TUĞRUL TOKGÖZ

MDN İstanbul

1) Denizcilik sektörü finans krizinin yaralarını sarmaya çalışırken global arenada çok önemli gelişmeler yaşandı. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yaşanan gerilim ve ardından Libya’ya müdahale gündeme geldi. Bunların yanı sıra insani anlamda da dramatik sonuçlar doğuran Japonya depremi yaşandı. Tüm bu gelişmelerin Türk denizcilik sektörüne etkilerine ilişkin öngörülerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
Ortadoğu ve Kuzey Afri-ka’da yaşanan gelişmelerin büyük tonajlı gemilerde özellikle Türk denizcilik sektörünü etkileyeceğini düşündürecek bir durumun olmadığı görüşündeyim.
Aynı şekilde Japonya’daki depreminin de özellikle Türk denizcilik sektörünü etkileyeceğini düşünmüyorum. Ancak üretimde yaşanabilecek aksamalardan dolayı konteyner, tanker, kuru yük ve LNG segmentlerinde pozitif veya negatif etkilenmeler olacaktır.

2) Kuru yük piyasasında krize girildiği görüşüne katılıyor musunuz?

Özellikle capesize segmentinde beklenen kriz geldi. Bu segmentte önceki senelerde ısmarlanan çok ciddi adetteki yeni inşalar bu krizin yaşanacağını gösteriyordu. Kam-sarmax, supramax ve handysize segmentlerinde de düşüşlerin yaşanacağını ancak capesize’daki gibi kriz adını vereceğimiz seviyelerin uzun süreli olarak yaşamayacağımızı düşünüyorum. Ancak armatörlerin bu segmentlerden para kazanır duruma gelecekleri dönemlerin de çok yakın bir zamanda geleceğini sanmıyorum. Genel olarak 2011 ve 2012 yıllarının zor dönemler olacağı kanısındayım.

3) Kriz döneminde denizcilik şirketlerimizin karşılaştığı önemli sorunlardan bir tanesi de kaynak sağlama konusunda yaşanan sıkıntılar oldu. Türk bankacılık sektörünün kredi sağlama konusunda denizcilik şirketlerine yaklaşımında sizce artık olumlu bir döneme girildi mi? Yurtdışından kredi sağlamanın daha kolay olduğunu söylemek mümkün mü?
Kesinlikle Türk bankalarının yaklaşımında olumlu bir döneme girildi. Türk bankacılığı bugün geldiği nokta itibariyle hepimizin gurur duyacağı ve yurtdışındaki bankaların gıpta ettiği bir durumda. Denizcilik sektörünü çok iyi öğrendiler ve gerekli yardımı yapıyorlar. Tabii ki her zaman reel kesim daha fazla desteğe ihtiyaç duymakta. Ancak bankalar da sermayeleri elverdiği miktarda her sektöre kredi veriyor. Denizcilik sektörüne azami desteği verdikleri düşüncesindeyim.
Hâlen yurtdışındaki bankalardan kredi alınabiliyor. Yurtiçi veya yurtdışından kredi sağlamanın hangisinin daha kolay veya zor olduğu müşterinin banka ile geçmiş ilişkisi, performansı, bankanın şu andaki denizcilik sektörüne bakış açısı gibi durumlar ile ilgili. Ancak denizcilik sektörü için hâlen yurtdışındaki borçlanma maliyetleri Türk bankalarına oranla daha düşük. Genelde İngiltere dışındaki ülkelerin bankaları hâlen sektöre kredi vermeye devam etmekte.

4) Türk gemi inşa sanayisi hangi alana odaklanmalıdır?
Her ne kadar bu sektörü çok yakından bilmesem de genel olarak şunu söyleyebilirim; üretim işinin genel anlamda en önemli faktörü rekabetsel avantaj elde edebilmektir. Gemi yapımında ise bunlardan en başlıcası fiyat avantajı. Çin tersanelerinin devreye girmesi ile bizim bu açıdan önemli bir avantaj elde etmemiz mümkün gözükmüyor. İkincisi üretilen gemilerin kalitesi ve ikinci el değerleri. Bizim Çin tersanelerine göre burada bir avantajımız var. Ancak tekrar marketin düzelmesine ve talebin artmasına kadar geçecek süre içinde ayakta kalacak olan Çin tersaneleri bu avantajı da elimizden alabilir. O yüzden üretim sektörünün her kısmında olduğu gibi, gemi inşa sektörü de çok zor bir sektör. Talep artana kadar bakım ve onarım işleri ile devam etmeleri gerektiği görüşündeyim.

5) Geden Line’ın 2011 yılında alacağı teslimatlar ve hedefleri hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
Şu anda filomuz 39 gemi ve 3.6 MM dwt düzeyinde. Yıl sonuna kadar beş adet gemiyi daha teslim alıp 4.3 MM dwt’e çıkmış olacağız. Şu an için yeni sipariş verme planımız yok. Ancak, ileride vereceğimiz siparişlerde Kore tersaneleri bizim ilk tercihimiz olacaktır. Geden Line olarak 2011 yılı için en önemli hedefimiz New York Borsası’nda yer almak.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın