Ukrayna-Rusya Harbi’nden alınan dersler: Deniz harbi boyutu

MDN İstanbul

8 yıl Askerî Okul 27 yıl fiilî hizmet sonrasında 30 Ağustos 2020’de Kurmay Kıdemli Albay rütbesiyle emekliye ayrılınan, ardından 2021-2023 yılı arasında Havelsan A.Ş.’de Alan Uzmanı olarak görev alan Kurmay Kıdemli Albay (E) Eray Ekin, Ukrayna-Rusya Harbi’ni deniz harbi harekâtı boyutuyla inceleyip MarineDeal News okuyucularına özel değerlendirdi

24 Şubat 2022 tarihinde Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’yı işgal harekâtı şeklinde başlayan çatışma zaman içerisinde sınırlı çatışmadan genel bir harbe dönüşmüştür. Her iki tarafın şu ana kadarki insan ve materyal kayıpları, sınırlı bir alanda icra edilen bir harp olmasına rağmen harbin korkunç etkisini ve boyutlarını ortaya koymaktadır. Ukrayna Harbi esas olarak kara ve hava harekâtı yoğunluklu icra edilmekle birlikte Ukrayna’nın sınırlı “deniz gücüne” rağmen geleceğin deniz harekâtlarına ilişkin de bazı ipuçları vermektedir. Bu çalışmada deniz harekâtı bağlamında Ukrayna Harbi’nden alınabilecek derslere odaklanılmış ve konuya ilişkin tespitlerin ortaya konulması hedeflenmiştir.

Harekât sahası komuta-kontrol yaklaşımı:

Harekâtın sevk ve idaresi açısından hayati önemi haiz komuta kontrol fonksiyonunun nasıl uygulanacağına ilişkin yaklaşımlar harp tarihi kadar eskilere dayanır. Bu kapsamda tarih boyunca icra edilen her bir harpteki komuta kontrol başarıları veya zafiyetleri harbin kaderini belirlemesinin yanı sıra aynı zamanda bu alanda araştırma yapan askerî uzmanlara da önemli dersler sunar. Bu nedenle Ukrayna Harbi’ndeki komuta kontrol uygulamalarının da irdelenmesi gereken dersler içerdiği düşünülmektedir.

Harbin başlangıcından Ekim 2023’e kadar Rusya Silâhlı Kuvvetleri’nin 6 general, 72 albay, 176 yarbay ve 349 binbaşı kaybettikleri göz önüne alındığında operatif ve taktik seviye komuta kademesinde yer aldığı düşünülen bahse konu personel kayıplarının komuta-kontrol fonksiyonlarının uygulanması açısından da alınması gereken bazı dersler içerdiği değerlendirilmektedir. Bu konuda yayımlanmış olan makaledeki değerlendirmede; bu kayıpların özellikle Rusya Silâhlı Kuvvetleri’nin yukarıdan- aşağıya çok katı bir komuta kontrol doktrini uygulaması ve üst kademedeki komutanların harekât sahasında bulunan birliklere sürekli bir direktif/emir verme alışkanlığına bağlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Özellikle son 20 yılda muhabere ve bilgi teknolojileri bağlamında yaşanan gelişmeler harekât sahasındaki durumsal farkındalığı artırmış ve Clausewitz’in “Fog of War” olarak adlandırdığı harbin belirsizliği ve öngörülemezliğini bir parça da olsa azaltmıştır. Bahse konu teknolojilerin sağlamış olduğu bu avantajlar komuta-kontrol kapsamında ise üst makamların taktik sahada görev yapan en küçük birimlere bile müdahale edebilmesine imkân sağladığı gibi bu durum sürekli ve kesintisiz bir iletişim içerisinde olunması zorunluluğunu da beraberinde getirmiştir.

Muhabere ve bilgi sistemleri alanlarında yaşanan baş döndürücü gelişmeler aynı zamanda elektronik harp alanında da yaşandığından bu durum muhabere kestirmelerinin de hassaslaşmasına ve komuta birimlerinin mevkilerinin hassas bir şekilde tespit edilebilmesine imkân sağlamıştır. Bu nedenledir ki Ukrayna Harbi süresince komuta karargâhlarının tespiti ve hassas angajmanlar ile etki altına alınması neticesinde komuta kademesine yönelik kayıplarda da gözle görülür artışlar yaşanmıştır. Bahse konu gelişmeler merkeziyetçidağıtık (Centralized-Decentralized) komuta kontrol arasında bir seçim yapılmasına yönelik bir açmazı da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle Ukrayna Harbi’nin şu ana kadarki sonuçları esasında merkeziyetçi yaklaşımların özellikle komuta kademesinin kayıpları noktasında hiç de iç açıcı sonuçlar doğurmadığını ortaya koymaktadır.

Ukrayna Harbi’nin kara cephesinde görülen bu durum esasında günümüzde birçok donanmanın da yaşamakta olduğu âdemi merkeziyetçi komuta etme alışkanlıkları ile benzerlikler taşımaktadır. Gelişen teknoloji, denizdeki gemilere harekât alanından yüzlerce mil uzaklıkta bulunan karargâhlardan doğrudan sevk ve idare edebilme imkânı sağlamakla birlikte bu durum beraberinde muhabereye aşırı bağımlı bir yapı ortaya çıkarırken, denizdeki komutanların inisiyatif kullanma becerilerinde de bir azalmaya neden olabilmektedir. Bu durumun istinası olan denizaltılar, icra ettikleri harekâtın özellikleri ile de uyumlu olacak şekilde, harekât sahasında görülmeye başladıkları 1900’lü yılların başından beri uyguladıkları, Görev Komutası (Mission Command) prensibi içerisinde ve en az iletişim kuracak şekilde harekâtlarını icra etmeye devam etmektedirler.

Bu nedenle merkeziyetçi ve dolayısıyla aşırı muhabereye bağlı bir komuta tarzı yerine daha dengeli bir iletişim modeli üzerinden ve sahadaki komutana vazifesi ve bu vazifenin başarılabilmesi için gerekli bilgi ihtiyaçlarının karşılandığı bir komutakontrol yaklaşımının kullanılması da alternatif bir çözüm olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca gelişen elektronik ve siber harp yetenekleri kapsamında kesintisiz ve sağlıklı bir iletişimin her zaman sağlanamayabileceği göz önüne alınarak komutanların görev komutasına yönelik komuta-kontrol doktrinleri kapsamında eğitilmesi ve bu konudaki farkındalıklarının ve yeteneklerinin geliştirilmesinin konuya ilişkin bir ders olarak alınabileceği değerlendirilmektedir.

Komuta-kontrol merkezlerinin yeri ve korunması:

Deniz harekâtının sevk ve idaresi açısından kritik önemi haiz merkezlerin başında yer alan harekât/komuta merkezleri taktik, operatif veya stratejik seviyeler açısından farklılıklar göstermektedir. Genel olarak taktik seviyedeki harekât merkezleri yüzer platformlarda oluşturulurken, operatif ve stratejik harekât merkezi ise karada teşkil edilmektedir. Bu bağlamda Ukrayna Harbi, vuruş hassasiyeti ve imha gücü yüksek silâhların harekât ortamında görülmeye başladığı son dönem harekâtları açısından bahse konu harekât merkezlerinin nasıl kolay hedef olabileceklerine ilişkin önemli dersler barındırmaktadır.

Konuya ilişkin ilk örnek Rus Karadeniz filosu sancak gemisi MOSKOVA’nın batırılmasıdır. Gemi, ABD uçak gemisi görev gruplarının etkisiz hâle getirilmesine dayanan genel Sovyet Deniz Doktrini çerçevesinde inşa edilen bir gemi olmakla birlikte üzerinde taşıdığı hava savunma silâhları ile de hava savunma harbine yönelik öz savunması yüksek bir gemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak 14 Nisan 2022 tarihinde etkili hava savunma yeteneğine sahip böyle bir geminin Ukrayna sahil güdümlü mermi bataryaları tarafından atılan 2 adet RK-360MC Neptün güdümlü mermisi tarafından batırılmasının da alınması gereken bazı dersleri barındırdığı değerlendirilmektedir. Bu kapsamda Neptün güdümlü mermisi gibi konvansiyonel ve subsonik güdümlü mermilerle bile büyük tonajlı, göreceli olarak etkili hava savunma yeteneğine sahip sancak gemilerinin etki altına alınabileceği ve hatta batırılabileceği gerçeği ile yüzleşmemiz gerektiği düşünülmektedir. Bu gerçek, günümüzün ana silâhı hâline gelen hipersonik seyir füzeleri düşünüldüğünde tehdidin ne kadar büyük olduğuna ve bu kapsamda özellikle “Denizden Komuta Kontrol” yaklaşımının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine yönelik zihin açıcı bir örnek oluşturmaktadır. Bu bağlamda gelişen güdümlü mermi teknolojileri (yüksek menzil, yüksek sürat, hassas vuruş ihtimâli, yüksek tahrip gücü) ve kuantum sıçraması yaratan bilgi teknolojileri ile bilgi değişimindeki gelişmeler ışığında harekâtın denizden sevk ve idaresine dayanan komuta kontrol doktrinlerinin gözden geçirilmesine ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir.

Konuya ilişkin diğer bir örnek, 22 Eylül 2023 tarihinde Ukrayna Hava Kuvvetleri tarafından Storm Shadow seyir füzeleri ile Rusya Deniz Kuvvetleri’nin Karadeniz Komutanlığı Karargâhı’na gerçekleştirilen saldırıdır. Saldırı çerçevesinde karargâh binası iki seyir füzesi ile vurulmuş ve kullanılamaz hâle getirilmiştir. Bu saldırı sonucunda gerçeklenmeyen haberlere göre başta Rusya Karadeniz Donanma Komutanı amiral olmak üzere dokuz üst düzey komutan hayatını kaybetmiştir. Karadeniz’de yürütülen deniz harekâtının sevk ve idaresinin bu Karargâh’tan yapılıp yapılmadığı veya Harekât Merkezi’nin bu Karargâh içinde bulunup bulunmadığı tam olarak bilinmemekle beraber bazı haberlere istinaden Karargâh’ta üst düzey komutanların bulunması deniz harekâtının sevk ve idaresi açısından kullanıldığını göstermektedir. Bu bağlamda bahse konu Karargâh’ın vurulması, taşıdığı sembolik anlamın yanında, harekâtın sevk ve idaresini olumsuz etkileyebilecek üst düzey komutanların kaybı ve harekâtın sevk ve idare edildiği alt yapının da etkisiz hâle getirildiği gerçeğini önümüze koymaktadır.

Bu saldırı sınırlı bir hava gücüne ve yine sınırlı kritik mühimmata (seyir füzesi) sahip bir muhasımın komuta-kontrol üzerinde nasıl bir etki yaratabileceğinin göstergelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşanan bu olay, özellikle karada konuşlu operatif ve stratejik seviye karargâh/harekât merkezlerinin barış döneminden itibaren potansiyel muhasımların bu tarz saldırılarından uzakta, korunaklı yapılar içerisinde teşkil edilmeleri gerçeğini bir kez daha hatırlatmaktadır. Barış dönemi faaliyetleri kapsamında yeterli görülen korunaksız ve fiziki olarak yetersiz karargâh ve harekât merkezleri, özellikle muhasamat döneminin gerçekleri karşısında yetersiz kalmakta ve bu döneme kadar gerekli hazırlığı yapmamış olan donanmalar bu tip durumlar ile karşılaştıklarında da gerekli refleksleri gösteremeyerek barış dönemi yapılanmalarına devam etmektedirler. Bu nedenle barış döneminden itibaren stratejik/operatif karargâh ve harekât merkezlerinin gerek fiziki yapılarının gerek bilgi sistem alt yapılarının ve gerekse organizasyonel yapılarının muhasamat döneminin risk ve belirsizliklerle dolu yapısına süratli uyum sağlayabilecek bir şekilde teşkil edilmesinin Ukrayna Harbi’nden alınması gereken derslerden biri olduğu değerlendirilmektedir.

Korunaklı bakım-onarım imkân ve kabiliyetlerinin tesisi:

Uzun süreli harplerde, harbin başarıya ulaşması özellikle lojistik imkânların sağlanıp sağlanamadığı ile doğrudan ilintilidir. Uzun süreli çatışma ortamı beraberinde harp silah ve araçlarının bakım/onarım faaliyetlerinin kesintisiz ve etkin bir şekilde yapılmasını da zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda özellikle bakım/onarım faaliyetlerinde yaşanabilecek zafiyetler harbe devam azim ve iradesinde de kırılmalar yaratabileceğinden harbin istenmeyen sonuçlarla bitmesine neden olabilir. Bu kapsamda tersaneler deniz kuvvetinin harbe devam azim ve iradesinin en önemli yapı taşlarından biridir.

Ukrayna Harbi kapsamında bakım/onarım tesislerinin zafiyet alanlarına ilişkin can alıcı örneklerden biri 13 Eylül 2023 tarihinde taş havuzda bulunan MINSK çıkarma gemisi ile ROSTOV NA DONU denizaltısının Ukrayna Hava Kuvvetleri tarafından geliştirilen taarruzlar sonucunda ağır hasar almalarıdır. Bazı kaynaklara göre bahse konu gemilerdeki hasarların onarımının uzun zaman alacağı ve hatta gemilerin hizmet dışına ayrılabileceği ifade edilmektedir. Deniz harp tarihi incelendiğinde çok fazla örneği olmadığı değerlendirilen bu olayda bir denizaltı havuzda bulunduğu sırada harekâttan sakıt durumda kalmış ve bu durum denizaltılar dâhil birçok yüzer unsurun Ukrayna Hava Kuvvetleri’nin etkili menzili dışına çıkacak şekilde Doğu Karadeniz’e kaydırılması ve konuşlanması ile sonuçlanmıştır. Yüzer unsurların hava kuvvetlerinin etki alanı dışına çıkarılması operasyonel anlamda doğru bir uygulama olmakla birlikte bakım/onarım gibi hayati önemi haiz yeteneklerin kısa süre içerisinde doğuya kaydırılması gibi bir şansın da olmadığı bir gerçektir. Bu kapsamda yaşanan bu olay, bakım onarım faaliyetlerinin barış dönemi gerçekliği içerisinde, maliyetler de göz önüne alınarak, teşkil edilen yetenekler ile yürütülmesinin harp dönemi gerçekliği karşısında yetersiz kalabileceğinin en somut örneklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

İlginç olan Soğuk Savaş Dönemi’nin ihtiyaçları çerçevesinde Sivastopol’de bulunan tersaneye sadece 20 km uzaklıkta bulunan ve şimdilerde müze olarak kullanılan Balaklava Denizaltı Üssü’nde denizaltıların korunaklı tüneller içerisinde bakım ve onarımını yapabilecek imkân/kabiliyetlerin bulunmasıdır. Ancak Soğuk Savaş Dönemi ihtiyaçları çerçevesinde yapılan bu üssün günümüz ihtiyaçlarını karşılamadığı değerlendirilmiş ve kapatılarak müzeye çevrilmiştir. Oysaki Ukrayna Harbi birçok farklı örneklerde de görülebileceği gibi geçmiş dönemin çözümlerinin günümüz ihtiyaçları için de kullanılabildiği (Tank engelleri, kara ve deniz mayınlaması, yoğun topçu birliklerinin kullanılması, siper savaşları vb.) bir harp olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yukarıda ifade edilen hususlar çerçevesinde gemi ve denizaltının kuru havuzda vurulmasının esas olarak iki temel noktaya işaret ettiği değerlendirilmektedir. Bunlardan birincisi harp döneminde yüzer/dalar unsurların bakım/onarımlarını sağlayacak şekilde potansiyel muhasım/ muhasımların etki alanları dışında kısıtlı da olsa bakım/onarım imkân ve kabiliyetlerini tesis etmek ve varsa bunları idame etmektir. İkincisi ise elde bulunan yetenekleri Balaklava Üssü örneğinde olduğu gibi ortadan kaldırmak veya işlevsiz hale getirmek yerine bu yetenek/kabiliyetleri faal olarak tutmaya devam etmektir. Bu tespitler çerçevesinde; bakım/onarım faaliyetlerine yönelik yeteneklerinin inşası/idamesi kapsamında sadece barış dönemi gerçekleri odaklı bir yaklaşım içerisinde bulunulmamasının, muhasamat döneminin ihtiyacı olan yeteneklere de pahalı bile olsalar sahip olunmasının varsa idame edilmesinin uygun olacağı kıymetlendirilmektedir.

Eğitim ve tatbikatların farklı ortamlarına yönelik icrası:

Ukrayna Harbi’nin kara harekâtı bazı alanlarda deniz harbine yönelik dersler barındırması açısından önem arz etmektedir. Bu kapsamda Ukrayna’nın 2023 Haziran ayı başında başlattığı taarruz harekâtının birçok güvenlik ve askerî uzmanın beklentilerinin dışında yavaş ilerlemesinin ve bugüne kadar kayda değer bir başarı elde edilememesinin incelenmesi gereken konuların başında geldiği değerlendirilmektedir. Ukrayna Kara Kuvvetleri unsurlarının batılı askerî uzman/eğitmenler tarafından eğitilmesi ve yapılan yardımlar ile özellikle manevra yeteneği sağlayacak silah sistemleri ile donatılması bile taarruzda istenilen başarıyı sağlayamamıştır. Bu durum beraberinde verilen eğitimlerin gerçek harekât şartlarını yansıtıp yansıtmadığı konusunu akıllara getirmiştir. Konuya ilişkin yayımlanan bir makalede, Ukrayna askerlerinin aldıkları eğitimlerin sahada karşılaştıkları durumlarla uyumlu olmadığı ve hatta bazı eğitimlerin tamamen terörle mücadele ve meskûn mahal harbine yönelik eğitimleri içerdiği oysa ki Ukrayna harekât sahasında konvansiyonel harp esasları ile savaşıldığı ifade edilmektedir.

Konuyu Rus Silâhlı Kuvvetleri açısından ele aldığımızda da hemen hemen aynı sonuçlara ulaşılabilmektedir. Harbin başlangıcında yine hemen hemen tüm güvenlik/askerî uzmanların Rusya Silâhlı Kuvvetleri’nin çok kısa süre içerisinde Ukrayna’yı işgal edeceğine dayanan tespit ve öngörüleri boş çıkmış ve işgal edilen birçok yerden geri çekilerek harbin başındaki taarruzi rolden savunma pozisyonuna geçilmiştir. Rus Silâhlı Kuvvetleri’nin 2’nci Dünya Harbi sonrasında iştirak etmiş olduğu tüm harekâtlar sınırlı güç kullanımı örnekleri içermekle birlikte, kendi gücüne yakın bir silahlı kuvvet ile karşılaşmamıştır. Ayrıca Rus Silâhlı Kuvvetleri tarafından icra edilen eğitim/tatbikatların önceden planlanmış senaryoların icrası şeklinde ve esas olarak güç gösterisi/ politik mesaj verilmesi odaklı yapıldığına yönelik değerlendirmeler de Rus Silâhlı Kuvvetleri’nin göreceli başarısızlığının nedenlerinden biri olabileceği değerlendirilmektedir.

Yukarıda ifade edilen tespitler esasında her ülke silâhlı kuvvetlerinin yaşaması muhtemel ve özellikle askerî eğitim uzmanlarının her zaman sorduğu “Yapılan eğitimler ne kadar gerçek harekât ortamını yansıtıyor?” sorunsalının bir yansımasıdır. Bu kapsamda silâhlı kuvvetlerin eğitim programlarını, eğitim senaryolarını ve eğitim müfredatlarını oluştururken konfor alanlarının dışına çıkarak gerçekleşme ihtimali en düşük senaryoları da kapsayacak şekilde eğitim programları oluşturmalarının, eğitim/tatbikatlarda verilecek enjektelere dayalı eğitimler icra etmelerinin gerekli olduğu değerlendirilmektedir. Bu tarz icra edilecek eğitimler ile özellikle karar verici konumda bulunan personelin önceden bilinmeyen durumlara karşı süratli karar verme ve kararlarını hayata geçirmeye yönelik yeteneklerini arttırabileceği ve bu durumun da harbin belirsizliği içerisinde karşılaşılabilecek farklı olay/durumlara karşı hazırlıksız yakalanma ihtimalini azaltabileceği kıymetlendirilmektedir.

İnsansız deniz araçlarına yönelik uygulamalar:

Çeşitli ülke donanmalarında prototip seviyesinde örneklerini gördüğümüz insansız deniz araçlarının fiili harekât sahasında yoğun bir şekilde kullanımının ilk defa Ukrayna Harbi çerçevesinde olması bu harpten alınacak dersler açısından insansız deniz araçları için ayrı ve detaylı bir parantez açmayı zorunlu kılmaktadır. Ancak bu platformlara yönelik alınan derslere geçmeden önce bu platformların harekâttaki etkinliklerinin ortaya konulabilmesi açısından kronolojik bir bakış açısı ile bu platformların dâhil olduğu olayların incelenmesinin faydalı olacağı değerlendirilmiştir. Bu kapsamda askerî analist Hi Sutton tarafından hazırlanan ve insansız deniz araçlarının dâhil olduğu faaliyetleri içeren olaylar listesine bu yazıda yer verilmiştir.

  • 29 Ekim 2022: Sivastopol’a İnsansız suüstü ve hava araçları ile müşterek bir saldırı gerçekleştirilmiştir. Saldırı kapsamında IVAN GOLUBETS mayın gemisi ile ADMIRAL MAKAROV firkateyni hasar almış ancak batmamıştır. Saldırı sonrasında Rusya, Karadeniz Donanması unsurlarını üslere çekmiş ve insansız araçlara yönelik savunma tedbirlerini artırmıştır.
  • 18 Kasım 2022: İnsansız Suüstü araçları ile Novorossisk Üssü’ne saldırı gerçekleştirilmiştir. Herhangi bir hasar oluşmamıştır. Ancak saldırı insansız suüstü araçlarının artan menzilleri açısından kayda değer bulunmuştur.
  • 10 Şubat 2023: Rusya Deniz Kuvvetleri tarafından Odesa’nın güneyinde yer alan Zatoka bölgesindeki bir köprüye kamikaze insansız suüstü araçları ile saldırı gerçekleştirilmiştir.
  • 22 Mart 2023: Ukrayna, insansız suüstü ve hava araçları ile Sivastopol Deniz Üssü’ne yönelik koordineli saldırı gerçekleştirmiştir. Üç adet insansız suüstü aracının imha edildiği yerel haber ajansları tarafından bildirilmiştir. Ancak görüntülerden en az bir insansız suüstü aracının limana sızdığı anlaşılmaktadır.
  • 24 Mayıs 2023: Rus istihbarat gemisi IVAN KHURS’a üç adet insansız suüstü aracı ile saldırı gerçekleştirilmiştir. İnsansız suüstü araçlarından biri istihbarat gemisini çarpmış ancak saldırı başarısız olmuştur. Gemi emniyetli bir şekilde Sivastopol’e dönmüştür.
  • 11 Haziran 2023: Rus istihbarat gemisi muhtemel altı adet insansız suüstü aracı tarafından saldırıya uğramıştır. Tüm insansız suüstü araçları imha edilmiştir.
  • 16 Temmuz 2023: Ukrayna insansız suüstü araçları tarafından Sivastopol’e saldırı gerçekleştirilmiştir. Hiçbiri limana sızmayı başaramamıştır. İki tanesinin imha edildiği, bir tanesinin elektronik harp teknikleri ile durdurulduğu ifade edilmiştir.
  • 17 Temmuz 2023: Ukrayna insansız suüstü araçları ile Kerch Köprüsü’ne saldırı gerçekleştirilmiştir. Saldırı sonrasında köprü ciddi hasar almıştır.
  • 25 Temmuz 2023: Rus karakol gemisi SERGEY KOTOV’a iki insansız suüstü aracı ile saldırı gerçekleştirilmiştir. Saldırı başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
  • 31 Temmuz/1 Ağustos 2023: Rus karakol gemileri SERGEY KOTOV ve VASILY BYKOV’a üç adet insansız suüstü aracı ile saldırı düzenlenmiştir. Saldırı başarısız olmuştur.
  • 3 Ağustos 2023: Ukrayna insansız suüstü aracı Rus helikopterinden açılan ateş sonucunda imha edilmiştir.
  • 3-4 Ağustos 2023: Rus çıkarma gemisi OLENEGORSKY GORNYAK’a Novorossisk Limanı dışında insansız suüstü aracı ile saldırı düzenlenmiştir. Saldırı başarılı olmuş ve gemide ciddi hasar oluşmuştur. Gemi Novorossisk’e yedeklenerek götürülmek zorunda kalınmıştır.
  • 5 Ağustos 2023: Rus akaryakıt tankeri SIG’e Kerch Köprüsü güneyinde insansız suüstü aracı ile saldırı düzenlenmiştir. Saldırı sonucunda gemide ciddi hasar oluşmuştur.
  • 18 Ağustos 2023: Rus firkateyni PYTLIVYY ve karakol gemisi VASILY BYKOV tarafından eskortlanan Rus lojistik gemisi SPARTA-IV’a insansız suüstü aracı ile saldırı düzenlenmiştir. Saldırı başarısız olmuştur.
  • 13-14 Eylül 2023: Ukrayna insansız suüstü araçları ile Rus tankeri YAZ ve lojistik gemisi URSA MAJOR’a saldırı düzenlenmiştir. Rus Savunma Bakanlığı, saldırı kapsamında on bir insansız suüstü aracının imha edildiğini bildirmiştir. Bahse konu insansız suüstü araçlarından üç tanesi karakol gemisi VASILY BYKOV, üç tanesi helikopterler ve beş tanesi karakol gemisi SERGEY KOTOV tarafından imha edilmiştir. Ukrayna Savunma Bakanlığı ise VASILY BYKOV’a hasar verdirildiğini bildirmiştir.
  • 14 Eylül 2023: Geliştirme aşamasında olduğu değerlendirilen iki adet yarı dalabilir Ukrayna insansız suüstü aracı tarafından Rus korveti SAMUM’a saldırı gerçekleştirilmiştir. Ukrayna kaynakları tarafından SAMUM’a ciddi hasar verdirildiği ve geminin Sivastopol’e yedeklendiği ifade edilmiştir.
  • 15 Eylül 2023: Rus karakol gemisi ASKOLD’a insansız suüstü aracı ile saldırı gerçekleştirilmiştir. Rus kaynakları tarafından insansız suüstü aracının imha edildiği ifade edilmiştir.

Yukarıda yer alan olaylar silsilesi incelendiğinde insansız deniz araçlarının harekât sahasındaki etkinlikleri üzerine farklı yorumlar yapılabilir. Bu yorumlardan ilki insansız suüstü araçlarının Rus donanma unsurları üzerinde kayda değer bir hasar ve etki yaratmamakla birlikte Rus Donanması’nın harekât serbestliğini kısıtladığı, donanmanın önemli görevlerinden biri olan Ukrayna limanlarına yönelik nakliyatın kontrolü ve engellenmesi görevlerini tam olarak yerine getirmesini engellediğidir. Bu sonuç Ukrayna gibi donanma varlığından bile bahsedilemeyecek bir ülke açısından önemli bir sonuçtur ki özellikle kamikaze insansız suüstü araçlarının bu tip sınırlı veya kıyı suları donanmaları açsından etkili birer silah olarak önümüzdeki dönemde harekât sahasında fazlaca görmeye başlayabileceğimizi bizlere göstermektedir.

Konuya ilişkin diğer bir bakış açısı ise şu ana kadar icra edilen saldırılar sonucunda Rus Donanması’nın hareket kabiliyetinin sınırlı bir şekilde kısıtlanabildiği, geliştirilen savunma tedbirleri ve taktikleri ile insansız deniz araçlarının etkinliklerinin azaltıldığıdır. Bu durum Rus Donanması’nın Ukrayna Harbi kapsamında icra ettiği görevlerden olan darbe harekâtı, deniz ulaştırma hatlarının açık bulundurulması ile kritik üs ve limanların korunması gibi görevlerini şu ana kadar sekteye uğratamamıştır. Rus Deniz Kuvvetleri tarafından harbin başladığı tarihten bugüne kadar, açık kaynaklar tarafından tespit edilen, sadece bir adet insansız suüstü aracı saldırısı geliştirilmesi ise etkili bir donanma varlığına ve harekât yeteneğine sahip ülkelerin kamikaze insansız suüstü araçları ile yapılan bu tarz saldırı faaliyetlerine ihtiyaç duymayabileceğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Ayrıca insansız suüstü araçlarının Ukrayna Harbi süresince her sınıf/tip suüstü ve kıyı hedefine karşı kullanılmalarına rağmen denizaltılara karşı kullanılmamış olması, insansız suüstü araçlarının denizaltı savunma harbine yönelik karmaşık/gelişmiş tespit, teşhis ve hücum yeteneklerine hâlihazırda sahip olmadıklarının bir yansıması olarak görülebilir. Konuya ilişkin diğer bir tespit ise hâlihazırda savunma sanayi tarafından yoğun bir şekilde geliştirme faaliyetleri devam eden ve örneklerini savunma fuarlarında fazlası ile gördüğümüz suüstü harbi, denizaltı savunma harbi, mayın harbi ile kuvvet koruma maksatlarına yönelik insansız deniz araçlarının Ukrayna Harbi’nin deniz boyutunda bir kullanım şeklinin görülmemiş olmasıdır. Bu durum bahse yeteneklere sahip platformların her iki taraf deniz kuvvetleri tarafından hâlihazırda sahip olunamamış veya geliştirilememiş olması olarak açıklanabilir. Bu durum diğer yandan her iki tarafın da Ukrayna Harbi kapsamında belirlemiş oldukları deniz harekât konseptlerinin ellerinde bulunan yetenekler ile uygulanabildiği ve bu kapsamda yukarıda ifade edilen yeteneklere sahip insansız deniz araçlarına ihtiyaç duyulmadığı şeklinde de yorumlanabilir. Bu bakış açısına istinaden alınması gereken öncelikli dersin, ülkelerin savunma ihtiyaçlarını elde mevcut yetenekler ve tehditlere karşı geliştirdikleri harekât konseptleri çerçevesinde belirledikleridir ki Ukrayna kamikaze insansız suüstü araçları ile harekât ihtiyaçlarını karşılarken, Rusya çok da fazla insansız deniz araçlarına ihtiyaç duymamaktadır.

Yukarıda ifade edilen hususlar çerçevesinde deniz harekât sahasında artan şekilde örneklerini görmeye başladığımız insansız araçlara yönelik olarak öncelikle harekât konseptlerimiz içerisinde nasıl yer alacakları sorusunun cevabının verilmesinin ve bu cevaba istinaden hangi taktik ve doktrinler çerçevesinde bu platformların kullanılacağının cevaplanmasının önemli olduğu değerlendirilmektedir. Bu soruların cevapları tam ve doğru bir şekilde ortaya konulduktan sonra hangi yeteneklere yönelik insansız deniz araçlarına ihtiyaç duyacağımız da kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Bu tarz bir çalışma yapılmadan, bahse konu çalışmalar harp oyunları veya kuvvet mukayese simülasyonlarında denenmeden tedarik edilecek insansız deniz araçlarının deniz harekâtına katkısının da sınırlı olacağı değerlendirilmektedir.

Sualtı kritik altyapının korunması:

Ukrayna Harbi’nin başladığı tarihten yaklaşık 6 ay sonra Kuzey Akım boru hattına yönelik gerçekleştirilen saldırı sonucunda boru hattı kullanılmaz hâle gelmiş ve bu durum Ukrayna Harbi özelinde ilk Deniz Yatağı Harbi (Sea Bed Warfare) uygulaması olarak tarihe geçmiştir. Ukrayna Harbi ile doğrudan bağlantılı olup olmadığı tam olarak bilinmemekle birlikte 10 Ekim 2023 tarihinde Finlandiya’ya ait doğalgaz boru hatları ve sualtı kablo hatlarına yönelik yapılan saldırı sonucunda da bahse konu hatlara ciddi hasar verdirilmiştir.

Ukrayna Harbi’ne kadar özellikle gelişmiş donanmalara sahip ülkeler deniz yatağı üzerinde yer alan kritik alt yapıların etkisiz hâle getirilmesi veya savunulmasına yönelik bazı yetenekler geliştirmişlerdir. Bu kapsamda ön plana çıkan Rusya Donanması envanterinde bulunan denizaltı kurtarma gemileri ve oşinografi araştırma gemilerinin yetenekleri ile deniz yatağı harbine yönelik faaliyetler yürütebilme imkân ve kabiliyetine sahip olmuştur. Kuzey Akım boru hattına yönelik saldırı sonrasında NATO tarafından da Kritik Denizaltı Altyapı Koordinasyon Hücresi (Critical Submarine Infrastructure Coordination Cell) isimli bir birim oluşturularak kritik altyapılara yönelik sivil, asker ve özel sektör arasında eş güdümü sağlayıcı bir mekanizma teşkil edilmesi hedeflenmiştir.

Eylül 2022’de gerçekleştirilen Kuzey Akım boru hattı saldırısından sadece 5 ay sonra İngiliz Deniz Kuvvetleri’nin çok maksatlı açık deniz destek gemisi olan M/V TOPAZ TANGAROA’yu satın alması ve 6 aylık bir bakım/onarım ve dönüşüm faaliyetini müteakip Ekim 2023 içerisinde RFA PROTEUS adıyla envantere alması deniz yatağı harbi yetenek geliştirme faaliyetlerine yönelik en iyi örneklerden biri olarak kabul edilebilir. RFA PROTEUS’un sahip olduğu imkân ve kabiliyetler ile denizaltı kritik alt yapıların tespiti, gözetlenmesi ile onarılması/ imha edilmesi gibi deniz yatağı harbi kapsamında icra edilebilecek tüm görevleri yerine getirebileceği ifade edilmektedir.

Yukarıda ifade edilen olaylar ve ülkelerin bu konuda kazandığı yetenekler göz önüne alındığında önümüzdeki dönemde deniz yatağı harbi uygulamalarının harekât sahasında daha sık görülebileceği ve bu kapsamda boru hatları, elektrik/ internet/veri kablo hatlarının korunması, idame edilmesi veya imha edilmesinin harekât planları içerisinde önemli bir yer tutacağı değerlendirilmektedir. Bu bağlamda bahse konu harekât nev’inin icrasına yönelik materyal ve altyapı yeteneklerinin kazanılmasının yanı sıra bu konuda yapılacak eğitimler ile oluşturulacak taktik ve doktrinlerin denenmesinin de gerekli olduğu değerlendirilmektedir.

Bahse konu yeteneğin süratli bir şekilde kazanılması noktasında ise İngiltere örneğinin değerlendirmeye alınabileceği ve bu örnekte de görüldüğü gibi bir yıl gibi bir süre içerisinde bu yeteneğin kazanılabileceği kıymetlendirilmektedir. Ayrıca konunun sadece askerî boyutunun olmaması nedeniyle devlet kurumları ile özel sektörün de içinde bulunduğu bir yaklaşım ile sonuca gidilebileceği göz önüne alınarak NATO uygulamasında olduğu gibi bir koordinasyon hücresinin teşkil edilmesinin de değerlendirmeye alınabileceği düşünülmektedir.

Sonuç:

Ukrayna Harbi kapsamında icra edilen deniz harekâtına yönelik derslerin birçok farklı fonksiyon alanını kapsadığı düşünülmektedir. Sınırlı sayıda fonksiyon alanına yönelik olarak yapılan bu çalışma neticesinde;

  • a. Deniz harbinin komuta kontrol uygulamalarına yönelik ademi merkeziyetçi yaklaşımlar yerine günümüz bilgi teknolojilerinin sağladığı avantajlar da göz önüne alınarak görev komutasına yönelik uygulamaların denenmesinin,
  • b. Deniz harekâtının sevk ve idare edileceği karargâh/harekât merkezlerinin harp ortamının ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde korunaklı, gelişmiş bilgi sistemleri ile donatılmış ve mümkün olduğu kadar barış durumundan harp durumuna geçişte asgari intikal/konuşlanma ve yapısal değişim yapacak şekilde teşkil edilmesinin,
  • c. Harekâta hazırlığın temel taşlarından olan eğitim/tatbikatların özellikle karar vericilerin beklenmeyen durumlara yönelik hazırlık durumlarını artırmak ve karar verme süreçlerinin bu durumlar karşısındaki çevikliğini gözlemleyebilmek maksadıyla enjektelere dayalı şekilde icra edilmesinin,
  • ç. Harbe devam azim ve iradesinin en önemli yapı taşlarından olan bakım/onarım yeteneklerinin harekât süresince bakım/onarım faaliyetlerinin kesintisiz bir şekilde yürütülmesine imkân sağlayacak şekilde korunaklı ve muhasım etki alanı dışında kalacak şekilde teşkil edilmesinin,
  • d. Son dönemde özellikle hava harekâtında yoğun bir şekilde görmeye başladığımız insansız araçların yakın bir gelecekte deniz harekât sahasının birçok boyutunda görmeye başlayacağımız gerçeğinden hareketle bu platformların harekâtın temel unsuru olmasından daha ziyade harekâtın tamamlayıcısı olan platformlar olacağının ve ilgili ülkenin harekât konseptleri ile uyumlu kullanıldıkları durumlarda harbin sonuçlarına doğrudan katkılar sunabileceklerinin göz ardı edilmemesinin,
  • e. Sualtı boru hatları, elektrik/iletişim kablolarının harekâtın sonuçları üzerinde önemli etkileri olabileceği göz önüne alınarak bu hatların korunması, onarılması ve imha edilmesine yönelik olarak deniz yatağı harbi yeteneklerinin oluşturulması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürütülmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Yukarıda ifade edilen derslere ilave yeni derslerin ortaya konulabilmesi maksadıyla harbin gelişiminin yakinen takip edilmeye devam edilmesinin ve yaşanacak olayların kuvvet oluşturma, geliştirme, idame ve kullanma boyutları üzerine etkilerinin incelenmesinin de yararlı olacağı düşünülmektedir.

(1) Kallberg Jan, Ukraine War Lesson No.1:Chatty Micromanagers Die, 2023, https://cepa.org/article/ukraine-war-lesson- no-1-chatty-micromanagers-die

(2) İbid.

(3) Carl Von Clausewitz, On War, Trans. And Ed. Michael Howard and Peter Paret, Indx. (Princeton, 1984) ed, bk.1, ch.3, p.101

(4) 64 adet S-300 Hava Savunma Füzesi, 2 adet OSA-MA Nokta Savunma Silahı, 6 adet AK-630 CISW (Yakın Savunma Silahı)

(5) Cruz Lima Juliana, Stewart Wil, 2023, The Sun, https://www.thesun.co.uk/ news/24099961/putin-black-sea-blitzedkilling- nine/

(6) Sutton H I, Naval News, https://www. navalnews.com/naval-news/2023/09/ russian-submarine-hit-by-missile-rostov- on-don-gone/

(7) Peck Michael, 2023, Business Insider, https://www-businessinsider-com.cdn. ampproject.org/c/s/www.businessinsider. com/ukraine-counteroffensive-raises- doubt-about-western-military-training- 2023-9?amp

(8) Ukrayna Harbi Deniz Harekâtının tüm boyutlarını ihtiva eden kronoljik olaylar listesi için bknz. Sutton H I, 2023, Timeline of 2022 Ukraine Invasion: War In The Black Sea, http://www.hisutton. com/Timeline-2022-Ukraine-Invasion- At-Sea.html

(9) Seabed Warfare Escalates: Finland’s Underwater Infrastructure Compromised, 2023, https://www.navyrecognition. com/index.php/naval-news/naval-newsarchive/ 2023/october/13659-seabedwarfare- escalates-finland-s-underwater- infrastructure-compromised.html

(10) Sutton H I, 2023, Guide To Russian Seabed Warfare Capabilities In Black Sea, http://www.hisutton.com/Russian- Seabed-Warfare-Capabilities-In-Black- Sea.html

(11) NATO Will Create A Unit To Protect Critical Underwater Infrastructure Such As The Nord Stream, 2023, https://www. newsylist.com/nato-will-create-a-unitto- protect-critical-underwater-infrastructure- such-as-the-nord-stream/

(12) A Guide to RFA Proteus – the UK’s New Seabed Warfare Vessel, 2023, https:// www.navylookout.com/a-guide-torfa- proteus-the-uks-new-seabed-warfare- vessel/

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın