Cari açık denklemi

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com
2017 yılı cari açığı 47,1 milyar dolar oldu! Ekim ayında açıklanan 2018-2020 Orta Vadeli Programda (OVP) cari açığın 39,2 milyar dolar, milli gelire oranının ise, yüzde 4,6 olacağı tahmin edilmişti. Görünen o ki; açığın milli gelire oranı kabaca yüzde 5,5 olacak… Tahminler tutmadı!

Cari açık 2017’de büyük sıçrama yaptı, şöyle ki; 2016’da açığın, milli gelire oranı yüzde 3,8 iken 2017’de yüzde 5,5’e çıktı. Kendi içinde yüzde 45 oranında arttı. Bu sıçramanın ana sebebi ihracat artışının, ithalatın gerisinde kalması. Örneğin, geçen yıl ihracat yüzde 10,2 yükselirken, ithalat yüzde 17,7 arttı. Yani ihracat artıkça, ithalatta onu takip ediyor. Mesele bununla da bitmiyor, finansmanın kalitesinde önemli bir bozulma var.

İyi de bu açık nasıl kapatılıyor? 

Çok kısa şekilde açıklayalım. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının net katkısı 8,1 milyar  dolar, portföy yatırımlarının (hisse senetleri ve borç senetlerinin) net katkısı 24,3 milyar   dolar, mevduat ve kredilerin katkısı 6,5 milyar dolar. Buraya kadarlık toplam; 38,9 milyar   dolar!! Geri kalan 8,2 milyar dolar da Merkez Bankası’nın rezervlerinden karşılanmış. Peki, 2016’da rezerv kullanımı ne kadardı? 2016’da rezerv kullanımı yerine artış olmuştu, 813 milyon dolar kadar!

Finansmanı kalem kalem incelersek…

Finansmanın alt kırılımına bakacak olursak; 2016’da 13,3 milyar dolar olan doğrudan yatırımlar, 10,8 milyar dolara gerilemiş. Nette ise, yani Türklerin yurtdışındaki yatırımların düşülmüş hali açısından, 10,1 milyar dolardan, 8,1 milyar dolara inmiş. Bu 8,1 milyar dolarlık net yatırımın, 4,6 milyar doları gayrimenkul alımı. 2017’de gayrimenkul alımının, yatırım içindeki oranı yüzde 57 iken 2016’da bu oran yüzde 42’ydi. Demek ki, gelen paranın büyük bölümü üretim yerine gayrimenkule akıyor.

2016 yılında net portföy yatırımları (yani sıcak para girişi) 6,3 milyar dolardı. 2017’de bu değer yüzde 286 oranında yükselerek 24,3 milyar dolara tırmandı.

2016 yılına kıyasla, 2017’de kredi girişleri aynı seviyede kaldı denebilir. 2016’da finansmanın önemli destekçilerinden birisi “net-hata-noksan” iken 2017’de bunun yerine rezervler kullanıldı. 2016’da net-hata-noksan ile gerçekleşen döviz girişi 11,6 milyar dolar iken 2017’de yok denebilir. Ama yukarıda bahsettiğimiz gibi, 2017’de rezerv kullanımı 8,2 milyar dolar ile müthiş bir atak yapmış.

Finans kalitesine de bakalım.

Bu kadar veriyi sıraladıktan sonra finansman kalitesini de sorgulamak lazım. Kaliteli finansman dediğimiz yapı, kalıcı yatırımları ifade etmektedir. Haliyle, kalitesiz finansman ise geçici yatırımlardır. Kalıcı döviz girişi, krediler ve doğrudan yabancı yatırımıdır. Geri kalanlar ise, kalitesiz finansmandır.

2017 yılı açığını bu bakımdan incelediğimizde, kaliteli finansman oranının yüzde 37,5 olduğu görülüyor. Bu oran 2016’da yüzde 71,2 iken 2015’de daha da parlaktı. Demek ki, son yıllarda finansman kalitesinde önemli bir bozulma var.

İyi de bu denklemin sonucu ne olabilir? Eğer böyle devam ederse, ileriki yıllarda finansman güçlüğü yaşanabilir. Kaldı ki, büyüme bahsedildiği gibi hırslı bir şekilde, taviz verilmeksizin devam edecekse cari açık daha da yükselecektir. Açığın arttığı bir dönemde finansman kalitesinde bozulma olması, gelecek yıllar için endişe verici olabilir.

Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi değildir.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com