“Beyaz adam annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne alıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Onun bu ihtirası ki toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir. Beyaz adamın kurduğu kentlerde bir çiçeğin taç yapraklarının açarken çıkardığı tatlı sesler, bir kelebeğin kanat çırpışları duyulamaz. Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenilemeyen bir şey olduğunu anlayacak!”
(Kızılderili Şef Seatle)
Göcek yat turizmi için eşsiz güzellikte ve sessizlikte olan dünyaca ünlü bir cennet beldemiz. Nisan ayı geldiğinde tekne sahiplerinin içi Göcek’e kavuşmak için pır pır eder ve yavaş yavaş tekneler suya iniş için hazırlanır. Doğa uyanıp dokusu yeşile çalmaya başlayınca, karpuz kabuğu da suya düşünce ideal kaçış ve doğal terapi cenneti olan Göcek’e doğru yelkenler de bir bir açılır. Yerli ve yabancı tekne sahipleri var olmanın dayanılmaz hazzını veren bu keyfi yaşamak için baharı iple çekerler. O koylardaki sessizliğin, dostlarla edilen sohbetin, özellikle İstanbulluların seyretmekten yoksun kaldığı yıldızların, mehtabın güzelliğini, bir iç uzay gibi geceleyin yakamozların ışıltısıyla aydınlanan serin sulara dalmanın mutluluğunu, deniz kültürüyle yoğrulmuş tutkunlar çok çok iyi bilir ve bunun müthiş bir armağan olduğunu hissederek yaşarlar.
Bilindiği gibi bu güzel beldemizin suları Göcek Adası, Tersane Adası, karınları acıkınca teknelerin konteynere bıraktığı çöpleri yiyen yabani eşşek sürüleriyle meşhur Domuz Adası, Zeytinada ve Yassıca Adaları gibi irili ufaklı adalardan oluşuyor. Yunan adalarının aksine, bu yemyeşil adaların eteklerinde dantel gibi işlenmiş doğal koylarımız boy boy ultra lüks motor yat ve yelkenlilere evsahipliği yapmaya devam ediyor. Keşfedildiğinden bu yana birçok deniz severi, birçok önemli önemsiz ismi bu doğal güzellikleriyle ağırlayan Göcek son yıllarda yapılan yat limanı, otel, konut yatırımları ile de genişlemeye devam ediyor. Bunlar hoşa giden gurur verici gelişmeler… Tabii önemli bir farkla! O ilk keşfedildiğinde sahip olduğu pırıl pırıl turkuaz rengi sular solmadan! Eğer ciddi önlem alınmazsa bırakın yabancı turisti siz deniz severleri de ağırlayamayacak! O cırcır böceklerinin sesleriyle huzura erdiren mavi koylarında artık yüzemeyecek, dinlenemeyecek, çocuklarınıza deniz sevgisi aşılayamayacak, ailenizle ve dostlarınızla iş stresini üzerinizden atamayacak, yunuslarla yarışamayacak, teknenizde ağırladığınız yabancı misafirlerinize böylesine eşsiz güzelliklere sahip bir ülkede yaşadığınız için gururlu gözlerle bakamayacak, hatta davet etmeye bile çekineceksiniz… Bu güzelliğin sessizce yok oluşunu seyrettiğiniz için belki siz de kendinizi suçlu hissedeceksiniz.
Evet gözle görülmese de son yıllarda Göcek suları çevreyi korumaktan yoksun ‘beyaz adama’ teslim oldu. Bilimsel olarak da kanıtlanan bu kirlilik konusunda Deniz Temiz Turmepa yalnız başına mücedele vermekten artık pes diyerek bir açıklamada bulundu.
Yani Göcek, Fethiye, Gökova gibi parayla alınıp yatırımla yaratılamaz, ölürse para vererek canlanamaz bu incilerimiz artık nefes almakta zorlanıyor. Bu nedenle Deniz Temiz Turmepa Genel Müdürü Levent Ballar’ın feryadına kulak verelim. Deniz severler olarak, bireysel ya da kurumsal olarak yetkililerin bu konunun ciddiyetini anlamalarına gayret edelim.
Teknelerde gerekli önlemleri almak çok zor değil. Deniz Temiz Turmepa’nın atık toplama teknelerinin sayısının Çevre Bakanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığı’nca desteklenerek artırılması çok zor değil. Bu konuda çıkan yönetmelikleri uygulatmak ve denetimi sağlamak en az kanun koymak kadar önemli. Ya bu koylarda sıkı denetimle kural tanımayanlar denetlenecek ve yüksek cezalar kesilecek ya da deniz ölecek. Kimyasal içerikli pis suların denizi öldürmesine izin vermeden denizde seyir yapabilir, koyların tadını daha uzun yıllar bu turkuaz renk solmadan sürdürebiliriz. Bu mümkün mü? Mümkün. Sadun Bora dünya turuna çıkıp okyanusu 50 litrelik su tankıyla geçmiş. Deniz Temiz Turmepa icadı olan mavi kart projesi denetim için ideal bir çözüm. Daha birçok çözüm birlikte üretilebilir. Yeter ki isteyelim, harekete geçmek için bir başkasını beklemeyelim.
Bu soruna çözümü bulursa ekmeğini her daim denizden kazananlar bulur umuduyla, içimi ‘deniz’e döktüm.
