Göcek Körfezi’ne deniz çayırı ekimi yapıldı

MDN İstanbul

DCIM\100GOPRO\GOPR0234.JPG

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) işbirliğiyle hayata geçirilen “Deniz Çayırlarının Dağılımlarının Belirlenmesi, Haritalanması ve Transplantasyonu Projesi” kapsamında Göcek Körfezi’ne deniz çayırı ekimi yapıldı.

Çalışmalar kapsamında Fethiye- Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi’ne 10 bin kök deniz çayırı ekilmesi planlanırken ilk deniz çayırı ekimine Göcek Körfezi’nde başlandı.

İlk ekim dolayısıyla düzenlenen programda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdür Yardımcısı Beyhan Oktar, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı Doktor Öğretim Görevlisi Barış Akçalı, GİSBİR Yönetim Kurulu Üyesi ve Çevre Mühendisi Türkan Manasır Öz ve GİSBİR Genel Sekreteri Mehtap Karahallı Özdemir konuşmacı olarak yer aldı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdür Yardımcısı Beyhan Oktar, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Projenin amacı deniz çayırlarının yaşam mücadelesine destek olmak”

Bugün burada Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde denizlerimizin oksijen kaynağı olan deniz çayırlarının korunması ve varlığını devam ettirebilmesi adına başlattığımız projenin kamuoyuna duyurulması amacıyla bir araya gelmiş bulunmaktayız. Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğümüzce deniz ve kıyı ekosistemini korumaya yönelik birçok bilimsel proje, inceleme ve araştırma faaliyetleri yürütmekteyiz. Bu çalışmamızın da deniz ekosisteminin korunması ve iklim değişikliğinin önüne geçmek için ülkemiz adına çok önemli bir adım olduğu inancı içerisindeyiz. Projemizin gerçekleştirildiği Fethiye Göcek Özel Çevre Koruma Bölgemiz en büyük karbonhidrat alanlarından olan deniz çayırlarını ve saymakla bitmeyecek kadar çeşitli sayıda türleri barındıran bir ekosisteme sahip olan eşsiz korunan alanlarımızdandır. Bu eşsiz doğal güzellikleriyle anılan Göcek Körfezi’nde hepinizin de yakından takip ettiği gibi her geçen gün artan yoğun tekne trafiği mevcut. Kontrolsüz demirleme ve çapa atma faaliyetleri nedeniyle deniz çayırları yok olma tehdidiyle karşı karşıya. İşte tam da bu süreçte Bakanlığımızca yeni bir proje başlattık ve bu projenin amacı deniz çayırlarının yaşam mücadelesine destek olmak. Neden “posidonia türü deniz çayırlarını korumalıyız?” sorusunun cevabı ise “aslında her gün gözlemleyebileceğimiz, küresel ısınma sonucunda yaşanan kuraklık, orman yangınları, yağış rejimindeki değişiklikler sonucunda oluşan sel, heyelan gibi afetler” Bunların savunma mekanizması ise deniz çayırları. Deniz çayırları oksijen üretmesinin yanı sıra birçok canlının yumurtlama ve barınma alanları. Aynı zamanda kıyı erozyonuna engel olabiliyor, zemin hareketlerini düzenliyor. Deniz çayırlarının her bir metrekarelik alandan günde on litreden fazla oksijen ürettiği yönünde bilimsel çalışmalar mevcut. Dolayısıyla iklim değişikliğiyle mücadelede çok önemli bir rol oynuyor.

Göcek Körfezi’ndeki koylarda deniz çayırlarının sıfır ila kırk metre derinliklerinde dağılımlarının haritalanması belirlendi, sualtı gözlemleri ve ölçümleri yapıldı. Bölgede faaliyet gösteren tüm paydaşlar ile istişareler yapıldı ve uygun ekim alanları belirlendi. Bu alanlarda yapılacak çalışmalara zarar verilmemesi adına da demirleme ve balıkçılık faaliyetlerine bir süreliğine ara verildi. Projemizin en önemli aşaması olan transplantasyon işlemine ise bugün sizlerle birlikte başlıyoruz. Yapılan tüm bu çalışmalardan başarılı sonuçlar alınması, gösterilen gayret ve emeklerin boşa gitmemesi adına ortak geleceğimiz denizlerimiz için gelin hep birlikte denizlerimize ve projemize sahip çıkalım. Alanın korunması için getirilen önlemlere ve kısıtlamalara hassasiyetle uyulması noktasında özen gösterelim. Bu vesileyle projemizin ülkemiz ve bölgemiz adına hayırlara vesile olmasını diliyor, başta Bakanımız Mehmet Özhaseki olmak üzere Genel Müdürümüz Hacı Abdullah Uçan, maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran ve çalışma arkadaşlarıma, bölgede yaşayan tüm paydaşlarımıza, projede görev alan mesai arkadaşlarıma ve bugün bize katılarak çalışmamızın duyulmasını sağlayan basın mensuplarına teşekkürlerimi sunuyorum.

Bu konuda farkındalık uyandırılmasının önemine değinerek konuşmasına başlayan Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı Doktor Öğretim Görevlisi Barış Akçalı da şöyle devam etti:

“Posidonia’yı kaybettiğimizde büyük bir habitatı kaybetmiş oluyoruz”

Burada bir ekim çalışması gerçekleştireceğiz. İnsanlara bunu duyurabildiğimiz, değerini anlatabildiğimiz ve neden korunması gerektiğini anlatabildiğimiz takdirde bu bitkiyi korumak bizim için çok daha önemli olacaktır. Bu da sizler ve tüm toplum sayesinde olacaktır. Farkındalığımız arttı ama bize, “Hocam yazlığımızın önünde böyle bir yosun var. Burası pis, burada yüzmek istemiyoruz. Bunu nasıl çıkarırız” gibi sorular geliyordu. Tam tersi bu bitki çok değerli. Karadaki ormanların fonksiyonu oksijen vermek. Bitkilere, başka canlılara ortam sağlamak, erozyonları önlemektir. Posidonia çayırları da aynen bu şekildedir. O nedenle Posidonia’yı kaybettiğimiz takdirde sadece posidonia’yı kaybetmiş olmuyoruz. Büyük bir habitatı kaybetmiş oluyoruz. Bu yüzden de posidonia çayırlarının ayrı bir önemi var. Bahsi geçen bitkimiz tabanda ağ oluşturacak biçimde yayılan bir bitki. Son derece yavaş büyüyor. O yüzden çok önemli. Bitkinin şartları uygun olduğu takdirde yatay büyüme oranı yılda bir santim. Yani bir çapayla 15-20 metrekare, yüz metrekare bir yeri parçaladığınız zaman onun geri dönüşü on yılı, büyük parçalamalarda yüzyılları bulabiliyor. O nedenle bu bitkiyi korumamız çok önemli. Dünyada 60 tür değişik deniz çayırı var ama posidonia oceanica sadece Akdeniz’de bulunan bir deniz çayırı türü. Diğer deniz çayırı türlerine göre de kalın bir kök yapısı olduğu için çok uzun yıllar yaşayabilen, fazlaca karbon depolayabilen ve son derece fazla oksijen üretimine sahip bir türdür. Posidonia çayırını kaldırırsanız evinizin önündeki plajı da kaybedersiniz.

Deniz çayırı; dalgaları, akıntıları düzenler. Pek çok sayılabilecek faydası mevcuttur. Yaprağının üstünde küçük bir deniz salyangozu yetişebilir. Küçük yavru balıklar içinde saklanır, orada beslenir. Bir yerde çayır varsa hayat vardır. Oradan çayırı kaldırırsanız orada hayatı bitirmiş olursunuz. Batı Akdeniz’de bazı ülkelerde kıyıya vuran yaprakları keyfinize göre toplayamazsınız. Kuralları vardır. Çünkü orası ayrı bir ekosistemdir. Orası da plajı korur. Biz de bu noktalara inşallah ulaşacağız. Tabii ki birçok etkiyle deniz çayırlarımız yok oluyor. Nedir bunlar: Kontrolsüzce yapılan derin deşarjlar, yakın zamanda yaşadığımız müsilaj hadisesi, en büyük etkenlerden biri yoğun demirleme, yasadışı avcılık, yabancı türler. Buradaki en büyük problemlerden biri de demirleme.

Böyle devam ederse 30 yıl sonra kimse burada denize bile girmek istemeyebilir. Burada bir buçuk aya yakın çalışma yaptık. Bunun için de önce Bakanlığımıza ve GİSBİR’e çok teşekkür ediyoruz. Proje bizi bilimsel olarak çok heyecanlandırdı. Bu şekilde organize, büyük bir çalışma yapma şansını ilk kez buldum. Bu da bizi ekip olarak çok heyecanlandırdı. Ekipteki arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum. Burada neler yaptık: 315 kilometrekare alanda denizin 0-40 metre derinliğini tarayarak deniz çayırlarını tespit etmeye çalıştık. Akustik ve hava fotoğraflarını doğrulamak adına dalışlar yaptık. İlk etapta tespit edilen noktalarda 27 noktada ölçümler gerçekleştirdik. Çalışmaların sonunda transplantasyon dediğimiz ekim noktalarını belirledik. Bugün ilk noktamıza ekim gerçekleştireceğiz. Yavaş büyüyen bir tür ve izlenmesi çok zor bu çalışmanın. İlk 3 yıl kendini adapte edip yaşamasını bekliyoruz. Daha sonra gelişmeleri izleyeceğiz. Bu çalışmalar dünyada da yapılıyor, özellikle Akdeniz’de yapılıyor. Bunlar restorasyon çalışmaları, biz hasar görmüş çayıra destek olmaya çalışıyoruz. Önceliğimiz elimizdekini korumak. Örnek toplarken 10 metrekarede 1 tane şut almaya dikkat ettik, çünkü oraya da zarar vermememiz gerekiyor. Bir yerden çok fazla filizi toplamamaya çalıştık.

