8 Temmuz 1853.
4 Amerikan gemisini kumanda eden Amiral Perry, Japon limanına giriş yaptı. Tek hedefi vardı; Japon pazarını ve kaynaklarını Batı dünyası ile buluşturmak. Son 200 yıldır, sınırlı sayıda imtiyazlı Çinli ve Hollandalı tüccar dışında Japonya’ya iğne satabilen yoktu.
Ayrıca Japonya’nın konumu ve varlıkları ABD için göz kamaştırıcıydı.
Perry, donanması ile ABD Başkanı’nın mektubunu iletti. Ve cevabı almak için tekrar geleceğini bildirdi.
Çok değil, 1854 baharında daha büyük bir filo ile geri döndü.
Japonlar, ya ABD Donanması’nın ateş gücünü tadacaktı ya da ticaret anlaşmalarına razı olacaklardı. Barut ile sınanmak zor işti! Tabii ki ikincisini seçtiler.
Oysa, o gün ABD, yaklaşık yüzyıl sonra başına bela olacak bir devi uyandırdığının farkında bile değildi.
Gunbot Diplomasisi
O dönem, Amiral Mahan’ın “Deniz Hakimiyeti”ni anlatan ve jeopolitik kuramları sarsan kitabı henüz yayımlanmamıştı. Ancak ABD, donanmasını nasıl kullanacağının örneklerini o dönemde de veriyordu. Donanmasını kullanarak dış politikada mevzi kazanmıştı. İşte bu tuzlu su silahına, akademik literatür ‘’Gunbot Diplomasisi’’ diyor.
Diplomasi tarihi ilk insan topluluklarının kendi aralarında ilişkiye geçmesi kadar eskiye dayanıyor. Ancak diplomaside deniz unsurlarının kullanımı her ulusa nasip olmuyor. Tuzlu su diplomasisi ‘’Deniz Körlüğü’’ne yakalanmayan uluslar için bir araç, diğerleri ise bu kuvvetten bihaber!
Gunbot diplomasisi; “Bir uluslararası veya iç sorunun kendi devletimiz lehinde sonuçlanması ya da bu sorun nedeniyle oluşabilecek maddi ve manevi zararların geciktirilmesi maksadıyla savaş zamanı kullanımı hariç, deniz kuvvetlerinin kısıtlı bir şekilde kullanımını veya kullanım tehdidini içermesi’’ olarak tanımlanıyor.
‘’Kuvvetin Kullanım Tehdidi’’ni içermesi ayrıca önemli. Keza ‘’Donanma Diplomasisi’’ kavramından ayrılan kısmı da burası. Donanmaların sancak varlık göstermesi, liman ziyareti yapması gibi barış dönemi faaliyetleri nispeten daha alışılageldik. Ancak caydırıcılık noktasında kullanım ve ateş gücünü sahaya sürme yaklaşımı tecrübe, cesaret ve kararlılık istiyor.
Ancak çıkarlarınızı hem yakın kıyınızda hem de uzak coğrafyalarda koruyabilmek ve bunu ateş gücü ile destekleyebilmek, ‘’Gunbot Diplomasi’’ni masada tutabilmek, deniz devletleri için hayati!
Bugün karaya atılan Tomahawk’lardan tutun, yapılan çıkarma harekâtları, ablukalar ve gemilerden kalkan uçaklar ile düzenlenen her türlü hava harekâtı “Gunbot Diplomasisi”nin müteakip safhası olarak nitelendirilebilir. Tehdit ile sonuç alınamadığında ise sıcak barutun tadı ile tanışılabilir.
ABD’nin diplomasi alanında ikinci büyük donanma kullanımı ise Roosevelt’in ABD Başkanlığı döneminde inşa ettirdiği savaş gemileri ile oluşturduğu “Büyük Beyaz Donanma’’nın (Great White Fleet), 1907-1909 yılları arasında dünyanın çevresinde yaptığı seyahattir. ABD’nin artık bir deniz gücü ve aynı zamanda bir dünya gücü olduğunu ortaya koyması bakımından özel önem taşımaktadır. 16 Ana Muharebe Gemisi, 8 zırhlı kruvazör, 6 torpido bot ve yardımcı gemilerden oluşan filo; Aralık 1907’de ABD’den ayrılmış, Güney Amerika’yı dolaşarak Pasifik Okyanusu’na çıkmış. Malakka, Bab el Mandeb, Süveyş ve Cebelitarık gibi deniz ulaştırmasının önemli düğüm noktalarından geçmiş, limanlarda diplomatik görevler icra etmiş ve 1909 yılında ABD’ye dönmüştür.
Bu seyir, aslında Mahan’ın teorisinin denizler ile buluştuğu an olarak da adlandırılabilir. Dünyaya bir deniz egemenliği mesajıdır.
Örnekler çoğaltılabilir: ABD’nin 1905’te Panama Kanalı’nın inşası için bölgeye donanma sevk etmesi, 1896’da Zanzibar taht varisinin belirlenmesi için yapılan 40 dakikalık savaş, 1972’de Rusların Mısır’dan çekilmesi için ABD 6’ncı Filosunun faaliyetleri bu kapsamdaki örnekler arasına alınabilir. Atlantik yapı denizlerden doğması sebebi ile çelik ve suya alışkındır. Ancak biz de fena değiliz!
Cumhuriyet Donanması ve Diplomasi
Cumhuriyet Donanması 1930’lu yıllar ile birlikte dış politikanın bir aracı haline gelmiştir.
1933 yılında Balkan Paktı’nın Bulgaristan tarafından imzalanması sürüncemede kalınca, İsmet İnönü ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ı almak için Varna’ya gönderilen TCG Yavuz’un limanda Bulgaristan Devlet Başkanı’nı selamlamak maksadıyla; 21 pare selamlama hartuçlarını fazla doldurarak kıyıya yakın evlerde kırılmadık cam bırakmaması önemli bir “Gunbot Diplomasisi” örneğidir. Daha sonra Celal Bayar’ın 1954’te Yugoslavya’yı ve 1955’te Pakistan’ı iki muhrip ve bir denizaltı ile ziyareti “Gunbot Diplomasi”sinin etkin kullanımına güzel örneklerdir.
Ve bugün Cumhuriyet Donanması, Ata’sından aldığı vizyon ile dış politika unsuru olarak görev yapmaya devam etmektedir. Arktik Okyanusu’ndan Pasifik’e, Türk Bayrağı dünya denizlerinde dolaşmaktadır. Son 3 senede 2 Türk gemisi, TCG Gediz ve TCG Barbaros 70K enleminin kuzeyinde faaliyet göstermiştir. Bu uzak coğrafyalarda gemi dolaştırabilmek, komuta ve lojistiği aksatmadan idame edebilmek yetkinlik meselesidir!
Buna ek olarak, konunun bir de Doğu Akdeniz ve Ege kısmı var. Yani Gunbot Diplomasisi kısmı!
Her ne kadar Türkiye’nin denizlerdeki politikası Türk Deniz Kuvvetleri teorisyenleri tarafından belirlense de, aslında donanma dış politika tercihlerinin sahada korunması için bir araç. Türk Dışişleri’nin de milli perspektifte deniz teorisi üretimine destek vermesi önemli!
Bu noktada diplomasinin piri İngilizlerin ünlü filozofu John Stuart Mill’e kulak verelim: ‘’Eğer onu destekleyecek bir filomuz yoksa, diplomasimiz hiç bir şey ifade etmez!”
Deniz ve diplomasi ilişkisi bu kadar net ifade edilebilir!
Son dönemde TCSG-55’in Kardak civarında Yunan Sahil Güvenlik Botu ile borda bordaya çarpışması ya da TSCG Umut’un yine Kardak bölgesinde Yunan Sahil Güvenlik botunu mahmuzlaması deniz gücümüzün dış politikayı desteklemesine en somut örneklerden. Keza bununla da sınırlı değil.
Geçtiğimiz günlerde Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri de aynı bakış açısı ile yorumlayabiliriz.
Bilindiği üzere Barbaros gemimiz Doğu Akdeniz’de sismik araştırmalar yapmak maksadı ile görevlendirildi. Bu süreçte de koruması donanmamız tarafından yapılmaktaydı.
Bölgede bulunan Yunan savaş gemisi Nikiforos Fokas, Barbaros’u tehdit etmeye kalkınca cevabı TCG Giresun Fırkateyni’nden aldı. Bu tür durumlarda gemiler her türlü silah ve sensörünü açık tutar ve gerektiğinde ateş gücü kullanımına hazırdır. Tabii çerçeveyi ve mukabele sistematiğini angajman kuralları belirler.
Ancak bu anlarda “Gunbot Diplomasisi” sahadadır! Türk Donanması son dönemde hiç olmadığı kadar küstahlaşan Yunan Diplomasisi’ne gerekli cevabı vermektedir, verecektir. Burada, hiç istenmese de, gerçekleşecek bir çatışma ‘’bacasız’’ bir devlet olan Yunanistan’ın intihar girişimi ile sonuçlanır!
Ege’nin sularının soğukluğunu unutan Palikarya’ya 9 Eylül’ü hatırlatmak ve Türk Donanması’nın gücünü her daim hissetmesini sağlamak gerekir!
Hem de en az Japon’un Perry’nin toplarını hissettiği kadar!
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.