Deniz Kurmay Kıdemli Albay (E) M. Haluk Baybaş, ‘yetenek paketi’ sunumu ile birçok farklı görevin yapılmasına imkân sağlayacak (TCG)1 Anadolu Amfibi Hücum Gemisi’ni, güç aktarımı kapsamında gerekli unsurları ve avantajlarıyla değerlendirdi
Soğuk Savaş sonrası kısa bir sessizlik döneminin ardından belirsizlik ve tehditlerin arttığı, yakın çevremizden başlamak üzere kriz ve ihtilafların huzur ve barışı tehdit ettiği bir dönem yaşanmaktadır. Bu değişken ortam fırsat ve tehditleri de beraberinde getirmektedir. Ülkeler bölgesel ve küresel çıkarlarını korumak için diplomasiden çatışmaya uzanan bir perspektifte kıyasıya bir mücadele halindedir. Çıkarların korunması da küreselleşmenin doğal sonucu olarak sınırların çok ötesinden başlamaktadır. Ülkelerin silahlı kuvvetlerinin görevlerinden birisi de küresel boyutta sahada etkin bir şekilde milli menfaatlerin korunmasına yardımcı olmak, diplomasinin zorlayıcı unsurunu oluşturmaktır. Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan soydaşların haklarının, ekonomik yatırım ve varlıkların korunmasında diplomasiye olduğu kadar silahlı kuvvetlere de roller düşmektedir. Cumhuriyet Dönemi’ndeki girişimci nitelikli dış politikası ile Türkiye, 248 dış diplomatik ve konsüler misyonu sayesinde dünya çapında en büyük beşinci temsil ağına sahip bir ülke konumuna gelmiştir.2 Dolayısıyla, özellikle Doğu Akdeniz havzasından başlamak üzere ülkenin güvenlik ve refah seviyesini etkileyecek bölgesel ve küresel ölçekte ülke menfaatleri bulunmaktadır. Bu görev ve rollerin etkinlikle yerine getirilmesi “güç aktarımı”nı gerekli kılmaktadır. Güç aktarımı esas olarak deniz kuvvetlerinin bir yeteneğidir. Zira tonlarca ateş gücünü, binlerce askeri personel ve aracı dünyanın herhangi bir noktasına sevk etmenin ve orada idame etmenin en çabuk, en ekonomik ve en kolay şekli deniz yoluyla yapılandır. Ayrıca denizden güç aktarımında açık denizlerin serbest kullanımı çerçevesinde hiçbir ülkeden izin almak zorunda kalınmadan dünyanın herhangi bir bölgesine denizden ulaşmak mümkündür. Karadan veya havadan güç aktarmak gerektiğinde ise bazı ülkelerin toprağından veya hava sahasından geçmek için izin alınmasında çeşitli sorunlar yaşanabilmektedir.
Denizden güç aktarımının unsurları
Güç aktarımını, deniz kuvvetleri gücünün karadaki olaylar ve hedefler üzerinde etkin olacak şekilde kullanılması olarak ifade edebiliriz. Bu etkiyi, amfibi harekâtla bir kara parçasının ele geçirilmesi mertebesinden, seyir füzesi angajmanları, deniz topçu ateş desteği, hava harekâtı ve hava sahasının kontrolü, müşterek harekâtın komuta kontrolü, terörle mücadele, barışı destekleme ve insani yardım gibi daha küçük çaplı harekât şekillerinde görebiliriz.3 Karadaki olaylara ve karadaki hedeflere etkili bir şekilde nüfuz edemeyen, büyük donanma iddiasındaki bir deniz kuvveti esasen eksiktir. İngiliz stratejist Julian Corbett’in “güç aktarımı, deniz kuvvetlerine sahip olmanın nihai haklı sebebidir”4 sözü de aslında bu hususu perçinlemektedir.

Amfibi harekât, denizden güç aktarımının ana alt grubunu oluşturmaktadır. Amfibi harekâta başlayabilmek için öncelikle yeterli seviyede deniz kontrolünün tesis edilmesi gereklidir. Donanma, deniz geçişinin olacağı bölge ile hedef sahada deniz kontrolünü (suüstü, sualtı, hava ortamı) sağlamalı, amfibi harekâtı hem ateş desteği hem de lojistik olarak destekleyebilmelidir. Amfibi harekât, çok özel yetenek paketlerini, eğitim ve donanımı gerektiren özel bir harekât çeşididir. Denize ve gemiye alışkın özel olarak eğitilmiş deniz piyade birliklerine, hedef bölgeye intikal için amfibi gemilere, gemiden sahile çıkış için amfibi deniz araçlarına, süratli hava yastıklı çıkarma araçlarına (HAYÇA), zırhlı amfibi hücum araçlarına (ZAHA), genel maksat ve taarruz helikopterlerine, taarruz uçaklarına ihtiyaç vardır. Amfibi harekâtta sürpriz-baskın etkisi ve üstün manevra yeteneği hayâti önemi haizdir. Bu nedenle, günümüzde başarılı bir amfibi harekât için saydığımız platformlar hemen hemen vazgeçilmezdir.
Anadolu Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi’nin hizmete girmesi ile güç aktarım kabiliyeti önemli ölçüde artacaktır. Türk Deniz Kuvvetleri ve dolayısıyla TSK lig atlayacak, etki sahası genişleyecektir. Bu tip gemiler kriz ve harp durumunda bir görev grubu içinde yer alırlar. ABD bahriyesinden örnek verecek olursak; iki tip görev grubundan bahsedebiliriz: Uçak Gemisi Hücum Grubu (Carrier Strike Group) ve Seferi Hücum Grubu (Expeditionary Strike Group). İlkinde bir uçak gemisi, ikincisinde ise hava araçları konuşlanabilen büyük bir amfibi hücum gemisi, çevrelerinde en az bir kruvazör (CG), iki muhrip/fırkateyn (DDG/FFG), bir nükleer takatli hücum denizaltısı (SSN), lojistik ve muharebe destek gemisi yer almaktadır. Seferi Hücum Grubunda ilave olarak iki adet daha büyük amfibi gemi bulunmaktadır. Bu şekildeki bir görev grubu dünyanın herhangi bir yerinde harekât icra etme yeteneği, başka bir deyişle güç aktarım kabiliyeti sağlamaktadır. Anadolu Seferi Hücum Grubunda görevlendirilebilecek fırkateyn, lojistik ve muharebe destek gemileri hâlihazırda mevcuttur. Görev grubuna bölge hava savunması başta olmak üzere denizden koruma ve aynı zamanda karaya stratejik taarruz yeteneği sağlayacak TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhriplerinin inşa edilmesi ile güçlü bir görev grubu meydana gelecektir. Bu itibarla Anadolu Seferi Hücum Grubu için TF-2000 bir zorunluluktur ve bir an evvel inşa sürecine geçilmelidir.
Anadolu Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi (LHD), tabur seviyesinde tam teçhizatlı bir deniz piyade görev birliğini, dünyanın herhangi bir noktasına intikal ettirebilecek ve destekleyebilecek kabiliyettedir.5 Keza, gerektiğinde kara ve özel kuvvet unsurlarını da hedef bölgeye intikal ettirebilecek ve üs görevi sağlayabilecektir. Ayrıca, ilave yaşam yerleri, komuta kontrol ve iletişim araçları ile operasyonel seviyede müşterek bir harekâtın komuta-kontrolünü yapabilecek altyapıya sahip olacaktır. Dahası, konvansiyonel harekâtta olduğu kadar barışı destekleme, insani yardım harekâtı, doğal afetlere yardım ve destekte de çok etkili olarak kullanılabilecektir. Anadolu’nun muazzam yetenekleri ile mukayese edilemeyecek olsa da geçtiğimiz yaz aylarında yaşanan yangın olaylarında Deniz Kuvvetleri’ne ait çıkarma araçlarının katkılarını buna örnek olarak verebiliriz.
Anadolu gibi sahile kapak atmadan harekât icra eden yeni nesil büyük amfibi hücum gemileri, güvenliklerini sağlayacak şekilde kıyıdan uzakta kalırlar. Deniz piyade ve kara birlikleri ile tank ve diğer kara araçlarını gemiden hedef bölgeye süratli bir şekilde çıkarabilmek için çeşitli deniz ve hava vasıtalarına ihtiyaç duyarlar. Anadolu bünyesinde bulunan Mekanize Çıkarma Araçları (LCM) ve ZAHA’larla anılan birlik ve araçların denizden sahile çıkarılması sağlanacaktır.
2 adet komuta kontrol, 2 adet kurtarma ve 23 adet personel taşıma aracı olmak üzere toplam 27 adet ZAHA görev yapacaktır. Personel taşıma ZAHA’larının her biri 3 mürettebat ve 21 deniz piyadesini hedef bölgeye intikal ettirebilecektir. ZAHA’ların en önemli özelliği hem denizde hem de karada hareket edebilmesidir. Amfibi hücum gemisinin ‘havuz güvertesi’nden doğrudan denize girerek, arka tarafında bulunan iki adet su jeti sayesinde 7 knot (deniz mili) süratle deniz vasıtaları gibi yüzerek kıyıya intikal edebilmekte, kıyıya çıkarken içindeki askerleri düşman ateşinden koruyabilmekte ve müteakiben paletli itiş sistemi ile karada hedefine doğru intikal edebilmektedir. Üzerinde bulunan 12,7 mm top ve 40 mm Otomatik Bomba Atar ile ‘ateşle manevra’ kabiliyeti sağlamaktadır. 6 Bu müthiş yetenek, Anadolu gemisi ile birlikte ilk defa TSK ve Deniz Kuvvetleri envanterine girmiş olacaktır.

Anadolu’nun ‘ağır araç güvertesinde’ ise 29 adet ana muharebe tankı taşınabilecektir.7 Tank ve kara araçları 4 adet Mekanize Çıkarma Aracı (LCM) ile klasik kapak atma yöntemi kullanılarak sahile çıkarılacaktır.
Anadolu’nun uçuş güvertesinin altında bulunan hangarda 12 adet orta yük nakliye helikopteri veya 8 adet ağır yük helikopteri taşınabilecektir. Ayrıca, uçuş güvertesinde 6 adet helikopter konuşlandırılabilecektir. Hafif araç güvertesi ile hangar birleştirilerek kullanıldığında 25’e yakın hava aracı taşınabilecektir. Uçar birlik harekâtı ile hedef bölgesinde deniz piyadeleri farklı noktalara süratli bir şekilde indirilebilecektir. Deniz piyade birliklerine yakın hava desteği sağlamak için deniz tipi Taarruz Helikopterleri de Anadolu’da konuşlandırılacaktır. Bu çerçevede, ağır sınıf taarruz helikopteri ATAK-2’nin deniz modelinin geliştirilmesi önem arz etmektedir.
Ülkemizde Silahlı/İnsansız Hava Aracı (S/İHA) sistemlerinde gelinen yüksek teknolojik seviye kapsamında Anadolu’nun uçuş güvertesinden kalkıp inebilecek modeller geliştirilmeye başlanmıştır. S/İHA’lar özellikle radar ve elektro-optik keşif gözetleme imkânları ile hem gemi etrafında hem de karada amfibi hedef bölgesinde geniş bir alanda keşif-gözetleme ve erken ihbar sağlayabilecektir. Doğrudan muharebe görevleri kapsamında ise hâlihazırda harekâtlarda kanıtlanmış olan kara hedeflerine taarruz görevleri icra edilebilecek, deniz piyade birliklerine yakın hava desteği sağlanabilecektir. Ayrıca suüstü ve sualtı hedeflerine taarruz imkânı da geliştirilebilecek potansiyel yetenekler arasında yer almaktadır.

Ayrıca, jet motorlu Muharip İnsansız Uçak Sistemi (MİUS) geliştirildiğinde bölge hava savunması dâhil olmak üzere Anadolu’nun birçok harp nev’inde etkinliği katbekat artacaktır.
Sonuç itibarı ile Anadolu Amfibi Hücum Gemisi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bugüne kadar elde olmayan bir ‘yetenek paketi’ sunumu ile birçok farklı görevin yapılmasına imkân sağlayacaktır. Etki sahasının genişlemesi ile dünyanın herhangi bir noktasına güç aktarımı kapsamında amfibi harekât, barışı destekleme harekâtı, afetlere ani müdahale ve uzun süre idame edilebilir destek, rızaya dayalı veya rızasız her türlü tahliye harekâtı, özel kuvvet harekâtı, diplomasinin desteklenmesinde stratejik zorlama, güç gösterisi vb. birçok farklı rollerde kullanılabilecektir. Gidilecek görevin gereksinimleri doğrultusunda geminin yükleme/bindirme kapasitesi farklı birleşimdeki donanım ve araçlarla kullanılabilecektir. Anadolu, sağlayacağı üs niteliği ile birçok farklı platform ve araca ev sahipliği yapabilecektir. Bu kapsamda, uçak, S/İHA, helikopter, çeşitli amfibi araçlar, hava yastıklı çıkarma aracı vb. platformların temin edilmesi ile etkinliği daha yukarı seviyelere çıkacaktır. Bununla birlikte, çıkabilecek yeni harekât ihtiyaçları doğrultusunda farklı modeller üzerinde Ar-Ge faaliyetlerine de ağırlık verilmelidir.
Zaferi, denizi kontrol altında tutan, ihtiyacı olan şeyi, ihtiyacı olduğu zaman, istediği yere ulaştırabilen ülke kazanır.
Atatürk
Dipnot
1Türkiye Cumhuriyeti Gemisi önadının kısaltması olup gemiye Türk Bayrağı çekilince kullanılmaya başlanır.
2HYPERLINK “https://www.mfa.gov.tr/dis-politika-genel.tr.mfa”
TÜRKİYE'NİN GİRİŞİMCİ VE İNSANİ DIŞ POLİTİKASI / T.C. Dışişleri Bakanlığı (mfa.gov.tr)
3Geoffrey Till, Seapower, A Guide for the Twenty-First Century, s.194
4Geoffrey Till, Seapower, A Guide for the Twenty-First Century, s.198
5TCG Anadolu, HYPERLINK “https://tr.wikipedia.org/wiki/TCG_Anadolu”
6HYPERLINK “https://www.fnss.com.tr/tr/urunler/zaha-zirhli-amfibi-hucum-araci”
7https://en.wikipedia.org/wiki/TCG_Anadolu
8HYPERLINK
“https://bahriyeenstitusu.org/2018/09/27/deniz-kuvvetleri-tcg-anadolu-ile-ne-kazanacak/”
Kaynakça
Amphibious warfare. (2021, Eylül 20). Wikipedia:
https://en.wikipedia.org/wiki/Amphibious_warfare adresinden alındı
Joint_Chiefs_of_Staff. (2021). Amphibious Operations (Joint Publication 3-02). 2021 tarihinde alındı
Kansu, F. (2008). Türk Dış Politikasında Zorlayıcı Diplomasi. İstanbul: Bağlam Yayınları.
Till, G. (2018). Seapower: A Guide for the Twenty-First Century. London: Frank Cass.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.