GAP yine yeniden

Aysın Önen

Bir devin hazin sonu mu?

Dünyanın en büyük kalkınma projelerinden biri olan Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) sonu da pistinde inek otlayan havaalanı yatırımlarına mı benzeyecek?

GAP için Türkiye’nin gözbebeği denirdi. Bir zamanlar, siyasetçilerden kapanın elinde kalır, “Benim projem!”, “Hayır, benim projem!” diye her bir ucundan çekiştirilir dururdu. GAP, eski başbakan ve cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “GAP’ı gaptırmam!” sözüyle siyasi literatüre (bir kez daha) girmesine vesile olmuştu. Bu proje için o kadar büyük oynanmıştı ki, Demirel’in kardeşi Şevket Demirel’in oğlu Yahya Murat Demirel Egebank’ın 1 milyar doların üzerinde zarar etmesine neden olduğunda, TMSF, Bayındırlık Bakanlığı ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nden bilgi derlenmesini talep etmiş, bunun üzerine Şevket Demirel’in GAP Projesi kapsamındaki Harran Ovası’nda toplamı 1 milyon 19 metrekareyi bulan beş parça arazisi olduğu tespit edilmişti. Geleceği o denli parlak görülüyordu, kısaca!

Halbuki 90’lardan sonra GAP siyasetçilerin gözünde paylaşılamayan oyuncak olma özelliğini kaybetti. Seçim vaatlerinin arasında projeyi tamamlamak da bulunan DYP 1991’de iktidara geldikten sonra GAP’ın hayatımızdaki yeri giderek silikleşti ve ismi bilincimizde anlam kaymasına uğradı. GAP dendiğinde artık Amerikan giyim firması geliyor aklımıza!

GAP’ın doğumu

GAP, düşünsel temelleri 1920’li yıllarda atılmış bir proje. İşe, elektrik ihtiyacı nedeniyle Atatürk’ün emriyle Fırat ve Dicle nehirlerinden elektrik elde etme imkânlarının araştırılmasıyla başlanmış. 1970’li yıllarda sulamanın tesisi ve hidrolik enerji elde edilmesi projesi olarak şekillenmeye başlamış. 1980’lerde sosyal ve iktisadi alanları da kapsayacak şekilde genişletilmiş, adına GAP denmiş. 1989 tarihli master planında bitiş tarihi olarak 2005 yılı belirlenmiş. Ancak, 1991’den sonra tamamen sahipsiz kalan, son yıllarda esamesi okunmayan GAP’ta işler anlaşılmaz nedenlerle durma noktasına gelince, 2002 yılında bir MGK kararıyla bitim tarihi 2010’a ertelenmiş. Fakat sonraki yıllarda da GAP’ı uykusundan uyandıran olmadığından, 2010’da bitmesi de hayal gibi gözüküyor. Bazı kaynaklara göre, şimdiye kadar projeye yapılan yatırım neredeyse 40 milyar dolara ulaşmış. Yüzülüp yüzülüp kuyruğuna gelinmiş, toprağına bu kadar para gömülmüş, üstelik gelir dağılımı ve sosyal adalet yönünden bir atılım gerçekleştireceğine inanılan böyle bir projenin ne gibi gerekçelerle ilgisizliğe terk edildiği, rafa kalktığı bir muamma.

Muamma, ama siyaseti hesaba katmadığımız sürece. 1987 – 1991 ANAP iktidarı döneminde devlet bakanlığı yapan Kâmran İnan, Yeni Aktüel dergisinde Metin Under’e verdiği bir röportajda, kendi zamanında 30 civarında çalışanı olan GAP Bölge Kalkınma İdaresi’nde artık 200-300 kişinin istihdam edildiğini, paraların proje yerine bürokratik büyümeye harcandığını söylüyor. Nerede 300 kişi fazla istihdamla yapılan küçük hesap, nerede GAP’ın sağlaması beklenen 3,8 milyonluk istihdam!

Zarar vermeye başladı

Oysa, 1989 yılında işbirliğine gidilen devlet dışından TEMA gibi ulusal ve BM gibi uluslararası örgütler sayesinde kapsamı çok genişlemiş, çok olgunlaşmış bir proje GAP. Sulama ve hidroelektrik temini gibi basit ve çevreci görüşü kıt bir amaçla yola çıkıldıktan sonra çok yol kat edildi. Son biçimiyle proje tam bir bölgesel kalkınma seferberliği gibi: Sulama, enerji, tarım, sanayi, kırsal ve kentsel altyapı, eğitim, sağlık, ormancılık vb. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, hızla ormansızlaşan Türkiye’nin içinde dahi ağaç fakiri kalıyor. Bölgede orman oranı TEMA verilerine göre binde 5 gibi acıklı bir rakam. Dünyada gelişen çevrecilik akımı sayesinde çevrenin sağlığı ile bizim sağlık ve mutluluğumuzun birbirine göbekten bağlı olduğunu artık okuma-yazması olan herkes az da olsa kavramıştır. Öte yandan, mesela, yeni göller sayesinde balıkçılık diye bir kavramla tanıştı bölge. Ayrıca çevresel faktörler, sürdürülebilirlik, kültürel miras gibi önemli yaklaşımlar da benimsenerek projeye yedirildi.

GAP’ın internet sitesinde (www.gap.gov.tr) “GAP İdaresi, çevre boyutunu, bölgesel kalkınmanın entegre bir parçası olarak ele almakta ve sosyoekonomik gelişme için alınan diğer tedbirlerle uyum içinde kapsamlı bir yaklaşım benimsemektedir. Aynı zamanda, GAP’ın çevreye etkilerinin olumlu ve olumsuz yönlerini dikkate almak, olumlu gelişmelerden yararlanmak; olumsuz gelişmelere karşı tedbir almak ve hazırlıklı olmak ve sürdürülebilir kalkınma sağlanırken, çevre korumanın, kalkınma sürecinden bağımsız değil bunun bütünleşen bir parçası olduğunu kabul etmek GAP’ın amaçları arasında yer almaktadır” ifadesi bulunuyor.

Fakat, GAP’ta öyle acıklı bir aşamaya gelindi ki, yarım yamalak hali, natamamlanmışlığıyla proje çevreye ciddi ciddi zarar verir halde. Kapsadığı dokuz ilimizde (Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak) verimini artırması beklenen topraklarda, çiftçi eğitimden geçirilmediği için, aşırı sulama nedeniyle verimli toprak kaybı görülmeye başladı.

GAP yine yeni yeniden mi?

Doğu yörelerimizde ayrılıkçı terör örgütü PKK yeniden şiddet eylemlerine başlayınca, kalçamıza çimdiği yedik, ayılıverdik. Sularını kesme tehdidi savurabilecek konuma geleceğimiz için komşularımız Irak ve Suriye ile zaman zaman gerilmek pahasına giriştiğimiz, uğruna ne tarihi eserleri, ne köyleri, ne yaşam izlerini suya gömdüğümüz GAP’ı hatırladık birden. Evet, bölgeyi kalkındıracak, insanların gelir düzeyini ve eğitim seviyesini yükseltecek, yaşam standartlarını artıracak, onlara sağlık hizmeti ve iş imkânı sunacaktık… Nasıl da unutmuşuz?

Terörle tekrar burun buruna gelince, gelişmişlikte geri kalmış bölgelerimizde sürekli bir kalkınma sağlamanın önemini, dolayısıyla GAP’ı hatırladık. Hep can alan terör acaba GAP’a hayat öpücüğü verir mi? Verse bile, kaybedilen yılların ve paraların hesabını birileri verir mi?

SON DAKİKA:

“GAP bir Türkiye projesidir”

Biz bu haberi hazırladığımız sırada Başbakan Erdoğan, Diyarbakır’da GAP Eylem Planı’nı açıkladı ve 1,8 milyon hektarlık alanın sulu tarıma açılacağını ve ürün çeşitliliğinin artacağını belirttti. İşte, yılda 27 milyar kilowatsaat elektrik üretileceğini belirten ve 3,8 milyon kişiye de iş sağlanacağının müjdesini veren Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları:

• Türkiye’nin refah ve istikrarı için çok önemli bulduğum bir hamleyi kabine arkadaşlarımızın yarısıyla ve milletvekillerimizle, işadamlarımız ve sivil toplum örgütleriyle beraber başlatmak için geldik.

• Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi olan GAP, ekonomik krizler ve körfezde yaşanan istikrarsız ortam nedeniyle başarılı olamamıştır. Ama biz Güneydoğu Anadolu Projesi’yle ilgili ayrıntılı eylem planımızı ve finansman kaynağımızı tamamladık. İşleri somut bir takvime bağladık.  Bu projede ülkemizin talihini değiştirecek ve tarihe geçecek sonuçlar üretecektir.

• Sulamanın ve ürün çeşitliliğinin artırılmasıyla ekonominin yeniden inşa edilmesini hedefliyoruz.

• Hayvancılıkta, süt ve et besiciliğinde ihmal edilmiş dönemleri geride bırakıp Türkiye içi ve dışı için modern teknolojiyi ülkemize taşıyoruz. Türkiye’yi dev bir şantiye haline getirmeyi amaçlıyoruz.

• Tarım-gıda, enerji ve sermaye-finans sektörleri çok önemli. Teşvik politikası bölgeler dikkate alınarak yeniden şekilleniyor. GAP, tarım-gıda ile enerjide kalkınacak.

• Geçtiğimiz yıl ve bu yıl kuraklıktan ciddi oranda zarar gören çiftçilerimizin zararlarını giderme konusunda iki ciddi adım atıyoruz. Birincisi borçları bir yıl öteleyeceğiz. İkincisi çiftçilerimize Tarım Bakanlığı olarak tohum desteği vereceğiz.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın