Haziran, dünyanın siyasi geleceğini şekillenmesinde rol alan bir ay oldu. Bu yazı kaleme alındığında “Yeni Atlantik Bildirgesi”, G7 Zirvesi, NATO Liderler Zirvesi, ABD-AB Zirvesi ve Putin-Biden görüşmesi ayın dış politika açısından öne çıkan olaylarıydı
Libya Konferansı ve AB Liderler Zirvesi icra edilecek diğer faaliyetlerdi.
Yeni Atlantik Bildirgesi
ABD Başkanı Biden 10 Haziran 2021 günü İngiltere Başbakanı ile görüştü. Bu görüşme sonrasında 8 maddelik bir bildirge yayımlandı.
Bildirgenin G7, NATO Liderler ve ABD-AB Zirvelerinden hemen önce yayımlanması, zamanlama bakımından oldukça dikkat çekiciydi.
Bildirgenin giriş bölümünde ABD ve İngiltere, gelecek vizyonlarını gerçekleştirmek için birlikte çalışma taahhütlerini yeniden teyit ettiler. Ayrıca, iki ülkenin “demokratik değerlerini” paylaşan tüm ortaklarla yakın şekilde çalışmayı, ittifaklarına ve kurumlarına halel getirmek isteyenlerin çabalarına karşı koymayı taahhüt ettiler.
Bu giriş mesajlarıyla bildirge, 14 Ağustos 1941’de ABD ve İngiltere arasında imzalanan ve İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya düzeninin şekillenmesinde rol oynayan esas Atlantik Bildirgesi ile ilişkilendiriliyor.
Bildirge ayrıca 8 maddelik madde sayısı bakımından da ilk bildirgeyi anımsatıyor.
Bu anlamda bildirge sembolik yönü ile öne çıkıyor.
ABD yeni bir soğuk savaş dönemine girilirken, kendine göre klasik olarak nitelendirilebilecek tehditler ile yeni risklere karşı mücadelenin liderliğini üstleneceğini ve bu mücadeleyi şekillendireceğini anlatmak istiyor.
Ancak koşullar ilk bildirgenin yayımlandığı dönemden oldukça farklı.
Gerek ABD’nin gerekse İngiltere’nin İkinci Dünya Savaşı ve sonrası dönemdeki gibi bir güç merkezi olduklarını söylemek pek mümkün görünmüyor. Bu nedenle söz konusu mücadele için bilinen “müttefiklerin” ve “dostların” bu doğrultuda ikna edilmeleri gerekiyor. Yeni dostlara da ihtiyaç duyuluyor.
Bildirgeye bu anlamda ABD tarafından hazırlanan, ‘ABD liderliği’ndeki bir gelecek için atılacak adımların çerçevesini belirleyen, sembolik bir başlangıç dokümanı olarak bakılması gerekiyor.
G7 Zirvesi
“Yeni Atlantik Bildirgesi”nin yayınlanmasının ardından G7 Zirvesi, 11-13 Haziran 2021 tarihleri arasında toplandı.
Görüşülen hususlar Sağlık, Ekonomi, Serbest Ticaret, Geleceğe Yönelik Cepheler (Future Frontiers), İklim ve Çevre, Cinsiyet Eşitliği, Küresel Sorumluluklar ve Uluslararası Faaliyetler başlıkları altında 70 maddelik bir sonuç bildirgesi ile yayımlandı.
Zirvede, G7 üyelerine ilave olarak Avustralya, Hindistan, Güney Afrika ve Kore Cumhuriyeti liderlerinin de katılımı ile “Açık Toplumlar Bildirimi-Open Societies Statement” adı ile bir belge daha imzalandı.
Sonuç Bildirgesi’nde “Küresel Sorumluluklar ve Uluslararası Faaliyetler” başlığı altında özetle;
• G7 Süratli Mukabele Mekanizmasının kuvvetlendirileceği (Madde 48), • G7’nin “kurallara dayalı uluslararası sistemin” desteklenmesi konusundaki özel sorumluluğunu kabul ettiği (Madde 49), • Çin’e atfen, küresel ekonominin adil ve şeffaf işleyişine halel getiren piyasa dışı politikalar ve uygulamalar konusundaki istişarelere devam edileceği (Madde 49),
• Çin’in insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı göstermeye davet edildiği (Madde 49),
• Rusya’ya, diğer ülkelerin demokratik sistemlerine müdahalesi de dâhil olmak üzere istikrarsızlaştırıcı davranışlarını ve kötü niyetli faaliyetlerini durdurması ve uluslararası insan hakları yükümlülüklerini ve taahhütlerini yerine getirmesi çağrısının yinelendiği (Madde 51),
• Hint Okyanusu ve Pasifik Bölgesi’nin serbest ve açık olmasına atıfla Tayvan Boğazı’nın iki yakasına yönelik sorunların barışçıl şekilde çözümüne destek verildiği, Güney Çin Denizi’ndeki durumdan endişe duyulduğu, statükoyu değiştirmeye ve gerilimi artırmaya yönelik her türlü tek taraflı girişime şiddetle karşı çıkıldığı (Madde 60), ifade edildi.
Zirve’de Çin ile stratejik rekabet kapsamında, düşük ve orta gelirli ülkelerdeki 40 trilyon dolarlık altyapı ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olacak somut eylemlerde bulunmak üzere yeni bir küresel altyapı girişiminin (Build Back Better World-B3W) başlatılması kararı da alındı.
Netice olarak; G7 Zirvesi ABD’nin Rusya ve Çin’e karşı cepheyi genişletme ve yeni cepheler tesis etme konusundaki girişimlerine sahne oldu. “Açık Toplumlar Bildirimi”nin imzalanması için Avustralya, Hindistan, Güney Afrika ve Kore Cumhuriyeti’nin davet edilmesi, özellikle Hindistan ve Güney Afrika bağlamında dikkat çekti.
Diğer taraftan G7’nin Çin’in “Kuşak-Yol Projesi”ne alternatif bir proje (Build Back Better World-B3W) geliştirme hazırlığında olduğu anlaşılırken, sonuç bildirgesinde “açık toplumlar-open societies” ifadesinin “demokrasi” tabirinden daha sık kullanılması önümüzdeki dönemdeki argümanlardan birinin de “açık toplumlar” nitelemesi olacağını, toplumların gelecekte “açık ve demokratik toplumlar” ile “diğerleri” olarak ayrıştırılacağı intibaını yarattı.
NATO Zirvesi
G7 Zirvesi’nin ardından 14-15 Haziran 2021 tarihlerinde NATO Liderler Zirvesi yapıldı.
Zirve’de ilk bakışta öne çıkan en önemli husus NATO 2030 konseptinin kabul edilmesi oldu.
Daha önce bu konsepti ve konsept ile ortaya konan bakış açısına yönelik değerlendirmelerimizi yine bu sütunlarda paylaşmıştık. Hatırlanacağı üzere Konsept, Rusya’yı tehdit ve Çin’i ise sistemik bir rakip olarak tanımlıyordu. Buna karşılık vermek üzere Doğu ve Güney olarak iki ana eksende bir dizi tedbiri öne çıkarıyor, NATO’nun karar alma mekanizmalarında, istişare süreçlerinde, üyelerin Çin ve Rusya ile ilişkilerinin yürütülmesinde dikkatle düşünülmesi ve değerlendirilmesi gereken pek çok önemli detayı da bünyesinde barındırıyordu.
NATO 2030 dokümanının oluşturduğu ortamın etkisi altında gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nin sonuç bildirgesi 79 maddeden oluştu.
Sonuç bildirgesinde yine “kurallara dayalı uluslararası sisteme” atıfta bulunuldu (Madde 2-3-6-55-57-73). Bu sisteme bağlı olunduğu mesajı verildi.
Genel Sekreter’e, gelecek NATO Liderler Zirvesi’nde, liderlerin onayına sunulmak üzere yeni “NATO Stratejik Konsepti”ni hazırlama görevi tevdi edildi (Madde 6).
NATO-Rusya ilişkilerini bozan tarafın Rusya olduğu (Madde 9) ve Rusya’nın ilişkileri bozan faaliyetleri (Madde 10-11-12-13-14-15) anlatıldı.
Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyelikleri konusunda 2008 yılında Bükreş Zirvesi’nde alınan kararların geçerliliği (Madde 68-69) teyit edildi. Sonuç bildirgesi ayrıca Çin’in artan etkisi ve uluslararası politikalarına karşı bir İttifak olarak birlikte hareket edilmesi gerektiğine vurgu yaptı (Madde 3).
Çin’in, “kurallara dayalı uluslararası sisteme” ve İttifakın güvenliğine karşı sistemik zorlamalar içinde olduğuna işaret etti (Madde 55). NATO’nun Çin ile yapıcı diyaloğa devam edeceğini belirtirken, Çin’i uluslararası taahhütlerini yerine getirmeye, uluslararası sistemde sorumlu davranmaya davet etti.
Özetle NATO Zirvesi, G7 Zirvesi’nin askeri-politik yönü ağır basan bir tekrarı oldu. Böylelikle ABD, Rusya ve Çin’e karşı yaratmaya uğraştığı cephenin oluşturulmasına bir adım daha yaklaştı.
ABD-AB Zirvesi
ABD-AB zirvesi 15 Haziran 2021 tarihinde icra edildi. Zirve, 2014 yılından beri ABD ile AB arasındaki yapılan ilk zirve olması bakımından önemliydi. Ayrıca, ABD Başkanı’nın ziyareti de 2017 yılından beri ABD Başkanı düzeyinde AB kurumlarına yapılan ilk ziyaret özelliğini taşıyordu.
Zirve sonucunda yayımlanan bildirgenin adı da ABD-AB ilişkilerindeki yeni dönemi yansıtıyordu: Yenilenmiş Bir Transatlantik Ortaklığa Doğru-Towards a Renewed Transatlantic Partnership.
Zirve sonucunda 4 ana başlıkta 36 maddeden oluşan bir sonuç bildirisi yayınlandı.
“Kurallara dayalı uluslararası sisteme” bağlılık vurgusu yapılan (Madde 3) bildiride, G7 Zirvesi’nde “Kuşak-Yol Projesi”ne alternatif olarak gündeme taşınan düşük ve orta gelirli ülkelerdeki altyapı ihtiyacının karşılanmasına yönelik tartışmaların memnuniyetle karşılandığı (Madde 7) ifade edildi.
ABD ve AB’nin, çıkarlarını korumak ve ortak dış politika ve güvenlik hedeflerini gerçekleştirmek üzere “yaptırımların kullanılması” konusundaki işbirliğini geliştirme arzusunda oldukları belirtildi (Madde 24).
ABD ve AB’nin, Çin ile ilgili tüm konularda işbirliği yapma ve istişarelerde bulunma niyetinde oldukları ifade edildi. Sincan ve Tibet Bölgeleri’ndeki insan hakları ihlâlleri, Hong Kong’taki otonomi ve Doğu ve Güney Çin Denizi’ndeki durum, deniz yetki alanlarının sınırlandırılması ve Tayvan Boğazı konularına atıfta bulunuldu (madde 26).
ABD ve AB’nin Rusya’ya karşı birlikte, kararlılıkla hareket edeceği, bu faaliyetlerin koordinesi için ABD ve AB arasında Rusya konusunda üst düzeyli diyalog kurulmasının planlandığı kayıt altına alındı. Rusya’nın, Gürcistan ve Ukrayna’ya yönelik devam eden faaliyetleri kınandı (Madde 27).
Ukrayna, Gürcistan ve Moldova’ya destek mesajı verilirken Güney Kafkasya’da uzun vadeli barış ve istikrar için kararlılık vurgusu yapıldı. Belarus’a dayanışma mesajı verildi (Madde 28).
Türkiye ile karşılıklı çıkara dayalı bir ilişki vurgusu yapılırken, Doğu Akdeniz’de gerginliği azaltacak, sürdürülebilir bir çözüm için ABD ve AB’nin birlikte çalışacağı ifade edildi (Madde 29).
İsrail-Filistin meselesinde iki devletli çözüme atıfta bulunulurken, Suriye’deki seçimler gayrimeşru olarak tanımlandı. Suriye’ye insani yardım gönderilmesi çağrısında bulunuldu (Madde 29).
Libya’daki sürecin desteklendiği, Yemen’de ateşkesin sağlanması için taraflar ile birlikte çalışılacağı mesajı verildi (Madde 29).
Bildirgede ABD ve AB, Venezuela’dan Hindistan-Pasifik Bölgesi’ne, kitle imha silahlarının yayılmasından İran’ın nükleer görüşmelerine, Latin Amerika’dan Arktik Bölgesi’ne hemen hemen her alanda birlikte çalışma taahhüdünde bulundular (Madde 32-36).
Özetle ABD-AB Zirvesi de ABD ile AB arasında yeni bir işbirliği dönemini başlatırken, G7 Zirvesi’nde alınan kararların daha geniş bir katılım ile onaylanması anlamına gelmiş oldu.
Sonuç
Neticede ABD, haziran ayında gerçekleştirilen her dört Zirve’nin de ana aktörü oldu.
ABD’nin birbirleriyle sıkı sıkıya bağlı olan 4 Zirve’de de odaklandığı üç ana nokta bulunuyordu.
• Bunların ilki İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ABD liderliğinde kurulan “kurallara dayalı uluslararası sistemin” idamesi ve bu maksadın katılımcılara teyit ettirilmesi,
• İkincisi bu düzeni veya bu düzenin kurallarını kendi lehlerine değiştirme potansiyeli bulunan Rusya ve Çin’in engellenmesi, bu maksatla Rusya ve Çin’e karşı, her alanda, gerekli cephelerin oluşturulması ve/veya mevcut cephelerin genişletilmesi, katılımcıların Rusya ve Çin ile ilişkilerine sınırlama getirilmesi,
• Üçüncüsü ise salgın hastalıklar, iklim değişikliği, kuraklık, siber güvenlik, yeni ve çığır açan teknolojiler gibi risk ve tehditlere karşı, “kurallara dayalı uluslararası sistem” dâhilinde, toplumların ABD çıkarları ile uyumlu şekilde yönlendirilmesi ile ilgiliydi.
Yayınlanan sonuç bildirgeleri ABD’nin bu anlamda ilk etapta kendi adına başarılı bir diplomatik süreç geçirdiğini gösteriyor.
Ancak sonuç bildirgelerinde tasvir edilen niyetlerin muhataplar tarafından nasıl hayata geçirileceğini zaman gösterecek.
Bu anlamdaki ilk test 24-25 Haziran 2021 tarihlerindeki AB Liderler Zirvesi’nde yaşandı. ABD’nin söylemlerinin AB üzerinde nasıl bir etki yarattığını da bu Zirve gösterdi.
Bir diğer test ise ekim ayında gerçekleştirilecek G20 Zirvesi’nde gerçekleşecek. Bu noktada ABD’nin çok rahat olmayabileceğini söylemek gerekiyor.
Birbiri ardına yapılan zirvelerden sonra oluşan ortama Rusya ve Çin’in tarafından nasıl mukabele edileceğini de izlemek gerekiyor. Bu noktada Rusya ve Çin’in birlikte hareket etmesinin ABD için en tehlikeli senaryoyu oluşturacağı anlaşılıyor.
Mevcut durum önümüzdeki günlerde kutuplaşmanın daha da artacağını, mücadelenin daha da sertleşeceğini gösteriyor.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.