Herkes için ulaşım ve hızlı erişim

MDN İstanbul

11. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurası, 5-7 Eylül 2013 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde “Herkes için Ulaşım ve Hızlı Erişim” temasıyla gerçekleştirildi.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın ev sahipliğinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açılışını yaptığı 11. Ulaştırma Şurası, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, bakanlık yetkilileri ve çok sayıda davetlinin katılımı ile düzenlendi.
Şura’nın açılış konuşmasını yapan Şura Düzenleme Kurulu Başkanı ve MarineDeal News yazarı Prof. Dr. Oral Erdoğan 3 gün sürecek olan şuranın içeriğine dair bilgiler aktardı. Prof. Dr. Erdoğan, ulaştırma, denizcilik ve haberleşme sektörünün ülkelerin ekonomik ve sosyal yönden gelişmesine ve refahın artmasına katkı sağladığını belirterek, “Şura kapsamında Türkiye’nin 2023 hedeflerinde de yer alan dünyanın 10 ekonomisi arasında yer alması için projelerin ve yatırım kararlarının değerlendirilmesine imkan sağlanacak” dedi.
Çalışmalar kapsamında, yeni hedefler belirlenirken Türkiye’nin ulaştırma alanındaki 2035 yılına kadar olan yol haritası da çizildi. Bir yıllık çalışma sonucunda 1157 uzman tarafından hazırlanan 3 bin 500 sayfalık sektör çalışma raporu değerlendirmeye alındı ve 11. Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Şurası Sonuç Bildirgesi hazırlandı. Bildirgede karayolu, denizyolu, demiryolu, havayolu ve haberleşme gibi sektörlerde  önemli hedef ve projeler belirlendi.

“Altyapı yatırımları artarak devam etmeli”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şuranın açılışında yaptığı konuşmada, salonda bulunan konukları kara, deniz, hava, demir yolları ile enerji nakil ve haberleşme hatlarının kesişme noktası olan Türkiye’de ağırlamaktan memnuniyet duyduklarını söyledi.
Gül, bilişim teknolojilerindeki baş döndüren gelişmelerin toplumların kimyasını değiştirdiğine dikkat çekti. İletişim, bilişim ve ulaşım çağının hayli gelişmiş bir safhasının yaşandığını, böylesi bir çağda ulaştırma ve haberleşmenin herkesin hayat kalitesini yakından ilgilendirdiğini ifade eden Gül, gündelik hayatın her safhasında ulaşım araçlarını kullandıklarını ve haberleşme araçlarından yararlandıklarını dile getirdi.
“Pek çoğumuz artık akıllı telefonlar, tabletler ve diz üstü bilgisayarlarla haberleşiyoruz. İnternet ve kitle iletişim araçlarından da istifade ediyoruz. İtiraf etmem gerekir ki ben de sizden farklı değilim. Sosyal medya dahil teknolojinin bütün imkanlarından faydalanmaya gayret sarf ediyorum.
Artık uzak-yakın, bilinen-bilinmeyen, tanıdık-yabancı gibi kavramlar anlamsızlaştı, sınırlar şeffaflaştı, karşılıklı etkileşimin önündeki engeller büyük ölçüde kalktı. Bilim ve iletişim teknolojisinde meydana gelen yenilikler artık toplumların kimyasını değiştirdi. Toplumlar sadece kendine sunulanı değil, her alanda dünyada en iyi olanı talep eder hale geldiler. Neticede şeffaflık, özgürlük, adalet, hesap verebilirlik ve iyi yönetişim artık sadece dünyanın imtiyazlı bir bölümü için değil, tamamı için geçerli değerler haline geldi. Nitekim yakın bölgemizde cereyan eden gelişmeler bu sürecin tüm iniş ve çıkışlarına rağmen geri döndürülemez bir mecra olduğunu herkese göstermiştir. Bunu anlamayanların, gelişmeleri yönlendiren değil, olayların ve zamanın arkasında koşanlar olacakları da açıktır. Teknolojiye gem vurmak mümkün olmadığına göre bugün hayal etmediğimiz birçok yenilikle karşılaşacağız. Bu, dünyayı bugünkünden çok daha şeffaf hale getirecek ve hiçbir şeyi dar bölgeler içinde bırakmayacak. Bu gidişatı en iyi değerlendirmesi ve anlaması gerekenler de şüphesiz ki ülkelerini yönetenlerdir”

Kalkınmanın anahtarı ulaştırma ve iletişim ağları
Son yıllarda denizyolu ve demiryolu taşımacılığında büyük bir atılım yaşanıyor. ulaşım imkanları arttıkça insanların memnuniyeti, kendisine ve ülkesine güveni de artıyor. Bilgi, bilgi üretimi ve araştırma geliştirme faaliyetlerine daha fazla yatırım yapılması gerekiyor. Bu yatırımlar ekonomimizin orta gelir tuzağına takılmamasının da anahtarıdır.
Bir coğrafyada yaşanan gelişmenin domino etkisiyle diğerlerine de tesir ettiği günümüz dünyasında Türkiye’nin ulaştırma ve haberleşme stratejisini bölgesel ve küresel boyutlarıyla planlanması gerekiyor. Ulaşım ve haberleşme hatları sadece ekonomik ve ticari zaviyeden bakılacak bir mesele değildir. Her şeyden önce dünya üzerinde bir coğrafi alanın bölge olarak adlandırılabilmesi için ülkeler ve haklar arasında iletişim ve etkileşimi mümkün kılacak haberleşme ve ulaşım ağlarının olması şarttır. Eğer bu ulaşım ve haberleşme ağları bir bölge olmazsa ülkeler çıkmaz sokak gibidir, komşularıyla hiçbir ilişkisi olmayan, yalnızdır. Bölgesel kalkınmaların, bölgesel işbirliğinin temel niteliği ve temel ihtiyacı muhakkak ki ağlarla bölgelerin birbirine bağlanmasıdır.
Teknoloji bugün artık toplumların da kimyasını gerçek anlamda değiştirmiştir. Buna göre birçok sosyolojik ve siyasi gelişmeler söz konusudur. Bunlar çok olumlu yönde olduğu gibi, nasıl tedavi eden ilaçların yan etkileri varsa yan etkileri de olabilir. Bütün bunların göz ardı edilemeden bu toplantılarda ele alınacak olması gelecek için hepimizi çok daha güvenli yapacaktır.”

“Türkiye dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olacak”
Ulaştırma ve Haberleşme Şurası’nın kapanış konuşmasını yapan Bakan Binali Yıldırım, Şura’da Türkiye’nin 2023 hedeflerinin şekillendiğini belirtti. Yıldırım, 14 yabancı bakan ile 10 bakan yardımcısının ve çok sayıda konuğun Şura’ya katıldığını vurgulayarak, bu birliktelikten karşılıklı işbirliği yapma imkânlarının doğduğunu kaydetti. Küreselleşen dünyanın bir köy haline geldiğine dikkati çeken Yıldırım, “Gemisini kurtaran kaptan anlayışı değişiyor. Bütün insanların geleceğini düşünmek ortak sorumluluğumuzdur. İşte bu nedenle Şura’yı uluslararası boyuta taşıdık. Şura’da iletişim ve ulaşımın önündeki engellerin acilen kaldırılması gerektiği konusunda mutabık kalındı. Mallar ve hizmetler serbest dolaşabilmelidir. Vize engelleri ile bunu geciktirmek dünyanın huzuru ve barışına bir fayda sağlamayacaktır” diye konuştu.
Yıldırım, Türkiye’nin 2023 vizyonunun Şura’da yeniden değerlendirdiğini, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline gelmeyi amaçladıklarını kaydederek, bu başarının yeni yollar, tren hatları yaparak, hava taşımacılığını büyüterek, denizleri daha fazla kullanarak sağlanacağını ifade etti. Haberleşmenin her türlü alt başlığının tartışılıp konuşulduğunu belirten Yıldırım, kamu, özel sektör ve üniversitelerin birlikteliğiyle detaylı bir çalışma yapıldığını kaydetti.
Yaklaşık 500 sayfadan oluşan sonuç bildirgesinde karayolu, denizyolu, demiryolu, havayolu ve haberleşme gibi sektörlerde önemli hedef ve projeler belirlendi.

Hedef 2023’te 1.2 trilyon dolarlık dış ticaret hacmi
Türkiye’nin artık erişilen, ulaşılan bir ülke haline geldiğine vurgu yapan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye 10 yıl içinde 1,2 trilyon dolarlık dış ticaret hacmine sahip olacak. Bunun için yeni otoyolları, demiryolları ve havaalanları lazım. Bugüne kadar alt yapıya yapılan yatırımın en az iki katı yatırım yapılması gerekiyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye, 200 milyar dolarlık alt yapı yatırımını mutlaka başarması gerekiyor. Genel bütçeden bu yatırımların 120 milyar dolar kadarını yapacağız, 80 milyar dolarını da Yap İşlet Devret ya da Kamu-Özel Sektör Ortaklığı ile gerçekleştireceğiz.
Şuraya ilk günde 6 bin olmak üzere toplamda 10 bin ziyaretçinin katılması konuya olan ilgiyi göstermiştir. Bu Şura, şüphesiz sadece Türkiye’nin 2023 hedeflerini belirlemekle kalmayacak, 2035 vizyonuna da ışık tutacak. Türkiye’nin önemli bir hedefi var; Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yıldönümünde dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer almak. İşte bu ana hedefle bütün alanlarda hedeflerin buna göre şekillenmesi gerekir. Sağlıkta, eğitimde, ekonomide, şehirleşmede, sosyal politikalarda, ticarette, ulaşım ve iletişim de bu hedefi tutturacak projelerin şimdiden belirlenmesi ve yol haritasının çizilmesi icap ediyor. Geçmiş 10 yılda yaptığımız projeler, gerçekleştirdiğimiz hizmetler dikkate alındığında 2023’e 10 kala, yaptığımız işlerin en az iki katı kadar daha iş yapmamız gerekiyor ki 2023 Türkiye hedefini yakalayalım. Bir başka deyişle 200 milyar doların üzerinde altyapıya, ulaşıma ve iletişime yatırım yapma ihtiyacı var.
Karayolunda 2035 yılına kadar Kamu-Özel Ortaklığı ile 4 bin km yol ilavesi ile birlikte, karayolu otoyol ağımızı 12 bin km çıkarmayı hedefliyoruz. Karayolunda çevreci yeşil ulaşım sistemlerini devreye sokacağız.
Kanal İstanbul Projesi’nin adımları hızla atılıyor. Yeni hedefimiz Çanakkale Geçiş Projesini gerçekleştirmek olacak, proje kapsamında 4 bin metrelik asma bir köprü inşa edilecek.”
fiura çerçevesinde oluflturulan Denizcilik Çal›flma Grubu’nun  projeleri flunlard›r:
-Yenilikçi ve çevreci gemilerinin yapılmasını desteklemek amacıyla gemilerde kullanılan yenilikçi ürün ve teknolojilerin maliyetinin yüzde 20’sine varan karşılıksız mali teşvikler verilebilir. (Almanya örneği)
-Yeni hatların, yeni iskelelerin ve yeni gemilerin yapılması konusundayapılacak olan Ar-Ge harcamalarının (özellikle personel ve malzeme maliyetlerinin) maksimum yüzde 75’i oranında kamu desteği sunulabilir. (Almanya örneği)
-Kabotaj hattında taşımacılığa teşvik amacıyla gemi adamlarına yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilecek gelirden indirilmesine izin verilebilir. (İngiltere örneği)
-İnsanları kara yolu taşımacılığından deniz yolu taşımacılığına çekmek için gerekli olan reklam çalışmalarının Bakanlık tarafından yapılması (emniyet ve güvenlik için deniz ulaşımı, rahat ve çevreci bir taşımacılık için deniz ulaşımı, yeşil taşımacılık, çevre kirliliği, trafik yoğunluğu, kişi başı daha geniş alan, keyifli yolculuk, boğaz ve deniz keyfi, vb materyallerin kullanılarak özellikle çocuklarda deniz ulaşımı sevgisinin kazandırılması).
-Teknelerin barınma alanı uygulanmasında öncelik, yat v.s. değil tarifeli seferle toplu taşıma yapan gemilere verilmelidir.
-Denizde toplu taşıma işi yapan ruhsatlı yolcu gemilerinin yedekleme işlemlerinden muaf tutularak desteklenmesi gereklidir.
-Bakanlık, büyükşehir belediyesinin ve ilçe belediyelerinin deniz ulaşımına yatırım yapmış kurumlarla çalışmalar düzenleyerek gerekli yeni hatların açılmasıyla ilgili ve mevcut olanlarda ortaya çıkacak sorunlarla ilgili çalışmalar yapılması ve bunların uygulanabilirliğinin sağlanması gerekmektedir.
-İskeleleri, Çanakkale Merkez iskele örneğinde olduğu gibi yenileyerek; yolcu salonlu, yolcu ve araç ayrımı alanları, engelli kişilere yönelik alt yapı donanımları, görsel ve sesli uyarı ve ikazları, eğitilmiş personel ile donatılmış yolcu ve araç emniyeti ile çevre ve deniz kirliliğini güvence altına alan modern bir hale getirmeyi istiyoruz. Çevreye duyarlı yeşil ve modern iskeleler yap›lmas› gerekmektedir.
-Çevresel duyarlılığı yüksek deniz taşıtlarına ilave vergisel ayrıcalıklar yapılarak işletmecileri çevresel duyarlı gemiler işletmeleri yönünde teşvik etmek üzere çalışmalar yapılmalıdır. Örneğin Japonya enerji tasarrufuna ve teknolojiye önem veren, çevresel duyarlılığı olan denizcilik işletmelerine 4.464.000 Euroya kadar nakit teşvikler vermektedir. Benzer şekilde Hong Kong ve Norveç’te de çevreye duyarlı araçlar için özel vergi teşvikleri uygulanmaktadır. Ancak Türkiye’de henüz bu yönde bir vergi ayrıcalığı söz konusu değildir. Böyle bir vergi kolaylığı getirmek sektöre önemli bir hareket getirecektir.
-Denizcilik sektöründe hâkim olan piyasa yapısında, navlun piyasasının tamamını belirleyen en etkin unsurun piyasa şartları olması nedeniyle, mütekabiliyet esasına göre ülkelerin anlaşmalara koyacağı mâli ve bürokratik kolaylıklar deniz ticaretini artıracakt›r.”

Bunu Paylaşın