24 Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaşta Rusya Ukrayna’nın doğu ve güney bölgelerini işgal etmiş, 2022/2023 kışında savaş statik bir duruma girmiştir. Bu dönemde Batı’dan askerî destek alarak eğitim ve hazırlıklarını geliştiren Ukrayna 2023 yaz aylarında kaybedilen topraklarını geri almak maksadıyla genel karşı taarruza geçmiştir. Hâlen topraklarının bir kısmını kurtarmış, kurtarmaya devam etmektedir.
Rusya bir yandan işgal ettiği bölgeleri Ukrayna taarruzlarına karşı savunurken öte yandan dolaylı bir strateji uygulayarak Ukrayna’nın dış desteğini kesmeye yönelmiştir. Bu maksatla Rusya Savunma Bakanlığı 19 Temmuz 2023’te yayımladığı bir bildiri ile Ukrayna limanlarına giden tüm gemilerin bu ülkeye silâh götüren gemi olarak kabul edeceğini bildirmiştir. Uluslararası hukukta bunun karşılığı ablukadır (blockade).
Türk hukuk lügatı ablukayı şöyle tanımlamaktadır: Bir devletin dışarı ile olan münasebetlerini ve münakalelerini ve bilhassa ticaretini zor ve kuvvet kullanarak kesmek. (1)
Aynı kaynağa göre abluka iki şekilde olur:
1) Çatışma devam ederken
2) Savaş ilanından önce
Hüseyin Pazarcı savaş esnasında ablukayı, “Savaşan devletlerden bir tarafın düşman devlet ülkesi veya düşman devletin işgal ettiği ülke kıyıları ile açık deniz arasındaki giriş ve çıkışların yasaklanması” olarak tanımlamaktadır. Tarafsız devletler gemilerinin abluka yasağını çiğnemesi durumunda abluka ilan eden devletin gemiye el koyma, zoralım hakkı doğar. (2)
Benzer bir uygulamayı İkinci Dünya Savaşı’nda ABD, Japonya’ya giden petrol gemilerini yasaklayarak yapmıştı.
Nükleer tehdit:
Rusya’nın Ukrayna taarruzları karşısında sıkıştığının diğer bir emaresi Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev’in 31 Temmuz’da yaptığı açıklamadır. Medvedev Ukrayna karşı taarruzları başarılı olursa (Rusya işgal ettiği yerleri Ukrayna’ya terk ederse C.D.) Rusya’nın nükleer silâh kullanmak zorunda kalacağını açıklamıştır.
Değerlendirme:
Rusya’nın abluka ilanı ile Rusya Ukrayna savaşının Karadeniz’de üçüncü ülkeleri de kapsayacak şekilde genişlemesi ihtimâli ortaya çıkmıştır.
Savaşın başından beri Ukrayna’yı askeri silâh ve donatımla desteklemekte olan Batılı ülkeler Rusya ile çatışmadan kaçınmak için desteklerini karayolundan veya havayolundan (Romanya, Polonya veya Macaristan üzerinden) yapmak zorunda kalacaklardır. Bu durumda deniz taşımacılığının sağladığı kitlesel sevkiyat azalacak, zamana yayılacak ve daha pahalıya mâlolacaktır. Bu da Ukrayna’ya desteğin azalması/yavaşlaması demektir. Aynı zamanda Ukrayna’nın askerî olmayan dış ticareti zarar görecek ve ülkenin ekonomisi olumsuz etkilenecektir.
Bu durumu istemeyen Batılı devletler denizyolu ile Ukrayna’ya silah sevkiyatına devam ederlerse Rusya ile çatışmayı göze alacaklardır.
Türkiye açısından:
Türkiye’nin Karadeniz’le ilgili ulusal çıkarı bu denizin bir barış denizi olmasıdır. Karadeniz’de üçüncü ülkelerin karışacağı bir deniz savaşı güvenlik ve ekonomik çıkarlarımıza aykırıdır. Böyle bir savaş Montrö’yü de zorlayabilir. Bizim için arzu edilen stratejik nihai durum (desired strategic end state) Rusya Ukrayna savaşının kısa sürede bir uzlaşma ile sonuçlanması ve böylece gerek abluka dolayısı ile Karadeniz’de savaş ihtimâlinin gerekse nükleer silah kullanma ihtimâlinin ortadan kalkmasıdır. Bunun için diplomasiye ağırlık verilmelidir.
(1) Türk hukuk lügatı, 4. Baskı,1998, s.1
(2) Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk, Tarhan Kitabevi, Ankara, 2005, S. 555
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.