1850’li yıllar bütün dünya donanmaları için modern dönemlerin başladığı yıllardır. Çünkü gemilerin buharlı sistemler ile donatılması bu yıllarda hızlanmış ve gövde yapı malzemesi ahşap yerine sac malzemelere evrilmiştir. Bu iki etken, modern donanmalar çağının başladığını işaret eden en önemli özelliklerdir. Bazı devletlere ait donanmalar bu modernizasyona çok hızlı adapte olmuş ve ileri seviyede dönüşüm geçirmişken bazı devletlere ait donanmalar ise bu gelişim içerisindeki hızı yakalayamamıştır. Mâli gücü neticesinde modern çağın teknolojisini yakalamış devletler, aynı zamanda bu dönüşüm sürecine yön veren devletler olmuştur. Diğer devletler ise ancak teknoloji ithalatı yaparak bu modernizasyonun takipçisi olmaya çalışmışlardır. Teknoloji ithalatında dahi muvaffak olmak birçok boyutla ilgiliydi ve dolayısıyla bunu başaramayan devletler, deniz teknolojisinin baş döndürücü hızını yakalayamamışlardır.
Osmanlı Devleti, bu ikinci kategoride bulunan devletlerden biriydi. Dönem dönem modernizasyonu gemi ithâl etmek suretiyle takip ederek teknolojiyi yakalamaya çalışmış, dönem dönem ise kaynak yetersizliği nedeniyle ancak teknolojisi eskimiş gemileri ithâl edebilmişti. Bu konuyu daha iyi anlamak için modern Osmanlı Bahriyesi’nde hizmet vermiş gemileri incelemek gerekmektedir. Bu nedenle öncelikle bahriyede aktif olarak kullanılan gemi tiplerini anlamak ve daha sonra bu gemilerden bazılarını daha detaylı bir şekilde incelemek önemlidir.

Osmanlı arşiv belgelerinde karşımıza çıkan bilgiler neticesinde Osmanlı gemi tiplerini anlamak mümkündür. 1876 yılına kadar belgelerde çoğunlukla adı geçen gemi tipleri; zırhlı fırkateyn, zırhlı duba, tarak vapuru, brik, vapur, korvet, mıstıka, kalyon, fırkateyn, uskuna ve kotradır. 1876’dan II. Meşrutiyet’in ilân edildiği 1908 yılına kadar arşiv belgelerinde listelenen gemi tiplerinde farklılıklar görülmektedir. Brik, vapur, korvet, fırkateyn, zırhlı fırkateyn ve zırhlı duba tipindeki gemiler, arşiv belgelerinde yoğun bir şekilde belirtilen gemi tiplerindendir. Ayrıca bu dönemde ilk defa bahsi geçen torpido bot, gambot, istimbot ya da stimli bot, yat, kruvazör ve denizaltı gibi yeni gemi tipleri, aktif olarak hizmet veren gemilere örnek olarak verilebilir. Savaşa kadar ise yeni gemi tipleri olarak gulet, muhrip, torpido muhribi, torpido kruvazörü ve römorkör tipi gemiler arşiv belgelerinde sıklıkla kullanılmıştır.1 Arşiv belgelerinde adı geçen bu gemi tiplerini isim sırasına göre kısaca açıklayalım.2
Brik: Yelkenli bir gemi olan brik zamanla modern Osmanlı Donanması’nda yer almayacak bir gemi tipiydi. İki direği vardı ve ikisi de tam donanımlıydı. Farklı boylarda birden fazla alt tipi mevcuttu. Gemi tipinin adı İngilizce “brig” kelimesinden türetilmişti. On adet topu vardı ve savaşlarda kullanılırdı.
Denizaltı: İlk defa ortaya çıktığında donanmaların göz bebeği olacağı neredeyse belli olan bir gemi tipiydi. Uzunca yıllardır denizaltında seyir fikri üzerine konuşuldu ve tartışıldı. Nihayetinde 19’uncu yüzyılın son çeyreğinde prototipler inşa edildi. 20’nci yüzyılın başlarında ise oldukça gelişmiş bir gemi tipi halini aldı. Bu nedenle tüm donanmalar için sahip olunması gereken en önemli gemi haline geldi. Bu gemi tipi tahtelbahir bot olarak Osmanlı Türkçesi’ne geçti. Deniz altında seyir becerisi sayesinde öncelikle büyük devletler boy olarak daha büyük denizaltıları donanmalarına katarken, diğer devletler küçük boylardaki gemileri satın almaya başladı. Bu gemiler savaşlar için çok önemliydi ve aynı zamanda ticari seyirler için de faydası bulunmaktaydı. Tek tekneli ya da birbiri içinde çift tekneli inşa edilmekteydi.
Dretnot: 20’nci yüzyıl başlarında İngiltere’de inşa edilen bir gemi tipiydi. Büyük ve güçlü bir harp gemisiydi. Bu gemi tipinin ilk örneği 1905 yılında İngiltere’nin Portsmouth Tersanesi’nde tezgâha kondu ve 1906 yılında tamamlanıp suya indirildi. Gemiye Dreadnought ismi verilmiş olduğundan bu gemi tipinin genel adı da dretnot olmuş oldu. İngiltere tarafından inşa edilen ilk örneği, 160 metre boyunda, 25 metre eninde ve 9 metre su çekimine sahipti. Çelikten imâl gövdesiyle 22 bin tonu buluyordu. Harp gemisi olarak tasarlandığından çok güçlü ağır silâhlarla donatılmıştı.
Bu gemiler çeşitli gövde yapılarıyla üretilmeye devam etmiş ve 20’nci yüzyılın ilk çeyreğine damgasını vurmuştur. Zaman geçtikçe inşa tekniği iyileştirilmiş ve türbin makinelerin yerleştirildiği ilk gemi tipi olmuştur. Üç genişlemeli motorlardan ziyade türbin teknolojisinin kullanılması, üstün bir gemi tipi olmasına katkı sunmuştur.

Dretnotlar en hızlı gemilerdi ve kısa zamanda tonajları da büyüdü. Böylece oldukça güçlü hale getirildi. Dretnotlar büyük devletlerin donanmalarında en az denizaltılar kadar önem kazanan gemiler halini aldı. Bu gemi tipinden önce en önemli gemi tipi olan zırhlılar aynı zamanda donanmalara hizmet vermeye devam etti.3 Fakat dretnotlar güçlü devletlerin deniz kuvvetleri için esası teşkil ediyordu. Yenilenmiş türbin teknolojisi, ileri silâh gücü, artan tonajı nedeniyle büyüyen kapasitesi ve güçlü gövde yapısı, dönemin en ileri ve arzu edilen gemi tipi olmasının asıl nedenleriydi.
İlk yıllarda dünya denizlerinde seyreden dretnotların çoğu İngilizlere aitti ve dünya sularındaki genel toplamı oldukça azdı. İngilizlere ait olmayan dretnotlar ise ya Almanların ya da ABD’nin idi. Osmanlıların bu gemilere ilgi gösterdiği ve hemen sipariş verdiği bilinmektedir. 1912 yılında İngiltere’ye verilen siparişlerin isimleri dahi belliydi: Reşadiye ve Sultan Osman. Fakat gemilerin ödemeleri tamamlanmış olmasına rağmen Birinci Dünya Savaşı nedeniyle İngilizler gemileri teslim etmemeyi tercih etmişti. Bu nedenle Osmanlılar dretnot tipi gemilere sahip olamadı.
Fırkateyn ve Zırhlı Gemiler: İlk fırkateynler ahşap ve yelkenli olarak inşa ediliyordu. Sonraları ahşap gövdelerinin üzeri demir levha ile kaplanmaya başlandı. 19’uncu yüzyılda ilerleyen teknoloji sayesinde zırhlı olarak inşa edilmeye başlanan bir savaş gemisi oldu. Güvertesinin altında bir batarya topu vardı. Seri ve kolay kullanılan gemiler olduğu için donanmalarda bulunan bir gemi tipiydi. Osmanlıda elli topa kadar top düzeneği bulunan büyük fırkateynler de bulunmaktaydı. Çeşitli boylarda ve zırhlı inşa edilen bu gemiler artık makina ile donatılarak teknolojik olarak sürekli iyileştirildi.
Kamûs-i Bahrî’de açıklandığı üzere “Ahşap süfün-i harbiyenin güvertesinin altında bir batarya topu hâvî olan gemilerdir ki sür’at-i seyre mâlik ve suhûletle idâresi mümkün idi… Selîmiye gibi son zamanlarda sefâin-i mezkûre makinalar ile techiz olunarak ve menzil-i a‘zam Pekstant toplarıyla donatılarak her sınıf sefâinden kullanışlı bir sûrete ifrağ olunmuşlar idi”. Modernleşen fırkateynler, modern Osmanlı donanmasında hizmette kalan önemli savaş gemileriydi.
1860’lı yılların ilk yarısında yurt dışında inşa ettirilen Osmaniye, Azîziye, Orhaniye ve Mahmûdiye isimli ilk zırhlı gemiler, Osmanlı Donanması’nda değişimin izlerini taşıyordu. Abdülaziz döneminde gerçekleştirilen atılım ile donanmanın çehresi değişmeye başladı. Zırhlı gemiler içinde fırkateynin yeri oldukça önemliydi. Fırkateyn tipi dışında inşa edilen korvet tipi başta olmak üzere çeşitli tonajlarda zırhlı gemiler de bulunmaktaydı.
Genel bir ifade olan zırhlı gemiler, Kamûs-i Bahrî’de şöyle bir tanıma sahiptir: “Mermiyatın nüfuzuna mukâbele etmek üzere bordaları zırh levhalarıyla setîr ve muhâfaza olunan gemilerdir”. Bu gemiler ilk modern donanmaların en güçlü ve en büyük gemileriydi.

Gambot/ Ganbot: Modern donanmaların görece küçük gemilerinden olan gambotlar, Osmanlı Donanması için çok önemliydi. Bu gemi tipi, Osmanlı’nın denizcilik politikasına cevap verir nitelikte, daha çok sahil koruma görevini icra eden bir gemiydi. Dolayısıyla karasularda kaçakçılık faaliyetlerini kontrol altına alabilmek için kullanıldığı ifade edilebilir. Bu gemiler silâhlı küçük savaş gemisi statüsündedir. Kamûs-i Bahrî’de tanımlandığı üzere “(Gunboat)dan, küçük cesâmette ve az su çeken ve nispeten baş ve kıç tarafları ağır toplarla teçhiz olunan süfün-i harbiyedir. ‘Ale’l-ekser sevâhilin tarassudatı vazîfesiyle mükelleftir”. Osmanlı’da sayısı en fazla olan gemilerin başında gelmekteydi. Osmanlı arşiv belgelerinde bu geminin hem ganbot hem de gambot şeklinde yazıldığı görülmektedir.
Gulet: “İtalyanca (goletta)’dan, hafif armalı ve pruvası kabasorto donanımlı uskunalardır. Praçiraya müşâbih olup iki direklidir. Babafingo ve kontrası olursa uskuna olur”.
Kalyon: 16’ncı yüzyıl itibarıyla dünya denizlerinde adından en fazla söz ettiren bu gemi tipi artık modern donanmalarda görevini başka tipte gemilere bırakmak üzereydi. Osmanlı’da da 1880’li yıllar itibarıyla kayıt dışı kalmaya başlayan ahşap bir harp gemisiydi. Adı Galion’dan gelmekteydi. “Sâbıkan iki veya üç ambarlı ahşap sefâin-i harbiye-i cesîmeye tesmiye olunur idi. Ve mürettebatına da ‘kalyoncu’ denilir idi. Bundan kinâye olarak umum bahriyelilere de ‘kalyoncu’ denilmiştir”. Ziyadesiyle modern dönemlerin başlarında görülen bir gemi tipiydi.
Korvet: Bu gemi tipi arşiv kayıtlarında en sık rastlanılan gemi tiplerinden biridir. Aslında her dönemde ve dönemin teknolojisine göre var olan üç direkli ve düz güverteli küçük bir harp gemisidir. Modern bahriyelerde daha sonra, yukarıda da ifade edildiği üzere, zırhlı korvet olarak karşımıza çıkmıştır. Osmanlı’da bu gemi tipine örnek olan donanma gemisi oldukça fazladır. Korvetler, kalyon ve fırkateyn tipinde inşa edilmiş olan gemilere göre küçüktür ve dolayısıyla topları az olduğundan diğerlerine göre savaş gücü daha düşüktür.
Yazımın ilerleyen bölümlerinde modern Osmanlı Donanması’nda hizmet veren gemi tiplerini tanıtmaya ve modernleşen Osmanlı Donanması’nı anlatmaya devam edeceğim.
1Funda Songur, Osmanlı Bahriyesinde Lojistik-İmkânlar, Kabiliyetler ve Üslerin Durumu (1867-1914). Timaş Akademi, 2022. Bahsi geçen gemi tipleri arşiv belgeleri ile sınırlandırılmıştır.
21917 yılında Süleyman Nutkî tarafından yazılmış ve 2011 yılında Mustafa Pultar tarafından günümüz Türkçesiyle hazırlanmış olan Kamûs-i Bahrî isimli Denizcilik Terimleri Sözlüğü, gemi tiplerinin açıklanmasında kullanılan ana kaynaktır.
3Dretnotun atası gemileri zırhlı gemilerdi. Osmanlı Donanmasında Turgut Reis ile Barbaros Hayreddin Zırhlıları bu gemi tipine örnek olarak verilebilir.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.