Göta Kanalı, İsveç’in 7 harikası listesinin birincisi

Hakan Akçura

XVI. yüzyılın başlarında Linköping şehrinde yaşayan ünlü piskopos Hans Brask, Baltık Denizi’yle Kuzey Buz Denizi’ni birleştiren bir kanal yapılmasını önerdi. Bu düşün gerçekleşmesi ara ara birçok kez gündeme gelse de tam 300 yılı buldu

12 Nisan 1810’da Baltzar von Platen kanalın yapımı için Kral XIII. Karl’dan izin ve sürekli destek sözü aldı. Deniz subayı ve devlet bakanı olan Platen 1806 yılında bu yapım sürecine dair inceleme dosyasını bitirmiş ve Kral’a sunmuştu. Mayıs 1810’da, kazı çalışmaları Motala’da başladı.

Kanal yapım çalışmalarında bu iş için görevlendirilmiş 16 ayrı alaydan 58,000 asker çalıştı. Yapım 22 yıl sürdü. Rus savaş esirleri de içinde olmak üzere  60 000 insan, her biri 12 saatlik 70 milyon işgünü emek harcadı. İşin çoğu el emeğiydi: Kazmak, patlayıcılarla suyolu açmak ve taş döşemek. Baltzar von Platen bu süreçte İngiltere’den getirttiği hünerli ustabaşları eliyle birçok yeni tekniği de uyguladı. 1822’de, artık İsveç mühendislik sanayinin beşiği sayılan Motala’da küçük bir mühendislik workshop’u düzenledi.

Ne yazık ki Baltzar von Platen, 1829’da, bu muazzam sürecin sonunu göremeden öldü. Kanal, üç yıl sonra 26 Ekim 1832’de, Kral 14. Karl ve ailesinin de katılımıyla Mem kentindeki büyük pompanın başında düzenlenen törenle açıldı.

Altınları ve kralı kaçırmanın yolu

XIX. yüzyıl boyunca yolcu ulaşımında ve mal taşımacılığında çok önemli bir rol üstlenen kanal, bu rolünü kısa zaman içinde hemen ardından gelen demiryolları ve karayollarına bıraktı. Ama bu yıllar boyunca yapı sanayinin gelişmesinin ve Motala’nın modern bir endüstri kasabası olmasının nedeni olduğu gibi çok farklı bir diğer önemi de taşıdı: 1809’da Finlandiya’ya karşı yenilen İsveç’te düşman saldırılarına karşı korumasız kalan Stockholm’ün tüm altınlarının, krallık hanedanının ve hükümetinin çok kısa sürede ülkenin içlerine, Vättern Gölü’nün öbür kıyısındaki Karlsborg Kalesi’nin ardına hızla kaçabilmesinin yolu bu kanaldı. Aynı kale, İkinci Dünya Savaşı’nda bir kez daha isveç altınlarının kaçırılıp korunduğu yer oldu.

İsveç’in birinci harikası

Bugün Göta Kanalı, İsveç’in en tanınan ve bilinen turistik cazibesi. Kanal, öncelikle bir mühendislik harikası. Çok mahir ve basit mühendislik yöntemleriyle suyun akış hızının ve dip çamurunun yaratabileceği her türlü sorunla baş edebilmeyi sağlayan, aşamalı ve çok suyollu kaldırma havuzları, otomatik kapanma düzenekleriyle donatılmış. Güvenlik yüksek, kaza riski en az düzeyde. Arkların yüksekliği ise bazen bir insan boyu.

1847’de tüm kapıları dişli mekanizmalarla, 1969’da yedi aşamalı kilit sistemlerini yöneten elektrik motorlarıyla donanan kanal havuzlarının tümü 1988’de hidrolik kilit sistemleriyle modernize edilmiş. Birçok filme konu olan Göta Kanalı, ününü en çok 1981 tarihli bir yapım olan ve kanalla aynı adı taşıyan Hans Iveberg’in yönettiği komediye borçlu. Kanalın bir başka adlandırılma biçimi de “boşanma çukuru”. Kanaldaki havuzlar boyunca teknelerinin nasıl yönlendirileceğine, sürüleceğine dair çiftlerin yaşadıkları kavgalar ve boşanmalar bu adın ortaya çıkma nedeni.

2007 yılında 175. yıldönümü kutlanan kanal, aynı yıl yapılan iki ayrı halkoylamasında yüzde 50’yi aşan bir oy oranıyla “İsveç’in yedi harikası” listesinin ilk sırasında yer aldı. Aynı yıl kanaldan her biri en az 10’ar yolcu taşıyan yaklaşık 5 200 gezinti teknesi geçti. Kanal boyunca 52 otel, 20 kamp yeri, 39 yolcuevi, 20 ayrı tekne limanı ziyaretçilerini bekliyor. Ucuzu, pahalısı, bisiklet etkinlikleri ya da festivallerle eklemlenmiş onlarca ayrı yolculuk hizmeti bu ziyaretçilere sunuluyor. Fikir vermesi açısından, bir gezinti teknesi ile Stockholm ile Göteborg arasında 6 günlük bir paket gezinin fiyatı ise kişi başına yaklaşık 3 000 YTL. Kanal ve çevresinin yaklaşık turizm gelirini tahmin edebilmek için yeterli veri var sanırım artık elinizde.

Bunu Paylaşın