O kedi

Yeşim Yeliz Egeli

yesimegeli@marinedealnews.com

Bugünlerde az mutluluk pek çok üzüntü ve sıkıntı var. Kendi ruh halim iyi olsa bile bir yakınımın, yaşadığım çevrenin, yurdum insanının, ülkemin mutsuzluğunda kendini iyi hissedip mücadele vermeye devam etme arzusunu koruyabilmek, günümüzde başarıdan öte bir sanat bence.
İnsanın ruh hali, kendinden bağımsız dış çevrede gelişen olaylardan nasıl etkilenmesin ki? Bunu daha önce de yazmıştım ancak o zamandan bu yana değişen hiçbir şey olmadığı gibi hâlâ katlanarak artan bir münakaşa yarışı içindeyiz, her gün tempoyu kim daha çok artıracak yarışı gibi…
Dünyanın durumu bizden daha vahim ama kendi içimizdeki gerilime bir de dünyadan direk etkilenen sektörümüzdeki olumsuz ve belirsiz gidişat eklenince her birimiz iyice gerginleşiyor ve çok basit olayları bile elemine edemiyoruz.
Medya: Bir köşeden bir üstad diğer köşedekine ‘racon’ kesiyor, toplumu aydınlatacağı yerde kendi savaşını veriyor. Diğer yayına geçiyorsun, onun diğerinden bir farkı mı var? Televizyon desen, Binbir Gece Masalları’nda yaşam savaşı veren Şehrazat gibi türlü türlü arap saçı hadiselerle dolu. Bunaltıyor.
Futbol: İzlerken duyduğum heyecan kalbime sıkıntı veriyordu, çok özel maçlar dışında  “artık izlemeyeceğim” diye karar almıştım, şimdi haklıyı haksızı hiç ayırt etmeden söyleyebilirim ki; gelişen olaylara şahit oldukça “nereden nereye” demeden edemiyorum.
Sağlık: Olumlu hiç birşey duymuyorum. Doktorlar, hastalar, hasta yakınları, fakiri –zengini bu konuda tüm Türkiye halkını ilgilendiren genel bir problem ve ülke menfati yönünde bir akıl birliğiyle çözülmezse gelecek için kapanması çok zor daha derin yaralar kanamaya devam edecek diye endişe duymadan edemiyorum.
Çevre: Büyük şehirde nefes almak artık zor, Şişli’den, Taksim’e veya Mecidiyeköy yönüne günün hangi saati olursa olsun ulaşmak zor. Maazallah Asya-Avrupa hattına mı düştü yolunuz? Allah yardımcınız olsun. İmkansız! Sormadan edemiyorum, gelişmekte olan ülkemin, saatlerce yollarda vakit kaybetmek zorunda kalan üretken insanlarının hali ne olacak? Üstüne üstlük, yıllardır elden bırakmadığımız “pahalı petrol tüketen ülke” şampiyonluğumuza rağmen artan bu trafikte. Sosyal ortamlarda ise müdahale edilemeyen yanlışlarla, yaşadığın çevrenin insan eliyle yok oluşunu izlemek ister istemez bulaşıcı ve kederli bir hava yaratıyor. Ancak önerim; kesinlikle trafik kurallarına uymayan yayalara artık ceza kesilmeli, cari açığı kapatmaya “Bedelli” kadar olmasa da müthiş bir gelir getirir. Denetlenirse istihdam da yaratır kanısındayım. Buna akıllı çözüm ise teknolojik bir icatla hızlı ceza kesme cihazını üretip hatta bunun üretim ihalesinden de kaynak yaratmak.
İnsana şiddet: Yurdum insanı baştan yaralı, nereden başlanıp çözülecek bilemiyorum, o nedenle hiç girmiyorum! Ancak STK’ların verdiği mücadeleye elimden geldiğince destek oluyorum. Eğitim ve sağlık hizmetlerinin doğru işlemesi elzem.
Doğal afetler: Ateş düştüğü yeri yakıyor. Hepimiz yastayız ve düşündükçe içimiz acıyor.
Terör: Her türlüsü lanetlenmeli. Bitirilmesi için kalıcı-yapıcı politikalar ivedilikle hayata geçirilmeli.
Eğitim    : Sistem hâlâ oturmadı. Sistemi her sene değişmeyecek, ülkemin kalıcı bir eğitim politikası olmalı. Okuyan ve okutan gençlerimize, hocalarımıza sürekli değişime adapte olmaları konusunda bu eziyet yapılmamalı. Herkes yeteneğiyle parlamalı ancak okurken eşit haklara sahip olmalı. Eğitimde kalite sağlanmalı ve sağlık alanındaki uygulama tüm eğitim kurumlarında uygulanmalı. “Saçmalama” diyenleriniz vardır elbet, ‘yukarıdaki listeyi daha çook uzatabilirim’ derim o zaman. Eğitim ticarete döndü, okullarımızla değil, kurslarla eğitim verir olduk. Bitsin artık bu imkansızlık yarışı.
Savunma: Ülke olarak tartışılmaz, olmazsa olmazımızdır. Hele ki günümüzde… Aklımın almadığı dünya liderlerinin neden bu kadar samimiyetsiz olduğu, bir yandan silahsızlanmayı konuşurken, diğer yandan anlamadığım, özellikle çocukların vazgeçilmez zaman ‘gebertme’ hobisi playstationlarla bir nevi savaşma teknikleri öğretilip taze beyinlere enjekte ediliyor?
Offf bunaldım işte… Düşündüğüm ama yerim nedeniyle yazamadığım yüzlerce sorun.
Biraz gülmece: Fareye deney yapmışlar, viski vermişler oynamış zıplamış. Votka vermişler oynamış zıplamış. Bira vermişler oynamış zıplamış. Rakı vermişler, elini masaya vurmuş: O kedi buraya gelecek!
Biraz mutluluk: Dört yıl bitiyor. Beşinci yılımızdayız.
Haydi kalın sağlıcakla…

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
yesimegeli@marinedealnews.com