Türkiye’yi kritik günler bekliyor

MDN İstanbul

Euro Bölgesi krizi, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Yunanistan ve İspanya’dan sonra İtalya’nın notunu da düşürmelerinin ardından bu yaz tüm Avrupa’yı son hızla kavurmaya devam ediyor. Türkiye’nin gündemini ise ekonomik krizden çok, PKK ve Suriye ekseninde her geçen gün artan sorunlar oluşturuyor.
Avrupa ekonomisinde yaşanmakta olan yapısal kriz, Türkiye gibi ticaretinin büyük bir bölümünü Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ile yapan gelişmekte olan ülkeleri fazlasıyla etkiliyor. Cari açıkta süregiden sıkıntıların önümüzdeki dönemde etkisini artırarak göstermesi bekleniyor. İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerde varolan yüksek işsizlik ve durma noktasına varan ticaret eylül ayında Türkiye için gözardı edilemez hale gelecek.

Kuraklık fiyatları artırıyor
Dünyada yıl sonu enflasyonu, ABD ve Hindistan’da yaşanan kuraklığın gölgesinde gıda fiyatlarının tavan yapmasıyla, birçok ülkede beklenenin üzerinde gerçekleşecek gibi görünüyor, sadece Rusya’da fiyatlar geçen yıla göre yüzde 55 oranında arttı. Enerji fiyatlarındaki artışları, yaşanmakta olan gıda kriziyle beraber okuduğumuzda pek iç açıcı bir manzarayla karşılaşmadığımız açık. Gıda fiyatlarında son yıllarda yaşanan dalgalanmalar ve birçok kuruluşun açıkladığı raporlar, önümüzdeki yıllarda gıda kıtlığı yaşamamak için acil önlemler alınması gerekliliğine işaret ediyor.
Uzun yıllardan beri ilk defa hem gelişmiş ülkelerin hem de gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin aynı anda duraklaması ülkeleri maliye politikalarında yeni arayışlara itiyor.
Türkiye, enflasyonu belirli bir düzeyde tutmayı başarsa da cari açığın düşürülmesi konusunda sorunlar yaşıyor. 78 milyar dolar olan cari açık azalmadan kredi notunun yükselip ülkeye yabancı yatırımın gelmesi mümkün değil. Türkiye, yıl başından ağustos ayının sonuna kadar olan 8 aylık dönemde özel sektör borçları hariç toplam 10 milyar doların üzerinde dış borç ödemesi yaptı. 2011 yılında toplam 12 milyar 823,42 milyon dolar dış borç ödemesi yapılmıştı.

Suriye’deki kriz yaramadı
Bu faktörlerin yanında, Türkiye’nin son yıllarda İran, Irak ve Suriye ile gelişen ve büyüyen yüksek ticaret hacminin ve önemli miktardaki ihracatın son gelişen siyasi olaylar sebebiyle minimuma inmiş olması da yapısal krizleri atlatmaktan yorulmaya başlayan ekonomimizi giderek zorlayacağa benziyor. Bu üç komşu ülkeyle olan ilişkilerin bozulması tarihsel, politik, sosyal olduğu kadar ekonomik anlamda da ülkemizi zorluyor. Suriye’de yaşanan iç savaş bölgenin siyasi ve sosyal istikrarını etkilediği kadar bölgedeki ticareti de negatif etkiliyor.
2012 yıl sonu itibarıyla dış ticaret hacminde yaşanacak büyük oranda azalmayı telafi edecek formüller aranıyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Türkiye’nin 2012 yılında yüzde 3,3 seviyesinde, 2013 yılında ise yüzde 4,6 seviyesinde büyüyeceği tahmininde bulundu. OECD raporunda, Türkiye’nin cari açığının GSYH’ye oranının 2012 yılında yüzde 8,9 seviyesinde, 2013 yılında ise 8,4 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bu oranı yüzde 5 seviyelerine inmesi bugünkü ekonomik ve siyasi durumda epey zor.

Etkili önlemler almak şart

Son birkaç yılda oluşan konjonktürel durum, komşularla sorunsuz ilişkiler ve 2001 krizi sonrası alınan akılcı yapısal tedbirler sayesinde hızla büyüyen Türkiye, dünyada yaşanan uzun yapısal krizlerin ve komşularında varolan istikrarsızlığın da etkisiyle zorlu bir döneme giriyor.
Önümüzdeki yıl, gelişmiş ülkelerde devam eden ekonomik hareketsizliğin yanında, Çin dahil tüm gelişmekte olan ülkelerde beklenen ekonomik durgunluk Türkiye’yi de sarmalayacak gibi görünüyor. Bu dönemde altyapı yatırımlarının yanında varolan kaynakları özellikle tarım sektörüne aktarmak gerekiyor. Son yıllarda hükümetin tarım politikaları AB uyum süreci dolayısıyla Türk çiftçisini epey zor durumda bıraktı ve tarımdaki teşvikler giderek azaldı. ABD dahil tüm ülkelerde asıl yatırımların tarıma ve toprağa yönlendirildiği muhtemel bir gıda krizini önlemek yolunda politikalara bizim de ağırlık vermemiz gerekiyor. Gıda kıtlığı yaşanan yerde ne akıllı para politikası izleyebilirsiniz ne enflasyonu düşürebilirsiniz ne de işsizliği ortadan kaldırabilirsiniz.

Gelişmeler takip edilmeli
Türkiye’nin dengesini doğrudan etkileyen dış faktörler, dünya savaşından bu yana hiç bu kadar kendi içlerinde sorun yaşamamışlardı. Avrupa içinden çıkılması uzun sürecek krizin içinde yaşam mücadelesi verirken, Ortadoğu savaşlar ve mezhep kavgaları ile boğuşurken, Amerika ise gıda krizi ve seçimlerle uğraşırken; Türkiye içeriye dönük üretimi, yatırımları artırıcı önlemler alarak dünyanın yaşadığı krizden az hasarla sıyrılma şansını yakalayabilir.
Türkiye, önümüzdeki yılların analizini iyi yapıp hayalci hedefler koymak yerine sanayicisini mümkün olduğunca desteklemeli, yatırım yapanlara kolaylıklar tanımalı, zor durumda olan sektörleri teşvik etmeli ve üretimi destekleyici tarım politikaları izlemelidir. Dışarıdan buğday veya et ithalatı yapmak yerine uzun vadeli hedefler doğrultusunda kendi üreticisini desteklemeli, zor durumda olan denizcilik ve ulaşım gibi iş kollarını rahatlatmak için önlem paketleri hazırlayıp acil eylem planları yapmalıdır. Çünkü geçen her gün aleyhimize işliyor.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın