Ukrayna Krizi sarmalında Çin barış planı

MDN MEDIA

Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından Ukrayna savaşına yönelik hazırlanan barış planı şubat ayı sonunda, savaşın birinci yıldönümünde kamuoyuna duyuruldu. Başından beri Ukrayna meselesinde tarafsız olduğunu ifade eden Çin, bu hamlesiyle Ukrayna meselesinde belirleyici faktör haline geleceğinin izlenimlerini verdi.

Son dönemde strateji değişikliğine giden ve diplomasi kulvarında oldukça hareketli ve etkin olduğu gözlenen Çin’in dış politik hamlelerinin, muhataplarında obsesif yaklaşımlara neden olduğunun altını çizelim. Çin’in yaptığı her hamleye, attığı her adıma şüpheyle yaklaşan muhatapların, arka planda sürekli bir şeyler aramaya çalıştıklarını görüyoruz.

Çin’in Ukrayna krizinin siyasi çözümüne yönelik pozisyonu

Konumuza dönelim. Çin tara- fından açıklanan “Çin’in Ukrayna Krizinin Siyasi Çözümüne İlişkin Pozisyonu” başlığı ile duyurduğu 12 maddelik barış planı esasen bir manifestoyu andırıyor ve aşağıdaki başlıkları kapsıyor:

  • Tüm ülkelerin egemenliğine saygı duyulması
  • Soğuk Savaş zihniyetinden vazgeçilmesi
  • Düşmanlıkların durdurulması
  • Barış görüşmelerine devam edilmesi
  • İnsani krizlerin çözülmesi
  • Sivillerin ve savaş esirlerinin korunması
  • Nükleer santrallerin güvenliğinin sağlanması
  • Stratejik risklerin azaltıl- ması
  • Tahıl ihracatının kolaylaştırılması
  • Tek taraflı yaptırımların durdurulması
  • Sanayi ve tedarik zincirlerinin sabit tutulması
  • Çatışma sonrası yeniden yapılanmanın teşvik edilmesi

Aktörlerin pozisyonları

Çin’in barış planı teklifine Batı cenahı temkinli yaklaştı. Örneğin, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan, Çin’in tarafsız olmadığı ve Rusya’ya bağlı olduğu mealin- de bir açıklama yaptı. Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock ise BM Genel Kurulu’nda yaptığı açıkla- mada, “Barışa giden yol çok açık. Rusya, askerlerini Ukrayna’dan çekmeli ve BM Şartı’na geri dönmelidir” ifadelerini kullandı.

Beklenmedik çıkış ise Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’den gel- di. Çin’in sürece dâhil olmasını

önemli bir adım olarak nitelen- diren Zelensky, Çin’in Ukrayna’da barışla ilgili konuşmaya başlamasının genel olarak kötü olmadığını açıkladı. Zelensky devamla, Çin’in Ukrayna’da kapsamlı ateş- kes sağlanması amacıyla sunduğu önerileri görüşmek üzere Çin Devlet Başkanı Şi ile bir araya gelmeyi planladığını açıkladı.

Rusya’nın pozisyonunu ise Kremlin Sözcüsü Peskov ortaya koydu. Çin’in Ukrayna krizinin çözümü konusundaki önerilerini “dikkatle” ele aldıklarını belirten Peskov, Çin’in önerdiği barış planının detaylı şekilde incelenmesi gerektiğini açıkladı .

Brezilya’daki değişimin yansımaları

Göreve yeni seçilen Cumhur- başkanı Lula ise Brezilya marjında bazı konuların artık eskisi gibi olmayacağını hissettirdi. İç ve dış politikada Bolsanaro sonrası dönemde radikal makas değişikliklerine gideceği görülen Brezilya’nın eski günlerine döndüğünü söyleyebiliriz. Nitekim Lula, Çin’in attığı adımı tamamlar ve destekler mahiyette, Rusya ile Ukrayna arasında barış müzakereleri için çalışacak bir “ülkeler grubu” oluşturulmasını önerdi. Lula, çatışmada yer almayan bir grup ülkenin barışı yeniden tesis etme sorumluluğunu üstlenmesinin acil bir konu olduğunu ifa- de etti.

Aslında Lula’nın bu çıkışı yeni değil. Lula, 30 Ocak’ta Alman- ya Başbakanı Scholz ile başkent Brezilya’da yaptığı görüşmede bu öneriyi dile getirmiş, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Galu- zin, Moskova’nın özellikle Brezil- ya’nın dengeli konumu nedeniyle bu öneriyi incelediği yanıtını ver- mişti. Hatırlatalım, Brezilya üze- rindeki her türlü baskıya karşın Ukrayna’ya silah ve mühimmat göndermeyi reddediyor. Nitekim Lula, bu yaklaşımını Alman Şan- sölyesi’nin ziyaretinde yüzüne söylemiş ve diplomatik bir ger- ginliğe neden olmuştu.

Latin Amerika ve Karayip Bölgesi jeopolitiği evriliyor

Çin’in Latin Amerika ve Karayip Bölgesi’nde artan yadsınamaz etkisini bir tarafa koyacak olursak, ABD’nin arka bahçesin- de son dönemde müzahir ikti- darların sol hükûmetlerle değiş- mesinin şaşkınlığını yaşadığını gözlüyoruz. Özellikle Brezilya cenahındaki değişim kıta jeopolitiğine doğrudan etki edebilecek gelişmelere gebe ve kıtada stratejik seviyeli domino etkisini tetikleyebilir. Latin Amerika’da iktidara gelen sol hükûmetlerin Çin ile ilişkileri geliştirmek istemeleri, kıtada Çin’in yumuşak gücüyle ön almasına neden oluyor. Kuş- kusuz bu durum ABD cenahında hoşnutsuzluk yaratıyor.

Honduras’tan denklemi değiştiren hamle

Son olarak Honduras cenahın- da yaşanan gelişmeler ABD’nin kâbus görmesine  neden  olacağa benziyor. Nitekim Honduras Devlet Başkanı Xiomara Castro

14 Mart tarihinde yaptığı açık- lamada, ülkesinin artık Tayvan’ı tanımayacağını ima ederek  Çin ile diplomatik ilişkiler kurmaya çalışacağını ve Pekin ile bağları geliştireceğini açıkladı. Dinamik işleyen sürecin hemen  ardın- dan 25 Mart tarihinde Honduras, Tayvan ile diplomatik ilişkile- rini kestiğini açıkladı ve Çin ile diplomatik ilişkileri başlattığını duyurdu ve “Tek Çin politikası” gereği Tayvan’ı Çin’in bir parçası olarak kabul ettiğini ilan etti.

Honduras’ın gözü komşula- rında ve temel ihraç mallarını büyük Çin pazarına ihraç ede- bilmeyi hedefliyor. Kosta Rika, Panama, El Salvador ve Dominik Cumhuriyeti gibi ülkelerin  Çin ile ilişkilerini geliştirdikten son- ra ihracatlarının arttığını gören Honduras da benzer yolda iler- lemek istiyor, bu minvalde Tay- van’ı dahi taca atmaya hazır bir görüntü veriyor.

Paraguay’a dikkat

Son kertede bölgenin Tay- van’ı tanıyan iki önemli ülke- sinde yakın dönemde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarına  odaklanılmasını öneriyoruz. Paraguay’da 30 Nisan ve Guatemala’da 25 Haziran’da yapılacak seçimlerin sonuçları Tayvan’a da sirayet edebilecek sonuçları da beraberinde getirebilir. Yüzünü Çin’e dönmek isteyebilecek bu ülkelerin Tayvan politikalarında değişikliğe gitmeleri yüksek olasılık olarak öne çıkıyor. Suudi Arabistan ile İran arasındaki anlaşmayı kotararak Ortadoğu’da etkinliğini artıran ve Ukrayna Barış Planı ile Rusya-Ukrayna meselesine müdahil olan Çin’in Latin Amerika’da da ayak seslerinin şiddetli duyula- cağı günler yaklaşıyor, bizden söylemesi.

Çin’in endişesinin arka planı

Dönelim Çin’in Ukrayna barış planının arka planına. Çin bakımından arka plan oldukça berrak. Her hâl ve kârda Çin, ortaya koyduğu barış planının kabul görmeyeceğini biliyor. Öyleyse bu hamle neden yapıldı? Anlaşılan

Çin, Ukrayna savaşının uzamasının ve Rusya’nın ayakta kal- masının faturasının kendisine kesilmesini istemiyor. Bu neden- le barış planı çıkışıyla diploma- tik bir hamle yaparak üzerinde oluşabilecek olası baskıya karşı ön almaya çalışıyor. Hatırlatalım, tüm bu gelişmeler Çin’in askerî bakımdan Rusya’yı örtülü bir şekilde desteklediği iddialarının ayyuka çıktığı bir konjonktüre tekabül ediyor.

Büyük resimde Çin, ABD’yi öncelikle ekonomik kulvarda sürklase etmek istiyor. Bu neden- le yapılan tüm stratejik ve diplomatik hamlelerin arka planında ticari ve ekonomik önceliklerini gözetiyor. Çin savunma boyu- tunda henüz kendini ABD ile rekabet edecek güçte görmüyor. İşin sert güç dikte eden bu kısmını zamana yayarak dengeyi tedricen yakalamak istiyor. Bu noktada iki ülkenin savunma bütçelerine odaklanmak bize fikir verebilir.

Savunma bütçeleri ne anlatıyor?

Çin bu yıl savunma bütçesini yüzde 7,2 artırma kararı aldı. Çin’in 224 milyar dolarlık savun- ma bütçesindeki artış bu yılki tahmini ekonomik büyüme oranı olan yüzde 5’ten daha fazla. ABD’nin taslak 2024 yılı savunma bütçesi ise 842 milyar  dolarlık bir büyüklüğe sahip. Bütçeden ayrılan bazı başlıklar ise dikkat çekici. Örneğin savunma bütçesinin 37,7 milyar dolarlık kısmı nükleer caydırıcılığın sürdürül- mesine, 23,8 milyar dolarlık kıs- mı nükleer tesislerin modernize edilmesine, 9,1 milyar dolarlık kısmı ABD Savunma Bakanlığının Çin’e karşı Pasifik Caydırıcılık Girişiminin geliştirilmesine ve 6 milyar dolarlık kısmı ise başta Ukrayna olmak üzere Avrupalı müttefiklerin desteklenmesine ayrılmış durumda.

Görüldüğü üzere ABD, savun- ma bütçesinden 15,1 milyar doları doğrudan Çin ve Rusya’ya kar- şı tahsis etmiş durumda. Diğer taraftan 224 milyar dolar kapa- siteli Çin savunma bütçesinin ABD savunma bütçesi ile rekabet etme olasılığı bulunmuyor.

Çin oyun kurmaya çalışıyor

Sonuç olarak, Rusya’nın Ukrayna buhranından güçsüz çıkma olasılığı Çin bakımından rasyonel ve kabul edilebilir bir sonuç değil. Nitekim de Javu’yu andıran benzer durum 1980 Afganistan hadisesinde tecrübe edilmiş, nihayetinde Sovyetler Birliği çökmüştü. Uzayan Ukrayna savaşı sonrası Rusya’nın tökezlemesi ve gücünün örselen- mesi Orta Asya’da istikrarsızlığın ortaya çıkmasını tetikleyebilir. İşte bu olasılık Çin bakımından ciddi bir güvenlik endişesi olarak ortaya çıkıyor. Stratejide kuraldır, ortaya çıkan her güç boşluğu farklı bir güç ile ikame edilir. Bir not düşelim, en cesur insanlar en az bilenlerdir. Strateji hamaseti kaldırmaz.

Orta Asya’da oluşabilecek ola- sı bir boşluğun her geçen gün gücünü konsolide eden Türk Devletleri Teşkilatı veya ABD’ye müzahir bölgesel aktörler tara- fından doldurulabilecek olması Çin’e kabuslar gördürebilir. Bu nedenle Çin, Ukrayna savaşında bağımsız olduğunu dile getirse de sütre gerisinde Rusya’yı kol- lamayı ihmâl etmiyor. Elbette konunun Çin’in yüzyılın hamlesi olarak adlandırdığı “Kuşak ve Yol” projesi ile olan bağlantısına da dikkatinizi çekelim.

Ukrayna Barış Planı, Suudi Arabistan-İran Anlaşması gibi diplomatik ataklarıyla oyun kurmaya çalışarak büyük sükse yapan, diplomasi gücünü senkronize bir şekilde kullanarak küresel güç namzedi olduğunu ilan eden Çin’in ilerleyen gün- lerde Latin Amerika coğrafyasına yüklenmesi, Tayvan’ı uluslara- rası düzlemde yalnız bırakacak hamleler yapması şaşırtıcı olmayacaktır. Her ne kadar meselelere sübjektif ve obsesif bakan sığ akıllar ve stratejik körler idrak edemese de dünya onların görmek ve kabullenmek istemedikleri bir mecrada akıyor olacak…

1 Obsesyon: Takıntı. Kişinin elinde olmadan, istenmeden akla gelen ve kişi- ye aşırı rahatsızlık veren düşüncelerdir. Obsesif, takılı düşünceye sahip kişi.

2“All countries, big or small, strong or weak, rich or poor, are equal mem- bers of the international community. All parties should jointly uphold the basic norms governing international relations and defend international fairness and justice”

3 Barış planındaki bu maddenin içeriğidikkat çekici. “The security of a country should not be pursued at the expense of others. The security of a region should not be achieved by strengthening or expanding military blocs. The legitimate security interests and concerns of all countries must be taken seriously and addressed properly. All parties should oppose the pursuit of one’s own security at the cost of others’ security, prevent bloc confrontation, and work together for peace and stability on the Eurasian Continent.”

4“Conflict and war benefit no one. All parties must stay rational and exercise restraint, avoid fanning the flames and aggravating tensions,  and prevent the crisis from deteriorating further or even spiraling out of control”

5 Peskov devamla, “Meselenin barışçıl çözümüne katkıda bulunacak planların geliştirilmesine yönelik her türlü girişim dikkate değer. Çinli dostlarımızın planını da büyük dikkatle ele alıyoruz” argümanını kullandı.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın