Aklın iktidarı

Yeşim Yeliz Egeli

yesimegeli@marinedealnews.com

En büyük sorunu görmezden gelerek nereye kadar susacağız?


İngiliz emperyalizmi Türk’ün istiklâl mücadelesi ile hezimete uğradıktan sonra, uysallaştı ve sömürge hesaplarından vazgeçti ve dahi Büyük Atatürk’ün tam bağımsız Türkiye hedefini yürekten istedi/istiyor diyebilir miyiz?


Sizce İngiltere Lozan’dan mutlu oldu mu?


Ankara Hükûmeti’ni ve devamında Türk’ün Zaferi ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin yani ülkemizin, geleceğini inşa etmede gösterdiği azmi ve çabayı destekledi mi, sahi senin bugün bile egemen bir devlet/ulus olmanı istiyor ve destekliyor mu?


Tek kahramanım Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları önderliğinde, Yüce Türk Milleti önce yurdumuza çullanan düşmanı defetti. Ardından 10 yıl kadar kısa bir sürede Türk Devrim ve İnkılâplarını hayata geçirdi.


Büyük Atatürk’ün rotası, gerçek ülküsü daima ileri yönlüydü.


Batılılar O’nun döneminde gelişmemize engel olamıyorlardı ve bizi kıskanıyorlardı çünkü Yüce Türk Milletinin lideri asil Atatürk’ten ödleri kopuyordu.


Ordu Milletiz biz. Türk ordusunun o yiğit subayları, komutanları Şeriata dayalı hukuk sistemini yıkıp her birimizi tek tek önemseyen, eşit birer birey olarak kabûl eden Yurttaşlık Yasası’nı kimsesizlerin kimsesi cumhuriyetin ilanı ve devamında 10 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleşen Devrim ve İnkılâplarıyla bize eşsiz bir yaşam hediye etti. Şehirli ile taşralı; patronla, işçi; kadın ile erkek arasındaki esasen şimdi sana dayatılan ama özümüzde olmayan ayrılıkçı o duvarı yıkarak. Her alanda çağdaş ve laik, soyumuzun özüne yaraşır bir hukuk sisteminin temellerini attı.


En büyük sorunları görmezden gelerek nereye kadar ilerleyeceğiz?


Algıya kapılmayın. Lozan’ı beğenmeyeni sorgulayın. Biri çıkıp size sözde Ermeni iddialarını dayatıyorsa onu gerçeklerle yüzleşmeye davet edin. Korkmayın. Biliniz ki içinde menfaatlerimizin aksine ince bir hesap var. Eğer ki bir kişi çıkıp size Mustafa Kemal Atatürk’ü kötülüyorsa ona inanmayın ve o kişiyi def edin. O kötüledikleri askeri deha Türk Kurtuluş Savaşı’nı onuruyla kazanmış ve dünyada, bilhassa İngilizlerin sömürgesi olan mazlum uluslara cesaret ve umut ile örnek olmuştur. Onlara da ilham vermiştir.


Türk kadınına 1930 yılında belediye seçimlerine katılma, 1934 yılında ise milletvekili seçme ve seçilme hakkı bu cesur insanlar tarafından verildi. Sizce bu insanlar inançsız ve kötü olabilir mi? Bakınız inandıkları ne ise bunu aynen tatbik ettiler. İcraatlarında halkı aldatmak mı var, yüceltmek mi? İnsanı sömürmek mi var, yoksa refaha erdirmek mi?


Sağlam hukuki temeller üzerine inşa edilen laik cumhuriyet, ulusumuz egemen olunca süratle güçlendi.


Devrimlerin bu kadar kısa sürede başarılı olmasının temelinde Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürünün gerçek yönetim sistemiyle buluşması yatar. Türk’ün özündeki uygarlık ve yüreğindeki cesaret olmasa, bu ilerici devrimler tüm dış mihrakların maşası iç mihrakların yoğun saldırısı altında kısa sürede bu kadar başarılı olamazdı.


En büyük sorunu çözmeden, ciddi bir ilerlemeden bahsedilebilir mi?


O dönem bu başarımızı Atatürk’ün sağlığında gölgeleyememişlerdir. Ancak her dönem içimizdeki ayrılıkçıları şartlayarak, kandırarak bize karşı kışkırtmış ve örgütlemişlerdir. Kemalist düşüncenin neslimize yayılmasını daima türlü entrikalarla, hileli-akçeli işlerle engellemişlerdir. “Fare gibi uykuda üfleye üfleye” özümüzü kemirmişlerdir. Sistemli olarak bunun üzerinde yıllarca çalıştılar. Atatürk’ün fikrîi pınarından uzaklaşan nesiller, maalesef sorgulamayı ve araştırmayı terk ederek kendi tarihini bilmediğini, gerçekler onlara yeterince açık öğretilmediği için tuzaklara düşerek zihinlerinin zehirlenmesine bilerek veya bilmeyerek müsaade etmişlerdir.


Güzel kardeşim mesele ne inancındır ne de dinin. Sen tam bağımsız olursan, kime, neye inanacağına, kimi seçeceğine özgür iradenle karar verecek donanımda olursun. İşte bu istenmiyor!


Çanakkale Savaşları’nda ve nicelerinde atalarımızın döktüğü kan tam da senin özgürce düşünebilmen, inanabilmen, uygarca kendine, ülkene ve insanlığa faydalı olabilmen içindi. Ancak emperyallerin uşağı kötücül zihinler, senin özgür bir birey olmamanı, kendi gerçeğine yabancı olmanı istediler, istiyorlar.


Hezimete uğrayanlar o gün bugün kendi ellerini hain planlarına süremediler. Hep senin öz yurdunda maşalarını yetiştirip, onları seni yumuşak karnından vuracak şekilde eğitip donattılar. Truva atının ihtişamına kanıp düşülen aymazlığı bilirsin. Bu kinlerinden vazgeçmeyenlerin hedeflerine ulaşması için onlarla delalet içinde olanlar da sana armağanlar verip üstüne aziz Atatürk’ü kötülediler. Atatürk’ün “din düşmanı”, “insan düşmanı” olduğunu söylediler. Sen Türk evladısın. İnanma!


İnan!


Atatürk tüm kutsal değerlerimizi baş tacı yaptı ve Türk’ün binlerce yıllık onuru için canı pahasına savaştı ve muasır kudretimizi hiç yere düşürmedi. Gerçek olan bu, araştır, oku eninde sonunda kalbin iyiyse içindeki o kadim tohum yeşerecek ve gönül gözünü aydınlığa çevirip senin olan aklını, ait olduğu yere yani akıl gözüne geri getirecek. Buna yürekten inan.

Aslında bir okusan o güzel insanın yaşamını, bir anlasan nasıl yüksek bir imana sahip olduğunu, Yaradan’ın, insana dair tüm erdemleri O asil karakterde yine insanlık emrine nasıl özenle sunduğunu inan ki anlardın. Sadece bize değildi iyiliği, varlığı, büyük eseri ile kendi döneminde “vahşi Batılılarca” kanı emilen; Hindistan’a, Cezayir’e, Mısır’a ve nice uluslara özgürlük aşıladı.


O’nun son yıllarında, kanımızı emmek için rekabet içinde sürdürülen bu koşuya (II. Dünya Savaşı sonrası) müttefik bildiklerinle birlikte ABD de katıldı. Ve tabii sözde medeni maşaları…

Bu sebeple sana kim Atatürk’ü kötülüyorsa o kişiyle mülahazat haneni açık bırak. Sabırla izle, göreceksin; senin özgür iraden, öz bilgin, gerçek tarihin, yurt ve millet sevgin karşısında o kişi eninde sonunda çözülecek ve dayanamayıp belki sert belki yumuşak saldırıya geçecek. Aslında o yüzüne gülen insanın, o sözde sevimli dost canlısı nesnenin senin aslına senin olana nasıl göz diktiğini, seni kendi nesline düşman etmek için sinsi sinsi planlar yaptığını idrak ile ikrar edeceksin.


Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde ninen-deden sana senin olan vatanı düşmanı defedip emanet etti. Emanetlerine ve onların aziz hatıralarına sahip çık. Asil bir milletin evladı olduğunu unutma.


Gurur duy


Atatürk sana ve bize yalan söylemedi, milletimizi kandırmadı, bizi hiç aldatmadı ve aldatılmadı.


Sen de öyle ol. Kendinle övün, şerefini kimseye emanet etme, insanın için dürüstçe çalış ve kendine güven.


Tek kahramanım Atatürk’ün vefatı ile siyasal İslam taraftarları hortlayıp yeni türleri yaratıldı.


Binlerce yılda ilmek ilmek dokuyup, kan dökerek elde ettiğimiz kazanımlarımızı siyasal İslam’ın emeline tek celsede terk mi edeceğiz? Bir kişi öyle istiyor diye egemen olduğumuz haklarımızdan, özgürlüğümüzden vaz mı geçeceğiz? Neslimize yurttaşlık bilincini, din kültürümüzü, güzel ahlâkımızı; kendine hayrı olmayan, minicik bedenlere göz diken, kötü ötesilere adeta göz yuman meczuplarla mı öğreteceğiz?


Yaradan’ın bir kuluna, köle ve kul olmak gerçekten toplumumuzun bireyleri tarafından bu yüzyılda isteniyor mu? Bunu en küçüğünden en büyüğüne herkese direkt bu açıklıkta soralım: Özgür iradenle bir insanın kulu ve kölesi olmak ister misin?


Yaradan ‘Oku’ ve ‘Aklet’ der…


Ebedi Başkomutanımız Atatürk’ün bizler için savunduğu hâkimiyetin kayıtsız şartsız sende olduğunu vurguladığı “Aklın iktidarı”, doğmuş ve doğacak Türk ulusunun yurtsever her bir ferdine armağan ettiği ve bunu tesis etmek için ömrünü verdiği en büyük devrimidir.


Büyük Atatürk Türk gençlerine dedi ki iktidar senin aklın, egemen sensin, aklın ve bedeninle hiçbir insanın ne kulusun ne de kölesi.


Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın
yesimegeli@marinedealnews.com