MarineDeal News’te yayımlanan Ekim 2021 tarihli makalemde (1) TCG Anadolu ve denizden güç aktarımı konularına değinmiştim. Yazılan soyut kavramlar somut olgulara dönüşünce doğal olarak medyanın ve halkın daha çok ilgisini çekiyor. Beraberinde de birçok tartışma yaşanıyor. Medyada “Bu gemiye neden gerek vardı?”, “Bu uçak gemisi mi değil mi?” gibi sorularla birçok fikir yer alıyor. Askerî strateji ve harekât bakış açısı çerçevesinde katkımı sunmak amacıyla bu yazıyı kaleme aldım. TCG Anadolu TSK’nın terminolojisinde “çok maksatlı amfibi hücum gemisi” olarak ifade edilmektedir. Çok sade bir şekilde ifade edecek olursak, harpte düşman sahiline amfibi deniz piyade unsurlarını çıkarmak ve karadaki harekâtı desteklemek amacıyla tasarlanmış bir amfibi gemi tipidir. Borda numarası Landing (karaya çıkarma) kısaltması olan “L” harfi ile başlar. Amfibi gemiler büyüklükleri ve yeteneklerine göre kendi içinde birçok farklı sınıfa ayrılmaktadır. Bunların detaylı tanıtımı ayrı bir yazı gerektirir. TCG Anadolu, üzerinde boydan boya bir uçuş güvertesi ile çıkarma gemilerinin en büyük ikinci tipi olan “Doklu (Havuzlu) Helikopterli Çıkarma (2) Gemisi” olarak tanımlayabileceğimiz ve tip kısaltması LHD olan (Landing Helicopter Dock) bir gemidir. En büyük çıkarma gemisi tipi ise ABD envanterinde bulunan kısaltması LHA (Landing Helicopter Assault) olan Helikopterli Hücum Çıkarma Gemileridir ve LHD’lerden biraz daha büyüktür.
Bu gemiye neden ihtiyaç duyuldu?
Öncelikle şunu ortaya koymak gerekir: TSK’da bu tarz stratejik ihtiyaçlar bugünden yarına verilen kararlarla gerçekleştirilmez. Güvenlik stratejisinin en tepesinde yer alan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne göre millî askerî strateji ve deniz kuvvetleri stratejisi belirlenir. Tespit edilen harekât ihtiyaçları çerçevesinde Stratejik Hedef Planı (SHP) olarak adlandırılan 20 yıllık bir modernizasyon planı, arkasından kaynak ihtiyacı dikkate alınarak SHP’nin on yıllık dönemini öngören On Yıllık Temin ve Tedarik Planı (OYTEP) hazırlanır. Bu planlar sistematik olarak güncellenir. TCG Anadolu, Altay Tankı, uçaklar, füze sistemleri vb. modernizasyon projeleri bu süreci takiben gerçekleştirilir. Bu planların hazırlanmasında çeşitli etüt, araştırma, analiz ve optimizasyon çalışmaları ile geçmişten alınan dersler ve üst komutanların tecrübelerinden istifade edilir. Bu itibarla, TCG Anadolu son anda akla gelmiş bir fikir değil, 1990’lardan bu yana üzerinde çalışılan bir projedir. Hatta geç bile kalınmıştır. Üç tarafı denizlerle çevrili bir coğrafi konuma sahip Türkiye’nin stratejik caydırıcılık, ittifaklar içinde daha etkili olabilme, insani yardım ve gerektiğinde de güç aktarımı yapabilme kabiliyetine sahip olması gerektiği biraz önce belirttiğim çalışma ve alınan dersler kapsamında tespit edilmiştir. Mevcut çıkarma gemilerimiz daha ziyade kısa menzilli amfibi harekât yapabilme imkânı sağlamaktadır ve hem personel hem de araç taşıma kapasiteleri daha düşüktür. Geçmişte güç aktarımı yapabilecek platformların eksikliğini çok defa yaşadık. Mesela, 1992’den 1995’e kadar devam eden ve İstanbul’a kuş uçumu 500-600 deniz mili uzaklıkta yaşanan Bosna-Hersek Savaşı’nda soydaşlarımız katledilirken etkili bir güç aktarımı kabiliyetimiz olsaydı tek başımıza veya müttefiklerimizi zorlayarak daha çabuk sonuç alabilirdik. Bu tarz stratejik platformlar zorlayıcı diplomasinin de araçlarından olup sahip olanın elini güçlendirir.
