“Dolar nedir?” şeklindeki bir soruya cevabınız “para birimi” olabilir. Aslında bir ödeme yöntemi, ticaret sistemidir de diyebiliriz. Özellikle tek kutuplu bir kürede yaşadığımızı düşünürsek, fiyat istikrarı ve enflasyondan koruma amaçlı bir işlem olduğunu da ekleyebiliriz
Yanılıyor muyum? Emtia piyasası, petrol, demir-çelik, altın vb. ürünlerin fiyatlandırması dolar üzerinden yapıldığından, emtia fiyatları ve bununla birlikte küresel enflasyon dolardan fazlasıyla etkileniyor. Dikkat edersek, Fed’in faiz kararları altın, gümüş vb. emtia fiyatlarının yön belirlemesinde hayli etkilidir.
Peki bu ekonomik görüntü değişiyor mu?
Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte ülkelerin doğal kaynaklarını, bazı emtiaları diğerlerine iskontolu yani indirimli (ya da vadeli) sattığını duyuyoruz. Örneğin Rusya, Hindistan’a petrol outlet’i gibi indirimli satışlar yapmaktadır. Bunun da ötesinde satış işlemindeki para birimi dolar yerine ülkelerin yerli para birimleri de olabiliyor. Demek ki, geçmişte olduğu gibi tüm emtia piyasasının tamamen dolar ile belirlendiğini söyleyemeyiz. Bu önemli değişime şahit olurken bir tarafta da dolar kaynaklı bir enflasyon ortamına girdik.
Özellikle Batı dünyasında enflasyon bir numaralı düşman ilan edildi. Ama şunu görmezden gelemeyiz; emtia fiyatları aşağı inerken enflasyonun tırmanması, doların değer kaybettiğinin en önemli işaretidir. Diğer bir deyişle, enflasyonun yükselmesi doların değer kaybettiğinin de göstergesidir. Kimileri şunu söyleyebilir; “dolar diğer para birimlerine karşı değerlendi”. Bu doğru bir yaklaşım ama doların esas sahibi olan ABD’nin G7’deki diğer ülkelere kıyasla doğal kaynaklar bakımından zengin olduğunu, rakiplerinden yapacağı doğal kaynak ithalatının sınırlı olduğunu unutmayalım. Doların diğer para birimlerine karşı yükselişi biraz da buna bağlı.
Sterlin döneminden günümüze…
Doların hâkimiyeti öncesinde, dünya ticaretindeki ana para birimi Sterlin idi. Sterlin egemenliğini kaybederken yeni aktör doğuyordu; dolar. Zaman içinde dünya ticareti dolar ile dönmeye başladı. Dünya geliştikçe, ticaret de büyüdü. Konteynerleşme sayesinde ticaret süratlendi bu da “küreselleşme” diye adlandırılan dönemin kapısını açtı. Ticaret sistemi büyüdükçe sorunları da yıpratıcı olmaya başladı. Yükselen ticaret hacmi doların tahakkümünü artırdı. Fed faiz oranını sıfıra yaklaştırdıkça, gezegenimizin güney tarafındaki ülkeler, ihtiyaçlarını (dolar) borç alarak çözmek istedi. Önemli ölçüde dolar varlığına sahip olan fonlar da (emeklilik fonları gibi) borç vermek istedi. Bu eşleşme sayesinde dolar ABD’den çıkmaya başladı. Özellikle de gelir düzeyi düşük ülkelere doğru… Borç alınan para ile yapılan ithalat sayesinde ticaret daha da artmaya başladı. Arada sırada krizler olsa dahi sistem bu şekilde ilerlemeye devam ederken Pandemi patladı.
Pandemi döneminde duran ekonomik faaliyet neticesinde şirketlerin batmaması için para muslukları sonuna kadar açıldı. Aslında bu bir “savaş finansmanı” yöntemiydi. Genelde savaş dönemlerinde finansman sıkıntısı olmaması amacıyla bu yöntem tercih edilir. Fakat talihsizlik o ki, Pandemi dönemi gerçek bir savaş ile takip edildi. Gerçek savaş döneminde ise para politikası savaş durumundan barış dönemine geçiş yapmak zorunda kaldı. Çünkü bu gevşek para politikasının uzun sürmesi enflasyon tedavisinin çok daha zorlaşmasına sebep olabilir. Şu sıralar Fed, Pandemi sonrası fazla serbestleşen doları disipline etmeye çalışıyor diyebiliriz. Daha evvel yazdığımız gibi, dünya ticaretinin tek para tarafından çevrilmesinin kimi sıkıntıları da olabiliyor. Tek para birimi ile ticaret yapmak kolay ama Fed parasal sıkılaşmaya başladığında Euro da etkileniyor Japon Yeni de!
Peki, dünya ticaretinin ara yüzü olan bu para biriminde yapılacak küçük faiz artışları ile gezegenimizin enflasyon sorunu çözülebilir mi?
Kaseti geri sarıp 1970’lere dönelim. Dikkat ediyorum da günümüz, 1970’ler ile sıkça karşılaştırılıyor. Ancak 1970’ler, 2’nci Dünya Savaşı sonrasıydı. Haliyle savaş dönemi finansmanının sona erdiği bir dönemdi. Artık tek hedef vardı “enflasyonla mücadele”. Faiz oranı yüzde 20’ye yükseltildi. Altın standardı kaldırıldı ve ani sıkılaşma ile dolar değerlenmeye, enflasyon düşmeye başladı.
Asıl soru şu; bakalım Fed’in artan faiz adımları ile aynı sonucu görebilecek miyiz? Eğer yaşadığımız dönem 1970’ler ile benzerse aynı sonuca ulaşabiliriz. Eğer aynı dinamiklere sahip değilse aynı sonucu beklemek akıllıca olmayacaktır.
Burada yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.