Bu ay değineceğim konunun mazisi 2 yıl önceye dayanıyor. Ankara’dan birinin Kanun’a dikkatimi çekmesi ve ilgimi istemesi üzerine epey okumuştum. Sonra meseleyi anladım ve yazdım.Şimdi ise bazı hatırlatmaları yaptıktan sonra başka bir meseleye tersinden dikkat çekmek istiyorum. Bu konuyu daha fazla geciktiremem. Bilmeyince bazen neyi düzeltebilir ki kişi ancak bilip de 3 maymunu oynamak da bizlere yakışmıyor.
Vasıflarımızın bilincinde olalım
“Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir.”
Büyük Önder Atatürk’ün büyük eseri ve bizlere emaneti Cumhuriyet ile çizdiği vizyondan ve işaret ettiği vasıflarımızdan sorumluyuz. Ulus devlet bilinciyle, “Türk’ün muasır medeniyet seviyesi”ni her şeyin üstünde tutup kurumsal olarak yükseltecek olanlar bizleriz. O seviyenin aşağı çekilmesine müsaade etmemeliyiz. Varsa yanlış düzeltip, daha iyiyi ve doğruyu istemeliyiz.
Bu bilinçte olduğumuzu vurguladıktan sonra geçen ayki iki meseleyi hatırlayalım.
Ocak ’19’da bu köşede “Çaparize düş(ürül)mek” başlıklı bir yazı yazmıştım. Ocak 2020’de ise “Ayı Bacağı Seyri” yazımda, kiracı acentelerin, taşıyandan aldıkları “attandance fee/supervision fee” hizmet kaleminin, ilgili hizmet, fiilî olarak taşıyana (armatör) verilmemesine karşın faturaya yansıtılıp tahsil edilmesinin doğru (etik) olup olmadığını sorgulamıştım. Mevzuata göre acente bunu alabiliyor. Ancak sorguladığımız; verilmeyen bir hizmetin ücretinin alınması. Soru şu idi: Bu durumda mevzuatın düzeltilmesi gerekmiyor mu?
Bu durum etik olarak Türkiye’ye yakışmıyor. Bu nedenle, ilgili Meslek Odası ve Derneklerin çözümü adil ve hakkaniyetli, hem armatörü hem acente hizmeti verenleri gözetecek şekilde düzenleyip İdare’ye iletmelerini bekliyoruz. Ve eminim İdare de gecikmeden gereğini yapacaktır.
Esasen konumuz bu değil. Hatırlarsanız aynı yazıda Kanun’da açıkça tanımlanmış olan bir mesleğe daha değinmiştim. “Bir sigorta şirketinin yönetim kurulu başkanının veya üyelerinin Türkiye’de sigorta brokerliği yapamayacağı ilgili Kanun ve Yönetmeliklerde ne kadar net yazıldıysa (…)” diye yazmıştım.
Gazetecilikte takip esastır. Ocak 2019’da yayımlanan yazımdan önemli bölümleri meselenin anlaşılması için özet olarak tekrar yazıyorum.
“Resmi Gazete: SİGORTACILIK
KANUNU, Amaç, Kapsam ve Tanımlar
MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı, ülkemiz sigortacılığının geliştirilmesini sağlamak, sigorta sözleşmesinde yer alan kişilerin hak ve menfaatlerini korumak ve sigortacılık sektörünün güvenli ve istikrarlı bir ortamda etkin bir şekilde çalışmasını temin etmek üzere bu Kanuna tâbi kişi ve kuruluşların, faaliyete başlama, teşkilât, yönetim, çalışma esas ve usûlleri ile faaliyetlerinin sona ermesi ve denetlenmesine ilişkin hususlar ve sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemektir.
(2) Türkiye’de faaliyet gösteren sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, aracılar, aktüerler ile sigorta eksperleri bu Kanun hükümlerine tâbidir.
Sigorta şirketlerinin ve reasürans şirketlerinin kuruluşu (Değişik R.G. 29.06.2012 – 28338)
MADDE 3 (1) Türkiye’de faaliyet gösterecek sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin anonim şirket veya kooperatif şeklinde kurulmuş olması şarttır. Sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri, sigortacılık işlemleri ve bunlarla doğrudan bağlantısı bulunan işler dışında başka işle iştigal edemez.
BEŞİNCİ BÖLÜM, MADDE 21 (3) Sigorta şirketlerinin, sigorta acentelerinin ve sigorta eksperlerinin ortakları, yönetim ve denetiminde bulunan kişiler ve bunlar adına imza atmaya yetkili olanlar ile meslekî faaliyette bulunan şirket çalışanları; brokerlik yapamaz, tüzel kişi brokerin yönetim ve denetim kurullarında görev alamaz, imzaya yetkili olarak çalışamaz, bunlara ortak olamaz ve bunlardan ücret karşılığı herhangi bir iş kabul edemez. Bu sınırlandırmalar söz konusu kimselerin eş ve velayeti altındaki çocukları için de geçerlidir.
(5) Sigorta brokerleri ve bunların yanlarında çalışanlar, işleri dolayısıyla öğrendikleri bilgi ve sırları ilgililerin izni olmaksızın açıklayamaz. Ancak, suç teşkil eden hallerin yetkili mercilere duyurulması zorunludur.
MADDE 25 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yürütür.
YEDİNCİ BÖLÜM, Denetim ve Bilgi Verme, Denetim (Değişik R.G. 29.06.2012 – 28338) MADDE 28 (1) Türkiye’de faaliyet gösteren sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, özel kanunlarına göre sigortacılık faaliyetinde bulunan kuruluşlar, sigorta ve reasürans aracıları, sigorta eksperlik faaliyetleri, aktüerler ve sigortacılık işlemi yapan veya sigortacılık alanında faaliyet gösteren diğer kişilerin her türlü sigortacılık işlemlerinin denetimi, Sigorta Denetleme Kurulu tarafından yapılır.
Ne kadar süre sonra olursa olsun. Çaparizler bilgi ve akıl yoluyla mesleki etik değerlere sahip çıkarak çözülür. Bir gerçeği bilip, öğrenip, bu konuda sorunun çözümüne katkı sağlamayan da esas sorunu yaratan kadar sorumlu değil midir?
‘İnsan’lığa olan inancım tam. Doğruluk, insana dair olan ‘Vicdan’ ve hakkaniyet adına bu yazıyı kaleme aldım.” Diye yazdıktan sonra Ocak 2019’da şu soruya yanıt aramıştım,
“Cevabını aradığım; Sigorta Şirketlerinin ‘ortakları’, sigorta ile ilgili olmayan başka bir alanda ticari faaliyette bulunabilir mi? Kimler Sigorta Brokeri olabilir ve iş tanımları nelerdir? (…) Sigortacılık demişken bizim alanımız elbette Deniz Sigortacılığı…”
Bu yazımdan sonra bana kızanlar oldu. Ama yanlıştan dönüldü. Teşekkür ederiz.
Bu konuya neden mi yeniden değinmek zorunda kaldım? Bu sefer tersinden düşündü zihnim Kanun’u. Kafanızı karıştırmadan yeni sorular soralım. Sorması ve takibi bizden, denetlemesi ilgili mercilerdeki yetkililerimizden. İlk yazıda sigorta şirketi yönetim kurulu üyelerinin ve diğerlerinin başkaca ticari faaliyetlerinin olamayacağını yazmıştık. Şimdi dikkat çektiğimiz mesele ise; Türkiye’de yerleşik bir sigorta şirketinin yönetiminde görev alanların Türkiye’de sigorta brokerliği yapamayacağı.
O dönem kâğıt üzerinde, Kanuna karşı aykırı bir tutum vardı. Düzeltildi. Şimdi ise kâğıt üzerinde bir yanlışlık yok ancak fiilî bir durum var. Bu üstte yazdığım 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu Madde 21 fıkra 3’te bu açıkça yer alıyor.
Bakınız burada Kanun’a aykırı olarak, yapılamaz denilen şey, fiilî olarak yapılıyor. Türkiye’de kanun maddeleri ve yönetmeliklerde işin tanımı ve çerçevesi tek tek çizilmişken ve de bir kişi çıkıp aklına eseni örneğin İngiltere’de, Amerika’da yapamıyorken ve de onların tek bir kanununa aykırı gelemiyorken, neden Türkiye’de kanunlarımızı yok sayıyor? Peki buna niye göz yumuluyor?
Kanun açık olarak ya Sigortacı olacaksınız ya da Broker diyor. İkisini aynı anda Türkiye’de yapamazsınız diye net uyarıyor. Bir sigorta şirketinin yönetim kadrosunda görev icra ediyorsanız, sigorta brokerliği yapamaz ve hatta sabah akşam bir brokerlik şirketinin ofisini de kullanamazsınız. Bu durumda hem brokerlik şirketi hem sigorta şirketi zor duruma girer. Yani iki taraf da sorumlular ve ilgili Kanun ve Yönetmeliklere karşı da iki tarafın da ayrı ayrı bir ihlâli olur.
Kanunları korumak her Türk vatandaşının görevidir. Burada armatörün de sorumluluğu olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Lütfen kurallara uyalım. Seviyeyi düşürmeyelim. Kurallara uymayanlar duayen, patron, abi, dost dahi olsa onlara uymayalım ama onları mutlaka uyaralım.
Hayali bir durum yazmadığımı ve kimseye nasihat etmediğimi ilgili okuyan anlayacaktır. Lütfen yanlış olan bu durumu artık düzeltiniz.
***
Son olarak sözümüzü tutup 2 konuyu şimdilik kısaca yazalım. Mozart gemi personelinin başına gelenler hepimizi derinden üzdü. Azerbaycanlı kardeşimize Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Gemiyi ve içindekileri salimen gözeten cesur kaptanımızı da selamlıyorum.
Devletimiz kaçırılan vatandaşlarımıza onlara zarar gelmeyecek şekilde sorunu kalıcı çözecektir. Denizcilik gerek sivil gerek askeri olarak stratejik önemde. Sivil meslek çalışanlarının can güvenliği her şeyin önünde ele alınmalıdır. Yoksa bölgeye gidecek gemi adamı bulunamaz.
Diğer yandan kamuda çalışan kılavuz kaptanlarımızın verdikleri hizmetin önemi haizdir. Varlıkları ve tecrübeleri ülkemiz için önemlidir. Hak edişleri (maaşları) bu mesleğin sürdürülebilir olması açısından özel sektörün altında kalmamalıdır. Lütfen önemseyelim.
Aylardır Anavatan’dan uzakta görev yapan ve şanlı bayrağımızı varlıklarıyla dalgalandıran Deniz Kuvvetlerimizin ve Sivil Bahriyemizin yılmaz kahramanlarını sevgiyle selamlıyorum. Hakkınız ödenmez. İyi ki varsınız.
Kalın sağlıcakla…
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.