Kriz Analizi

MDN İstanbul

Yaşanmakta olan küresel ekonomik kriz ve son dönemde Akdeniz ülkelerini etkisi altına almış Euro Krizi tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de etkilemeye devam ediyor. 2008’de başlayan kriz öncesi verilen yüksek miktarda gemi siparişi denizcilik sektörünü global olarak etkilediği kadar Türk denizciliğini de etkiliyor

Türk denizciliğinin tarihinin en zorlu dönemlerinden geçtiği görüşü bugünlerde denizcilik dünyasının temsilcilerinin ortak görüşü. Bu krizin yaşanmasında global kriz ve Euro Krizi kadar, kriz öncesi verilen şişkin siparişler, istikrarsız petrol fiyatları, paritedeki belirsizlikler, Çin etkisi, arz-talep dengesinin kaybolması, navlun fiyatlarındaki dengesizlikler gibi çok çeşitli sebepler ortaya konuyor. Türkiye’nin temel ihracat pazarı Avrupa’da krizin artarak devam etmesi de sektörün krizi atlatamamasının en önemli sebeplerinden biri. Ancak yaşanmakta olan krizin sebepleri kadar bu krizden nasıl çıkılacağı da önemli. Krizden çıkış tarihi olarak uzmanlar farklı görüşler ileri sürüyor; 2012’nin sonundan 2017’e kadar her türlü kurtuluş tahmini yapılıyor. Kimileri tünelin sonunda ışık görürken kimileri tüneli bile göremiyor. Bu konuda tahmin yürütmekten ziyade bir takım verilere dayanarak etkili ve derinlikli analizler yapmak gerekiyor.
Dünyada yaşanan ekonomik krizler incelendiğinde, kriz sonrası dönemin faktörlerinin kriz öncesi durumdan farklılık gösterdiği, hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı, ekonomik yapının kriz sürecinde de tüm unsurlarıyla değişime uğradığı görülmektedir. Bu sebeple yaşadığımız döneme biraz daha uzaktan ve tarihi perspektif içerisinden bakmak, yaşananları günlük değil uzun vadeli ve stratejik olarak değerlendirmek gerekiyor.
1000 yıla yakın bir tarihi olan, 1081 yılında Çaka Bey’in İzmir’de kurduğu 40 gemilik filoyla başlayan Türk Denizciliği, tarihin değişik dönemlerinde farklı krizleri atlatarak bugünlere gelmiştir. Çaka Bey esir düştüğü Bizans’ta denizciliği öğrenip esaretten kurtulduktan sonra İzmir’e gelip oradaki Türk boylarıyla birleşmiştir. Ege Bölgesi’ni ve adaları ele geçirip Anadolu Selçukluları ile birlikte İstanbul’u fethetme planları yapmış, on yıldan kısa bir süre içinde esaretten kurtulup Bizans gibi bir imparatorluğa son verecek bir tehdit ve güç haline gelmiştir. Bizans’ı kuzeyden Peçenekler, güneyden İznik tarafından Anadolu Selçukluları ve denizden Çaka Bey’in donanması kuşatacak şekilde bir plan yapılmıştı. Çaka Bey bir dost meclisinde trajik bir şekilde zehirlenip öldürülmese, belki de  İstanbul Fatih’ten 360 sene evvel Türklerin eline geçecekti. Türk Denizciliği tarihinde Çaka Bey gibi bir çok kahraman ve destansı hikaye vardır.
Denizciliğe geri dönecek olursak; önümüzdeki dönemde Çin’deki büyüme hızının azalacağı, petrole ve kömüre dayalı enerji gereksinimin artacağı, gemi inşa tersanelerinin azalacağı ve bunlara bağlı olarak piyasadaki Çin rüzgârının dineceği uzmanlar tarafından öngörülüyor. Ayrıca yıl sonundan itibaren bitecek kontratların da etkisiyle navlun fiyatlarında hareketlenmeler olacağı gözleniyor.
Türk deniz ticaret filosunda 150 groston ve üzeri gemi sayısı, 2003 yılında 1.148 adetti. Bu yıldan sonra sürekli artan gemi sayısı, 2011 yılı sonunda 1.832’ye ulaştı. Böylece Türk deniz ticaret filosundaki gemi sayısında, son 8 yılda yüzde 60 artış gerçekleşti. Türk deniz ticaret filosundaki 1.832 gemiden 1.245’inin büyüklüğü ise 300 groston ve üzerinde. Bu da bize genel çerçeveden bakıldığında Türk denizciliğinin dönemsel düşüşler yaşansa da devamlı artış trendinde olduğunu gösteriyor.
Ülkemizin deniz ticareti büyümeye, gelişmeye, yapısal dönüşüme ihtiyacı olan bir sektör. Bu nedenle, krizi fırsata çevirmeye yönelik olarak sektörü masaya yatırıp, organizasyonundan yönetim anlayışına, hizmet süreçlerinden maliyet yapılarına, teknolojik gelişiminden taşıma yapılarına kadar genel durumunu değerlendirerek, gerekli değişim ve gelişimleri sağlayacak önlemleri almak gerekmektedir.
İçinde bulunduğumuz dönemde doğru yatırım yapmak, var olan yatırımı korumak önemli hale geldi. Gemi fiyatlarındaki rekor düşüşler filosunu yenilemek isteyen armatörler için büyük fırsatlar barındırıyor. Handymax ve Supramax gemiler birkaç yıl önce hayal edilemeyecek kadar ucuzladı. Bankaların kredi verme konusunda sıkıntılı olduğu bu dönemde, özkaynak sorunu olmayan şirketler için pazarda büyük fırsatlar olduğunu söyleyebiliriz. Şirketlerin birleşmeye gidip konsorsiyumlar halinde hareket etmelerinin kendileri açısından daha kârlı olacağı bir dönemden geçiyoruz. Geleneksel Türk denizciliğinde birleşme, armatörler için bir alışkanlık olmasa da nakit akışındaki problemler nede-
niyle, eldeki gemilerin her geçen gün yaşlanması ve gemi fiyatlarının ucuzluğundan yararlanmak isteyenler piyasayı iyi analiz etmeliler.
Hükümetin açıkladığı son teşvikler denizcilik dünyasına pek bir şey getirmese de çok sayıda işçi çalıştıran tersaneler ve gemi inşa sektörü için bir takım kolaylıklar getirdi. Bu teşvikler daha nasıl artırılabilir ve hükümetten beklentiler konusunda, denizcilik dünyası ortak hareket etmek zorunda. Birlik olunmadan gösterilen çabalar, ne yazık ki sadece denizcilikte değil diğer bütün sektörlerde de bir sonuca ulaşmıyor.
Bu doğrultuda, ilişkilerinde dikkatli davrananlar, zor durumlara önceden hazırlık yapanlar, krizden daha az hasarla çıkacaktır. Kendisini yenileyen, yeni iş fikirlerini araştıran ve iletişim içinde olduğu her birimle daha sıcak ilişkiler kuranlar güçlenecek ve oluşturdukları kurumsal geleneği gelecek yıllara aktarabileceklerdir.
Nevzat Ağca/İstanbul

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın