Deprem 6 Şubat günü bütün şiddeti ile ülkemizi vurdu. Depremden 11 ilde toplamda 13,5 milyon insanımızın etkilendiği açıklandı. 23 Şubat itibarıyla hayatını kaybedenlerin sayısı 43 bini aştı.
Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Tanrı’dan rahmet, tüm ulusumuza başsağlığı ve sabır, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.
Deprem sonrası sürecin zorlukları hakkında bilgi ve tecrübe sahibi bir insan olarak bu aşamada en büyük arzumun hayatta kalan insanlarımızın ihtiyaçlarının en kısa sürede karşılanması ve vatandaşlarımızın asgari deprem öncesi standartlardaki yaşamlarına mümkün olan en erken zamanda dönebilmeleri olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bu çerçevede; can kaybı ve hasarın büyüklüğünde payı bulunan her seviyedeki sorumlunun hukuk önüne çıkarılmasının, bireyden başlayıp devlet sistematiğine uzanan tüm paydaşları kapsayan, hazırlık/risk azaltmadan başlayarak iyileştirme sürecini de içeren afet yönetimi sürecindeki tedbir ve faaliyetlerin, akıl ve bilim rehberliğinde, bütüncül bir anlayış ile eksiksiz ve istisnasız olarak, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hayata geçirilmesinin her türlü doğal afetten etkilenme seviyemizin kabul edilebilir kayıplarla sınırlandırılmasını sağlayacak en önemli adım olacağını değerlendiriyorum.
Bu vesile ile tüm ulusumuza tekrar başsağlığı diliyorum.
Münih Güvenlik Konferansı
59'uncu Münih Güvenlik Konferansı 17-19 Şubat 2023 tarihleri arasında Almanya’da yapıldı.
Rusya ve İran'dan yetkililerin davet edilmediği Konferansa 40'tan fazla devlet ve hükûmet başkanı ile yaklaşık 100 dışişleri ve savunma bakanı katıldı.
Gelecek dönem dünya düzenini şekillendirme potansiyeli bulunan Ukrayna-Rusya çatışmalarını odağına alan Konferans kapsamında başat aktörler olarak nitelendirebileceğimiz ülkelerin dile getirdiği görüşler şunlardı:
ABD
Başkan Yardımcısı Kamala yaptığı konuşmada;
- Ukrayna ve Rusya arasındaki çatışmaları provoke edilmemiş bir savaş olarak tanımlarken, Trans-Atlantik bağın önemine vurgu yaptı.
- ABD'nin “savaşın başlangıcından bu yana Çin’in Moskova ile ilişkilerini derinleştirmesinden rahatsızlık duyduğunu, Çin’in Rusya’ya sağlayacağı desteğin saldırganlığın ödüllendirilmesi anlamına geleceği ve kurallara dayalı dünya düzenini zayıflatacağını ifade etti.
Kamala’nın, Fransa Cumhurbaşkanı ve Almanya Başbakanı ile yaptığı görüşmelerin ardından “kurallara dayalı düzeni” korumanın önemi de dâhil olmak üzere Çin’den kaynaklanan zorlukların tartışıldığı ve yakın bir şekilde, uyum içinde bulunma (agreed to remain closely aligned) konusunda mutabık kalındığı açıklandı1.
ABD Dışişleri Bakanı’nın Çin delegasyonu ile yaptığı görüşme ardından yayınlanan açıklamada ise ABD’nin;
- Rusya’nın Ukrayna'da yürüttüğü savaş konusunda, Çin'in Rusya'ya maddi destek sağlaması veya sistemik yaptırımlardan kaçınması için Rusya’ya yardım etmesinin sonuçlarıyla ilgili uyarıda bulunduğu,
- ABD hava sahasında vurulan Çin yüksek irtifa gözetleme balonu konusunda, ABD egemenliğinin ve uluslararası hukukun ihlâl edildiği ve bu sorumsuz eylemin bir daha asla gerçekleşmemesi gerektiğini vurguladığı bildirildi.
Çin2
Toplantıda Çin’i halen Çin Komünist Partisi Dış İlişkiler Direktörü görevini de yürüten, Çin’in en üst seviyedeki diplomatı, eski Dışişleri Bakanı Wang-Yi temsil etti. Wang-Yi toplantı kapsamında;
- Rusya-Ukrayna çatışmasının uzayan ve yayılan bir kriz hale gelmesinden kaygı duyduklarını ifade ederken Çin’in çatışmaya taraf olmadığını, barış ve diyaloğu savunduğunu belirtti.
- Bu konuda Avrupa’nın nasıl bir rol oynayabileceğini ve kendi stratejik özerkliğini nasıl ortaya koyabileceğini düşünmesi gerektiğine vurgu yaptı.
- Belarus ve Türkiye’nin öncülüğünde barış görüşmeleri yapıldığını, bir çerçeve oluştuğunu, ancak bu girişimlerin durdurulduğunu, sürecin yarıda kalma gerekçesini bilmediklerini söyledi.
- Bazı güçlerin, barış görüşmelerinin gerçekleşmesini istemediğini, savaşın Avrupa’ya verebileceği zararın yanı sıra Ukraynalıların yaşamını veya ölümünü de umursamadığını vurgularken, bazı istemeyen güçlerin Ukrayna’dan daha büyük stratejik hedefleri olduğunu ifade etti.
- Çin'in iki ülke arasındaki bir çatışmayı çözmek için yakında bir barış planı sunacağını bildiren Wang-Yi, Avrupa’yı sorumluluk almaya ve Amerikalılardan uzak durmaya çağırdı.
Konuşma ve görüşmelerinde AB’ye de mesajlar veren Wang-Yi;
- Çin ve Avrupa’nın giderek daha çok kutuplu hale gelen dünyada iki büyük güç, pazar ve uygarlık olduğunu, yapacakları tercihler ile dünyanın gideceği yönü belirleyeceklerini söyledi.
- Diyalog ve işbirliğinin tercih edilmesi durumunda bloklar arası cepheleşme olmayacağını, barış ve istikrarın tercih edilmesi durumunda yeni bir soğuk savaşa girilmeyeceğini, açıklık ve işbirliğinin tercih edilmesi durumunda küresel kalkınma ve refah umudunun artacağını vurguladı.
ABD’nin, Çin yüksek irtifa balonu ile ilgili açıklamasını, “zayıf” Washington'ın ABD hava sahası üzerindeki Çin balonlarına karşı “neredeyse histerik” tepkisi olarak niteledi. ABD’yi savaş çığırtkanı olarak tanımladı.
Toplantı kapsamında AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ile de görüşen Wang-Yi, Çin’in Avrupa ile her alandaki temaslarını kapsamlı bir şekilde yeniden başlatmaya hazır olduğunu, tarafların yeni bir Çin-AB liderler toplantısı için aktif olarak hazırlanabileceğini ifade etti3.
Almanya4
Almanya Başbakanı Scholz toplantı açış konuşmasında;
- Almanya’nın Ukrayna'nın Kıta Avrupası’ndaki en büyük askeri destekçisi olduğunu belirtti.
- Almanya'nın Ukrayna’ya desteğinin uzun süre devam edecek şekilde tasarlandığını ancak gelecekteki silah teslimatları konusunda ihtiyatlı olduğunu bildirdi.
- Rusya-Ukrayna savaşının uzun süreceğine inandığını dile getiren Scholz, Ukrayna’nın savaş uçağı ve uzun menzilli füze taleplerine olumlu yanıt vermedi.
- Ukrayna için verilen destek ile istenmeyen bir gerilimin tırmanmasının önlenmesi arasındaki dengenin muhafaza edileceğini bildiren Scholz, Ukrayna'ya silah sevkiyatının, savaşın erken sonlanmasına katkı sağlayabileceğini savundu.
Fransa5
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise;
- Fransa’nın, Rusya’nın “mutlaka yenilmesi” gibi bir hedefi olmadığını, Rus topraklarına saldırarak Rusya’yı ezmek gibi bir pozisyonu bulunmadığını açıkladı.
- ABD kaynaklı “Moskova’da rejim değişikliği” senaryolarına atfen geçtiğimiz on yılda birçok ülkede yaşanan rejim değişikliklerinin tam bir başarısızlık olduğunu ifade etti.
- Şu anki şartlar uygun olmasa da aklın, birgün savaşı sona erdirmek için bir uzlaşma talep edeceğini belirten Macron, anlaşmanın temeli olarak Rusya’nın güvenlik kaygılarını işaret etti.
- Ancak, savaşı Ukrayna ve Rusya için kabul edilebilir koşullarda sona erdirecek herhangi bir güvenlik düzenlemesinin formüle edilmesine yönelik çalışmalar için çok erken olduğunu vurguladı.
- Macron, “Savaşın çok daha uzun sürebileceği gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullanırken, Rusya'nın müzakere masasına kabul edilebilir bir şekilde oturması için Avrupa ve ABD'nin “uzun vadede inandırıcı” olmasının kritik önem taşıdığını da savundu.
İngiltere6
İngiltere Başbakanı Sunak,
- Ukrayna’ya savaş uçağı göndermek isteyen ülkeleri desteklemeye hazır olduklarını söyledi.
- Ukraynalı pilotlara eğitim verilmesinin önemine atıfta bulundu.
- Tüm dünyanın Rusya’dan hesap sorması gerektiğini söyleyerek, Rusya’nın Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne verilmesi gerektiğini vurguladı.
- İngiltere’nin haziran ayında “Ukrayna’nın İnşası Konferansı-Ukraine Recovery Conference”na ev sahipliği yapacağını belirterek Rusya'nın bu yeniden yapılanma için ödeme yapmasının nasıl sağlanacağının düşünülmesi gerektiğini sordu.
- Soğuk Savaş sonrası dönemin anlaşmalarının Ukrayna'yı başarısızlığa uğrattığını söyledi. Bu nedenle, uzun vadeli güvenlik için yeni bir çerçeveye ihtiyaç olduğunu vurguladı.
- Ukrayna’nın NATO üyesi olacağını ifade ederek, bu olana kadar Batılı liderleri Ukrayna’ya gelişmiş NATO standartlarında kabiliyetler sunmaya davet etti.
AB
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Von Der Leyen de Ukrayna’ya yapılan yardıma atıfla olağanüstü zamanlar yaşandığını ve bu durumun olağanüstü tedbirler gerektirdiğini ifade etti.
Ukrayna’nın şu anda ihtiyaç duyduğu mühimmatı karşılamak için AB ülkelerinin savunma sanayi imkânlarını birleştirmesi gerektiğini söyledi7. Açık kaynaklarda bu konunun AB Dışişleri Bakanları tarafından görüşüleceği haberleri yer aldı.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi, Çin temsilcisi Wang-Yi ile yaptığı görüşmede, ABnin Çin ile üst düzey temasları güçlendirmeye ve çeşitli alanlardaki işbirliğini ilerletmeye istekli olduğuna dikkat çekti. Temsilci, liderler arasındaki yeni toplantı için hazırlık yapacaklarını ve iki tarafı ilgilendiren ortak konularda Çin ile fikir alışverişinde bulunacaklarını kaydetti8.
NATO
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Ukrayna’ya askeri yardım yapmaya devam edilmesinin gerilimi tetikleme riski olsa da aslında en büyük riskin Putin’in kazanması olduğunu savundu.
Stoltenberg, NATO’nun Ukrayna’nın üyelik sürecine yönelik bağlılığının değişmediğini belirtti.
Genel Sekreter, bir grup gazeteciye yaptığı açıklamada Çin’in, Rusya’nın işgalini kınayamadığını belirterek barış planının da oldukça belirsiz olduğunu söyledi. Barışın ancak Rusya'nın, Ukrayna'nın egemenliğine saygı duyması halinde mümkün olduğunu vurguladı.
Genel Sekreter’in bugün Avrupa'da olanların, yarın Asya'da da yaşanabileceğini belirterek Tayvan üzerinden mesaj vermesi dikkat çekti.
Sonuç9-10
Konferans;
- ABD liderliğinin korunması ve ABD çıkarlarını ön plana alan dünya düzeninin muhafazası için yeni güç merkezlerinin oluşmasının engellenmesini veya bu oluşumların sekteye uğratılmasını, bu kapsamda Rusya’nın ve Çin’in hareketsizleştirilmesini, bu iki gücün küresel etkilerinin kırılmasını hedefleyen,
- Bu hedefe ulaşmak üzere gücün küresel seviyede, kademeli olarak Rusya ve Çin’e karşı birleştirilmesini amaçlayan,
- Bu çerçevede ağırlıklı ve öncelikli olarak Rusya’yı hedefe koyarken, Çin’i ikinci planda tutarak Rusya ve Çin arasında ayrım yaratmaya ve bu ayrım ile iki gücün işbirliği yapmasına meydan vermemeye çalışan,
- 2021 yılının Haziran ayında fiilen uygulamaya sokulan ve sonrasında G7, AB ve NATO platformlarında eşgüdüm içinde yürütülen planı yansıtan bir başka araç oldu.
Liderlerin açıklamaları;
- Batı’nın en büyük çekincesinin Rusya ve Çin arasında güçlü bir işbirliği mekanizmasının tesis edilmesi olduğunu teyit etti.
- Özellikle Avrupa kanadının, Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmaların daha uzun süre devam edebileceğini kavradığını, ancak kalıcı barış için adım atabilecek bakış açısına sahip olmadığını gösterdi.
- Ukrayna’ya silah sağlayarak savaşın süresinin kısaltılabileceği görüşünün hâkim olduğunu teyit ederken, bu kapsamda oluşan ekonomik yükün paylaşımı için özellikle AB içinde bazı inisiyatifler geliştirilmesine çalışıldığının ilk sinyallerini verdi.
- AB’nin Çin ile ilişkilerinde daha dikkatli davranmak istediğini gösterdi.
- Almanya’nın, AB içinde ABD-Rusya ilişkileri kapsamında oynadığı dengeleyici rolün sona erdiğini, Almanya’nın ABD güdümlü politikalar izleyeceğini teyit etti.
- Batı bloğunun bir sonraki adımının Ukrayna’nın yeniden yapılanması masraflarının Rusya üzerine yıkılması gibi bir maddeyi de kapsadığını ortaya koydu. Rusya’da rejim değişikliği, Rusya’nın Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanması gibi konuların özellikle ABD ve İngiltere’nin gündeminde olduğunu gösterdi.
- Özellikle Rusya’nın başarısının Batı için bir yenilgi anlamına geleceğine dair söylemler ile Rusya’nın içinde bulunduğu durum ve Rusya’ya karşı masaya konabilecek muhtemel talepler, her iki tarafın da geri adım atacak manevra alanlarının daraldığını gösterdi.
- Çin’in, Ukrayna-Rusya çatışmaları kapsamında bir barış planı sunacağını ortaya koydu. Bu açıklama;
- Çin’in Rusya’dan sonra, Tayvan üzerinden, sıranın kendisine de gelebileceğini değerlendirdiği izlenimini yarattı.
- Barış Planı yaklaşımı Çin’in inisiyatif alarak, ABD’nin, Avrupa üzerindeki etkisini kırmak ve kendi üzerindeki ekonomik ve teknolojik baskıyı azaltmak maksatlarına matuf olduğu yorumlarının yapılmasına neden oldu.
- Çin ve AB yetkililerinin, liderler arasında üst düzey temasların güçlendirilmesi yönünde bir karar aldığını ortaya koyarken, Çin‘in, AB’nin ABD’den uzaklaşmak üzere ikna edilebileceğine ilişkin umutlarını koruduğunu gösterdi.
Konferans neticesinde özetle, Batılı başat aktörlerin dünya güvenlik ortamını Rusya ve Çin’in de dâhil olduğu bir süreç içerisinde oluşturmak yerine, ABD çıkarlarını ve liderliğini önceleyecek şekillendirmeye çalıştıkları bir kez daha görüldü.
Bu durum işbirliği ve birlikte çalışma yerine kamplaşmanın derinleşmeye devam edeceğini, barış ve istikrar sürecinden daha fazla uzaklaşılacağını tekrar teyit etmiş oldu.
Kaynakça:
2https://www.politico.eu/article/china-wang-yi-peace-europe-joe-biden-munich-security-conference/
3https://turkish.cri.cn/2023/02/19/ARTIZkYNfzww9xjnPJPR48f6230219.shtml
6https://www.gov.uk/government/speeches/pm-speech-at-munich-security-conference-18-february-2023
8https://turkish.cri.cn/2023/02/19/ARTIZkYNfzww9xjnPJPR48f6230219.shtml
9https://haberrus.ru/analysis/2023/02/20/munih-guvenlik-konferansi-ve-rusyasiz-yeni-bir-dunya-mi.html