SALİM DÜZGİT

Yeşim Yeliz Egeli

Gece gündüz gemi okurum SALİM DÜZGİT 

Salim Düzgit denizciliğe gemi isimlerini okuyup acentelerine bildirerek başlamış. Boğaz trafiği geliştikçe gemilere sunduğu hizmetler, sorunlarına getirdiği pratik çözümler de gelişip çeşitlenmiş. Mucitliği sayesinde bugün inovasyon diye şirketlerin dilinden düşürmediği kavramı neredeyse 50 sene öncesinden beri uygulayan Salim Düzgit, Karaköy’deki ofisinde hâlâ çalışmaya devam ediyor
[membership level=”0″]

Bu yazının devamı sadece abonelerimize özeldir. Detaylar için lütfen buraya tıklayın

[/membership][membership]
Boğaz’dan yalnızca “Transatlantic” denilen iki geminin geçtiği günler, Anadolu Kavağı’nda doğan Salim Düzgit’in çocukluk yıllarına denk geliyor. “Bu gemiler benim olsa” diye düşünüyor onları izlerken. İlkokulda bir piyeste canlandırdığı “tutumlu çocuk” büyüyor ve “Ben IV. Murad gibi otoriter bir adam olsam ‘tatil’ kelimesini kaldırırdım” diyen çalışkanlığıyla birleşince ortaya bugünün büyük denizcilik firmalarından Düzgit Grup çıkıyor.

“Babam 1940’lı yıllarda Anadolu Kavağı’nda bir numaralı yalının sahibi, motoru olan, parmakla gösterilen bir reisti. O da çok çalışkandı. Rize’nin Gündoğdu ilçesinde doğan babam 13 yaşındayken Ruslar Rize’yi işgal edince takayla kürek çekerek iki ayda ailece Poyraz köyüne yerleşmişler. Oradan da 1935 senesinde Anadolu Kavağı’na geçmişler. Ben orada doğdum. Fransızca eğitim veren Anadolu Kavağı’nın 42 no’lu ilkokuluna yazıldım. Okul olmadığı zamanlarda da içimdeki para kazanma isteğiyle denize dökülen kokkömürlerini çıkarıp satıyordum” diye Salim Düzgit’in maceralı aile tarihine dalıyoruz önce.

Sonra da denizcilik mesleğine nasıl başladığını eski bir İstanbul masalına kulak verir gibi merakla dinliyoruz. Salim Düzgit anlatmaya devam ediyor: “Bu işe 61 senesinde, Kemal Özgen ve İsmail Esen adlı iki arkadaşın yanında Anadolu Kavağı’nda sandalcılık yaparak başladım. O zamanlar Boğaz’da kılavuzluk yok. Yalnızca İtalyan, Rum, Ermeni ecnebi kılavuz kaptanlar var. Liman, Anadolu Kavağı’nda. Kılavuzlar buradan sandala biniyorlar, gemiye gidiyorlar ve gemiyi Boğaz’dan geçirip peşin para alıyorlar. Tabii o zamanlar 3-5 buharlı gemi geçiyor, sandalcılar da ‘sen kaptın, ben kaptım’ yarışıyorlar. Kristomos kahvesinde dinlenip nargile içiyor, başka gemileri görebilmek için kaleye çıkıp dürbünle Boğaz’ı gözetliyor, duman görünce geminin geldiğini anlayıp hemen kılavuza haber veriyorlar. Öğle saatlerinde gördükleri gemi yatsıda ancak geliyor. Kılavuz bu iş  için sandalcıya para veriyor, kendisi de gemiden para alıyor. Sandalcılar arasında rekabet büyük. Birbirlerinin önüne geçmek için çeşit çeşit numaralara başvuruyorlar. Ötekinin sandalının küreklerini saklıyorlar, berikinin dümenine iple taş bağlıyorlar.”

Özel ulak
Salim Bey işte böyle bir ortamda sandalı kullanan Kemal Bey ve ona tercümanlık yapan İsmail Bey’in ekibine dahil oluyor. “Kemal Bey bir ay öğretti işi bana. İsmail Bey’le başladık gemilere gitmeye. O mektupları alıyor, veriyor, bense motoru yanaştırıyorum. Rus gemilerinde kiril alfabesini kullanıyorlar. Geminin baş ve kıç kısmında kiril harflerini, bordasında Latin harflerini kullanıyorlar. Bunlar dahil, biz bütün gemileri okuyor, deftere yazıyor ve acentelerine bildiriyoruz. O zaman mektup çok geçerli, personel evrağı, armatör evrağı, belki 100’den fazla mektup oluyor acentelere gönderilecek. Yani ilk işim özel ulakçılık.”
Salim Bey kendi macerasına devam ederken 1950’lerde devlet tarafından Deniz Yolları Kılavuzluğu kuruluyor. Salim Bey’in ağabeyi Mustafa Düzgit de kılavuz kaptan oluyor. Salim Beylerin işi özel bir işletme olarak yoluna devam etse de o hâlâ Anadolu Kavağı’nda kayıkhanede duran ve “Ben bütün filoyu onunla kurdum” dediği sandalıyla balığa gitmeden de edemiyor.
Özel ulakçılık işinde edindiği tecrübeyle kendi işini kuran Salim Bey, mektup, evrak getir götürünün yanı sıra gemilere kumanya ve yağ da vermeye başlayarak işini büyütüyor. 8 mayıs 1966 günü 31 yaşında olan Salim Düzgit, Büyükdere’de İstanbul Boğazı’nda demir atan gemilere servis vermek için İstanbul Boğazı Vapur Hizmetleri’ni kuruyor ve böylece Düzgit Grup daha önce Türkiye’de olmayan 7 gün 24 saat servis verme hizmetini sektöre getirmiş oluyor. İlk sivil telsizi o kullanıyor. 1973 yılında petrol taşıma gemilerine hizmet vermek amaçlı Düzgit Ticaret adında başka bir şirket kurarak Petrol Ofisi, BP ve Shell gibi büyük firmaların distribütörü oluyor. “Türkiye’de, bizim yaptığımız bu deniz acenteliği hizmeti, dünyada bir numara. Dünyayı çok gezdim, ama  bizim yaptığımız hizmet gibi bir hizmet göremedim hiçbir yerde. Bu servisin mucidi benim. Birincisi telsiz, ikincisi sac motor, üçüncüsü vinçli motor, dördüncüsü Gps; her türlü cihaz bizim motorlarda mevcuttur” diyor işini hakkıyla yapan bir işadamı olmanın gururuyla.

1984 yılında Çanakkale’den geçen gemilere hizmet vermek amacıyla  Necati Özer’le iş ortaklığı yaparak diğer şirketi Düzgit Vapur Acenteliği şirketini kuran Salim Bey, 1988 yılında Çanakkale’den geçen gemilere  gümrük hizmetleri vermek amacıyla Düzkoç Turizm İthalat ve İhracat’ı, 1989 yılında ise partneri Necati Özer’le birlikte Denizciler Vapurculuk şirketini kurarak sektörün lideri oluyor. Düzgit Vapur Hizmetleri 2000 yılında  Düzgit Denizcilik adını alıyor ve  2004 yılı sonunda da Düzgit Gemi İnşa adı altında gemi inşa projelerine başlıyor. Salim Bey bu hızlı çalışma temposu içinde özel hayatını da ihmal etmiyor. 1964 senesinde evlenen Salim Bey, müstakbel eşini nişan törenine ünlü armatör Ferit İnal’ın cadillac’ıyla götürüyor. Oğullarını en iyi okullarda okutuyor ve yurtdışında eğitim görmelerini sağlıyor. Oğulları Recep Düzgit, Ali Düzgit, Metin Düzgit ve Murat Düzgit de sektörün önemli işadamlarından.

[/membership]

Bunu Paylaşın