Gemide cinayetin şok dalgaları bütün sektörümüze yayılmış bir durumdayken bu yazıyı yazmak biraz güç. Başta ailesi olmak üzere herkesin başı sağ olsun. Geçtiğimiz yıllarda bir arkadaşımızın gemisinde buna benzer bir hadise yaşanmış, iki gemici ellerinde baltalarla bütün personeli esir almış ve kaptanın kamarasına dayanmışlardı. Gemi, Ukrayna açıklarında sürüklenirken, telefonda bütün bu süreci canlı yaşamıştım. Bu gözü dönmüşler, özel kuvvetlerle koordineli olarak sabaha karşı zapt edilebilmişti
Hayat işte, denizde çalışmak zaten zor, bir de üstüne bunlarla uğraşıyor denizcilerimiz.
Küresel olarak P&I yenilemelerinin yüzde 90’ının 20 Şubat’ta gerçekleşmesi, bu tarihin sigortacılar açısından bir milat olarak değerlendirilmesine yol açıyor ve 20 Şubat günü Londra’da farklı yerlerde büyük kutlamalar gerçekleştiriliyor. Herkes birbirine yeni yılın kutlu olsun bile demezken hayırlı yenilemeler diyor.
Bu sene de skor değişmedi, uzun yıllar da değişeceğe benzemiyor. Gard, açık ara en büyük kulüp olma özelliğini halen elinde tutuyor. En yakın takipçileri ise neredeyse yarı hacimdeki North of England, UK P&I ve Standard Club ki tonajları birbirlerine çok yakın. Hizmet kalitelerine gelince sıralamanın aynı olduğunu söyleyemeyeceğim. Bana göre ve piyasa söylemlerine bakılacak olursa birinci sırada Standard Club geliyor.
Geçtiğimiz 3 yılda neredeyse hiç genel artış olmadı, bir tek geçen sene West of England yüzde 5’lik bir artışa gitti. Bu sene ise kulüplerin bir kısmı yüzde 7,5’e kadar genel artış talep ediyor. Bu kulüplerin sırasıyla; London Club, North of England, Standard UK, Steamship ve Japan P&I olduğunu görüyoruz. Yüzde 5 artışı ise Shipowners Mutual ve Swedish Club’ta görüyoruz. West of England ise yüzde 2,5’i yeterli görüyor.
Bu yıl P&I kulüplerinin son 10 yılda topluca ilk defa para kaybettikleri yıl oldu. Ülkemizde gayet aktif olan American Club ve London P&I performansları en kötü olanlardan maalesef. Son 3 senede neredeyse hiç prim artışı olmaması, yatırım gelirlerinin anlamlı rakamlarda olmaması ve arzın aynı sayıda olması ile her ne kadar talepte artış da olsa, hasarların yükselmesi ile yıllık bilançolarını tam oturtamadılar. Bu yıldan başlayan genel artışlar eminim American Club ile başlayan ilave prim talebi furyasını da tetikleyecektir.
Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim, bendenize göre bir kulübün hizmet kalitesinin en önemli, belki de tek göstergesi ayrılış aidatlarının yüzdeleridir. Servis kalitesine güvenen bir P&I kulübü rekabetten korkmayarak bir üye memnun değil ve kulüpten çıkmak isterse ayrılış aidatı ödenmesi mecburiyeti koymaz. Ayrılış aidatları toplam 3 seneyi nakit kapatmak istenirse, neredeyse yıllık aidatın yarısını geçebilmektedir. Bu konuda en tartışmalı kulüpler sırasıyla American Club, Gard, London P&I, North of England, Skuld Swedish Club ve West sayılabilir. Diğer kulüpler ya ayrılık aidatı talep etmiyor ya da göz ardı edilebilir rakamlarda kalıyor. Bu arada bu ayrılış aidatı zorunluluğu halen sorunlu bir konudur. Zaten rekabete kapalı olan kulüp değişikliği bir de ilave aidat talepleri ile iyice tekel haline geliyor ve armatörlerin sağlıklı seçme şansları azaltılıyor. Bu arada toplam 13 olan havuz üyesi P&I kulüplerinin, kasalarında 3 milyar doları geçen bir rakamın kulüp kasalarında durduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Ayrılan üye burada duran parasını neden talep etmesin bu durumda? Yakın yıllarda bu oyunun kurallarının yeniden yazılması gerektiği ortada. Diğer kulüplere daha avantajlı şartlarda geçilmesinin önünün kapalı olması gerektiğinin, sistemin sağlığı açısından önemli bir kural olduğuna inananlardanım. Tabi bu ilk yıl için geçerli, takip eden yılda yeni kulüp uygun görülen prim şartlarını sağlayacaktır.
Brokerlerin iyi bir hasar elleçlemesinin yanında en önemli görevleri, bu kulüp seçimi ve değişiminde ortaya çıkar. Yeni kulübün eski kulüpten daha iyi şartlar sağlayamayacağı kuralı, brokerler tarafından yumuşatılabilir.
Ayrıntılı rapor dileyen olursa, sağlayabiliriz.
Herkese hasarsız, kazançlı, akıl sağlığı yerinde bir yıl ve işlerinizde kolaylıklar dilerim.