GİSBİR Yönetim Kurulu Üyesi ve Çevre Mühendisi Türkan Manasır Öz ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Biz Türkiye’deki ve tüm dünyadaki denizlerden aslında birey olarak sorumluyuz”

Özel Çevre Koruma Bölgesi Göcek’teki deniz çayırları ekimini birlikte gerçekleştireceğiz. Ben bu projenin çevre mühendisiyim. Yaklaşık 15 yıldır GİSBİR’le çevreci projeler gerçekleştiriyoruz ama bu proje bizi çok heyecanlandırdı. Deniz çayırı hem oksijen kaynağı hem de karbon yutak alanı. Akdeniz Havzası’na özgü endemik türdür bu. Bu projeyi hem Çevre Bakanlığımız hem de Dokuz Eylül Üniversitesi hocalarımızla gerçekleştirdik. Bugün de ekimini gerçekleştireceğiz. GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran’a teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Olmasaydı, proje de olmazdı. Çünkü çok değer veriyor. Çevreci projelerin hepsine değer veriyor ama özellikle bu projeye daha çok önem verdi. Yönetim Kurulu Üyelerimize de aynı şekilde teşekkürlerimi iletiyorum. Herkes “Göcek nerede, Tuzla nerede” diyordu ama GİSBİR olarak biz öyle bakmıyoruz. Biz Türkiye’deki ve tüm dünyadaki denizlerden aslında birey olarak zaten sorumluyuz. Aynı zamanda ekstra olarak ülkemize böyle bir çalışmaya destek olmuş olmaktan çok mutluyuz ve gururluyuz. “Deniz aslında bizim ekmek teknemiz” Türkiye Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde ilk kez tamamen bilimsel altyapıyla çalışmış olarak deniz çayırı ekimi gerçekleştireceklerini söyleyerek konuşmasına başlayan GİSBİR Genel Sekreteri Mehtap Karahallı ise şöyle devam etti: GİSBİR aslında tersanelerin oluşturduğu bir çatı örgüt. 100’e yakın üyemiz var, çevreci gemiler inşa ediyoruz. Tüm dünyaya ihraç ediyoruz ve deniz aslında bizim ekmek teknemiz. Değer sağladığımız, oradan kazanımlar elde ettiğimiz bir alan ama aslında tüm topluluk için denizlerin önemli olması lazım. Çünkü aslında denizler bizim oksijen kaynağımız. Karadan daha fazla oksijen üretiyorlar. Biz bu anlamda denizlerin korunması gerektiğini herkesle paylaşmak istiyoruz.

Bu projeyi de tamamen bu amaçla gerçekleştirdik. Konuşmaların ardından deniz çayırlarının ekiminin gerçekleştirileceği alana tekneyle hareket eden bilim insanları, belirlenen alanlara ilk ekimleri yaptı.

“Deniz aslında bizim ekmek teknemiz”

Türkiye Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde ilk kez tamamen bilimsel altyapıyla çalışmış olarak deniz çayırı ekimi gerçekleştireceklerini söyleyerek konuşmasına başlayan GİSBİR Genel Sekreteri Mehtap Karahallı ise şöyle devam etti:

GİSBİR aslında tersanelerin oluşturduğu bir çatı örgüt. 100’e yakın üyemiz var, çevreci gemiler inşa ediyoruz. Tüm dünyaya ihraç ediyoruz ve deniz aslında bizim ekmek teknemiz. Değer sağladığımız, oradan kazanımlar elde ettiğimiz bir alan ama aslında tüm topluluk için denizlerin önemli olması lazım. Çünkü aslında denizler bizim oksijen kaynağımız. Karadan daha fazla oksijen üretiyorlar. Biz bu anlamda denizlerin korunması gerektiğini herkesle paylaşmak istiyoruz. Bu projeyi de tamamen bu amaçla gerçekleştirdik.

Konuşmaların ardından deniz çayırlarının ekiminin gerçekleştirileceği alana tekneyle hareket eden bilim insanları, belirlenen alanlara ilk ekimleri yaptı.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın