duracağım.
Bilindiği üzere Çin; gemi inşa da dâhil, hemen hemen tüm sektörlerde rekabet gücünü çok üst seviyelere çıkarttı ve neticede büyük bir dış ticaret fazlası sağladı. “Geçen süreç içinde Çin’in Reminbi’nin değerini suni şekilde düşük tutmasının hiç mi etkisi olmadı bu gelişmede” sorusu, küresel ekonomi ile ilgilenen herkesin aklından geçiyor doğal olarak. Kimilerine göre Çin, bu oyuna hile karıştırdı, ticari prensipleri görmezden geldi. Acaba öyle mi?
Bu noktada ekonominin temel prensiplerine göz atmak yararlı olacak. Ama önce bir hatırlatma yapmak istiyorum. Dış yardım gereksinimi olan ülkeler için “nimet” mi yoksa “bela” mı olduğu tartışmalı olan uluslararası ve devletler üstü bir kuruluş olan IMF’nin bir önerisi var. Diyor ki IMF “Ticaret fazlası ile döviz rezervlerini artırmak en uygun ekonomik savunma yöntemidir.” IMF’nin bu önerisine, tavsiyesine kaç ülke uyuyor bilemiyorum. Şimdi; ekonominin temel prensiplerinden ilkini hatırlayalım. “Karşılıklı üstünlük kuralı”na göre; ülkeler nisbi avantajı olan ürünlerini ihraç ederken nisbi avantajı olmayan ürünleri de ithal ederler. İkinci ilke de ülkelerin tasarruf miktarından fazla yatırım yapmalarıdır. Tasarrufundan fazla yatırım yapmak isterse ülkenin borçlanması gerekir, ki bunun karşılığında ticaret açığı verilmesi kaçınılmazdır.
Gelelim Çin’e. Çin’in para politikasını değiştirmek ve Reminbi’nin kur değerini yükseltmesi için IMF ve ABD’nin yıllardır baskı yaptığı biliniyor. Ne var ki Çin’in elinde çok güçlü bir silah var: Yüksek döviz rezervi… Birkaç trilyon dolarlık bir rezerv. İşte bu silah, hem Çin’in mevcut kur politikasını sürdürmesini sağlıyor, hem de bu kur politikası sayesinde döviz rezervi artmaya devam ediyor. Netice? Ekonominin temel prensiplerini uygulayan Çin, aynı dönemde finans sektörleri marifeti ile paradan para kazanmaya çalışan diğer ekonomileri mat etmiş oluyor. İyi mi?

“Tam” mı, “eksik” mi?
Şimdi de ticari rekabetteki “tam”lıktan veya “eksik”ten söz etmek istiyorum. Bir malın piyasalardaki fiyatı tüm alıcı ve satıcıların oyun masasında oldukları bir ortamda belirlenebiliyorsa “Tam Rekabet”ten söz edebiliriz. Yok eğer, o malın piyasa fiyatını alıcı veya satıcılardan biri veya birkaçı belirleyebiliyor veya değiştirilebiliyorsa, artık tam değil “Eksik Rekabet”ten söz edebiliriz. Böyle durumlarda piyasa koşulları kısmen veya bütünüyle işlemiyor demektir.
Bu özet bilgileri aktarmamın nedeni; bu yıl yazdığım yazılarda dünya genelindeki ekonomik gelişmeleri, olası tehlikeleri, nedenlerini analiz etmeye çalışmış; saygın analistlerin değerlendirmelerinden alıntılar yaparak gelişmeleri irdelemiştim. Şimdi spesifik olarak gemi inşa sektörü ile ilgili bir gelişmeye kısaca değinmek istiyorum.
“Gemi inşa sektörü hangi rekabet koşullarında çalışıyor veya çalışmalıdır?” diye sorulacak olursa; sektörün öteki üretim dallarına göre çok farklı özellikler taşıdığını söyleyebilirim. Örneğin; otomotiv sektöründe çeşitli modellerde araçlar üretilip piyasaya sürülür ve alıcıların istedikleri biçimde araç ürettirme lüksleri yoktur. Hesapsız parası olup da özel araç üretenlerin yüzdesel oranını siz hesaplayabilirsiniz. Buna karşılık, gemi inşa sektörü sipariş almadan kızağa gemi koyup müşteri beklemek lüksüne sahip değildir. O “Altın Yıllar” hayal oldu. Gelelim günümüze…

Bu oyun masasında da “O” var…
Gemi inşa sektöründe rekabet, bana göre pazara yeni bir oyuncunun, yani Çin’in, girmesiyle yeniden şekillendi. Sektörde artık “Eksik Rekabet” var. Bu yeni oyuncu; gerek kalite bazında, gerekse de maliyetler açısından şiddetle eleştiriliyorsa da yapılacak bir şey yok. Tüm sektörlerde “Küresel Oyuncular” içinde ilk üçte olan Çin’in ataklarına ve uygulamalarına karşı hangi enstrümanlar geliştirilebilir sorunsalı henüz çözülmüş değil. Örneğin; Avrupa tersaneleri bir ümitle ve var güçleriyle maliyetleri aşağıya çekmeye çabalıyorlar. “Başarılı olacaklar mı?” sorusuna “evet” cevabı vermek kolay değil….
“2008 Finansal Krizi”nden sonra bugün “Avrupa’nın Borç Krizi” gündemin başını çekiyorsa; üstüne üstlük, tüm dünyada saygın yeri olan kimi analistler 2015 için yeni bir kriz dalgasının geleceğini söylemeye başlamışlarsa, “deniz taşımacılığını ve gemi inşa sektörünü zor günler bekliyor” dememiz abartı olmaz.
Dünya genelinde böylesi negatifliklerin ağırlığını hissettirdiği sektörde; maliyet avantajı ile birlikte pazar payını yükselten Çin Gemi İnşa Sektörü, olumsuz koşulları olumluya çevirmeyi başardı. Bu arada gelişmeleri iyi değerlendirip, olumsuzluktan olumluya dönen koşullardan maksimum yarar sağlamak için çaba sarf edenin yalnızca Çin olmadığını da belirtelim. Çin’in yanı sıra, denize kıyısı olan öteki Asya ülkeleri de hiç vakit kaybetmeden bu sektöre direkt veya dolaylı kaynak aktardılar. Sözün kısası, Asya dışındaki gemi inşacılar yaya kaldı.
Yukarıdaki satırlarda rekabet koşulları üzerinde durmamızın bir nedeni de, Çin’in ve onu örnek alan denizci Asya ülkelerinin aldıkları pozisyonun analizini yapmaktı. Vurgulamak istediğim temel sorun bir piyasada rekabetten söz edebilmek için rakipler arasında ayrıcalıklı koşulların yaratılmaması gerektiği idi. Şimdi görülüyor ki, öteki ülke tersanelerinin yararlanamadığı; kur, düşük işçilik bedeli gibi desteklerden sözünü ettiğimiz Asyalılar sonuna kadar yararlanıyorlar.
Çin’in bugüne kadar atmış olduğu bu adımlar bir yana, 12 yıllık kalkınma planı içeriğinde gemi inşa sektörüne yönelik planları Çin’in bu sektörde daha da gelişeceğini gösteriyor.
Özetle; Dünya Gemi İnşa Sektörü’nde “Eksik Rekabet” koşullarının bütün acımasızlığı ile sürdüğünü söylemenin abartılı bir değerlendirme olmadığı ortada. Gelişmelere bakıldığında, yakın bir gelecekte de bu sorunların giderilebileceğini söyleyebilmek de çok zor.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com