Olay
ABD Avrupa Kuvvetler Komutanlığı (EUCOM) 14 Mart 2023 günü yayımladığı bir haber ile iki Rus Su-27 uçağının Karadeniz’de ABD'ye ait MQ-9 insansız hava aracını (İHA) taciz ettiğini, uçaklardan birinin MQ-9’un pervanesine çarparak İHA’nın uluslararası sulara düşmesine yol açtığını duyurdu.
Haberde Rus uçaklarının faaliyeti, emniyetsiz ve profesyonellikten uzak olarak nitelenirken, İHA’ların uluslararası hava sahasında rutin harekât faaliyetleri icra ettiği belirtildi.
Rusya Savunma Bakanlığı, ABD’ye ait MQ-9 İHA’nın Ukrayna’daki “özel askeri operasyon” nedeniyle uluslararası standartlara uygun olarak tüm hava sahası kullanıcılarına bildirilen geçici durum alanını ihlâl ettiğini [1], ayrıca tanıtıcı ekipmanını da kapatarak uçtuğunu [2] ifade etti.
Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Sekreteri ise Karadeniz’de ABD'ye ait MQ-9 insansız hava aracı (İHA) ile ilgili olayın, ABD'nin Ukrayna'daki savaşa doğrudan dâhil olduğunu doğruladığını [3] söyledi.
Açık kaynaklarda keşif-gözetleme görevleri icra ettiği belirtilen İHA’nın Kırım’ın 65 km açığında yaklaşık 1200 metre derinlikte bulunduğu haberleri yer aldı [4].
Yorumlar
Basın yayın organlarında bu olayın Karadeniz’deki gerginlik seviyesine etkisine dair çeşitli yorumlar yapıldı/ yapılıyor.
Ancak değerlendirmelerin genellikle Rusya ve Ukrayna arasında devam eden çatışmaları arka plana alan bir eksen ile sınırlandırılması Karadeniz konusunda geçmişten beri bu satırlara taşımaya çalıştığımız gelişmelerin ve görüşlerin bir özet halinde okuyucumuza yeniden sunulmasını önemli kılıyor.
Gelişmelerin Kısa Özeti
Esasen Karadeniz’deki gerginlik 2003 yılından beri tedrici bir şekilde artıyor. Buraya giden temel ise daha 1994 yılında SSCB’nin dağılma sürecinde verilen NATO’nun doğuya doğru genişlemeyeceği sözüne rağmen NATO’nun 1994 yılından itibaren genişlemeye başlaması ile atılıyor.
Bu bakımdan yaşanan gelişmeleri tarihi sıraya dizdiğimizde;
- 2003 yılında “Gül” ve “Turuncu Devrim” ile Gürcistan ve Ukrayna’da iktidarın ABD yanlısı siyasetçilere geçtiğini,
- 2004 yılında Romanya ve Bulgaristan’ın NATO’ya üye olduğunu,
- ABD’nin, 2004 yılından itibaren Büyük Orta Doğu Projesi’ni telaffuz etmeye başladığını,
- 2006 yılında Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliğinin gündeme geldiğini,
- 2007 yılında Romanya ve Bulgaristan’ın AB’ye üye olduğunu,
- 2008 yılında, Rusya’nın NATO'ya komşu olmak istemediğini, Gürcistan ve Ukrayna'nın (NATO’ya) üyelik başvurularının kabul edilmesinin Avrupa'nın mevcut güvenlik sistemine yönelik ciddi sorunlar oluşturacağını, hiçbir devletin, ait olmadığı bir ittifakın temsilcilerinin sınırlarının dibine kadar gelmesinden memnun olmayacağını açıkladığını,
- Rusya’nın aynı yıl Gürcistan’da meydana gelen ABD ve AB destekli olayların ardından Gürcistan’a askeri müdahalede bulunarak Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlıklarını ilan etmelerini sağladığını,
- 2014 yılında Ukrayna’da Rusya yankısı Yanukoviç’in devrilmesi ile sonuçlanan ve ABD ve AB yanlıları tarafından desteklenen olaylardan sonra Rusya’nın Kırım’ı ilhak ettiğini,
- 2014 yılından itibaren Rusya’nın Karadeniz’deki askerî varlığını güçlendirdiğini ve kıyılarını “alan erişiminin engellenmesini-A2AD” sağlayacak sistemler ile donattığını,
- 2015 yılından itibaren Rusya’nın Suriye’deki gelişmelere müdahil olmaya, Karadeniz’i de Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri için bir bağlantı noktası olarak kullanmaya başladığını,
- NATO’nun 2016 Varşova Zirvesi kararları ile Rusya’yı “potansiyel tehdit” olarak niteleyerek Karadeniz’de uzun yılardır sürdürdüğü NATO/ABD varlığının artırılması çalışmalarına hız verdiğini,
- Karadeniz’deki varlık artırma gayretlerini “NATO Daimi Deniz Görev Grupları”nın Karadeniz’deki görev sürelerinin artırılması, NATO üyesi kıyıdaşlar ve diğer İttifak Üyeleri tarafından desteklenecek daimi bir Karadeniz deniz gücü oluşturulması, Karadeniz’de hava polisliği ve keşif gözetleme görevlerinin icra edilmesine yönelik taleplerini ve gayretlerini artırarak bu politikasını uygulamaya sokmaya gayret ettiğini,
- Buna mukabil Rusya’nın 2016 yılında Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde, NATO’nun askeri gücünü artırması ve RF sınırlarına yaklaşması ile ABD tarafından tesis edilen Füze Savunma Sistemini ulusal çıkarlarına yönelik bir tehdit olarak gördüğünü açıkladığını,
- ABD ve NATO’nun 2020 yılından itibaren Karadeniz üzerinde B1B uçakları ile ABD kalkışlı stratejik bombardıman uçuşları gerçekleştirmeye başladığını,
- Aynı yıl NATO’nun Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliği için destek paketleri açıkladığını,
- ABD’nin 2021 yılından itibaren G7, NATO ve AB platformlarında Rusya ve Çin’e karşı gücü konsolide etmek üzere girişimlerine hız verdiğini,
- Aynı yıl Rusya’nın, NATO'nun daha fazla genişlememesi, 1997'den sonra ittifaka katılan Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde İttifak'ın faaliyetlerine son verilmesi (1997 itibarıyla bu ülkelere yerleştirilen kuvvetlere ek başka silah ve kuvvet konuşlandırılmaması),
- Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyesi olmaması, bu konulara ilişkin güvenlik garantilerinin verilmesi taleplerinin ABD tarafından kabul edilmediğini,
- NATO’nun 2022 yılında Stratejik Konseptini değiştirdiğini ve yeni konsept ile Rusya’yı “Avrupa-Atlantik Bölgesi’nin güvenliğine yönelik en önemli ve doğrudan tehdit” olarak tanımladığını,
– Aynı Konsept ile Rusya’nın “Nükleer kuvvetlerini modernize ettiğini, NATO’nun “Doğu” ve “Güney” bölgelerindeki ülkeleri istikrarsızlaştırmayı amaçladığını, “Kuzey”de (Arktik Bölge- High North) Müttefik takviye kuvvetlerini ve Kuzey Atlantik'teki seyrüsefer özgürlüğünü bozma kabiliyetinin İttifak için stratejik bir meydan okuma olduğunu, Moskova'nın Baltık, Karadeniz ve Akdeniz Bölgeleri de dâhil olmak üzere askerî yapılanması ve Belarus ile askeri entegrasyonunun, NATO’nun güvenliğine ve çıkarlarına karşı olduğunu” belirttiğini,
-Bu bağlamda Müttefiklerin caydırıcılık ve savunma güçlerinin önemli şekilde artırılacağını açıkladığını,
-Gelecekte Gürcistan’a örnek teşkil edebilecek şekilde Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelik süreci planını devreye soktuğunu hatırlamak gerekiyor.
Gelinen nokta karada Ukrayna’yı, Batı ve Rusya arasında bir küresel mücadele alanı haline getiriyor.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi sayesinde Karadeniz’in bütünü aynı şiddette bir mücadeleye maruz kalmazken, Sözleşme Romanya, Bulgaristan, Gürcistan gibi diğer kıyıdaşları da koruyor ve çatışmanın Karadeniz üzerinden genişlemesini önlüyor.
Olayın sahadaki ilk yansımaları
Olayın sahadaki ilk yansımalarından biri İHA’nın Karadeniz’in derinliklerinden çıkarılıp çıkarılmayacağı ile ilgili.
Hali hazırda bölgeye Rus gemilerinin sevk edildiği ve İHA’nın bir sualtı robotu tarafından Güney Akım Boru hattına yakın mesafede tespit edildiğine dair haberler açık kaynaklara yansımış durumda [5].
ABD tarafı, İHA üzerinde istihbarat açısından alınmaya değer bir bilgi bulunmadığını açıklasa da Rusya’nın yerini tespit ettiği İHA’yı çıkarıp çıkar(a)mayacağı veya ABD’nin enkazın çıkarılmasına ilişkin bir girişimi olup olmayacağı henüz netlik kazanmış durumda değil.
ABD ve İngiltere’nin daha önce Güney Çin Denizi’ne düşen bir F35’in enkazını çıkardıkları [6] dikkate alındığında ABD’nin İHA için de benzer bir niyet içinde olabileceğini değerlendirmek gerekiyor.
Konu bu noktada Türkiye açısından da hassasiyet arz eden bir boyuta evriliyor.
Zira, Ukrayna krizinin başlamasının ardından Türkiye’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden kaynaklanan hakları çerçevesinde, Karadeniz'e kıyısı bulunan ülkeler ve ilgili Batı ülkelerine Boğazlar’dan geçiş konusunda talepte bulunmamaları uyarısında bulunduğu ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin fiilen uygulandığını hatırlattığı biliniyor.
Bu durum, aksine zorlama bir yorum yapılmadığı takdirde, savaşa çeşitli şekillerde müdahil olduğu alenen ortada olan ABD/NATO tarafının, İHA’nın enkazını çıkarmak üzere bölgeye askeri gemi göndermesini de imkânsız hale getiriyor.
Açık kaynaklarda ABD’nin İHA enkazına ulaşmak üzere alternatif hareket tarzlarının neler olabileceğine dair değerlendirmeler yapılıyor. Bu anlamda üzerinde durulan seçenekler;
- ABD’nin enkazı çıkarmak üzere ticari gemi/gemiler kullanması,
- Enkazın imkân ve kabiliyetleri itibarıyla Türkiye tarafından çıkarılarak ABD’ye teslim edilmesi,
- ABD’nin bahse konu faaliyetlerini
- Romanya ve/veya Bulgaristan üzerinden yürütmesi olarak özetleniyor.
İHA olayı konusunda çeşitli müzakere ve çalışmaların sürdürüldüğü Savunma Bakanı tarafından, herhangi bir detay belirtilmeden yapılan “görüşmelerin devam ettiği” açıklamasından anlaşılıyor.
Değerlendirme
Gelişmeler ABD’nin (NATO ile birlikte), küresel egemenliğini sürdürmek üzere, Soğuk Savaş Dönemi’yle karşılaştırıldığında “oldukça yüksek risk seviyesinde, tırmanmayı destekleyen, ihtiyatsız bir gerginlik stratejisi” izlediğini gösteriyor.
Karadeniz’de Rusya’nın caydırıcılığını test ve tehdit etmek isteyen ABD öncülüğündeki NATO’nun genişlemeci politikalarının ve bu bağlamda Ukrayna’da oluşturulan Rusya karşıtlığı ile Ukrayna’nın AB ve NATO’ya alınmasına yönelik söylemlerin;
- Gürcistan ve Ukrayna’nın toprak bütünlüklerinin bozulması,
- Rusya’nın denizaltılar, fırkateynler, hava unsurları ve alan erişiminin engellenmesine (Anti Access Area Denial-A2AD) yönelik sistemlerden oluşan önemli bir askeri gücü Karadeniz’de konuşlandırması,
- Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik bir askerî harekât düzenlemesi
ile sonuçlandığı görülüyor. Oluşan durum küresel ölçekte gıda ve enerji güvenliğine halel getirirken, üretim ve tedarik zincirlerinde de önemli aksamalara yol açıyor.
Üstelik başta ABD ve NATO olmak üzere Batı’nın, Ukrayna’da mevcut durumun mümkün olduğunca uzamasını istediği, bu suretle Rusya’yı yıpratmayı ve yalnızlaştırmayı denediği, Ukrayna’yı, Rusya için bir Vietnam ve/ veya yeni bir Afganistan yapmaya çalıştığı anlaşılıyor. Özetle Batı Rusya’yı sahneden silmeye çalışıyor.
Uygulanan yaptırımlar ve Ukrayna’ya sağlanan askerî destek ile hareket alanı daralan Rusya’nın atacağı siyasi ve askerî adımların gerginliğin seviyesi konusunda belirleyici olacağı görülüyor.
Mevcut durum, Soğuk Savaş yıllarında bile büyük gerginliklere sahne olmayan Karadeniz’i şimdi bloklar arasındaki bir çatışmanın merkezi olmaya aday hale getiriyor.
Bu ortamda ABD ve/veya NATO’nun, Karadeniz’de Montrö’nün ABD/NATO lehine esnetilmesi veya uygulanmaması taleplerini dillendirmesi, NATO üyeliğini gerekçe göstererek Rusya’ya yönelik faaliyetlerde Türkiye’ye doğrudan roller önermesi, Türkiye’nin Rusya’ya yaptırım uygulamalarında daha etkin olması gibi teklifler getirmesi mümkün görünüyor.
Bu bağlamda hem NATO üyesi olan, hem de Rusya ile birlikte çalışan Türkiye’nin Karadeniz’de dengeli bir politika izlemesi, en azından mevcut durumu daha kötüye götürme potansiyeli olan gelişmelere ön alıcı bir hassasiyet ile yaklaşması gerekiyor.
Bu durum aynı zamanda Türkiye’nin, bölge dışı aktörlerin Karadeniz’e müdahil olmalarına zemin hazırlayabilecek her türlü girişimin karşısında kararlılıkla yer almasını da dikte ettiriyor. Türkiye’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni her zamankinden daha yüksek bir sesle sahiplenmesini, uzun vadede, savaş sonrasında ise Karadeniz’in güvenliğine yönelik nihai hedef olarak “bölgesel sahiplik” yaklaşımını savunmaya devam etmesini ve tüm kıyıdaşlar arasında bu yaklaşımı benimsetecek ve güçlendirecek adımları atmasını gerektiriyor.
Karadeniz’de Türkiye tarafından geliştirilen inisiyatifleri boşa çıkarmak için gayret sarf eden bölge dışı aktörler başta olmak üzere tüm ilgili taraf ve siyaset yapıcıların Karadeniz’de, içinde Türkiye’nin yer almadığı herhangi bir inisiyatifin veya dayatmanın uzun süre yaşamasının mümkün olmayacağını, Türkiye’nin güvenliğinin de bölge içi işbirliği mekanizmalarını doğru bir düzlemde, sağlıklı şekilde işletmesi ile doğrudan ilgili olduğunu hatırda tutması gerekiyor.
[1] https://tr.euronews.com/2023/03/16/ rusya-karadeniz-uzerinde-dusurduguabd-ihasinin-enkazinin-pesinde
[2] https://turkish.aawsat.com/home/article/4213626/rusya-ve-abdarasında-gerilime-neden-olanmq-9-reaper-hakkında-ne-biliyoruz
[3] https://www.dunya.com/dunya/rusyadan-iha-aciklamasi-abd-savasa-dahilhaberi-688476
[4] https://www.aydinlik.com.tr/haber/abdye-ait-mq-9-reaper-tipi-insansizhava-aracinin-karadenizde-dusmesininardindan-enkaza-ulasma-yarisi-basladi-375524
[5] https://www.dailymail.co.uk/news/article-11868841/Has-Putin-won-racedrone-Russian-media-claims-Kremlinforces-downed-MQ-9.html
[6] https://www.bbc.com/news/worldeurope-64961958
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.