Sürdürülebilir ve yeşil bir dünya için Yeşil Liman

MDN İstanbul

Bilindiği üzere uluslararası ticaretin en önemli parçası olan limanlar elleçleme faaliyetlerinin yanı sıra yoğun sanayi faaliyetlerinin gerçekleştirildiği merkezlerdir. Çevreye verdiği zararların farkında olan birçok liman, belirli kuruluşlar tarafından herhangi bir zorunluluk gerektirmediği halde hem enerji verimliliği hem de çevreyi koruma adına sürdürülebilir ve yeşil liman çalışmalarına başladı. Hava ve su ortamında meydana gelen kirliliğin azaltılması, yenilenebilir enerji kullanımı, atık yönetimi gibi konularda sağlanan farkındalık ile gönüllülük esasına dayanan ‘‘Yeşil Liman’’ politikası, Avrupa’daki bazı limanlarda gemi işletmecilerini de teşvik etmek amacıyla liman ücretlerinde yapılan indirimlerle dikkat çekiyor. Rotterdam Limanı, Hamburg Limanı, Amsterdam Limanı ve Antwerp Limanı dünyadaki yeşil liman uygulamaları konusundaki başarılı örnekler arasında. Örneğin Rotterdam Limanı’nda, biyo-yakıt, rüzgâr ve güneş enerjisi ile yenilenebilir enerji kullanımı, LED aydınlatma kullanımı, karbon emisyonunu minimum düzeye indirme çalışmaları ile temiz hava stratejileri kullanıyor. Liman hizmetlerindeki çeşitli teşvikler ve cezalarla da bu uygulamalar destekleniyor. Çeşitli sürdürülebilir ve yeşil uygulamalar gerçekleştiren Amsterdam Limanı ise bu uygulamaların yanısıra Yeşil Ödül Sertifikasına sahip gemiler için de çeşitli indirimler uyguluyor.


Ülkemizde ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çevre ile ilgili konularda çıkarılan mevzuatlar ile çevre konusunda gerekli önlemler alınmış, bazı politikalar oluşturulmuş; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü ise “Yeşil Liman” projesini başlatmıştır. Ancak bu proje, liman işletmelerinin kendi talepleri doğrultusunda gerçekleşmekte olup, tamamen gönüllülük esasına dayanmaktadır.


Sürdürülebilir ve yeşil politikalar ile ilgili haber ve dosya çalışmalarımıza ek olarak bu sayımızda Türkiye’de gerçekleştirilen ‘‘Yeşil Liman’’ çalışmalarından bazılarını MarineDeal News okuyucuları için derledik. Özellikle herhangi bir yasal zorunluluk ve devlet teşviki olmadan ülkemiz limanlarının konuya gösterdiği hassasiyet ve yaklaşım oldukça sevindirici.


Yeşil Liman


İrfan Bilgin / TÜRKLİM Genel Sekreteri


‘Deniz limanlarında olmayan teşvik hava limanlarında uygulanıyor’




Deniz yoluyla yapılan ticaretin en önemli altyapılarını oluşturan liman işletmeleri ticaretin ilerlemesine paralel olarak sürekli gelişim göstermekte olup, dünyada ve ülkemizde dış ticaretin yürütülmesinde hayati öneme sahip işletmeler olmuşlardır.


Lojistik zincirinin en önemli parçalarından biri olan limanlar, genellikle kent merkezinde veya yakınında hizmet vermektedir. Limanların etkin operasyon süreçleri içerisinde yakın çevresi ile etkileşimini düzenlemek, çevre ve iş sağlığı duyarlılıklarının daha da artırılması ve rekabet gücü yüksek liman tesislerinin ülkeye kazandırılmasının gerekliliği düşünülerek “Yeşil Liman” (Green Port) sertifika programı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Denizcilik Genel Müdürlüğünce yürütülmeye başlanmıştır.


Bu kapsamda Onbirinci Kalkınma Planı (2019-2023)’nın 510’uncu maddesinde “Ülkemizdeki kamu ve özel sektörün liman yatırımları bütüncül bir bakış açısıyla koordine edilecek ve çevreye duyarlı, sürdürülebilir liman uygulamaları yaygınlaştırılacaktır” hedefi yer almıştır.


Bilindiği üzere sürdürülebilir gelişme, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilme yetisini göz ardı etmeden günümüzün ihtiyaçlarını karşılayabilen gelişmedir.  Ayrıca sosyal, ekonomik ve çevresel etkenler dengesi sürdürülebilirliğin temelini oluşturmaktadır. Yeşil Liman Projesi 6 temel program bileşeni içermektedir. Bunlar:


• Doğal yaşam: Ekosistemi ve deniz tabiatını korumak ve iyileştirmek,


• Hava: Liman aktivitelerinin neden olduğu zararlı emisyonları azaltmak,


• Su: Liman ve çevresindeki suların temizliğini sağlamak,


• Toprak ve sedimentler: Liman bölgesindeki kirli toprakların temizlenmesini sağlamak,


• Paydaşların eğitimi: Liman çevresi paydaşlarının, liman operasyonlarının ve çevresel programlara yöneliş işbirliği ve eğitimini gerçekleştirmek,


• Sürdürülebilirlik: Liman içi yapılaşma, operasyon ve yönetim uygulamalarını gerçekleştirmektir.


Gelişmiş ülkeler, limanlarının sürdürülebilir, çevreye ve insan sağlığına duyarlı aynı zamanda emniyetli limanlar haline dönüşebilmesi ve uluslararası örgütler tarafından belirlenen standartlara ulaşılabilmesi için çeşitli sertifika programları geliştirerek bölgesel uygulamalar yapmaktadırlar.  Avrupa Birliği’nde özellikle liman alanlarında ve deniz çevresinde taşımacılıktan kaynaklanan kirlilik riskini/tehlikesini azaltmak ve çevresel mevzuat ve politikalar yaratmak için önemli bir çaba harcanmaktadır. Fakat bu çabalar “yeşil liman” kavramını, ortak bir yasal çerçeve içerisinde düzenlemekten uzaktır.


Limanlara yönelik olarak AB bünyesinde 2012 tarihinde Avrupa Deniz Limanları Organizasyonu (ESPO) yönetim kurulu tarafından kabul edilen ESPO Yeşil Kitabı (ESPO Green Paper) yayımlanmış olup, bu çalışma ESPO üyelerine, liman paydaşlarına, kamuya ve liman otoritelerine, yeşil liman uygulamaları ve politikaları ile çevre yönetimi konularında gönüllüğe dayalı rehber niteliğindedir. Bu çalışmalara TÜRKLİM olarak biz de katıldık. Bu kapsamda 2020 yılında ESPO tarafından yayımlanan Çevre Raporu’nda, liman tesislerinin yıllara göre 10 öncelikli çevre başlığını 2013-2020 yılları arasında incelediğimizde; 2013 yılından beri  “hava kirliliği” konusunun, Avrupa limanlarının çevresel önceliklerinde birinci sırayı aldığını görmekteyiz. 2019 yılında öncelik listesine giren “iklim değişikliği”nin ikinci sırada,  “enerji tüketimi’’ninse 2020 yılında “Enerjinin Etkin Kullanımı” olarak listeye girdiğini görmekteyiz. Gürültü ve gemi atıkları yıllar içinde ayni önceliklerini korumaktadır. Buna benzer şekilde liman-şehir ilişkilerinin iyi olması ve sürdürülebilir liman operasyonları için sosyal bütünleşmenin sağlanmasının gerektiği bilinmektedir.


Yeşil Liman
Tablo 1


Avrupa Birliği’ndeki gelişmelere paralel olarak ülkemizde de  yeşil liman sayısının artırılması gündeme gelmiştir. Bu amaçla, 2000’li yılların başından itibaren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gemilerden atık alımı ve bertarafı, deniz ve çevresinin petrol ve diğer zararlı maddeler tarafından kirletilmesinin önlenmesi, kirlenme durumunda acil müdahale önlemleri gibi çevre ile ilgili konularda çıkarılan mevzuat ile çevre konusunda gerekli önlemler alınmış ve politikalar oluşturulmuştur.


Bunun yanı sıra Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 2013 yılında  “Yeşil Liman” projesini başlatmıştır. Bu kapsamda yeşil liman için öngörülen ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, OHSAS 18001 İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetim Sistemi ve ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi standartlarının denetlenmesi maksadıyla Bakanlık ile Türk Standartları Enstitüsü (TSE) arasında 2014 yılında Yeşil Liman İşbirliği Protokolü imzalanmıştır.


ESPO’nun Avrupa limanlarındaki çevre yönetim sistemlerine ilişkin araştırmalarına benzer bir araştırmayı geçtiğimiz yıllarda TÜRKLİM’e üye limanlar üzerinde gerçekleştirilerek bunu bir rapor haline getirdik ve sektörümüzle sonuçlarını paylaştık. Anılan rapor içerisinde limanlarımızın yeşil liman süreçleri hakkında detaylı bilgilendirmeler ve yönlendirmeler mevcut olup TÜRKLİM Yeşil Liman Raporu’na web sayfasından ulaşılabilmektedir.


Araştırmanın özetine baktığımızda üye limanların yeşil liman uygulamalarına bakışlarında en yüksek katılım sağlanan konular şu şekildedir.


• Yeşil liman olmanın liman marka değerine katkı sağlayacağı,


• Yeşil liman uygulamalarının sadece Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından değil, ilgili diğer bakanlıkların da katılımıyla yürütülmesi gerektiği,


• Yeşil liman uygulamalarının önemli ve güncel bir konu olduğu, müşteri memnuniyetini artıracağı, yeşil limana geçiş sürecinde vergi indirimi, imtiyazlı kredi vb. teşvik uygulamalarının yapılması gerekliliği,


• Yeşil liman uygulamalarının limanların strateji, misyon ve vizyonuyla örtüştüğü.


Mali teşvikin, kamu-özel sektör işbirliği ve çevre politikaları konularında kullanılan en yaygın araç ve enstrüman olduğu görülmektedir. Yüksek maliyetler nedeniyle çevresel sürdürülebilirlik konusunda en önemli faktör de mali teşvikler olmaktadır. Ancak “Yeşil Liman” sertifikasyonunda böyle bir teşvik mekanizması maalesef bulunmamaktadır. Fakat deniz limanlarında olmayan teşvikin hava limanlarında uygulandığını görmekteyiz.


Havaalanında belirlenen gereklilikleri sağlayan işletmelere Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından “Yeşil Kuruluş Sertifikası”; bir havaalanında bulunan tüm işletmelerin de “Yeşil Kuruluş Sertifikası” alması durumunda, o havaalanına “Yeşil Havaalanı Sertifikası” verilmektedir.


Yeşil havalimanı sertifikasyonunda kuruluşların ödeyeceği yetki belgesi, ruhsat, sertifika gibi izin belgelerinin temdit ücretlerinde yüzde 20 indirim yapılarak sektör teşvik edilmektedir.  Bir havaalanındaki tüm kuruluşların bu şartları yerine getirmesi halinde, bu havaalanında hizmet veren tüm kuruluşların yetki belgesi, ruhsat, sertifika gibi izin belgelerinin temdit ücretlerinde yüzde 50 indirim yapılmaktadır.