Uçak gemisi mi?
TCG Anadolu bir uçak gemisi midir? Bu sorunun kısa bir cevabı yok. Batı literatürüne bakıldığında uçak gemisi terminolojisinde bize göre farklı bir anlayış var. Bizim tanımlamamız “uçak gemisi”, batıda ise tam tercüme edersek “hava aracı taşıyıcı / aircraft carrier” olarak daha geniş bir ifade şekli mevcut. Bu sınıflandırma altında geminin büyüklüğüne (taşıdığı hava vasıtalarının tipine, sayısına), ana görev fonksiyonuna, uçuş güvertesi konfigürasyonuna bağlı olarak alt sınıflandırmalar yapılmaktadır.
Bu kapsamda görev fonksiyonu ve büyüklüğüne göre “donanma veya filo uçak gemisi”, “refakat uçak gemisi”, “hafif uçak gemisi” olarak; uçakların kaldırılma indirilme şekline göre Katapult Destekli Kalkış Bariyerle Durdurma (Catapult Assisted Take-Off Barrier Arrested Recovery/CATOBAR), Kısa Mesafeden Kalkış Bariyerle Durdurma (Short Take-Off Barrier Arrested Recovery/STOBAR), Kısa Mesafeden Kalkış Dikey İniş (Short Take- Off Vertical Landing/STOVL) ve helikopter taşıyıcı olarak sınıflandırılmaktadır.
Donanma veya filo uçak gemileri, donanmanın ana görev grubunun içinde yer alan, yüksek süratli ve büyük uçak gemileridir. ABD’nin CATOBAR tipi 100.000 tonluk Nimitz sınıfı, İngiltere’nin STOVL tipi 65.000 tonluk Kraliçe Elizabet sınıfı, Rusya’nın STOBAR tipi 55.000 tonluk Admiral Kuznetzov, Fransa’nın CATOBAR tipi 42.000 tonluk Şarl DeGol, Çin’in STOBAR tipi 60.000 tonluk Şantung sınıfı gemileri örnek olarak gösterebiliriz. ABD envanterindekiler başta olmak üzere büyük uçak gemileri, resmi bir tanımlama olmamakla birlikte medyada “süper taşıyıcı” (supercarrier) olarak da isimlendirilmektedir.
Refakat uçak gemileri, 2’nci Dünya Savaşı’nda ticari konvoylara destek sağlamak için daha az maliyetli olarak imâl edilmiş, büyük uçak gemilerinin yarısı uzunluğunda, daha yavaş ve daha az uçak taşıma kapasitesine sahip 10 bin/20 bin ton deplasman bandındaki gemilerdir.
İlginizi çekebilir:
Denizden güç aktarımı: Amfibi kuvvet-ANADOLU
Hafif uçak gemileri de refakat uçak gemileri gibi küçüktür. Refakat uçak gemilerinden farkı yüksek süratli olmaları ve bu sayede ana görev grubu ile birlikte hareket edebilmeleridir. İtalya’nın STOVL tipi 27 bin 100 tonluk Kavur ve 14 bin tonluk Guiseppe Garibaldi, Tayland’ın STOVL tipi 11 bin 500 tonluk Çakri Narubet bu sınıfın günümüzdeki örnekleridir.
