Aden Körfezi’nde trafik sıkıştı, kaza ihtimali yüksek

Yüce Yöney

yuceyoney@marinedealnews.com

ABD, AB, Rusya ve Çin; hepsinin savaş gemileri Somali açıklarında seyrediyor. Aden Körfezi korsan yatağı mı, enerji kaynakları üzerindeki savaşta yeni cephe mi?

Ülkemizde art arda toprak altından çıkarılan cephaneler denizlerdeki silahları geri plana itse de uzun süre gözden uzak tutamayacak aslında, çünkü Aden Körfezi dünyanın geri kalanından rol çalmaya devam edecek bir süre daha. Görünen o ki, postmodern zamanların siyasi komedisi orada yaşanıyor hâlâ ve trajediye dönüşme olasılığı da yabana atılır gibi değil. Somali merkezli korsan eylemlerinden söz ediyoruz tabii ki, ancak sadece onlardan değil. Aden Körfezi’ni kaplayan savaş gemilerinden ve bu yoğunluğun getirdiği endişelerden de…
Dünyayı saran krize rağmen birçok ülkede öncelikli gündem maddeleri arasındaki yerini koruyor korsanlar. Dünya ticaretinin önemli kısmının deniz taşımacılığı ile yapıldığı ve Aden Körfezi’nin en gözde ticaret yolunun üzerinde olduğu hatırlanırsa böyle olması pek de şaşırtıcı değil. Uluslararası arenada taşların yerinden oynamaya başladığı XXI. yüzyılda, bu sulardaki hareketlilik her geçen gün daha fazla dikkat çekiyor. İki cümleyle özetlemek gerekirse durum şu: ABD’den Rusya’ya, İngiltere’nin komutasındaki Avrupa Birliği’nden Çin’e kadar birçok ülke bölgeye savaş gemisi gönderdi. İkinci cümle daha kısa: Korsanlık devam ediyor hâlâ. İşte akılları karıştıran da bu kısa cümle zaten. Günümüzde gelişmiş ülkelerin sahip oldukları teknolojilerin nelere kadir olduğu malum. Bir dağ kulübesinin çevresindeki hareketleri tespit edebilecek düzeydeki bir teknolojinin nasıl olup da korsanların hareketlerini ve merkezlerini belirleyemediği soruluyor doğal olarak. Gerçi korsanların üslerinden biri ortaya çıkarılmadı değil ama bunun yeterli olmadığı açıkça görülüyor. Birkaç korsanın yakalanması ve bir iki geminin saldırılardan kurtarılması ise dostlar alışverişte görsün diye yapılmış gibi sanki. Öte yandan bir alışveriş de yok değil aslında. Rehin tutulan gemilere karşılık istenen fidyeler tıkır tıkır ödeniyor mesela. Üstelik korsanların da ticari ahlakı var. Bir kere anlaşma yaptılar mı fiyat artırmıyorlar bir daha ya da parayı alınca gemiyi göndermiyorum demiyorlar. Neredeyse kanıksanmış bir ilişki sürüp gidiyor. İnsanın söylemeye dili varmıyor ama, itiraf edilmese de bir memnuniyet hali var gibi gözüküyor.
Ticaretin aksamasının ya da maliyetlerin artmasının kimseyi memnun etmeyeceği ortada elbette. Sözünü ettiğimiz, bölgede askeri, siyasi ve dolayısıyla ekonomik çıkarları olanların paha biçilmez bir fırsat bulmuş olmaları. Ticaret, petrol ve diğer enerji nakil hatları üzerindeki hâkimiyet arzusunu hiçbir zaman gizleme gereği duymayan ABD’nin bu rota üzerinde denetimi ele geçirmek istemesini kimse garipsemez aslında, keza aynı durum ittifak halinde olduğu diğer ülkeler için de geçerli… Üstelik Arap Yarımadası’nı kontrol edebilmek için de iyi bir bölge burası. Her ne kadar bir kısmını resmen kabul etmese de, ABD’nin geçmişte, Aden Körfezi’ne bakan Yemen’e ve Somali’ye askeri müdahalelerde bulunduğu biliniyor. Yakın tarihte, Somali’de İslamcı bir rejimin hâkim olmaya başlaması üzerine Etiyopya’nın ülkeye girmesinin ve bir kısmını işgal etmesinin sadece Afrika’ya ait dinamiklerin etkisiyle olduğunu iddia eden pek kimse kalmadı zaten.
Akdeniz  ile  Hint Okyanusu’nu birleştiren Kızıldeniz ve Aden Körfezi’yle kıyısı nedeniyle yıllardan beri Batılıların iştahını kabartan Somali stratejik konumunun bedelini ödedi daima. Korsanların burayı mesken tutması gayet anlaşılır bir durum sonuçta. Hem ülkenin kendi ekonomik imkânlarıyla ayakta kalması mümkün değil, hem de ülkedeki kaotik yapıdan doğan iktidar boşluğu buna olanak tanıyor. Aynı şekilde Batılıların korsan eylemlerine “kışt!” demekle yetinmesi de pragmatik nedenlere dayanıyor. Kendileri ve konjonktür hazır olduğunda Somali’de düzenlenecek bir askeri operasyon, askerlerinin bu stratejik ülkede konuşlanması için yeterli olacaktır. Geçen kasım ayında ABD Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklama yanlışlıkla olmasa gerek: “Dünyanın her donanmasını bütün savaş gemileriyle Somali kıyılarına getirseniz dahi, bu sorunu tek başına çözemez. Bu sorun, bütünsel bir yaklaşım gerektiriyor.”
Rusya ve Çin gibi ABD ile rekabet halindeki büyük devletlerin de Aden Körfezi’ne askeri gemiler göndermesi bu bütünsel yaklaşımın farkında olmalarından kaynaklanıyor herhalde. Herkes olası gelişmelerden pay kapmaya hazırlanıyor. 2008 haziranında ABD ve Fransa’nın öncülüğünde Birleşmiş Milletler’de alınan 1816 sayılı kararın, Batılı ülkelere Somali’nin deniz ve hava sahasına girme hakkı tanıdığını unutmamak lazım. Yeterince açık değil mi?..

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
yuceyoney@marinedealnews.com