Bu konuda en çarpıcı örnek limanlarda fosil yakıt yerine, elektrik kullanımının yaygınlaştırılması çalışmalarında görülmektedir. Limanlarımızda hava kalitesinin artırılmasında dizel yerine elektrikli ekipmanlara geçiş için sürekli olarak çalışmalar yapılmasına rağmen liman elleçleme ekipmanlarında elektrik kullanımına geçilmesi tamamlanmamıştır. İlgili mevzuatta limanlarda yapılan işler sanayi işleri olarak nitelendirilmekte, tehlikeli ve çok tehlikeli işler sınıfında yer almaktadır. Hâl böyle iken bazı limanlar (sanayi iskeleleri) sanayi tesisi olarak kabul edilerek sanayi abone grubundan, bazıları ise (tamamen üçüncü şahıslara hizmet eden) ticarethane abone grubundan elektrik enerjisi kullanmaktadır.   Basitçe ticari elektrik kullanan limanlarımızdan dizel yerine elektrikli ekipmana geçmeleri ama bu yatırımı yaptıktan sonrada pahalı tarifeden elektrik kullanmaları talep edilmektedir.


Sanayi abone grubu tarifesi uygulanması için bu limanlardan kapasite raporu (üretim) istenmektedir. Limanların üretim yapmadığı ancak hizmet ihraç eden en önemli kurumlardan olduğu bilinmesine rağmen farklı bakanlıkların farklı yaklaşımları neticesi limanlarımızın büyük bir çoğunluğu hâlâ pahalı elektrik kullanmaktadır.


Bunun yanı sıra Yeşil Liman Sertifikası’na sahip liman işletmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Enerji Verimliliğini Artırıcı Projeleri’nden (VAP) faydalanamamaktadır. Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik’te ‘‘Endüstriyel İşletmelerde Verimlilik Artırıcı Projelerin Desteklenmesi, Başvuru ve Şartları’’nı belirleyen 15’inci Madde’deki “endüstriyel işletmeler” ifadesi tanımına limanlar girmemektedir.  “Verimlilik artırıcı proje desteklerinden yararlanmak isteyen endüstriyel işletmeler, başvuru, değerlendirme ve desteklerin uygulanmasına dair detayları kapsayan ve uygulama usul ve esaslara uygun olarak şirketlere hazırlattıkları proje başvurularını herhangi bir döneme tabi olmaksızın Bakanlığa sunar.”


Yoğun enerji kullanan ve Yeşil Liman Sertifikası almış ve VAP Başvuru şartlarını kapsayan liman işletmelerinin de VAP projelerinden faydalanabilmeleri için ilgili mevzuatta revizyona gidilmesi gerekmektedir.


Tüm bunların yanı sıra Türkiye’de yeşil liman projesine dâhil olmak bir zorunluluk değildir. Firmalar yeşil liman sertifikasını almak için Türk Standartları Enstitüsü’ne (TSE) başvurarak sertifikasyon sürecini başlatmaktadır ve gönüllülük esasına dayanmaktadır.


Yeşil Liman Sertifika Programı’na başvuru yapacak liman tesislerinin;


• Kıyı Tesislerine İşletme İzni Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’e göre ‘‘işletme izni veya geçici işletme izni’’ne,


• Uluslararası sefer yapan gemilere hizmet veren liman işletmelerine yönelik olarak oluşturulan, “Uluslararası Gemi ve Liman Tesisi Güvenlik (ISPS) Kodu’’na,


• Proje kapsamında, “Yetkilendirilmiş Kuruluş” olarak atanan TSE tarafından gerçekleştirilen TS EN ISO 9001 “Kalite Yönetim Sistemi”, TS EN ISO 14001 “Çevre Yönetim Sistemi “, TS 45001 “İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi” belgelerine sahip olmaları gerekmektedir.


Limanlardaki standartların denetlenmesi maksadıyla Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Türk Standartları Enstitüsü (TSE) arasında 2014 yılında Yeşil Liman İşbirliği Protokolü imzalanmıştır. Bakanlık yeşil liman sertifikası için sadece TSE’nin verdiği kalite belgelerini kabul etmekte, uluslararası kabul görmüş diğer kalite kuruluşlarının belgeleri ilk denetimden sonra kabul edilmemektedir. Bu konuda limanlar TSE’nin tekel olarak uyguladığı fiyatı ve çalışma sistemini kabul etmek zorunda kalmaktadırlar. Bu husus özellikle yabancı ortaklı limanlarımızda sıkıntı yaratmaktadır.


Yürütülen Yeşil Liman Projesi kapsamında TÜRKLİM üyesi olan; AKSA Limanı, ALTINTEL Limanı, ASYAPORT, BODRUM Kruvaziyer Limanı, BORUSAN Limanı, EGE PORT, EVYAPPORT, HOPAPORT, KUMPORT, LİMAKPORT, LİMAŞ Limanı, MARDAŞ, MARPORT, PETKİM Limanı, SOLVENTAŞ, NEMPORT, EFESANPORT, PORT AKDENİZ, POLİPORT VE SAMSUNPORT Yeşil Liman Sertifikası’na sahiptir.



Elif Artan / Yılport Solventaş Genel Müdürü

‘Çevresel performansımızı asgari şartların üzerine çıkarmaktayız’





1967 yılında Kocaeli Dilovası’nda kurulan Solventaş terminalimizde dökme sıvı, varilli ve paketli kimyasalların ve petrol ürünlerinin depolaması ile elleçlemesini gerçekleştiriyoruz. Solventaş Limanı, 2017 yılında Yılport Holding ailesine katılarak Yılport Solventaş ismini aldı. İnovatif yaklaşımımızla kendimizi devamlı geliştirerek en yeni teknolojilere adapte oluyoruz ve her gün artan müşteri taleplerine en iyi hizmetle karşılık vermeyi ön planda tutuyoruz. Şu anda Solventaş Türkiye’nin en büyük sıvı yük terminali olmanın yanında Akdeniz Bölgesi’nde de öncü konumdadır.


Solventaş, günümüzün en önemli serveti olan bilgiyi verimli olarak kullanarak; sağlık, emniyet, çevre ve güvenliğe öncelik veren bir kurumsal kimlik benimseyerek; ISO 9001, ISO 14001 ve ISO 45001 sertifikaları ile belgelendirilen hizmet anlayışıyla müşterilerinin güvenini kazanmıştır. Ayrıca uyguladığımız sistemler arasında ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi ve ISO 22301 İş Sürekliliği Yönetim Sistemi de bulunmaktadır.


Kurulduğu günden bu yana Solventaş, güvenin petrokimya endüstrisi için bir şart olduğunu bilmektedir. Terminal, hem yerel hem uluslararası şirketler tarafından kısa zamanda çevredeki en güvenilir terminal olarak benimsenmiştir. Rusya, Orta Asya devletleri, Orta Doğu ve Balkanlar’a hızla ve kolayca ulaşım için ideal konumda bulunan Solventaş, hem yerel hem uluslararası firmalar tarafından tercih edilmektedir.


Çevresel performansımızı artırmak ve çevreye çok daha duyarlı bir liman olabilmek için ‘‘Yeşil Liman Sektörel Kriterleri’’nde belirlenen şartları yerine getirerek “Yeşil Liman” unvanını 2016 yılında aldık.


Limanımızda uzun yıllardır kalite, çevre, İSG yönetim sistemleri uygulamaktayız. Uluslararası standartlarda hizmet sunan limanımızda çevresel anlamda asgari şart çevre yasal mevzuatlarına uyum sağlamak olmakla beraber uygulamakta olduğumuz uluslararası standartlar ile çevresel performansımızı asgari şartların üzerine çıkarmaktayız.


Limanımızda, çevre yönetim programları çerçevesinde belirlenen hedefler doğrultusunda, atıkların azaltılması, kontrolü, bertarafı, enerji verimliliği ve doğal kaynak kullanımı gibi konularda aksiyonlar gerçekleştirilmektedir. Çevreyi koruma ve çevresel performansımızı artırma adına yapılacak çalışmalar için her yıl bütçe belirlenmektedir. Yapılacak iyileştirme projeleri ve atık bertarafı yüksek maliyetli çalışmalar içinde yer almaktadır.



Kaptan Gökmen Azaklı / Asyaport Yetkilisi

‘Türkiye’de bir ilk olacak Yeşil Enerji projesi üzerinde çalışıyoruz’




Asyaport kuruluşundan itibaren çevreye duyarlı ve ‘Yeşil Liman’ Sertifikası’na aday olarak dizayn edilmiştir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yürütülen “Yeşil Liman Projesi” içindeki kriterleri yerine getirerek “Yeşil Liman” sertifikası aldık. Ayrıca, Avrupa Limanları Organizasyonu ESPO “European Sea Ports Organisation” tarafından Lloyd’s Register işbirliği ile verilen, liman sektörüne özgü Avrupa’nın en itibarlı Çevre Yönetim Sistemi Sertifikası PERS “The Port Environmental Review System (Liman Çevresel İnceleme Sistemi)” Türkiye’de ilk kez Asyaport’a verildi. Proje aşamasından itibaren çevreci bir yaklaşımla hareket eden bir liman olarak, doğal çevrenin öneminin farkında, bu konudaki sorumluluklarının bilincinde olup iddialı ve uluslararası düzeyde bir çevre politikası izleyerek ilk olarak ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi’ni devreye aldık ve hazırlık döneminin ardından, bugün Avrupa’da PERS sertifikasına sahip 24 seçkin limandan biri olarak EcoPorts limanlarının arasındaki yerimizi aldık.


Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sıfır Atık Yönetim Sistemi’ni kurarak sertifikasını alan ilk konteyner limanıyız. Karbon salınımının minimuma indirgenmesi ve doğal kaynak kullanımı için gerekli olan tüm çalışmaları gerçekleştirdik. Sağlık, Emniyet, Çevre ve Kalite Yönetim Sistemleri süreç ve sertifikasyon çalışmaları süreklilik içinde devam etmektedir.


Sürdürülebilir bir çevre için sürdürülebilir bir liman olmayı hedefleyen Asyaport’ta, Avrupa ve Türkiye’deki liman içi taşıyıcılarda ilk kez LNG kullanılmıştır. Bu sayede karbon salınımı yılda 1,230 ton düşürülmektedir.


Tüm liman vinçleri elektrikle çalışıyor olup elektriğin bir kısmı 1,280 panelli güneş enerjisi sistemiyle üretilmektedir. Liman güneş enerjisi sisteminin kurulu gücü 323,54 kW’dır. 2020 yılında güneş enerjisi sisteminden 319,344 kWh enerji üretilmiş, sistemin kurulduğu 2014 yılı itibarıyla toplam enerji üretimi 1,844,800 kWh olmuştur. Çevre ilkelerine uygun yatırımların ardından faaliyete başlanan Asyaport’ta, son teknoloji LED aydınlatma kullandığı için yüzde 52 daha az enerji tüketilmektedir. Bunun yanında limanda çok çeşitli ağaç ve bitkilerin olduğu 15 dönümlük yeşil alan bulunmaktadır.


Asyaport geçici depolama alanında bulunan atıklar tehlike derecesine ve türüne göre ayrı olarak; mevzuatlar çerçevesinde muhafaza edilerek depolama süresi sona ermeden tesisten lisanslı geri dönüşüm/bertaraf firmasına gönderilmektedir.


2020 yılında toplanıp geri dönüştürülen 12,257 ton atık ile 162,26 m3 su, 27,60 m3 depolama alanı ve 50,570 kWh enerji tasarrufuyla birlikte tüketimden 99 ağaç, 12,039 litre petrol, 1 ton cam hammadde ve 0,264 ton metal hammadde tasarrufu sağlandı.


Asyaport için sürdürülebilir gelişme üç boyuta sahiptir; ekonomik, sosyal ve çevresel. İnsana ve çevreye verdiği değer ile sorumlu bir şekilde hareket etmeyi benimseyen Asyaport tarafından, bu boyutlar dikkate alınmakta ve toplumun geniş beklentilerini bir araya getirmenin bir yolu olarak görülmektedir.


Faaliyetlerimizi yürütürken topluma karşı sosyal ve çevresel sorumluluklarımızı; hissedarlarımız, çalışanlarımız, kamu, sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşlarımız ile uyumlu bir işbirliği içinde yerine getirmeye özen göstermekteyiz.


Tüm faaliyetlerimizin çevresel gerekliliklerini, çevre politikamız kapsamında en üst düzeyde gerçekleştiririz. Çevresel konularda yasal yükümlülüklerin de üzerinde bir hassasiyet bilinci ile çalışmalarımızı yönlendiririz. Hizmet ve proses tasarımlarımızda, çevresel etkilerin azaltılmasını, enerji ve doğal kaynakların korunmasını, gerçekleştirdiğimiz tüm faaliyetlerimizde önceliğimiz ve sürdürülebilir bir dünya için en önemli görevlerimizden birisi olarak kabul ederiz.


Asyaport, benimsemiş olduğu sürdürülebilirlik anlayışı içerisinde sağlıklı ekosistemler, doğal çevre, insanların ve diğer organizmaların hayatta kalması için gerekli çevrenin sağlanmasına yönelik tüm çevre faktörlerine önem göstermektedir. Bu nedenle limanın daha kuruluş aşamasında çevreyi korumaya yönelik sorumluluklarının bilincinde olarak faaliyetlerini planlamış ve sürdürmektedir.


Tüm işe yeni başlayan çalışanlarımıza Asyaport’un Entegre Yönetim Sistemi kapsamında politikamız ve çalışanların üzerine düşen sorumlulukları ile ilgili eğitim ve bilgilendirmeler yapılmaktadır. Çalışanlarımıza periyodik olarak çevre ile ilgili eğitimler verilmektedir. Asyaport çalışanları gönüllü olarak yaz sezonunda limanın yanındaki mavi bayrak sertifikalı plajı sosyal sorumluluk projesi olarak temizlemekte, çevre halkının da bilinçlenmesine katkıda bulunmaktadır. Asyaport, tüm çalışanları ile birlikte çevreye duyarlı bir yapıya sahiptir.


Limanımız için dünyada ve Türkiye’de ilk olacak bir proje üzerinde çalışmaktayız. Projenin adını; Yerli, Yerinde, Yenilenebilir Yeşil Enerji olarak düşünüyoruz. Projenin üretim bölümü tamamen rüzgâr enerjisi ve güneş enerjisi sistemlerinden oluşacaktır.  Bu hibrid sistemden temin edilen enerji, limanımızın bütün tüketimini karşılayabileceği gibi limanımıza yanaşacak gemilere sahilden elektrik irtibatını da yeşil elektrikten sağlayacaktır.


Bu düşüncemizin gerçekleştirilmesinde çeşitli güçlüklerle karşılaşacağımızı tahmin ediyoruz. Zorlukları aşmak niyete bağlıdır.


Devlet kaynaklarından hiç bir parasal teşvik ve destek beklentimiz yoktur. Beklentimiz ihtiyaç duyulan mevzuat değişikliklerinin bütün sektörü kapsayacak şekilde geciktirilmeksizin yürürlüğe sokulmasından ibarettir.


Yerli, Yerinde, Yenilenebilir Yeşil Enerji yatırımı için 150 milyon TL bir bütçe düşünmekteyiz.



Kaan Anul / Kumport Genel Müdürü

‘Sürdürülebilirlik çalışmalarımız arasında su ayak izi hesaplaması da yer alıyor’





Yeşil Liman; gönüllülük esasına dayanan, sürdürülebilir bir çevre duyarlılığının artırılmasına yönelik tüm işletme çalışanlarının ve paydaşlarının teşviki ve sahiplenmesi sonucunda liman tesisinin gelişimine ve operasyonlarına entegre edilmesidir. Bu politikayla emanetçi olduğumuz doğanın korunmasını, kirliliğin mümkün olan en düşük seviyeye çekilmesini, yenilenebilir enerji ve geri dönüşümlü malzemelerin kullanımının artmasını, liman ve çevresi üzerindeki olumsuz etkilerin azaltılmasını amaçlıyoruz.


Kumport olarak temel hedeflerimizden olan, sürdürülebilir liman olma hedefimiz sayesinde 2016 yılında yeşil liman belgesi almaya hak kazandık. Liman olarak ekolojik dengenin korunması ve sürdürülebilir çevre ilkelerini benimseyerek ilgili süreçlere katkıda bulunmayı amaç edindik ve bu kapsamda üzerimize düşen yasal yükümlülükleri yüzde 100 yerine getiriyoruz. Ayrıca, harici birçok konuda da adımlar atarak yeşil limana dönüşüm noktasında ciddi yol kat ettik.


Limanımızda ekosistem ile deniz ortamını koruma ve iyileştirme (doğal yaşam politikası), havadaki emisyon değerlerini azaltma (hava politikası-fosil yakıtlı araçlar yerine elektrikli araçların kullanılması sonucu sera gazı azaltımı), liman ve kıyı sularının temizliğini sağlama  (su politikası), liman tabanının temizlenmesi (toprak ve sediment politikası), paydaşlarla işbirliği ve bilgi düzeyinin farkındalığın sağlanması (eğitim politikası), liman sahası tasarımı, yönetim uygulamaları operasyonları gerçekleştirme (sürdürülebilirlik politikası), yenilenebilir enerji kullanarak enerji sarfiyatının düşürülmesi ve doğaya dost enerji kullanımı (enerji politikası) olmak üzere çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Ayrıca limanımızdan çıkabilecek tüm atık suları arıtarak alıcı ortam deşarj standartlarına uygun hale getiriyoruz. Bu çalışmaların düzenli olarak takibini yapıyor ve çalışmaları denetliyoruz.


Sürdürülebilir liman olmak ve bu belirttiğimiz konular proje aşamasında ciddi maliyetler doğurmaktadır. Bizim kurum olarak buradaki asıl amacımız doğaya katkıda bulunmak. Ancak uzun vadede bakıldığında tüketimlerin azaltılması gibi konuların katkılarını dikkate aldığımızda, maliyetlerin azaltılması konusunda da geri dönüşlerin olacağına inanıyoruz. Bunun dışında, dünyada gerek iklim değişikliği gerek su kaynaklarının ve enerji kaynaklarının korunması gibi global boyuttaki çalışmalara katkıda bulunmak kurumumuz adına memnuniyet verici bir detay olarak dikkat çekiyor.


Günümüzde, dünya çapında üretim yapan ve bilinirliği olan firmalar, taşıma ihtiyaçları doğrultusunda açtıkları ihalelerde, fiyat koşullarının yanında insan hakları, etik sorumluluklar ve çevresel faktörlere duyarlılığın belirtisi olan birtakım uygulamalar ve sertifikaları da tedarikçilerinden talep etmektedirler. Bu çerçevede Kumport, gerek gemi ve konteyner operatörü, gerekse de son müşteri özelinde servis verdiği kuruluşların sürdürülebilir bir hizmet sunabilmeleri adına çevresel ve sosyal sorumluluk konularında en üst düzeyde işbirliğinin önemine inanmakta ve bu yönde destekleyici adımlar atmaktadır.


Yaptığımız çalışmaları, tüm paydaşlarımıza pozitif deneyim yaşatma stratejimiz doğrultusunda gerçekleştiriyoruz ve bu çalışmalar ücret politikamıza etki etmiyor.


Kumport olarak, sürdürülebilir çevre duyarlılığının artırılmasına verdiğimiz değer ile oluşan yeşil liman dönüşümünde, tüm paydaşlarımızın desteği ile ilerledik ve herhangi bir zorluk ile karşılaşmadık. Karşılaşılan zorluklar arasında sadece dönüşüm sürecinde karşımıza çıkabilecek öngörülen ya da öngörülemeyen yatırım gerektiren konularda maliyetlerin yüksek olması örnek gösterilebilir.


Kumport Limanı olarak Marmara Denizi’ne bağlantısı olan bir limana sahibiz. Deniz kirliliği riski yüksek olduğu için atık yönetimi bizim için öncelikli bir konu. Atıkları kaynağında, geçici depolama alanlarımızda ayrıştırarak depoluyoruz, yasal sürelerde bekletiyoruz ve lisanslı firmalar aracılığıyla geri dönüşüme veya bertaraf tesislerine gönderiyoruz.


2013 ve 2014 yıllarında Atık Yönetim Sistemimizi kurduk. Bu şekilde, geri dönüşümde verimlilik sisteminin sağlanması için emniyetli çözümler geliştirilmesi ve atık azaltım sisteminin kurulması ile ilgili öncü projeler gerçekleştirerek sektörde ilk olarak 2018 yılında SEÇ (Sağlık, Emniyet, Çevre) iyi uygulamaları ile Avrupa Kalite Derneği tarafından EFQM Mükemmellik Ödülü’nü almaya hak kazandık. ISO 14064, ISO 14001 ve Yeşil Liman/Eko Liman yönetim sistemlerini kurarak ve belgelendirerek atık performans yönetimi ve yeterlilik izleme sistemlerinin geliştirilmesini mümkün kıldık.

Sürdürülebilirlik çalışmalarımız kapsamında yaptığımız çalışmaların arasında su ayak izi hesaplaması da yer alıyor. Kumport Limanı olarak su tüketimine olumsuz katkımızın ne olduğunu belirlemek amacıyla su ayak izi çalışmaları yaptık. Su tüketimlerinin azaltılmasına yönelik adımlar attık. Limanımızda emisyon kaynaklarının tespitlerini de gerçekleştirdik. Emisyona neden olan iş makinelerinin büyük bölümünü 2020 yılı itibarıyla elektrikli hale getirdik. Amacımızı, iş makinelerinin tamamının yakıtlıdan elektrikliye dönüşümünü sağlamak olarak belirledik.


Limanımızda her yıl karbon ayak izi hesaplamaları yaparak yetkili kuruluşlara doğrulatıyoruz. Karbon azaltımında ilk çalışmalara başladığımız 2015 yılından bu yana yaklaşık olarak TEU başına yüzde 21 oranında azaltım sağladık. Kumport Limanı olarak, gönüllü karbon piyasasına yönelik projeleri de yakından takip etmekteyiz. Karbon nötr konusunda çalışma başlatmak ve belgelendirme yapmak da yine planlamalarımız arasında yer alıyor.


Limanımızda, atık yönetim süreçleri başarı ile uygulanıyor. Bu bağlamda sıfır atık yönetmeliği kapsamında İstanbul genelinde ilk Sıfır Atık Belgesi alan kuruluş olduk.


Organik atıkların belediye çöplüklerine giderek bertaraf edilmesinin önüne geçilmesi için Kompost tesisimizi kurduk. Böylelikle gerek yerel yönetimlerin alandan kazanması gerekse de organik içerikli atıkların geri dönüşümüne katkıda bulunmak bizleri memnun ediyor. Yaptığımız tüm bu çalışmalar ve belirlediğimiz hedefler ile sürdürülebilir çevre politikasına katkı sağlıyoruz.


Yeşil liman uygulamalarının müşteri memnuniyetini olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyoruz. Bu kapsamda, müşteri portföyümüzü oluşturan konteyner operatörlerinin 1 Ocak 2020 tarihinden geçerli olmak üzere, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) regülasyonu uyarınca düşük sülfürlü yakıt kullanımını zorunlu kılan düzenlemeye geçmiş olmalarına önem verdik. Bunun yanı sıra son yıllarda sipariş edilen ya da teslim alınan konteyner gemilerinde alternatif enerji kaynaklarının kullanılması (LNG), sektör paydaşlarının da bu konuya olan hassasiyetlerini ortaya koymaktadır. Kumport olarak, bizler de müşterilerimizin duyarlılıklarıyla paralel şekilde bu yöndeki yatırımlarımızla hem kendi coğrafyamıza hem de paydaşlarımıza değer katmayı amaçlıyoruz.


Yeşil limana geçişte bir liman olarak önceliğimiz deniz kirliliğini önlemektir. Ancak sürdürülebilir bir çevre için; hava kirliliği, deniz kirliliği, çöpler ve atıklar, enerji verimliliği gibi konular da önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bununla beraber, biz çevre dostu bir liman olmak için ayırt etmeksizin tüm kirlilik çeşitleri ile mücadele ediyoruz.

Yeşil limanlara geçiş konusunda mevcut personele sonradan çevre bilinci kavramının yerleştirilmesi bazen oldukça zor oluyor. Ancak, limanımızda çevre bilincine yönelik eğitim uygulamaları yapıyoruz ve teşvik edici faaliyetler de yürütüyoruz.



Oğuz Tümiş / Samsunport Liman İşletme Müdürü

‘Elektrik ihtiyacımızın yüzde 60’ını güneş enerjisinden karşılıyoruz’




Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu sektörel kriterlere göre tüm gerekliliklerin yerine getirilmesi sonrasında, TSE tarafından limanımızda gerçekleştirilen yeşil liman denetimi sonucu Samsunport “Yeşil Liman” olarak belgelendirilmiştir.


Samsunport doğaya ve insana olan saygısı ve sürdürülebilirlik ilkesini Sıfır Atık Belgesi alarak başlatmış sonrasında da “Yeşil Liman” olarak taçlandırmıştır. Bu yolculukta kuruluş olarak enerjinin verimli kullanımı, doğal kaynakların korunması ve ekonominin geliştirilmesi ile bulunduğumuz bölgeye, ülkemize ve dünyamıza olan katkımızı sürekli geliştirmek ve iyileştirmek amacıyla yeşil liman/eko liman uygulamalarını ve daha fazlasını yerine getirmek için çalışıyoruz.


2017 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarına yapmış olduğumuz yatırım ile kurulan 2 MW üretim gücüne sahip güneş enerji santrallerimiz, fosil yakıt kullanımının azaltılması amacıyla vinçlerimizi elektrikle çalışır hale getirmemiz, sıfır atık projesi kapsamında atıkların kaynağında azaltılması ve geri dönüştürülmesinin sağlanması ile ilgili uygulamalarımız, bu kapsamda yapmış olduğumuz çalışmalardan sadece bir kaçı diyebiliriz.


Mevcut uygulamaları sürekli geliştirmek, dünyada yapılan diğer iyi uygulamaları örnek almak ve ülkemizin öncü limanlarından biri olmayı sürdürmek için yeni yatırım ve uygulamalar planlamaktayız. Bu kapsamda ulusal ve uluslararası teşvik projelerini takip ederek yararlanmaya çalışıyoruz. Bunun haricinde kendi öz kaynaklarımızdan bütçe ayırarak konu hakkındaki yatırımlarımızı gerçekleştirmeye devam ediyoruz.


“Yeşil” uygulamaların günümüz dünyasının her alanının vazgeçilmez bir parçası ve zorunluluğu haline geldiği bu günlerde her kuruluşun kendi sektörü ile ilgili üzerine düşeni yapması artık bir gönüllülükten öte zorunluluk hâlini almıştır. Ülkemizin en önemli limanlarından ve dışa açılan kapılarından biri olan Samsunport’un “Yeşil Liman” olarak üzerine düşeni yaptığını, yapacağını ve hem kendi kuruluşumuza hem ülkemize hem de tüm dünyaya değer kattığını düşünüyoruz.


Yeşil liman olarak yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, enerjinin verimli kullanımı, atıkların azaltılması ve dönüştürülmesi, kirliliğin önlenmesi, insan sağlığının korunması ve sürdürülebilirliğin sağlanması ile kendi ekonomisini yaratan ve geliştiren bir sistem oluşturulmuştur. Bu nedenle müşterilerimize uyguladığımız ücretlerde konu ile ilgili bir değişikliğe gitmedik.


Yatırımların hepsi öz varlık ile yapılmış, herhangi bir teşvik alınmamıştır. Nedeni ise tanımlanmış herhangi bir teşvik bulunmamasıdır. Bu tip uygulamalar zorunlu olmadığı sürece ve bu konuda bir teşvik bulunmaması durumunda bu sadece, ön plana çıkan çevre bilinci ve gelecek nesillere miras kalacak temiz bir çevre hedefi olmaktadır. Limanımızda, bu bilince sahip bir firma olarak yatırımlar yapılmıştır ancak bu uygulamaların ve yatırımların yaygınlaşması geleceğimiz için her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Uygulanabilecek yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili teşvik programları oluşturulması ve üniversitelerle ortak projeler geliştirilmesi hem bu geçişi daha cazip hale getirebilir hem de ülke ekonomisine katkı sağlayabilir. Çevresel konularda Ar-Ge çalışmaları desteklenebilir ve/veya teşvik edilebilir. Çevre bilinci doğrudan eğitim ile ilintilidir, kişilerin bireysel olarak gelişimini sağlayacak eğitim programları yapılabilir, konu ile ilgili kamu spotlarının süresi ve sıklığı artırılabilir. Nihai hedef olarak da gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre miras kalır.


Ülkemiz şartları düşünüldüğünde tüm paydaşlarımızı “Yeşil Liman” uygulamalarına adapte edebilmek ve sürekliliği sağlamak, üzerinde önemle durduğumuz konulardan biridir. Bunun yanında yapmış olduğumuz uygulamaları sürekli olarak ileriye götürmek ve geliştirmek zorlayıcı unsurlardan biri olacaktır.


Limanımızdaki tüm çalışmalarımızda doğal kaynakları verimli kullanmayı ve sürdürülebilirliği sağlamayı amaçlamaktayız. Bu nedenle doğal kaynaklarımızın tüketimini azaltmak için kullanımı sürekli olarak takip ederek çeşitli önlemler almaktayız.


Su ve elektrik bu konuda kritik bir öneme sahiptir. Bu nedenle kurumumuzda su ve elektrik kullanımını mümkün olduğunca düşürecek uygulamalar gerçekleştirdik. Tükettiğimiz elektrik enerjisinin ortalama yüzde 60’ını güneş enerjisinden karşılamaktayız. Sıfır atık konusunda çalışanlarımızı ve paydaşlarımızı bilinçlendirmekteyiz, gerçekleştirdiğimiz uygulamalarla atıkların kaynağında azaltılması ve geri dönüştürülmesini sağlamaktayız.


Müşterilerimiz uluslararası çalışan firmalar olarak dünya çapında sektördeki yönelimlerin farkında ve bilincinde olan firmalardır. Müşterilerimiz ile yaptığımız görüşmeler ve memnuniyet anketlerine göre konuya olumlu yaklaştıklarını ve memnuniyetlerini dile getirdiklerini biliyoruz. Onlara verdiğimiz imkânlar arttığı sürece, aldığımız tepkiler ve geri bildirimler de olumlu yönde gelişmektedir.


Liman kaynaklı hava kirliliğinin önlenmesi, deniz kirliliğinin önlenmesi, atıkların azaltılması ve geri dönüştürülmesi, fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, enerji verimliliği ile enerjinin kullanımının azaltılması ve daha fazlası bu konuda birbirini tamamlayan bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır. Bulunduğumuz şehrin doğasına ve insan sağlığına, kurumumuzun ekonomik yapısının ve çalışanlarımızın sağlığına, ülke ekonomisi ve doğaya olan katkısı açısından her biri son derece önemli konulardır. Tüm bu konular için hem yasal düzenlemeler vardır, hem de kurum içi prosedürler hazırlanmıştır. Zorunlu uygulamalar denetime tabidir ve sıkı bir şekilde takip edilmektedir. Yasal zorunluluk olmayan konular da liman yönetimi tarafından takip edilmekte, görülen eksiklikler ve hatalar tespit edilmektedir. Düzenli yatırımlar ve eğitimler ile hem imkânlar artırılmakta hem de çalışanlarımız ve paydaşlarımızın çevre bilinci oluşturulup geliştirilmektedir. Yapılan sosyal sorumluluk projeleri ile bir nebze olsun toplum bilinci oluşturulmaya sağlanmaktadır. Aslında eğitim hepsinin temelini oluşturmaktadır.


Çalışanlarımızla doğal kaynakların korunması ve atık yönetimi hakkında geçmişten beri düzenli eğitim faaliyetleri gerçekleştirmekteyiz. Bu nedenle yeşil limana dönüşme aşamasında bu konuda bir zorluk yaşamamakla birlikte tabii ki yeşil limanın önemi, uygulamaları ve gereklilikleri hakkında çalışanlarımızla ek eğitimler gerçekleştirdik. Daha önce de bahsettiğimiz gibi gerekli eğitimi olmayan, çevre bilinci oluşmamış bir ekip ile bunu başarmak ve sürdürülebilir kılmak hemen hemen imkânsızdır.


Kişilerin, işletmelerin ve sonucunda toplumların çevre bilincini içselleştirmeleri, bu konuların ve uygulamaların kamu iradeleri ile desteklenmesi ve denetlenmesi, sadece insanlar için değil, aynı ortamda yaşadığımız milyonlarca tür canlının da geleceği için artık olmazsa olmaz bir gündem haline gelmiştir.


Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın