Öldürmeyen her şey panikletir!

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com
Gökhan Esin
Merkez bankalarının politikalarına baktığımızda tuhaf bir çelişki görmüyor musunuz? Para dağıtmak, faizleri düşürmek borç ödeme maliyetlerini azaltabilir ama üretimi artıramaz. Para dağıtmak, virüse antikor olmadığı için fabrikalar üretmemeye devam edecektir. Faiz indirimleri insanları uçaklarla seyahate teşvik etmez

Virüs salgını ne zaman sonlanır bilemeyiz ama bir sonraki küresel ekonomik krizin kapıda olduğunu söyleyebiliriz. Bu seferki 2008 ve 2001 krizlerinden çok farklı, her şeyden önce krizin çıkış sebebi para politikası ya da mali politikalar değil. Krizin sebebi; Covid-19!

İçinde bulunduğumuz dönemde ülkemiz Merkez Bankası dâhil birçok banka hem likidite musluğunu açtı, hem de likite rağbet olsun diye faizleri düşürdü. Teknik detaylara girmeden meselenin ana hattına bakmak lazım, merkez bankaları neden böyle adım atmak zorunda kaldı?

Öldürmeyen her şey panikletir!
Covid-19’un ilk günlerinde Çin ile ilgili haberleri hatırlıyorum, “üretim azalacak, arz sıkıntısı sebebiyle ülke büyümesi zarar görecek” şeklindeydi. Şimdi ise hem Avrupa’da hem de birçok gelişmiş ekonomide talep sorunu başladı. Kısacası, arz ve talep sorununu birlikte yaşıyoruz. Salgının büyüme endişesi turizm, yolcu taşımacılığı gibi hizmetlere olan talebi düşürdü. İngiltere’nin salgına yönelik “öldürmeyen her şey güçlendirir” görüşü, ekonomi cephesinde “öldürmeyen her şey panikletir” şeklinde anılıyor.

Görünen o ki ülkeler arası mal ticareti olumsuz etkilenecek. İç piyasalarda ise hizmet sektörüne sert bir tokat gelebilir. Özetlemek gerekirse, dış ülkelerle yapılan mal ticareti ve iç piyasalardaki (sağlık hariç) hizmet sektörü en büyük kaybı yaşayacak gibi görünüyor. Bu kayıpların işsizlik oranını yukarı itmesi halinde, ileriki dönemde sosyal problemler de yükselebilir. Eminim ki, ülkemiz dâhil birçok ülke meselenin bu bacağını fark edip, teşvik paketleri açıklayacaktır.

Muhakkak bunlarla ilgili tedbir paketleri açıklanacaktır ama…
Hiçbir paket vatandaşın korkularını, ihtiyat akçesi birikimini engelleyemez diye düşünüyorum. Bu açılım neden önemli? Çünkü harcama yerine birikim yapılması ülkelerin vergi gelirlerini düşüreceği için bu zor günlerde bütçeyi hayli zorlayacaktır.

Vergi geliri azalırken, bütçe harcaması teşvik paketleri ile sağlık giderlerinde yükselebilir. Türkçemizde güzel bir deyiş vardır, “ak akçe kara gün içindir”. Ülkelerin kasalarında biriktirdikleri paralar bugünlerde oluşacak bütçe açıklarını kapamak için en güzel mühimmattır. Tabii varsa!

Gelelim para politikalarına… 2008 krizinden sonraki parasal genişleme, ucuz para, ülkelerin ve şirketlerin rahatça borçlanmasını sağladı. Hepimizin bildiği gibi borçlar kendi kendine buharlaşmaz. Yani borçların ödenmesi için paraya ihtiyaç var. Eğer borçlar döviz ise dövize ihtiyaç var! Hâlbuki Covid-19 öncesinde yabancılar, ülkemizdeki paralarını geri çekmeye başlamıştı. 2020 başından, Şubat sonuna kadar ülkemiz tahvil ve hisse piyasasından kaçan para 4 milyar dolar, peki 2019’un tamamında ne kadardı? 2,9 milyar dolar!

Merkez bankalarının hedefi aynı ama oyun planları farklı
Birçok merkez bankası, şirketlerin para (hatta dolar) talebinin artacağını fark etti ve para politikalarını gevşetiyorlar. Son iki hafta içinde faizler düşürüldü. Tahvil alımı yoluyla piyasaya para saçacaklarını açıkladılar. Swap ihalelerini artırdılar. Zorunlu karşılık ayarları ile oynayarak piyasaya döviz enjekte ettiler. Neredeyse tüm merkez bankaları benzeri uygulamalara başvurdu. Çünkü hedef aynı; piyasaya para pompalamak ama yöntem farklı.

Çelişkiyi görmüyor musunuz?
Merkez bankalarının politikalarına baktığımızda şöyle bir çelişki görmüyor musunuz? Para dağıtmak, faizleri düşürmek borç ödeme maliyetlerini azaltabilir ama üretimi artıramaz. Para dağıtmak, virüse antikor olmadığı için fabrikalar üretmemeye devam edecektir. Faiz indirimleri insanları uçaklarla seyahate teşvik etmez. Velev ki kamu teşvik paketi açıkladı ve gelir vergisi oranlarını azalttı, bu da üretimi tüketimi teşvik etmez. Bunlar ekonomik krizi ötelemek için faydalı adımlar. Eğer bu adımların etkisi devam ederken virüsle mücadele başarıya kavuşursa ekonomiler en az hasarla krizi atlattı diyebiliriz.

Özetle her krizden sonra işler normale dönmeye başlar, ancak bu “normal” eskisinden farklıdır. İşte “yeni normal” olarak adlandırılan yapı da budur!

Burada yazanlar yatırım tavsiyesi değildir.

ETİKETLER: ,
Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com