Helikopter taşıyıcı gemiler, asıl amacı yüksek miktarda helikopter taşımak olan ve diğer uçak gemi sınıflarında olduğu gibi baştan kıç tarafa boydan boya uçuş güvertesine sahip gemilerdir. Dikine iniş yapabilen uçakların ortaya çıkması ve yaygınlaşması neticesinde bu tip gemileri sadece helikopter gemisi olarak tanımlamak zorlaşmıştır. Söz konusu uçakların mevcudiyeti durumunda STOVL tipi hafif uçak gemisi olarak, olmadığında ise helikopter gemisi olarak adlandırılırlar. Dolayısıyla herhangi bir helikopter gemisi kısa kalkış, dikine iniş yapabilen bir uçağa sahip olunduğunda hafif uçak gemisi olarak isimlendirilebilir. Helikopter taşıyıcı gemilere birçok örnek verilebilir. TCG Anadolu’nun kız kardeşleri olan İspanya’nın Huan Karlos1 ile Avustralya’nın Kanberra ve Adelayt, Mısır’ın Mistral sınıfı iki gemisi, Japonya’nın İzumo ve Huga sınıfı gemileri, ABD’nin Amerika ve Tarava sınıfı gemiler bu sınıftandır.
Şimdi de en önemli kriter olan gemilerin taşıma kapasitelerine bir bakalım. Yeryüzündeki en büyük uçak gemilerinden olan ABD Nimitz sınıfları azami 130 adet F/A-18 Hornet av/bombardıman uçağı veya farklı tiplerde 85-90 hava aracı taşıma kapasitesine sahiptir, ancak mevcut durumda 64 hava aracının taşındığı görülmektedir3. Bu kapasite, harekât alanındaki ihtiyaçlar ve görev çeşitliliği çerçevesinde oluşturulan bir yetenek paketini içermelidir. Sadece av/bombardıman uçağı ile harekât icra etmek mümkün değildir. Tipik bir Nimitz uçak gemisi görev birliği, CAP, havadan-havaya/havadan-yere taarruz görevleri için 2 filodan oluşan 24-36 F/A-18 Hornet; elektronik taarruz için 46 EA-18 Growler; 4-6 Havadan Erken İhbar (AEW) için E-2C/D Hawkeye, lojistik kullanım için C-2 Greyhounds veya MV-22 Ospreys ve 68 SH60 Seahawks’tan oluşan Helikopter Denizaltı Savunma Harbi grubundan oluşmaktadır.
İlginizi çekebilir:
TCG Anadolu, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edildi
Uçak sayısına ve geminin diğer imkân ve kabiliyetlerine bağlı olarak günlük sorti miktarı da önemli bir harekât girdisidir. Nimitz sınıfı bir uçak gemisinin normal rutininde günde 120 sorti, azami 240 sorti üretebileceği ifade edilmektedir.
İngiltere’nin Kısa Mesafeden Kalkış Dikey İniş (STOVL) sistemine sahip Kraliçe Elizabet uçak gemisinin kapasitesi 36 adet F-35B çok maksatlı avcı uçağı ve 4 Merlin helikopteri olarak belirtilmekte, acil ihtiyaç durumunda uçak sayısının 72 adede kadar çıkabileceği, İngiltere’nin yayımladığı savunma doktrininde normal savaş grubunun 24 uçak, yani iki filo ve bir miktar helikopterden oluşacağı ifade edilmektedir. Gemi ayrıca 250 kişilik bir amfibi deniz piyade birliğini de taşıyabilmektedir. Amfibi harekâtın da gereklilikleri dikkate alınarak yapılandırılan hava görev birliğinde 24 adet F-35B, 9 adet Merlin denizaltı savunma harbi helikopteri, 5 adet Merlin Havadan Erken İhbar helikopteri, ayrıca Şinuk (CH-47) ve Merlin (AW101) nakliye, Apaçi taarruz helikopterleri bulunmaktadır.
Açık kaynaklarda günlük sorti miktarını belirten bir bilgi mevcut değil, ancak yapay zekâ ile yaptığım araştırmaya göre günlük 60 ila 80 sorti üretilebileceği sonucu çıkmaktadır.
Rusya’nın Amiral Kuznetsov uçak gemisinin kapasitesi, 18 adet Sukhoi Su-33 çok maksatlı avcı uçağı, 6 adet Mikoyan Mig-29K çok maksatlı avcı uçağı, 4 adet Ka-31 Havadan Erken İhbar helikopteri ve 2 adet Ka-27 deniz helikopterinden oluşmaktadır.
