Dünya iyileşir mi?

Yeşim Yeliz Egeli

yesimegeli@marinedealnews.com
Yeşim Yeliz Egeli
Duru görü algının duyu organları olmaksızın vuku bulması. Doğuştan sahip olunabileceği gibi sonradan da geliştirilebilir yetenekler arasında. Uzakgörüş ise duyu organlarının algı eşiği dışında kalan mesafelerin algılanması. Kısaca gezici durugörü de deniliyor. Zaman ötesi duru görü de; algılamanın içinde bulunan zamanın aşılarak, geleceği veya geçmişi algılayabilme yeteneği. Sezgi; gerçekliği aracısız, dolaysız şekilde kavrayabilme, bilme yetisi. Yani bir nevi “şey”leri bütüncül kavrayan içten duyma yolu da diyebiliriz. Bazen yanınızdaki kişi aniden, “Buldum!” der ve haykırır. Bu şanslı kişi işte o anda gerçeği kavramış, anlamış, sezmiş hatta sezip keşfetmiş oluyor. Kısaca gerçeği kavrama yetisine haiz kişi…

Sezgi için içgüdüye ihtiyaç var. Sezgi diğer bir anlatımla; kendi bilincine varan içgüdü oluyor. Telepati ise bana göre insan beyninin sırları çözüldükçe -ki bu güce sahibiz ancak nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz- daha da açığa çıkacak bir güç ve bence kullanma kılavuzu verilirse çalışarak kazanılacak bir beceri olabilecek.

Bu idealin arkasından karşıtını da açıklamak elzem oldu. Zira yaşam denge üzerine kuruludur. Bilgi konusunun, bilme işleminden ayrı bağımsız olarak var olduğunu, nitelik ya da özelliklerinin bilinmekle değişmeyeceğini ileri süren çağdaş bir felsefe öğretisi: Gerçekçilik. Bu öğretiye sahip kişilik, sorunları yarar/fayda açısından ele alıyor. Düşünme sistemlerinin temelinde ‘varlık var mıdır?’ sorusuna ‘vardır’ diye cevap veriyor. Uzak ara romantizmden kaçıyor ve bu yaklaşımda olan düşüncenin karşısında dimdik duruyor.

Peki ya tek bir kişinin beyni tüm bunlara olabildiğince eşit ölçüde sahip olursa… Gerçekçilik ile sezgisel güç sentezlenirse… Merak etmeyi ve ardılı eylem olarak da bilgi sahibi olmayı gerektirir. Sezmek ise bu sentezde ya başroldedir ya da yardımcı rolde… Aslında bana göre an’da kal-a-mama geleceği hayâl/merak etme uzak görüşlü olmaya aday cevher denilebilir. Eş zamanlı geçmişi, şimdiyi ve gelecekteki olasılıkları çok yönlü karşılaştırmalı hesaplayıp, çıkarım yapabilme yetisi, becerisi de denebilir. Ancak zamanın çok ötesine geçtiğinde ağırlıkla aldığı tepki ütopik olmakla ilintilenebilir.

Bir çok tanımlama yapılabilir. Sezgileri değerlendirme, parçaları birleştirmedeki titizlik, görüş kapandığında azimle gayret etmek, geçmiş ve gelecek arasında köprüleri karşılaştırmalı olarak yeniden inşa edebilme becerisi, gözlemi sürdürerek akıl yürütmeye devamla bir ciddi düşünme sanatı… İkna olmamak, kılı kırk yararak araştırmak, sorgulamak ve vazgeçmemek gibi bir çok kişisel eylemin neticesinde eldeki biricik üründür. Detayda boğulmadan bütünü görebilmek, bütünün içinden tek bir detayı ustalıkla çekip alabilmek, işte bu gerçek bir yetenek. Böylesi yeteneklere sahip olmak her toplum içinse bir ayrıcalık… Sahip miyiz? Söyleyelim o vakit: Fazlasıyla… Gezegenimizde bu yeteneklere ayrı ayrı veya tamamına sahip ancak ilim ve bilimin ışığından ayrılmayan yetenekli beyinler yok mu? Elbette var. Benim merakım; bu yeteneklerin insanlığın veya kendinin faydasına ne üretirse üretsin, bu becerideki iyi kalpli insanlardan bazıları veya biri ile mutluluğun geleceği için kafatasımızın içindeki 21 gramda tam olarak neler olup bittiğini gösterecek filmi çekmelerinin mümkün olacağını düşlemek ve bu hayalin hedefi ise daha iyiliksever insanlara erişimin kolaylaşacağına inanmak. Ve iyiler, iyilerin çiftleşmesi yoluyla daha da iyiliksever nesillerin gezegenimizde söz sahibi olmasını sağlayacak… Böyle bir düşe metaryalistler ne mi der? Bunu zaman gösterecek diyelim ve geçelim. Gelecek 20 yılda insanlığın üzerine eğileceği en ciddi meselelerden biri insan ırkının genetik yapısını denetleme gücünün nereye evrileceği ise bilim insanlarının şimdiden bir koyun ve bir kedi klonlamayı başardığı gerçeğinden hareketle, bu buluşun insan klonlamaya hizmet edip etmeyeceğinin olmayacağını düşlemek pek de gerçekçi olmayacaktır. İnsan, robot insan yaratırsa karakteristik özelliklerinin veya yarattığı bu taklidinin kendinde mevcut karmaşık duygu yapısının nasıl olmasını arzu eder? Sevgi odaklı tüm erdemleri yükleyebilir mi ya da aksini? Yaşamdaki en gelişmiş varlık olan insanın tercihleri insan doğasının evrimine nasıl etki etmekte ve geleceğimizi nasıl şekillendirecek merak konusu… Günümüz beyin görüntüleme teknolojisi, sosyal bakımdan karmaşık düşünce ve duyguları incelemek için yeterince gelişmedi ama son yıllardaki süratli ataklarla bilimsel gelişmeler 21’inci yüzyılda bu soruların cevabını çok uzak değil belki 2040’lı yıllarda en detaylı şekilde açıklayabilecek. İnanıyorum ki, gelecekte bunu ve fazlasını insanlığın hizmetine çekinmeden sunacak. Peki ya insanlık doğasını keşfedememişken robotik benzerlerine sempati geliştirecek mi ya da bilim adamlarına isyan edip kontrolsüz öfkeyle idamlarını mı isteyecek? Bilemiyoruz. Aklıma takılan bir diğer konu ise; insanın gen haritası en ince detaylarına kadar ortaya çıktığında sahip olduğumuz değerler bütünü de buna paralel olarak değişecek mi? İnsan bilincinin karmaşık yapısını çözümleyecek kilit adım bu harita ile mümkün olacak bu kesin.


Bunu Paylaşın
yesimegeli@marinedealnews.com