Yoksa cinayet işlendi mi?

Yüce Yöney

yuceyoney@marinedealnews.com

Küresel ısınma konusunda hedeflenen sıcaklık artışının iki santigratta sabitlenmesi gerçekleşse bile dünyada bir sera etkisi yaşanabileceği açıklandı. Geri dönüşü imkansız kılan noktaya geldik mi?

Gabriel Garcia Marquez’in ünlü romanı Kırmızı Pazartesi, gerçekleşeceği herkes tarafından bilinen bir cinayetin nasıl olup da önünün alınamadığını anlatır. Sadece tüm kasabanın işleneceğini bildiği bir cinayetin adım adım yaşanışını değil, davranış biçimleri ve refleksleriyle, kasaba halkının etkileyici bir portesini koyar okuyucunun karşısına.
Geçen ay dünyanın farklı yerlerinden üst üste gelen haberler Kırmızı Pazartesi’yi hatırlattı.

Avustralya’da, New South Wales’in tamamında yaşanan kuraklık sonunda eyalet resmen kuraklık bölgesi ilan edildi. Kış aylarının yağışsız geçmesi sonucu, ülkede en büyük nüfusu barındıran ve tüm ülkenin tarımsal üretiminin yüzde 25’ini karşılayan New South Wales eyaleti, Doğu Avustralya’da bu zamana dek görülen en kötü kuraklığa şahit oldu. Aynı şekilde Queensland eyaletinin yarısından fazlasında ve ülkenin güneyinde de kuraklık var. Avustralya, Başbakan Malcolm Turnbull’un ifadesiyle, “bir kuraklık diyarı” haline geldi.

Avustralya’da yaşanan münferit bir olay değil. Dünyanın birçok farklı yerinde aşırı iklim olayları görülüyor. İklim değişikliği ile aşırı hava olayları arasındaki ilişki sürekli dile getiriliyor ama…
Küresel iklim değişikliğinin etkilerine dair bir başka haber İsviçre’den düştü ajanslara. Yetkililer Ren Nehri’nin İsviçre kıyısında bir ton ölü balık topladıklarını, geride kalan balıkları kurtarmak için acil önlem alınacağını açıkladı. Serin sularda yaşamaya alışkın olan balıklar bölgede 25 derecenin üzerine çıkan sıcaklık ve düşen su seviyesi nedeniyle ölmüştü.
Benzer bir durum Almanya’nın Hamburg kentindeki Alster Nehri’nde de yaşandı. Sıcaklığın 27 dereceye varması sonucu balık ölümleri görüldü.

Almanya’da ayrıca, nükleer santraller azalan ve ısınan su kaynaklarının reaktörleri ısıtmada yetersiz kalması nedeniyle üretim kapasitelerini azaltmak zorunda kaldı. Sıcak hava dalgasının bir başka olumsuz etkisi de tarım üretimi üzerinde oldu. Bu yıl hasadın geçen yıla göre yüzde 20 azalması bekleniyor.
Fransa’da da geçen ay artan hava sıcaklıklarının ardından sel felaketleri görülmüş, ülkenin güneybatısında ve kuzeybatısında 17 bin ev elektriksiz kalmış, ülke çapında altı bölgede turuncu alarm verilmişti.
Polonya’da ise başka bir sorun yaşanmıştı. Ülkenin Baltık kıyısındaki 50 plajı ısınan sularda üreyen zehirli bir bakterinin yayılması nedeniyle halka kapatıldı.

İspanya’da da 27 bölgede sıcaklıktan dolayı “aşırı risk” ilan edildi.
Türkiye’de aynı dönemde Antalya’dan da Ordu’dan da sel felaketi haberleri geldi.
Hindistan’da üç gün şiddetli yağışların etkisinde kalan Uttar Pradeş eyaletinde, yağışlar 70’den fazla insanın hayatını kaybetmesine, onlarca kişinin yaralanmasına yol açtı; yüzlerce ev zarar gördü, birçok yerde elektrik altyapısı çöktü. Ülkede üç aydır görülen muson yağmurları nedeniyle 600’e yakın kişi yaşamını yitirdi, 200’den fazla kişi de yaralandı.
Japonya da temmuz başında ülkenin son 36 yılının en büyük sel felaketini yaşamıştı. Felakette en az 179 kişi hayatını kaybetti. Ağustos ayında da saatte 180 kilometre hızla ilerleyen Jongdari tayfunu en az 24 kişinin yaralanmasına, Honshu Adası’nda da şiddetli yağış ve toprak kaymalarına yol açtı. Tayfun nedeniyle onbinlerce kişi evlerini terk etti, 150 bin ev elektriksiz kaldı.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yayınlanan Arap Ülkelerinde İklim Değişikliği’ne Uyum (Climate Change Adaptation in the Arab States) başlıklı rapor, iklim değişikliğinin bölgedeki kalkınma kazanımlarını tehdit ettiğini söylüyordu. Rapora göre, bugüne kadar nice zorlu dönemden geçmiş bu topraklar iklim değişikliğinin etkileriyle başetmekte zorlanıyor. Bölgede son on yılda, 400 yıldır eşine rastlanmamış sıklık ve şiddette kuraklık dalgaları yaşandı ve sonucunda açlık, yaşamsal sağlık problemleri ve onbinlerce kişiyi etkileyen göçler geldi.

Yıllardır mücadele veriliyor, anlatılıyor, yazılıyor, çiziliyor… Ama istenilen düzeyde önlem alınmıyor bir türlü. Daha geçen sene Birleşmiş Milletler, 2017 iklim raporunda iklim değişikliği ve küresel ısınma nedeniyle yaşanan tabiat olaylarının 2018 yılında da devam edeceğini açıklamıştı.

Dünya Meteoroloji Örgütü Genel Sekreteri Petteri Taalas da bu yılın mart ayında yaptığı açıklamada, aşırı iklim olaylarının birçok can aldığını belirterek; Avustralya ve Arjantin’i sıcak hava dalgaları, Kenya ve Somali’yi kuraklığın ve Güney Afrika’yı da su sıkıntısının vurduğunu söylemişti.

Ağustos‘ta da iklim konusunda çalışan Stockholm Dayanıklılık Merkezi, Kopenhag Üniversitesi, Avustralya Ulusal Üniversitesi ve Potsdam İklim Etkisi Araştırmaları Enstitüsü’nün imzasını taşıyan araştırma geldi… Araştırma sonuçlarında, küresel ısınma konusunda hedeflenen artış hedefi tutturulsa bile sıcaklıkların 4 ya da 5°C artabileceği bir sera etkisi tehlikesinin sürdüğü belirtildi.

Buna göre, küresel sıcaklıktaki 4 ya da 5°C bir artış, eriyecek buzullarla birlikte okyanus ve deniz seviyelerinde 10 ila 60 metrelik bir yükselmeye; 3°C bir artış Amazon Ormanları’nın yüzde 40’ının yok olmasına neden olabilir. Rapor, böylesine bir yok oluşun havaya milyonlarca ton karbon salımına yol açabileceğine dikkat çekiyor. Yani, sıcaklık artışı 2°C sabitlenebilse dahi küresel çapta başka süreçlerin tetiklenmesiyle bir felaket yaşanabilir.

Dünyanın ormanları, okyanusları ve kara kütleleri her yıl 4,5 milyar ton karbon emiyor. Bu karbon atmosfere karışsa sıcaklıkları daha artıracak. Araştırma bu sistemlerden biri bozulur ve bir domino etkisi yaratarak diğerleri de etkilenirse, atmosfere büyük miktarlarda karbon salınabileceğini söylüyor. Sonuçta gerçekleşecek sera etkisi ile birlikte Dünya’da birçok yer yaşanamaz hale gelebilir.

Şu anda küresel sıcaklıklar Sanayi Devrimi öncesine göre bir derece artmış durumda ve her on yılda bir 0,17 derece daha artacağı düşünülüyor. 2015’te, 196 ülkenin imzasıyla onaylanan Paris İklim Anlaşması, sera gazı salınımlarının azaltılması ve küresel sıcaklık artışının Sanayi Devrimi öncesi döneme göre azami 2°C bir artışla sabitlenmesini hedefliyordu.
Geri dönüşü olmayan noktaya geldik mi yoksa? Herkesin bildiği cinayet işlendi mi?

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
yuceyoney@marinedealnews.com