Çin’in Şantung sınıfı uçak gemisi 44 adete kadar hava aracı taşıyabilmektedir. Bu sayı 32 adet jet uçağı, 12 helikopterden oluşmaktadır.
İtalya’nın hafif uçak gemisi Kavur, azami 16 adet F-35B taşıyabilmektedir. Söz konusu gemi aynı zamanda 360 amfibi personel taşıma kapasitesine de sahiptir. Yapay zekâ bilgilerine göre çok iyi bir planlama ve tüm kaynakların en iyi şekilde optimize edilmesi sayesinde günde azami 50 sorti üretilebilir.
Helikopter gemilerine baktığımızda; en büyüğü ABD’nin 45 bin tonluk Amerika sınıfı helikopter gemileri, hafif uçak gemisi kompozisyonunda 25 adete kadar F-35B taşıyabilmektedir. Ancak tipik amfibi görev yapılandırmasında, 12 MV-22B Osprey tilt rotor nakliye hava aracı, 6 F-35B çok maksatlı jet uçağı, 4 adet CH-53K ağır yük nakliye helikopteri, 7 adet AH-1Z taarruz helikopteri ve 2 adet MH-60S deniz helikopteri bulunmaktadır.
TCG Anadolu’nun kardeşi olan İspanya’nın Huan Karlos-1 helikopter gemisi, hafif uçak gemisi kompozisyonunda azami 10/12 F-35B uçağı taşıma kapasitesine sahiptir.
Bu rakamları daha anlamlı hale getirmek için karada konuşlu hava filolarıyla karşılaştırmak sanıyorum mantıklı bir yaklaşım olur. Yapay zekâyı da kullanarak açık kaynaklardan baktığımızda bir filonun 18 ila 24 uçaktan müteşekkil olduğu, bir hava üssünde genellikle 2 filo, çok azında ise 3 filonun konuşlu olduğunu görüyoruz. Yani bir hava üssünde en az 36, en fazla 72 uçak bulunuyor diyebiliriz. ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve benzeri büyük uçak gemilerini, 2 filodan müteşekkil bir hava üssü muadili olarak görebiliriz. Hafif uçak gemilerinde ise bir filo veya daha az sayıda uçak taşınabilmektedir. Özellikle hava üstünlüğü mücadelesinde başarılı olabilmek için yüksek miktarda sorti üretebilmek gerekir. Yine açık kaynak ve yapay zekâ araştırmalarından bakarak, Nimitz sınıfı bir uçak gemisinin karada konuşlu bir hava meydanından daha fazla sorti üretebildiği sonucuna varılmaktadır. Bu durum biraz da gemilerin seyyaliyet özelliğinden kaynaklanan harekât alanına yakın olabilme ve uçakların kısa intikal sürelerinin verdiği bir avantajın sonucudur.Libya harekâtında İtalya’daki üslerden olduğu gibi Libya kıyılarına yakın konuşlu uçak gemilerinden de yoğun bir şekilde sorti üretilmiştir.
Ana görevler
Donanma/filo uçak gemilerinin ana görevleri, üzerlerinde konuşlu uçaklar ile hava üstünlüğünü tesis ederek görev grubuna hava koruması sağlamak, sahil ve derinliklerdeki yer hedeflerine taarruzlar gerçekleştirmektir. Muharip görevler kapsamında ayrıca, konuşlu helikopterlerle denizaltı savunma harbine, çeşitli hava araçları ile suüstü harbine katkıda bulunmayı ilave edebiliriz. Daha detaylı açıklamaları “Denizden Güç Aktarımı için Uçak Gemisi” başlıklı makalemde bulabilirsiniz. (4)
Hafif Uçak Gemileri ya filo uçak gemileri ile birlikte veya birkaç tanesi bir arada olarak veya ana-kara hava gücünün desteği olarak hava üstünlüğünün tesis edilmesi ve satıh hedefleri taarruz maksadıyla kullanılmaktadır.
Değerlendirme
Yazımın başında belirttiğim ve kamuoyunda akla gelen uçak gemisi sınıflandırması, üzerinde en az 30-40 uçak taşıyabilen, başka bir unsurdan hava desteğine ihtiyaç duymadan kendi uçakları ile bağımsız olarak CAP, SEAD, Elektronik Harp, Havadan Erken İhbar, hava üstünlüğü, taarruz vb. tüm görev fonksiyonlarını yerine getirebilen filo uçak gemileridir. TCG Anadolu bu tip bir gemi değildir.
TCG Anadolu ana görev fonksiyonu açısından bir amfibi hücum gemisidir. Temel görevi düşman sahilini ve derinlikteki hedefleri taşıdığı amfibi deniz piyade birliklerini yönlendirerek ele geçirmek ve bu birliklerin denizden ve havadan her türlü desteğini sağlamaktır. Üzerinde taşıdığı hava araçlarının esas gayesi amfibi harekâtı desteklemektir. Yük helikopterleriyle personel ve malzeme intikali, taarruz helikopteri ve uçaklarla yakın hava desteği sağlamaktır. Mevcut durumda dikine iniş yapabilen uçaklarımız olmadığı için yakın hava desteği sadece taarruz helikopterleri ile sınırlı kalacaktır. Amfibi harekâta başlayabilmenin ön koşulu hedef harekât alanında hava üstünlüğünün daha önceden sağlanmış olmasıdır. Bu da ancak ya yakın coğrafyada bulunan müttefik hava meydanlarından yapılan hava sortileri ya da bölgeye yakın bulunan filo uçak gemisi ile sağlanabilir.
TCG Anadolu, hava aracı taşıyıcı sınıflandırmasında, dikine iniş yapabilen uçak tedarik edilmesi durumunda STOVL tipi hafif uçak gemisi, mevcut durumda ise helikopter gemisi olarak adlandırılır. Hafif uçak gemisi olarak taşıyabileceği azami 12 adet uçak ile çok sınırlı bir sorti miktarı neticesinde hava harekâtında denk ve güçlü bir hava tehdidi karşısında tek başına hava üstünlüğü sağlaması mümkün değildir, sadece ana kuvvete katkı sağlayabilir. Tabii bu belirttiğim hususlar nizami bir harp için geçerlidir. Terörizmle mücadele veya güçsüz rakiplere karşı nispi savaş gücü mukayesesi verileri çerçevesinde hava üstünlüğü ve satıh hedeflerine taarruz için hassas bir planlama neticesinde münferit ve mevzi başarılar elde edilebilir.
Geminin SİHA gemisi olarak sınıflandırılması şu an için konu dışıdır. Literatürde henüz bu yönde bir terminoloji birliği oluşmamıştır. Ayrıca, TCG Anadolu’dan henüz SİHA iniş ve kalkışı da başarılmış değildir. Diğer bir sorun da elektro manyetik kısıtlamalar dâhil diğer birçok tahdit sebebiyle aynı anda havada uçurulabilecek SİHA sayısı ne olacaktır?
Aslında gemilerin sınıflandırılması belli kabuller dâhilinde ilgili ülkenin tercihine kalmıştır. Çeşitli teknik veya politik sebeplerle ülkeler hava vasıtası taşıyan, boydan boya uçuş güvertesine sahip gemilerine farklı isimler verebilmektedir. Güç Aktarım Gemisi, Komuta Gemisi, Uçak Taşıyıcı Kruvazör vb. Gelinen durumda TCG Anadolu’yu daha etkili kullanabilmek, güç aktarımını daha etkin yapabilmek için Türkiye’nin 50, 60 bin ton civarında en az 40 uçak taşıma kabiliyetine sahip bir uçak gemisi projesine başlaması gereklidir.
(1) https://www.marinedealnews.com/ denizden-guc-aktarimi-amfibi-kuv vet-anadolu/
(2) Çıkartma değil çıkarma
(3) https://en.wikipedia.org/wiki/ Nimitz-class_aircraft_carrier
(4) https://lnkd.in/dVUTDQy 5Wikipedia
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.