TVK Tersanesi Genel Müdürü Turgut Atagün ile 5 soru 5 cevap

MDN İstanbul

1- Bir tersane yöneticisi olarak, yapılan “tersane” haberleriyle ilgili neler düşünüyorsunuz?

Turgut Atagün: Tersane haberlerinin birkaç boyutu var, ama öncelikle “işçilerin sigortasız çalıştırılması” iddialarına değinmek istiyorum. Diğer tersaneleri bilmiyorum, ama kendi adımıza şunu söyleyebilirim: Kocaeli Serbest Bölgesi’nde yer alan bir tersanede bu mümkün değil. Burada yaklaşık 700 kişi çalışıyor. Çalışanların sigortasının eksik yatırılması ya da sigortasız eleman çalıştırılması diye bir şey söz konusu olamaz. Tuzla’da da olduğunu sanmıyorum. Çünkü benim 18 yılım Tuzla’da geçti. Ama Türkiye’nin böyle bir sorunu olduğu çok açık. En büyük grupların bile çalışanlarının sigorta pirimlerini düşük yatırmak için kâğıt üstünde değişiklik yaptığı bilinen bir gerçek. Türkiye’de çok yoğun olarak uygulanan bir yöntem bu. Ama serbest bölge içerisinde asla yok. Kısacası tersanelerin basında bu şekilde yer alması bence gayri ciddi bir durum.

2- Tersanelerde yaşanan iş kazaları peki?

Turgut Atagün: İş kazaları çok ciddi bir konu. Bence en önemli gerçek şu: Türkiye, gemi inşa sanayinde kimine göre dünya beşincisi, kimine göre ise dünya altıncısı. Ama işin aslı şu ki, Türkiye’nin gemi inşa sektöründe dünya beşincisi ya da altıncısı olabilecek altyapısı yok. Ne böyle bir işgücüne, ne de böyle tersanelere sahip. Ülke olarak eğri oturup doğru konuşmamız lazım. Yapamayacağımız kadar büyük bir işi yapmaya çalışıyoruz. Ölümlü kazaların olduğu sahalara ve bu tersanelerin organizasyonuna baktığımızda, iş kazalarının kaçınılmaz olduğu rahatlıkla görülebilir. Çünkü sektörde eğitimli 10 işçi var ve onlar 100 işçinin yapabileceği işin altına girdikleri için 90 işçiyi oradan buradan toplamak zorunda kalıyorlar. İş kazalarının sebebi, büyüyen sektöre nazaran kalifiye işgücü eksikliğidir.

3- Eğitimsiz kişileri çalıştırmaya mecbur kalındığını mı söylüyorsunuz?

Turgut Atagün: Evet doğudan ya da batıdan Türkiye’nin herhangi bir noktasından elinde küçük bir çantayla “hemen yarın işe başlayacağım” umuduyla gelen vatandaşa, risk faktörünün en yüksek olduğu bir sektörde iş veriliyor. Öncelikle şunu sorgulamalıyız: Bundan beş yıl önce −100 ton ve üzerinde− maksimum beş adet vincin olduğu Tuzla Bölgesi tersaneler koyunda, bugün en az 40 tane vinç varsa, o vinçleri kullanabilecek tecrübeye, eğitime ve  bilgiye sahip bir o kadar insan var mı? Yalnızca 100 ton ve üzerindeki vinçlerden bahsettim. 100 tonun altındaki ve havanda çalışanları da toplarsak, en az 500 tane daha vinç vardır tersanelerde. Haydi bakayım bunları kullanın. Nerede bu adamlar, ne kadar eğitimliler? Elektriğin insanı öldüreceğini bilmeyen insanlar çalışıyor bu sektörde. O bahsettiğim insanlar dün otobüse binip buraya gelmişler, tersanelerin herhangi birine iş başvurusu yapmışlar. Peki ama tersaneler şu an mevcut iş yoğunluğunda çalıştırdığı elemanlara ne kadar eğitim verebiliyor? Ben temelde bunları sorguluyorum. Ama tüm tersaneleri karalamak yanlış. Bazı tersaneler bu işi çok ciddi bir şekilde yapıyor. Çünkü tersanecilik zor bir meslek; çelikle, sacla, alevle ve yoğun bir şekilde elektrikle uğraşıldığı için risk faktörü yüksek. Sonuç olarak bu kazalar kalifiye olmayan elemanların işe alınmasıyla oluyor.
Ama yine de basını eleştiriyorum. Örneğin işçilerle röportaj yapılıyor. Kimi işçi “Biz çelik uçlu ayakkabı, emniyet kemeri, baret nedir bilmeyiz” şeklinde açıklamalar yapıyor. Oysa ki araştırsalar burada çalışan her işçinin işe başladığında bir sözleşme yapmak zorunda olduğunu, sözleşmenin bir maddesinin de iş güvenliği ve işçi sağlığıyla ilgili ekipmanların kullanılmasını içerdiğini görürler. İşçi bunları teslim aldığına dair bir form imzalar ki hemen hemen bütün tersanelerde durum böyledir. Zaten muhasebe kayıtlarını incelerseniz iş güvenliği ve işçi sağlığı kurallarına uyulmamasından dolayı taşeron firmalara yazdığımız cezanın haddi hesabının olmadığını görürsünüz.

4- TVK Tersanesi kendi adına iş güvenliği konusunda neler yapıyor?

Turgut Atagün: Hemen hemen her tersanede iş güvenliği ve işçi sağlığıyla ilgili A sınıfı ehliyetli bir arkadaşımız çalışır. Bizde de var. Bu kişi genel anlamda iş güvenliği ve işçi sağlığı açısından buradaki işleyişi denetler. Ama bir kişinin veya beş kişinin böyle bir sorumluluğun altından tek başına kalkması mümkün değil. Biz yüzde 90 oranında taşeron çalıştırıyoruz, ki bu bilinen bir gerçek. Bu yüzden öncelikle her grubun en az bir işçi sağlığı ve iş güvenliği elemanı bulundurmasını zorunlu tutuyoruz ve tersane olarak onu sürekli denetliyoruz.

5- Son olarak devam eden projelerinizden söz eder misiniz?

Turgut Atagün: Şu an altı adet 15 000 tonluk IMO kimyasal tanker yapıyoruz. Bunların bir tanesi teslim edildi, üçü de İspanyol El Kano Grubu’na inşa edildi. Her üç ayda bir gemi teslim etmeye çalışıyoruz. Ayrıca 21 tonluk bir başka gemimizin ardından, 5 000 ile 9 000 dwt arasında değişen tonajlarda dört adet yeni inşa paslanmaz tankerimiz daha var. Yatırıma bu yılın ortalarında 10 dönümlük boş arazimizi değerlendirerek devam edeceğiz. Orada da paslanmaz tanklı bir tanker inşa edeceğiz. Şu anda tersanemiz 50 000 m2 sahaya sahip ve bunun yaklaşık yüzde 25’i kapalı alan. Denize inmiş “yarı ıslak” yöntemiyle kızakladığımız bir kızağımız var. Şu an için yıllık 16 000 ton sac işleme kapasitesine sahibiz. Elbette çalışmalarımızı vardiyalı yapıyoruz.

Bunu Paylaşın