Denizcilik ve gemi finansmanı bankacılığı risklere hazır mı?

Elif Beller

Orta ve uzun vadeli denizcilik kredilerinin geri ödenmesinin, dünya deniz ticareti konjonktürüne, petrol piyasalarına, dünya ve Türkiye ekonomisine, uluslararası siyasi istikrara ve daha birçok sebebe bağlı olduğu bilinir.

Son yıllarda gemi, tersane ve liman finansmanı alanlarında yapılan yatırımlar sebebiyle, denizcilik ihtisas bankacılığının önemli bir yere vardığı ve gelişmeye devam edeceği kesindir.

Bankaların bu yatırımlarının ve verdikleri kredilerin teminatları esas olarak gemilerdir ve halen Türk hukuku tatbikatı gemilerin statüsü konusunda yeknesak bir tespite varamamıştır. Esasen, bu konuda uygulama da çok azdır.

Hareket eden, mobil bir nesneyi icra iflas hukuku yönünden gayrimenkul statüsünde kabul eden bazı hukukçular, buradan hareketle, geminin sadece Türk limanlarında seferden men olunarak satışının talep olunabileceğini ileri sürerler.

Bu son derece yanlış bir iddiadır ve çoğunlukla dünya denizlerinde hareket eden ve Türk limanlarına hiç uğramayan gemilere el koymanın mümkün olmayacağı ve alacaklı bankaların gemi hurdaya çıkıncaya kadar gemiyi uzaktan seyretmekten başka bir çarelerinin kalmayacağı sonucunu doğurur. İcra İflas Kanunu’nun 23. Maddesi’nde her ne kadar gayrimenkul tabirinin gemilere de şamil olduğu ifade edilmişse de, bu tavsif yalnızca geminin Türkiye’de icra işlemlerine konu edilmesi halinde uygulanacaktır. Zira, cebri icra, her devletin kendi ülke ve sınırları içerisinde haiz olduğu mutlak güç ve yetkilerdendir. Cebri icra, bir devletin egemenlik ve hükümranlık haklarının kullanılmasının doğrudan bir sonucudur. Bu sebeple, gemiler bulundukları yerdeki cebri icraya (takip yoluna) tabidir, yani hangi ülkede cebri icraya başvuruluyorsa, o ülkenin cebri icra hukuku uygulanır. Maddenin anlamı Türkiye’yle sınırlıdır.

Bu bakımdan, bankaların denizde cebri icraya hazırlıklı olmaları ve bu alandaki muhtemel riskleri öngörecek şekilde tanzim edilmiş kredi ve ipotek mukavelelerini ve sair teminatları, iyi günlerde almaları faydalıdır; ayrıca hukuk seçimi ve yetki konularında kredi sözleşmelerindeki koşullara özenle dikkat etmeleri gerekir.

Denizcilik piyasalarının sürekli olarak verimli seyredeceği tahmin edilse, ki hepimizin temennisi budur, tersanecilikte karşılaşılabilecek sorunlar veya iyi niyetli olmayan donatanların bilhassa yaratabilecekleri hukuki ihtilaflar öngörülmelidir.

Denizcilik sektörünün, kendine özgü son derece derin bir ilmi ve tekniği olduğundan bahisle, kanaatimizce bu alanda ihtisaslaşmak için, Türk bankacıların özel eğitimine önem verilmeli ve denizcilik işletmeciliği ve/veya tecrübeli zabitan/şahsiyetlerin istihdamı da planlanmalıdır.

Yerlikaya Hukuk Bürosu
Avukat Alev Elif Beller

Bunu Paylaşın