XIX. yüzyıldan beri Belçika’nın başkenti olan ve görkemli binalarıyla nam salan Brüksel’i gezenler için şehrin ciddi atmosferini yumuşatan üç şey vardır: Midye, bira ve çikolata.
Moules frites (midye ve patates kızartması) da Brüksel’in en önemli kültürlerinden birini oluşturuyor. Midye ile bira içmek bize pek yabancı değil, ancak beş yüz çeşit bira arasından seçim yapmak oldukça zor. Onlarca değişik sosla pişirilen midyelerden ve beş yüz çeşit biradan hangisini seçeceğinizi bilemiyorsunuz ilk başta. Ama herkesin iştahla, midyenin tencerede pişirildiği aromalı sosu içtiğini görünce “ne olursa olsun, yeter ki midye olsun” diyeceğiniz geliyor. 
Beş yüz çeşit bira, nefis çikolatalar ve midyenin en lezzetlisi Brüksel’de yenir
Genellikle buharda pişirilen ya da fırınlanan midye, her damak tadına uygun şekilde tatlandırılıyor. Kaşarlı midye, sarmısak soslu midye, sebzeli midye gibi çeşitlerin yanında; şeftali, kiraz ve çilek aromalı ünlü Brüksel biralarından yudumlamak isteyebilirsiniz. Yine de midye ile aromasız bira içip, üstüne, Brüksel’in şık kafelerinden birinde aromalı bira içmeniz daha iyi olur.
Ne var ki Brüksel tarzı pişirilen midyeler, bizim alışık olduğumuz midye dolma ve midye tavadan oldukça farklı. Hafif sert, lastiğimsi kum midyelerini çiğnemekte zorlansanız da, midye yemeden Brüksel’den ayrılmak olmaz. Bir de her yerde görebileceğiniz, seyyar salyangoz satıcıları var ki yaydığı iştah kabartıcı koku, eski alışkanlıklarınızı terk etmenizin zamanı geldiğini düşündürebilir.
Midye, patates ve bira keyfi yapmak istiyorsanız, şehre gittiğinizde ziyaret etmeniz gereken yerlerin başında Ue de Boucher Sokağı geliyor. Beyoğlu’ndaki Nevizade Sokak’a çok benzeyen bu mekânda da restoran sahipleri, turistleri içeri çekmek için birbirleriyle yarışıyorlar.
Belçika’ya gidip de midye yiyenlerin size önerebileceği en bilinen mekân Chez Leon (Leon’un Yeri) olacaktır. Burada Brüksel’e özgü bira-patates ve midye keyfini en güzel şekliyle yaşayabilirsniz.
