Neden milli denizaltı (MİLDEN)?

MDN İstanbul

Tuğamiral (E) Ali Çekiç, “Denizaltıları diğer platformlardan ayıran en büyük üstünlük, üç boyutlu ortamda harekât icra edebilme kabiliyetidir”Denizaltının icadıyla ilgili kesin bir tarih bilinmemekle beraber M.Ö. 3’üncü yüzyıla kadar uzandığı, gerçek anlamda tasarımların ise 15’inci yüzyılda başladığı bilinmektedir. Denizaltıcılığın temelini oluşturan ilk denizaltı 1776 yılında Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda kullanılan Turtle olmuş, müteakiben 1864 yılında Amerikan İç Savaşı’nda kullanılan Konfederasyon Denizaltısı Hunley ise gemi batıran ilk denizaltı olarak tarihe geçmiştir. Geçmişi 132 sene öncesine dayanan Türk Denizaltıcılık tarihine baktığımızda, ilk denizaltımız olan ve parçaları Taşkızak Tersanesi’nde birleştirilen Abdülhamit, 1886 yılında hizmete girmiş; aynı denizaltı 1888 yılında dalmış durumda torpido atan ilk denizaltı olarak literatüre geçmiştir. Cumhuriyet Dönemi’nde envanterimize giren ilk denizaltılar ise 1928 senesinde Hollanda’dan alınan I. ve II. İnönü denizaltıları olmuştur. Halihazırda envanterimizde isimleri Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından verilen Ay Sınıfı, gelişmiş torpidolarının yanı sıra güdümlü mermi de atabilen Preveze ve Gür Sınıfı (4’üncü ve sonuncu denizaltı 2008 yılında envanterimize katılmıştır) 12 adet denizaltı bulunmaktadır. Ayrıca toplamda 6 adet olacak Reis Sınıfı Havadan Bağımsız Tahrik (HBT) Sistemli denizaltıların inşasına Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda devam edilmektedir.

Görüldüğü üzere geçmişi çok eskilere dayanan denizaltılar özel eğitimle yetiştirilmiş, profesyonel görev anlayışı ile donatılmış personel tarafından sevk ve idare edilen stratejik bir silahtır. Denizaltıları diğer platformlardan ayıran en büyük üstünlük, üç boyutlu ortamda harekât icra edebilme kabiliyetidir. Bu yetenek onu özel ve önemli kılmakta, gizli ve bilinmeyen bir silah olmasını sağlamaktadır. Bu kapsamda denizaltıların esas vazifesi; kendisine tahsisli karakol sahasında, verilen görev ve hedef önceliklerini gözeterek, düşman suüstü ve denizaltılarını arayıp bularak sahip oldukları torpidolar ve güdümlü mermiler ile imha etmektir.
Denizaltıların temel yeteneklerini belirleyen kriterler; harekât alanı, çoklu görevler ve teknolojik yeterlilik olarak tanımlanmaktadır.

Harekât alanı (Bölgesel ve küresel güç olma, birbirinden farklı boyutları içermesi nedeniyle yeni yeteneklere duyulan ihtiyaçlar); denizaltılar ile harbin başlangıcında hava üstünlüğünün ve deniz hâkimiyetinin sağlanamadığı bölgelere erişimin sağlandığı sahaları, aynı harekât ortamında muhasımın sessiz ve gelişmiş sensör ve silahlara sahip denizaltıları ile karşılaşma ihtimali dikkate alındığında, milli denizaltı yeteneklerimizin bu denizaltılardan üstün olması, seyir sıası, transit süresi ve dayanıklılık gibi önemli kriterleri ön plana çıkarmaktadır.

Çoklu görevler (denizaltı harbi (denizaltı savunma harbi (DSH), suüstü harbi, hava savunma harbi (HSH), özel harekât, mayın harbi, keşif gözetleme vb.)); denizaltı yetenekleri, harp/harekât nevilerindeki gelişmelerden etkilenmekte, tek başına çok etkili olabilmekte (üs/limanlara yaklaşma/sızma, muhasımın stratejik ulaştırmasını engelleme, amfibi harekâtı engelleme/zayıflatma, veri/görsel bilgi gönderme) ve çoklu sistemlere ihtiyaç duymaktadır.
Teknolojik yeterlilikte ise milli imkânlarla teknolojik yeterliliğin buluşturulması denizaltı inşa faaliyetlerinde hayati önemi haizdir. Bu kapsamda materyal olarak sürdürülebilirliğin sağlanması için; bakım kolaylığı, temin edilmesi kolay sistem ve silahların tercihi, sahil ve gemi yedeklerinin milli imkânlarla desteklenebilmesi, iyileştirme ve geliştirmeye açık olması ana kriterler olarak ön plana çıkmaktadır.

Buna bağlı olarak denizaltının görev fonksiyonlarını yerine getirmesini sağlayan ve ana sistemleri destekleyen Platform Sistemleri de; (soğutma sistemleri, kurtarma sistemleri, yakıt sistemleri, yangın söndürme sistemleri vb.) yedeklenebilir olmalı, dayanıklı olmalı ve sık bakım gerektirmemelidir. Tasarım ve üretimdeki yüksek teknik gereksinimlerin, üreticiler için de sistemlerini iyileştirme ve geliştirme fırsatı yaratacak olması ve yakın çalışma ihtiyacı duyulacak olması nedeniyle ana hedefimizin milli tasarım ve entegrasyon olması gerçeği bütün açıklığıyla ön plana çıkmaktadır. Bugün ülkemiz, uzun yıllardan gelen gemi inşa ile ilgili bilgi ve tecrübeye sahip Deniz Kuvvetleri, denizaltı inşa kabiliyeti itibarı ile Türkiye’de tek, dünyada ise denizaltı inşa edebilen 16 ülke tersanesi arasında bulunan Gölcük Tersanesi Komutanlığı, yüz yılı aşkın süredir verdiği eğitim ve şu anda sahip olduğumuz denizaltıların inşasından elde ettiği deneyim, devam etmekte olan milli projelerden ve dost/müttefik ülkelerle yapılan personel mübadelelerinden elde ettiği bilgi birikimi ve 132 yıllık geçmişe sahip denizaltı filosu ile konusunda uzman savunma sanayisindeki üreticileri de kullanarak milli denizaltı platform sistemlerinin tasarım üretim ve inşasına Ar-Ge/Ür-Ge olarak destek verebilme imkân ve kabiliyetine haizdir. Bu nedenle; MİLGEM’de olduğu gibi MİLDEN’de de kullanılması öngörülen sistem/cihazların üretilmesi/geliştirilmesi için bugün olduğu gibi gelecekte de Savunma Sanayi Vakıflarının ve üniversitelerin katkısı oldukça önemlidir.

Denizaltı inşa teknikleri ve silah yüklerindeki değişmeler, Denizaltı Savunma Harbi (DSH) birliklerinin imkân ve kabiliyetlerindeki büyük gelişmeler dikkate alındığında Denizaltı Harekâtının etkinlikle sürdürülebilmesi; daha sessiz ve yeni nesil HBT’li sistem ile modern sakınma/aldatma sistemleri ve yüksek kapasitedeki bataryalara sahip denizaltıların mevcudiyeti ile mümkün olacaktır. Bu sebeple yeniliklerin imkânlar ölçüsünde takibi, milli araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin yanı sıra uluslararası işbirliği imkânlarının yaratılması da büyük öneme haizdir. Bu kapsamda MİLDEN’den beklenen Temel Yetenekler; Sessizlik ve Gizlilik, Savaş Yönetim Sistemi, Tekne, Keşif-Gözetleme Sistemleri, Muhabere Sistemleri, Sonar Sistemleri, Silah Sistemleri ve Diğer İsterler dikkate alındığında denizaltılarımız için; Entegre Sualtı Savaş Yönetim Sistemi, Pasif Sonar, Torpido, Aktif ve İntersept Pasif Sonarı, Denizaltı için Akustik Aldatıcı Sistemi, Torpido Aldatıcı Sistemi, Torpidoya Karşı Savunma Torpidosu, İskandil Sistemi, Karar Destek Sistemi, Yazılımlar vb. milli projeler Savunma ve Vakıf Şirketleri desteğiyle son sürat devam etmektedir. Her ne kadar bu girişimci program şu anda sorunsuz çalışıyor gibi görünse de, Türk Savunma Sanayinin en büyük sorununun bu karmaşık sistemlerin entegrasyonu ve etkin performansı olacağı değerlendirilmektedir. Bunların neticelendirilmesiyle beraber Milli Denizaltı dizaynı ve inşası için büyük yol kat edilmiş olunacak ve geleceğe güvenle bakmamız sağlanacaktır.

Sonuç olarak; denizaltı inşa faaliyetlerinde gelecek dönem içerisinde ihtiyaçlarımıza cevap verecek şekilde yaklaşım sergilenmesi önem arz etmektedir. Deniz Kuvvetleri tarafından başlatılan “Kalkınma Programı” kapsamında MİLDEN için fizibilete ve müteakiben denizaltının teknik ve operasyonel özelliklerini içeren çalışmalar devam etmektedir. Şu ana kadar dizayn ve tasarım algoritmalarından elde edilen sonuçlar doğru yolda ilerlendiğinin göstergesi olmuştur. En son olarak Haziran 2017’de yapılan MİLDEN Çalıştayı’da bu konudaki azim ve iradenin en büyük göstergesi olmuştur. Bu kapsamda; tersanelerimizin gemi inşa tecrübesi ile gelişen savunma sanayi potansiyeli birleştiğinde dışa bağımlılığı minimuma indirmek için MİLGEM gibi, 2030’lu yılların ortasında MİLDEN’in de “Mavi Vatan” ve çevre denizlerimizde “Sessiz ve Derinden” gidecek şekilde faaliyet göstereceğine inancım tamdır.

Bunu Paylaşın