Uluslar, gelecek nesillere geçmişte yaşanan olayları yazılı belge ve dokümanları ile verirler. Olanaklar içinde de oldukça somut örneklerini de bırakırlar. Bu somut kalıntıları da yazılı kaynakların tamamlayıcısı olarak kullanırlar. Bugün bu örneklere Büyük Britanya Krallığı’nda, Porsmouth Deniz Müzesi’nde bulunan 1765 yapımı Amiral NELSON’un Trafalgar Deniz Savaşı’ndaki amiral gemisi HMS VICTORY kalyonunu, Rusya Federasyonu’nda, 1917 Bolşevik Devrimi’nin başlamasında öncülük eden AVRORA zırhlısını sayabiliriz. Keza Balkan Savaşı’nda Çanakkale önlerinde meydana gelen 2 Deniz savaşına katılan bir gemi olan AVEROF kruvazörü Yunanistan tarafından müze gemi olarak Pire Limanı’nda bulunmaktadır. Ancak ne yazık ki bu konuda tarihsel anıtları yok eden geleceğe pek bir şey bırakmayan bir ulus olarak bulunmaktayız. Nasıl ülkemizin bekası için silahlı kuvvetlere yoktan var edip kaynak yaratabiliyorsak, ulusumuzun tarihinde önemli harekâta katılan gemilerimize de aynı hassasiyeti göstererek kaynak yaratılması gerekirdi.
150 yıl geriye gittiğimizde bir HAMİDİYE Kruvazörü, dünyada ilk defa tek başına harekât yaparak Yunan donanmasının ablukasını yarmış, Yunan deniz ticaretine, limanlarına ve savaş gemilerine taarruz ederek yeni bir harekâtın (Akın Harekâtı) başlangıcı olmuştur. Bu harekâtı Almanlar Birinci Dünya Savaşı’nda EMDEN Kruvazörü ile Pasifik Okyanusu’nda yapmağa çalışmışlarsa da o, görevini tamamlamadan baştan kara olup imha olmuştur. Aynı şekilde İkinci Dünya Savaşı’nda GRAFF VON SPEE ve BİSMARC ile Akın Harekâtı denenmiş ancak aynı akıbete uğramış ve başarılı olamadan imha olmuşlardır. Bu harekât neviînde tek başarı HAMİ- DİYE olmuştur. Ama hurdacıya satıldı. Bir başka örnek, Atatürk’ün 13 Kasım 1918 günü Haydarpaşa’dan bindiği KARTAL istimbotuyla Galata’ya seyrederken düşman donanmasına bakarak söylediği “Geldikleri gibi giderler” cümlesi kurtuluş mücadelesini daha Samsun’a çıkmadan aklında başlattığının ilk işaretidir. KARTAL istimbotu 2014’te hizmet dışı kaldı. 2016’da yarı batık hâlde bulundu. Asker ve sivil Bahriyelilerin önayak olması ile yeniden orijinal hâline getirildi. Hadi diyelim ki geçmişte bu konu anlaşılmamıştı ancak yıl 2016 hâlâ DZKK gemiyi envanterine alıp müze gemi olarak bir limana bağlayamıyor. Bu gecikmeyi anlamış değilim.
TCG SAVARONA, Atatürk’ün yadigarı olarak yıllarca okul gemisi olarak kullanıldı. Sonra maalesef yandı. Zamanın Cumhurbaşkanı S. Fahri Korutürk’ün himayesinde orijinaline sadık kalınarak onarıldı. Sonra Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (DzKK) envanterinden çıkarıldı. Neden? İşlevini yitirdiği masraflı olduğu gibi gerekçelerle ve özel sektöre satıldı. Anılarla dolu bu gemi orada burada çalıştı. Atatürk’ün mirası biz Bahriyelilerin okul gemisi, yıllar sonra tekrar DZKK’ya verildi. Peki o zaman ilkin ne demeye verdin? Demek ki anı gemilere ilgi artıyor. Şimdi onarılıyor zira çok bakımsız kalmış. Umarım eğitim gemisi yerine Dolmabahçe önünde müze olur.
Yukarıda isimlerini saydığım gemiler müze gemi olması gerekirken bakıyoruz TCG GAYRET muhribi Kocaeli’nde müze gemi olmuş. Ne özelliği var ne katmış Bahriyeye? Olacaksa TCG MF ÇAKMAK ve TCG ADATEPE’yi yapsalar daha iyi olurdu. İkisi de KIBRIS Barış Harekâtı’na katılmış gazi gemilerdi. İzmir’de EGE Fırkateyni müze gemi olmuş. Peki o ne yapmış? Sadece görev yapan bir gemi. Denebilir ki halkımıza Donanmayı tanıtma maksadıyla müze gemi oldular. Üstelik bizim malımız da değil. TCG BERK ve TCG PEYK millî gemi projesinin öncüleri. Ne yaptık hedef gemisi oldular ve batırıldı. TCG YAVUZ ülkeyi savaşa sokan zihniyetin muharebe gemisi ama bir teknoloji harikası. Almanlar çok rica ettiler ama biz hizmet dışına ayırdık ve söktük.
Bu durum sadece Askerî bahriyede mi var? Hayır sivil bahriye de aynı durumda olup bir müzesi bile yok. Yunanistan’ı dünya deniz ticaretinde lider yapan İkinci Dünya Savaşı’nın efsane Liberty sınıfı ticaret gemisini Yunanlar müze yaptı.
Görsel öğrenme teorik öğrenmeye nazaran çok daha aktif. İnsanlarımızda okuma alışkanlığı düşük olduğundan bilmediklerini önlerine konan doğrular üzerinden öğrenmeye çalışıyorlar. TV’lerdeki tarih dizileri gibi. Oysa bir HAMİDİYE müze gemi olsaydı gerçek mekânda tarihi olayları insanlarımız özellikle gençlerimiz çok daha iyi öğrenecekler ve denize olan ilgisi artabilecekti.
MİLGEM Projesi kapsamında yapılan gemilerimizin bir yasa ile hizmet dışına ayrıldıklarında müze gemi olarak kalmasının sağlanması gerekebilir. Başta İngiltere olmak üzere birçok ülkede askerî müzeler ücretsiz. Burada görevliler öğrencilere o dönemin kıyafetlerini zaman zaman giyerek anlattıklarına tanık oldum. Müzeleri gezen öğrenci sayısı büyüklerden çok. Ben bizim Deniz Müzesi’nde öğrencilere öğretmenlerinin “hadi çabuk oyalanmayın” gibi sözlerle müze gezdirdiklerini ve hiçbir görevlinin anlatım için görevlendirilmediklerini gördüm. Denizi sevdirmek ve tanıtmak istiyorsak müzelerden başlayarak Donanma gemilerini daha sık aralıklarla gençlerin gezmesine açmalı ve onlara küçük hediye ve objeler ücretsiz olarak verilmelidir. Teknoloji gelişti maliyetler azaldı bu nedenle küçük gemi idare simülatörleri müzelerde kurulmalı, küçük ödüllü yarışmalarla teşvik edilmelidir. Deniz Kuvvetleri’nin himayesinde Bahriye Leventleri (izciye eşdeğer) oymakları kurulmalıdır. Gençlere Bahriye örf adetleri, Tekne kullanımı gibi konularda çalışma yapılmalı ve istekli emekli personelden yararlanması düşünülmelidir. Yeter ki düşünelim ve isteyelim. Bunlar zamanında düşünülmediği ve olmadığı için hâlâ yelkenli bir okul gemimiz yok ama en modern bahriyelerde var. Neden acaba?
Bahriye Leventlerinde, okullarda deniz konularını işleyen en azından seçmeli dersler konmalı, STK’ca özel sektörün girişimiyle başlangıçta deniz beldelerinde Levent kursları açmalı, ücretsiz yelken kullanma, kürek çekme gibi temel işlevleri hayata geçirmeli ve bankalar amatör deniz vasıtalarına düşük faizli kredi vererek gençlerin tekne sahibi olmasının sağlanması gibi birçok konu işlenip teşvik edilebilir. Gençlerimize denizi sevdirmek deniz alaka ve menfaatlerimizi öğretmek için geç de olsa yeni bir başlangıç olabilir. Gençlerimizi mavi vatan kavramı içinde denizci bir ulus yapmak Atatürk’ün de vasiyetidir. Benim buradan çağrım, Bahriyeye gönül vermiş tüm asker ve sivil vatandaşlar bu konuda kamuoyu oluşturalım. Denizlere önem vermezsek bekamızı koruyamayız. İkinci Dünya Savaşı’nda Dunkirk’teki İngiliz ve Fransız birlikleri İngiltere’ye 3 binin üzerindeki amatör denizci ve onların tekneleri ile geçmişlerdir. Aynı sivil pilot yetiştirmek gibi sivil denizcilerimizi yetiştirmek ve çoğaltmak zorundayız. Yine bir çağrı yapıyorum Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, armatörler, tersane sahipleri, emekli bahriyeliler, denizciler artık eylem zamanı… Ülkemize denizci nesiller yetiştirelim. Gençlerimize denizi sevdirelim. Bugüne kadar çok konuştuk şimdi eylem zamanı. Haydi artık açılalım enginlere…
ALESTA, VİRA DEMİR, ROTA ATATÜRK YOLU, HEDEF MAVİ VATAN PRUVAMIZ NETA OLSUN!
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.