Özet olarak bu tutulma ile harekete geçen enerjinin bize: Haklı, kendinden emin ve verimli bir hayat sürmek adına; geçmişten günümüze taşıdığımız yanılsamaları, şimdi ve gelecekte işlevsel olmayacağından, miadını doldurmuş tüm tutumları, fark ve terk etmek için bizleri harekete geçirdiğini söylüyor olması.
Bunu niye yazdım diye merak ediyorsunuz. Farkettim ki, Deniz Ticaret Odası’nın burcu Aslanmış. Benim yönetimine tanık olduğum son iki Yönetim Kurulu Başkanının burcu da Aslan. Ne tesadüftür ki yönetime aday olduğunu 9 Ağustos Perşembe DTO Meclis Toplantısı’nda sürpriz bir şekilde açıklayan Tamer Kıran’ın da burcu Aslan. Bir tezim yok, ispata çalışmayacağım, sadece bende de mevcut tutulmayla bu açıdan bir farkındalık oluşmuştu, öylesine gelişmeleri kendi kendime eğlence olsun diye incelemeye almıştım. Bu tesadüf olabilir mi?
Uzmanların, yılın son altı aylık dönemi için Aslan burçlarına tavsiyeleri de şu: Tüm erdemli davranışlara sarılın zira büyük kazancınız olacak. Bunlar başta; dürüst, vakur, adil ve dengeli ve en önemlisi cesur olmaktan geçiyor. Bunlara zıt olarak, ben merkezci bir anlayışla, intikam, alavere dalavere, zalim, sinsi, entrikacı ya da korkak olunursa en çok zararla çıkılacağına işaret ediliyor. Aklıma hemen tarafların ‘Doğru minderde kalıp belden aşağı vurmayalım’ sözleri geliyor. Doğruda kalın, bunu içselleştirin ve çevrenize aktarın işte o zaman yüce olmak için çalışmanıza gerek kalmaz, vesile olacağınız işlerle kendiliğinizden büyüyeceksiniz diyor işin uzmanları.
***
Sektörün gündemini en çok meşgul eden konulardan bazıları nelerdi, hatırlayalım. Aslında benim penceremden kimler ne söylerken, neler söylemek istedi. Kendimce yorumlamaya çalışacağım.
Cengiz Kaptanoğlu, Metin Kalkavan’a özetle, yeter artık köşene çekil, meclis başkanı ol, sahneyi gençlere bırak demek istedi. Bu aslında; Kalkavan dönemi bitti, saltanat yeniden Kaptanoğlu’nun olacak, ben karar verdim işte o kadar demekti. O malûm telefon görüşmesi enerjiyi ortaya çıkardı ve bu düşüncelerin açığa çıkmasını tetikledi. Kendi kızı Şadan Kaptanoğlu aday olursa koşulsuz onu destekleyeceğini, o telefon görüşmesini kaynak sebep göstererek açıkça belirtti. Bu sektörce; kendi kızını başkan koltuğuna oturtmak istiyor olarak yorumlandı. Ancak Şadan Kaptanoğlu, BIMCO Başkanlığı nedeniyle, bu isteği karşılamadı ve çekimser kaldı. Olsaydı bile (Tamer Kıran aday olmasaydı, bu restleşmede mecburen aday olabilirdi, Şadan Kaptanoğlu ayak diretince, Cengiz Kaptanoğlu geri adım atmadı ve Tamer Kıran’ı ikna turlarına O da başladı.) yönetimin de üzerinden en büyük yükü alacağı kişi Recep Düzgit olabilirdi. Oy desteğini ise bir önceki dönem destekleyenleriyle başkanlık koltuğunu kılpayı kaçıran Kapt. Salih Zeki Çakır’dan sağlayacaktı. Cengiz Kaptanoğlu’nun bence öngöremediği BIMCO Başkanlığının Şadan Kaptanoğlu’na getireceği sorumluluklar oldu. Cengiz Kaptanoğlu geri adım atmadı, Metin Kalkavan’ın saltanatını devirmek için ant içti ve kararlı bir politika sürdürdü.
Benim anladığım, Metin Kalkavan’ın kararlı söylemiyle iddiası şöyle özetlenebilir: Metin Kalkavan zaten istemediği için Kaptanoğlu’dan gelen bu pası çok iyi ve akılcı değerlendirdi. Yıllardır beklediği anı Cengiz Bey ona altın tepsiyle sunmuştu. Vesayeti kaldırmak istiyorum. Kendi içinde yeni çağla çelişen köhne bir devri bitireceğim. Ben dahil herkes bundan zarar gördü. Dünya düzeninin yeni söylemlere ihtiyacı var. Sektörümüzün koşmaya ihtiyacı var. Sektörümüzün üzerinde gözle göremediğimiz ama varlığını ensemizde hissettiğimiz, adeta karabasan gibi yıllardır gizli ve sessiz varlığını sürdüren bu paslı anlayış devrini bitireceğim. İşlevselliğini yitiren, arka perdede yaşam bulan yönetim biçimi geleceğimize ipotek koymaktadır, bu ipotek; akıl, irfan sahibi kişilerin kabul edemeyeceği bir durumdur. Şeffaf bir yönetim anlayışına ihtiyacımız var, ortak akıl, yüksek kalite ve kurumsal anlayışla daha vizyoner bir çalışma süreci sergileyeceğim. Yalanı sevmiyorum. Dürüstlükten yanayım. Dünya gelişimini doğruluk ile sürdürdü onunla devam ettirecek, ben de bununla nefes alıyorum. Yeni dönem hiç olmadığı kadar güzel olacak. Buna inanıyorum gibi bir söylemle resti gördü hatta rest çekti ve buyrun düello vakti dedi.
Öncelikle merak edenlere söyleyeyim; Tamer Kıran ile röportaj için iki defa sözleştik ancak malumunuz son Meclis hepimizi derinden üzdü. O gün röportajı erteleme kararı aldık. Kendisiyle sohbetimizi kendisinin de tabiri ile dostça fakat yazmamak kaydıyla gerçekleştirdik. Seçimlerin süpriz bir şekilde ertelenmesi de bu röportajı ertelememize bir etken oldu. Sadece şu yorumu yapabilirim, Tamer Kıran kendini başkanlığa hazır hissediyor. Kendisini tanırım, her konuda hazırlığını yapacak ve seçmenlerinin karşısına inandığı veya uygulacağı projelerle çıkacak. Bazı konular kontrolü dışında gerçekleşti, bu nedenle önce kendi yöntemiyle bu aşamaları halletmesi gerekiyor. Burada en büyük sorun kanımca Cengiz Kaptanoğlu. Cengiz Kaptanoğlu kötü niyetli olmasa da bir anlık refleks ile Tamer Kıran’ın kalesine yani kendi savunduğu kaleye gol attı. Metin Kalkavan’ın yıllardır yediği gollerden Tamer Kıran da nasibini almış oldu. Mecliste yarım kestiği konuşmasında kendince haklı bir soru sordu: ‘Hani belden aşağı vurmayacaktık?’
Deniz Eraydın’ın konuşması yeterince anlaşılamadı. Onu bu konuşmaya iten Kapt. Salih Zeki Çakır’ın yine bir Oda konuşmasında, “Değişim Hareketi’ni 2013 yılında kaldığımız yerden aynı istikamette sürdüreceğiz,” içeriğinde bir açıklaması olduğuna dikkat çekti ve sürdürdü. Aslında kimseye iftirada bulunmadığı gibi somut gerçeklerden akılcı ve sorgulayıcı bir konuşma yaptı. Rakiplerine siyaset üstü bir dille, toplumun bütününü ve rakiplerini de kucaklayarak; bu gerçek varken neden çıkıp açıklama yapmadınız diye sorup bu belanın farkında olun, hepimizin sorumluluğunda olan bir olay demek istedi.
Cengiz Kaptanoğlu, Deniz Eraydın’ın sözünü kesip konuşturmayarak, kendi kalesine bir gol daha attı. Dahası çoğu kişinin gözlerinden kaçsa da o gün Meclis’te yeterli sayı olmadığı gerekçesiyle toplantıyı yapmayacaktı. Neden sonra kararını değiştirip, ‘Meclisi açıyorum,’ dedi. Bunda Metin Kalkavan’ın sunumunun etkili olduğunu söyleyebiliriz. Kalkavan zekasını burada yine konuşturdu.
Kapt. Salih Zeki Çakır elini masaya vurmak yerine, sakince Deniz Eraydın’a teşekkür etseydi daha çok alkış alacaktı. Stratejik hata, duygularıyla hareket edip nedense savunmaya geçti.
Şadan Kaptanoğlu, mantığını ortaya koydu ve konunun dışında kalmayı başardı zira sorumluluğunun farkında zeki bir kadın. BIMCO Başkanlığının hakkını susarak verdi.
Recep Düzgit konusunda iyidir ve çalışkandır, bilmediğim bir konuda; Deniz Eraydın’ın sözlerinden alt metin veya niyet okudu ve önce sakin başladığı konuşmasında birden hiddetlenerek tansiyonu yükseltti. Sonra ikinci konuşmasında kendince gerekçelerini ortaya koydu.
Herkes kendi açısından durum değerlendirmesi yaparak, düşüncelerini ortaya koydu, sizler de öyle.. Artık yüksek kalite için duygularımızı frenlemeli akıl yoluyla hareket etmeliyiz. Ayrıca unutmamalı ki yarın yüzyüze bakacağız, ülkemiz için buna mecburuz. Benden misin, ondan mısın değil, o da bizden, bizim diyerek yol almalıyız. Zira Kapt. Çakır hariç herkes aynı yönetimde idi, ben Metin Başkanı çok sert eleştirirken, Allah için kimseden Metin Başkan ile ilgili olumsuz tek bir söz duymadım. Ne oldu da bu iyi insanlar en çok birleşmeleri gereken zamanda ayrıldılar, belki de hiç bilemeyeceğim. Belki bir mucize gerek bize!
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun, kutlu kalsın!